Hüseyin Kayahan
KRAL ÇIPLAK (MI?)
28.01.2013
6447 Okunma, 7 Yorum

KRAL ÇIPLAK (MI?)

28.01.2013

 

Olayların analizinde çok detaylı araştırmalar yanında, bazen çok basit kurallar da bize yardımcı olabilir. Avrupa Birliğinin (AB); daha başlangıçta, adeta prematüre/sorunlu bir doğum benzeri olduğunu, Osmanlıların iki uygulamasından çıkarmıştım. Osmanlılarda hükümranlığın tescili, iki basit kuralla sağlanıyordu. Ekonomik birliğin sağlanması için yeni padişah adına para (sikke) basılıyor ve yürütmenin başı olduğu da, onun adına hutbe okunarak ilan ve tescil ediliyordu. Sadece bu iki kurala bakarak, ABnin bir birlik olamayacağı belliydi. Meğerki bu iki olmazsa olmazı çözebileler

 

Üç hafta kadar önce, öfke patlamaları ile dolu, “… Sen kim oluyorsun da…” cümleleri ile zirveye çıkan bir sahneye şahit oldum. Eski günleri hatırladım. Olaya tanıklık edenlerden bazılarının şaşkınlıktan gözlerinin büyüdüğünü ve olayı nasıl yorumlayacaklarını bilemez halde olduklarını gördüm. Üç, beş dakika sonra sükûnet avdet etmişti. Bir arkadaşım, İngilterede yapılan bir araştırma da; tartışma ve kavgaların, hanımların ömürlerini uzattığını, erkeklerde ise kısalttığının tespit edildiğini anlatmıştı ama bu tespitin istisnaları da olabileceğini düşündüm...

 

Uzun yıllar önce, Rahmet Erbakana, anlattıklarımız arasında, o zamanki adıyla Ekonomi düzgün sekizyüzlüsü vardı. Rahmetli Erbakan; Bu sizin çizdiğiniz, anlattığınız ELMAS KRİSTALİDİR demişti. Yine o zamanlar, -yanılmıyorsam- biraz da Arif Ersoyun yönlendirmesiyle o zamanki adı SİLM DÜZENİ olan çalışmalarımız, Rahmetli Erbakan tarafından, Bu sizin anlattığınız düzenin adı, ADİL DÜZENDİR demesiyle, Adil düzene dönüşmüştü. Bu iki kısa hikâyeciği, Cengiz Bey için yazdım.

 

Geçen sene Üstat Karagülle bana, müteşebbis/teşebbüs kristalini alış demişti. Üzerinde biraz çalıştım ve kristalin merkezinde de bir unsur olması gerektiği, bunun işletme için düşünüldüğünde Müteşebbis/Girişimci olması gerektiği; müteşebbisin, -Rahmetli Erbakan’ın da dediği gibi- emekten ayrı bir unsur olması gerektiği ve ayrı bir payının olması gerektiği sonucuna vardım. Bunu yayınladım ama herhalde biraz karışık göründüğünden olsa gerek, kimse kritik etmemişti. Böylece kristaller 24 unsurlu değil, 25 unsurlu oluyordu ve ana unsur ortada, merkezde bulunuyordu.

 

Ölmeyi göze almayan ordular, galip gelemezler. Savaşı, eğer galip gelemezsem, öleceğim diyen taraf kazanır. Ekonomik faaliyetler de düşük dozlu birer savaştır ve başaramayan yok olur, yani piyasadan silinir. Bu kaybı göze alan kişiye MÜTEŞEBBİS denir. Bu, eli taşın altından olmaktan da ileri bir durumdur. Her teşebbüs için en azından başlangıçta, -yaşıyorsa kulakları çınlasın- Kombassan’ın kurucusu Haşim Bayram’ın deyimiyle, “İŞİN DELİSİ diye birisi gerekir. Bu kişi, o işletmenin müteşebbisidir.

 

Üstat Karagülle, bağımsız olmayan, kendi karar veremeyen MÜÇTEHİT olamaz diyor. Bu sadece burada değil, hayatın her sahasında böyledir. İster gerçek kişi, ister tüzel kişi olsun, kendi kararlarını kendi alamayan kişilik yaşayamaz. Siyasette manda ne ise, ekonomide de odur, arada fark yoktur. Hayatın her yeri ve her yönü analojiktir, gözlemlemesini bilenlere.

 

Bireylerin kabiliyetleri farklıdır. Allah herkese yetenek vermiştir ve herkeste farklı farklı ortaya çıkabilir. Kimi ilimde, kimi sanatta, kimi ustalıkta/yapmada kimi de yönetmede daha yeteneklidir. Bazı kişilerde elbette birden çok vasıf birlikte görülebilirse de yine bir yön daha baskındır.

 

Her yerde kendiliğinden yetişen ağaçlar vardır. Mesela etrafınızdaki kendiliğinden büyüyen bir çam ağacını düşünün. Kendiliğinden oluşan bu ağacı, bir yıl boyunca düzenli sulayın ve gübreleyin, sonuçta onun daha iyi olduğunu göreceksiniz ama onu gelecek yıl sulamayıp ve gübrelemeyince onun kuruduğunu göreceksiniz. Kendi haline bıraksaydınız o koşullara adapte olarak yaşayacaktı ama siz onu sübvanse ettiniz ve sonra da bu desteği kestiğiniz için bağışıklık sistemi zayıfladığından/gelişmediğinden dolayı, alışık olmadığı/hazır olmadığı koşullar karşısında hayatiyetini kaybetmiştir.

 

Uygarlıklar nominal olarak- 1000 yıl ömürlü canlılardır. ERGİNLİK TEORİSİ”nin bir gereği olarak, -nominal olarak- 150 yılda erginliğe ererler. Yani, kendi kendinin ihtiyaçlarını karşılayabilir, problemlerini çözebilir hale gelirler. Yeni uygarlık ADİL DÜZEN prensipleri üzerine gelişecektir ama maddi unsurlar henüz hazır değildir. Bu uygarlığın uygulanabilmesi için gerekli olan ve bana göre olmazsa olmaz unsuru, bilgisayarın; hem teknolojisi ile hem de yazılımları ile başta sosyal hayatımız olmak üzere, hayatın her noktasına uygulanmasıdır. Bu konuda olması gerekenin henüz çok gerisindeyiz. Benim ömrümün buna yeteceğini de sanmıyorum

 

Matematik yer yerde vardır da, fizik yer yerde aynı kural ve formüllerle işlemez. Öklid geometrisi uzayda kafi gelmez. Newton fiziği atom altı boyutlarda işlemez. Küçük ortaklıklarda psikolojik etkiler, büyük ortaklıklarda sosyolojik etkiler geçerli olur. Küçük ortaklıklar ve küçük işletmeler eski, büyük ortaklıklar ve büyük işletmeler ise yenidir ve daha çok bugünkü batı medeniyetinde tezahür etmiştir. Gelecekte ekonomik veya sosyal olan her şey, her an ONLİNE/CANLI olacak, izlenebilir ve tepki koyulabilir olacak ve ancak o durumda ADİL DÜZEN kuralları işleyebilecektir

 

Uzun bir aradan sonra, yeniden ekonomik girişimlerin başladığını görüyorum. Yapmak, hiçbir şey yapmamaktan elbette iyidir. Yukarıda saymaya çalıştığım ve sayamadığım kriterlere göre İKİ noktayı vurgulamak istiyorum:

 

1. BAĞIMSIZLIK/GÜDÜMLÜLÜK

 

Her teşebbüs bir müteşebbis gerektirir. Görünürde her teşebbüsün ayrı bir müteşebbisi vardır ama gerçek müteşebbis Üstad Karagülle olarak görünmektedir. Aynı anda birkaç işi yönetebilen insanlar vardır ama üstadın yaşı buna manidir. Tüm detayları müteşebbisler değil, üstat tanımlamaktadır. Teşebbüslerini laboratuar ortamında yapmakta, denemekte ama onu kendisine bir meslek ve geçimlik olarak yapmamaktadır. Bu durumda ise görünen müteşebbisler, sadece onun projelerini uygulayan memurlara dönüşecek ve girişim sadece laboratuar koşullarında denenmiş olacaktır. Her müteşebbis, neden o işi yapmak istediğini, o konudaki deneyimlerini ve nereye varmak istediğini bize ve halka kendisi anlatmalıdır. Yazısı iyi değilse onu düzeltecek arkadaşlar bulunacaktır ama onun yerine yapacağı işi başkası anlatmamalıdır.

Müteşebbis o işin delisi olmalı, o konuda kendini yetiştirmeli ve o iş onun hayatının merkezi olmalıdır. Böyle bir müteşebbis görünmemektedir.

 

2. SÜBVANSİYON/DESTEK

 

İster gerçek kişi, ister tüzel kişi olsun, bütün ekonomik işletmeler piyasadaki rekabet koşullarına tabidir. İşletmeye emek koyan kişiler geçimlerini bu emek karşılığında elde etmeliler ve işletmeyi geliştiremezlerse aç kalacaklarını bilmelidirler. Bu bilinçte olmayan kimseler ekonomik savaşı kazanamazlar. Emeğin en alt unsurları bu bilinç düzeyinde olmayabilir ama en azından müteşebbis bu bilinçte değilse, ona yapılan sübvansiyon bittiğinde teşebbüsün ölümü de kaçınılmazdır. İla nihaye devam eden bir destek ise, işletmeyi ekonomik bir işletme olmaktan çıkarır, onu VAKIF yapar. Bu ise hedeflenenin tamamen dışına çıkma demektir.

 

Saygılarımla.

 

Hüseyin Kayahan

 

 

 

 


YorumcuYorum
kazım erten
29.01.2013
01:23

Selam ile,

Üstad Karagülle, Adil Düzenin Akevler tarafından ortaya konduğunu, merhum Erbakan tarafından dünyaya anlatıldığını/duyurulduğunu son seminerinde belirtmiş ve Saadet Partisi mi yoksa Akevler mi, yoksa ikisi birliktemi adil düzeni gerçekleştirecek; durum kimin haklı olduğunu ortaya koyacaktır diye belirtmiş. Ben olaya kimin haklı veya haksız olacağı yönü ile yaklaşmıyorum. Sürecin sürdüğünü, Adil Düzenin bilimsel, siyasal, ekonomik, dinsel oluşumlarının kuvveden fiile geçerken, insanlığın deneyim ve tüm bilgisinin bileşenleri ile gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. Dolayısıyla belki de ne Akevler ne de Saadet Partisi! Bunların dışında gelişecek bazı girişimlerin, birlikteliklerin Adil Düzeni tesis edeceğini düşünüyorum. Gönül biz hayattayken bunların gerçekleşmesini ister ama yine Kura'ndaki uyarıyı hatırlamalıyız "onlar aceleyi irade ederler ve ahirette zırvalarlar" diyor. Sevgili KAYAHAN'ın Müteşebbis faktörü önemli bir katkıdır. Geçmişte yapılanları saygıyla selamlayıp insanlığın geldiği noktadan hayratı istibak etmeliyiz. Muhalefete açık olmalıyız. Katkıya da açık olmalıyız. Gümüş Motor deneyimi, 45 yıllık Akevler realitesi, olumlu-olumsuz yönleri ile ciddi analiz edilmeli. İctihad, İcma diyoruz. O halde insanlığın bu konulardaki girişim ve düşüncelerini de önemsemeliyiz. "Daha iyisini getirin ona uyayım" ilkesine açık olmalıyız. Akevlerin İctihatları Musanın düşüncesi gibi, uygulamaları Musa ile birlikte yolculuk yapan adamın uygulamalarına benziyor zahirde. "men ensari ila allah" mı diyoruz yoksa " bizi dinleyin ve mutlak uyun" mu diyoruz. Akevler 1967-1987 yılları arasında Türkiye ve Dünyanın en özgün fikir ve uygulama üretimlerini gerçekleştirmiş. 1987-2011 yılları arasında topyekün bir mücadeleye girmiştir. Ekonomik ve hukuk mücadelesini tarih yazacaktır. Kendisi topyekün bir savaş içinde olmasına rağmen merhum Erbakanın "insanlığa söyleyecek yeni bir şeyimiz yok mu" çağrısına "VAR" diye yanıt vermiş, haftanın üç günü Özdemir ve Akevlerde, iki günü mahkemelerde, iki gününü de Akçay veya Ankara'da mesai yapmıştır. Büyük ekonomik ve hukuk mücadelesinin içinden Milli Görüş'ü birinci parti yapan Adil Düzeni imal etmiştir. Yine Glasnost sonrası davete icabet etmiş ve Orta Asya da yol göstericiliğini sürdürmüştür. Bu ağır yük on kişilik bir grup tarafından taşınmıştır. Elli yıldır bu ağır yükü taşıyanların üzerinden, bu yükümlülükleri paylaşacak yeni insanlarla buluşmalar gerçekleşmeli. Bu da Zaman,mekan,imkan,iklim,vus'at ile oluyor. "Mütekezzibiin" değil "mutasaddıkiin" geleneğin tüm insanlığa açık eleştirilerle devam etmesi dileklerimle, "akibet müttakilerindir"

kazım erten
29.01.2013
01:23

Selam ile,

Üstad Karagülle, Adil Düzenin Akevler tarafından ortaya konduğunu, merhum Erbakan tarafından dünyaya anlatıldığını/duyurulduğunu son seminerinde belirtmiş ve Saadet Partisi mi yoksa Akevler mi, yoksa ikisi birliktemi adil düzeni gerçekleştirecek; durum kimin haklı olduğunu ortaya koyacaktır diye belirtmiş. Ben olaya kimin haklı veya haksız olacağı yönü ile yaklaşmıyorum. Sürecin sürdüğünü, Adil Düzenin bilimsel, siyasal, ekonomik, dinsel oluşumlarının kuvveden fiile geçerken, insanlığın deneyim ve tüm bilgisinin bileşenleri ile gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. Dolayısıyla belki de ne Akevler ne de Saadet Partisi! Bunların dışında gelişecek bazı girişimlerin, birlikteliklerin Adil Düzeni tesis edeceğini düşünüyorum. Gönül biz hayattayken bunların gerçekleşmesini ister ama yine Kura'ndaki uyarıyı hatırlamalıyız "onlar aceleyi irade ederler ve ahirette zırvalarlar" diyor. Sevgili KAYAHAN'ın Müteşebbis faktörü önemli bir katkıdır. Geçmişte yapılanları saygıyla selamlayıp insanlığın geldiği noktadan hayratı istibak etmeliyiz. Muhalefete açık olmalıyız. Katkıya da açık olmalıyız. Gümüş Motor deneyimi, 45 yıllık Akevler realitesi, olumlu-olumsuz yönleri ile ciddi analiz edilmeli. İctihad, İcma diyoruz. O halde insanlığın bu konulardaki girişim ve düşüncelerini de önemsemeliyiz. "Daha iyisini getirin ona uyayım" ilkesine açık olmalıyız. Akevlerin İctihatları Musanın düşüncesi gibi, uygulamaları Musa ile birlikte yolculuk yapan adamın uygulamalarına benziyor zahirde. "men ensari ila allah" mı diyoruz yoksa " bizi dinleyin ve mutlak uyun" mu diyoruz. Akevler 1967-1987 yılları arasında Türkiye ve Dünyanın en özgün fikir ve uygulama üretimlerini gerçekleştirmiş. 1987-2011 yılları arasında topyekün bir mücadeleye girmiştir. Ekonomik ve hukuk mücadelesini tarih yazacaktır. Kendisi topyekün bir savaş içinde olmasına rağmen merhum Erbakanın "insanlığa söyleyecek yeni bir şeyimiz yok mu" çağrısına "VAR" diye yanıt vermiş, haftanın üç günü Özdemir ve Akevlerde, iki günü mahkemelerde, iki gününü de Akçay veya Ankara'da mesai yapmıştır. Büyük ekonomik ve hukuk mücadelesinin içinden Milli Görüş'ü birinci parti yapan Adil Düzeni imal etmiştir. Yine Glasnost sonrası davete icabet etmiş ve Orta Asya da yol göstericiliğini sürdürmüştür. Bu ağır yük on kişilik bir grup tarafından taşınmıştır. Elli yıldır bu ağır yükü taşıyanların üzerinden, bu yükümlülükleri paylaşacak yeni insanlarla buluşmalar gerçekleşmeli. Bu da Zaman,mekan,imkan,iklim,vus'at ile oluyor. "Mütekezzibiin" değil "mutasaddıkiin" geleneğin tüm insanlığa açık eleştirilerle devam etmesi dileklerimle, "akibet müttakilerindir"

kazım erten
29.01.2013
01:43

"kral çıplak mı" başlığına gelince, klasik okumaların ötesinde dijital, X ray tarama usulü bir re'y etme, basiret gelişmiş olduğuna göre, setrolmuş bir şey de kalmamış oluyor. "ma zehare minha" da olduğu gibi kısmi zuhur değil, külliyen bir aleniyet, zahiri, müfesser okuma evresindeyiz gibi geliyor!

Tayibet Erzen
29.01.2013
20:12

"İŞİN DELİSİ" gerçekten çok kilit bir nokta. Sanırım en büyük eksiklik burada.

Reşat Nuri Erol
29.01.2013
21:24

bugün sabah namazında istanbul şartlarında iş için yollarına düştüm ve bu saate kadar (21.00) gerçekten yoruldum...

bilgisayarın başına ilmî çalışmalar için oturdum ama aaah yorgunluk...

dinlenmek için akevler.org sitemize girdim...

sitemizi açtığımda ilk baktığım yer ilmî tartışmalar oluyor...

ALLAH herkesten yani yorumlar yazanlardan razı olsun...

HÜSEYİN kardeşten ayrıca ve özel olarak razı olsun...

uzun zamandır bu kadar keyifli bir yazı/değerlendirme okumamıştım; hepinizin yazdıklarını keyifle okudum...

okudum ve bugüne kadar yaşadıklarımızı, yapmaya çalıştıklarımızı, deliliklerimizi düşünmeye başladım...

tayibet kardeşin de dikkatini çektiği üzere 47 yıllık deliliklerimizi düşünmeye başladım...

üç-beş sene önce üstad'a "ben yeni deliliklere karar verdim" deyişimi hatırladım...

nitekim bugünkü yorgunluğum da işte bu delilikler peşinde geçti...

ALLAH delilerimizin adedini ve teşebbüslerini artırsın...

ALLAH cümlemizi deliliklerde muvaffak eylesin...

selam.. sevgi.. salat.. dua.. dua.. ile...

reşad

Hüseyin Kayahan
01.02.2013
09:56

Adil Düzen adını verdiğimiz ve kriterlerini gelişitirmeye çalıştığımız (birbirine entegre olmuş ilmi, dini(ahlaki), ekonomik ve siyasi) yeni sistemin, uygulanabilmesi için bilgisayar ve yazılımların hayatın tüm yönlerine uygulanmış; konusunda ilgili olan bireylerin tamamı tarafından ulaşılabilir ve uygulanabilir olması gerektiğini söylemiştim.

Mesela müteşebbisin elinin taşın altında olması ne demektir? Bizde bir söz var: "Bin işçi, bir başcı" diye. Müteşebbisin emekten ayrı bir payının olması ve bu hak ve yetkiye karşılık da bir sorumluluk ve riskinin olması gerekir.

Bugün emekçi, bir iş yeri batsa diğer bir işyerine gider çalışır ve "sen neden bu yeri batırdın, senin iş yapma kredin bitmiş" denmez. Adli cezaların biri de "kamuda görev alamamadır". Kredilerini veya çekini zamanında ödeyemeyen kişi, bankaların kara listesine girer ve tekrar kredi ve çek karnesi alamaz. Başka benzer uygulamalar da vardır belki...

Bir teşebbüsü kuran ve başarısız olan kişi, küçük bir çevrede ise, bir daha orada kimse ona güvenip de, tesis, emek, sermaye vermez. O da başka bir yere gider aynı işi tekrar yapar. Küçük bir ekonomik çevrede de adil düzenin mekanizları çalışmaz. Zira bizim tarif ettiğimiz kurallar makro ekonomik kuralardır ve mikroda başka kurallar geçerlidir.

Bir müteşebbisin; tesis, emek, sermaye ve genel hizmet koymadan, zira bunlar başka unsurlar tarafından konulmakta ve müteşebbis sadece bunları organize etmektedir, güncel ve online olarak tüm piyasa unsurları tarafından ekonomik bilgilerinin bilinebilmesi gerekir. Bu da geniş bir ağ ve uygun bir yazılımla mümkündür. Bu durumda başarısız olacak müteşebbis, adeta savaşı kaybedecek bir komutanın başına geleceklere benzer bir sonun kendisini beklediğini bilecek, ve ölümüne o işi baarmaya çalışacaktır. Zira başarısız olduğu takdirde geçimini bundan sonra sadece emeğini satarak işçi (köle) olarak geçirmek zorunda kalacaktır. Bunun takibini mümkün kılan bir ortam olmadıkça sistemin çalışamayacağı aşikar değil midir..?

Bugün bütün AVM lerde konsinye satuş yapılmaktadır. AVM sizin istediğiniz kadar size stand ayırmakta, satış ve diğer hizmetleri vermekte, her türlü reklamını yapmakta ama siz malı konsinye olarak oraya koymaktasınız. Satılıp, satılmamasından, bozulmasından ve garantisinden o değil, siz mes'ulsünüz. Satılmayan, kırılan, bozulan, iade edilen malları da size geri vermektedir. Buna karşılık kar marjını kendi(?, tam bilmiyorum) belirlemekte, yerden de sabit kira almaktadır. Bu iki mahsur giderildiği takdirde sistem sağlıklı olarak çalışmaktadır.

Arkadaşlar katkı koyarlarsa sevinirim.

Saygılarımla.

H.Kayahan

Süleyman Karagülle
07.02.2013
17:00

Makaleyi okudum. Çok hoşuma gitti. Allah razı olsun. İki türlü yönetim vardır. Kural yönetimi ve kişi yönetimi. İnsanlık 5000 yıldır kişi yönetiminden kural yönetimine geçmektedir. Bugün ancak geçebilecek seviye ulaşmıştır. Kişi yönetiminde girişimci işin delisi olası gerekir. Kural yönetiminde işin delisi girişimci değil proje yapan olmalıdır. İyi projenin delisi olmalı. Ondan sonra da girişimci o projeyi uygulayanı yetiştirmenin delisi olmalıdır. Evet, ben bir işin delisi olmadım ama kuralların delisi oldum. Akevler insanları zengin etmek kurmadık, uygarlığın kurallarını bulmak ve koymak için kurduk. Kayahan bu husus da başarıya ulaşamadığımızı Kayahan söyleyebilir mi? Birinci Akevler uygulamasında bende edim arkadaşlar yaptılar. Başardık. Ama ben aralarından ayrılınca veya beni dışlayınca arkadaşlar durakaldılar. Yeni girişimimizi bunun böyle olmamasını sağlamak içindir. Diyorum ki girişimciye imkân sağlayalım. Zarar etse de bir işletme kursun diyoruz. Ama bu imkân destek şeklinde olmamalıdır. O takdirde başarısız olur. İşletmesine yük olmasın, bunun için onu finanse edelim diyoruz. Okullarda talebeler finanse edilmiyor mu? Kayahan çocuklarını finanse etmiyor mu? Biz de sadece bunu yapıyoruz. Öğrenmesi için değil, müçtehit olması finanse ediyoruz. Bunun dışında Akevler ona cirodan kiraya verecektir. Ücreti de cirodan sağlayacak. İşletme zarar etmeyecek. Kendi kendisini finanse edecek hale geldiği zaman başarılı olacak. Öğrenci de maun olmuş ve müteahhitlik belgesini almış olacaktır. Benden başka bu işin girişimcisi yoktur. Doğrudur. İyi ki yoktur. Yoksa yine de kişi girişimi olurdu. Proje bilgiye dayanır. Delisine değil. Ben proje yapıyorum. Proje yaparsak, sonra delisine gerek kalmayacaktır. Peygamberlik sona erdiği gibi kişi girişimleri şimdi sona erecektir. Erten, Akevlerin uyanmakta olduğuna işaret veriyor. Koranın verdiği habere göre, Akevler uyanacak, Milli Görüş uyanacak Ak Parti uyanacak, Gülencileri uyanacak, İlahiyatçılar uyanacak, Türkiye uyanacak, İslam âlemi uyanacak ve insanlık uyanacaktır. Yani adil düzün meşalesi, Allah’ın nuru tüm insanlığı aydınlatacaktır. Cengiz Demirci: Akevlerin adil düzeni ortaya koyduğuna, Erbakan’ın adil düzeni benimseyip insanlığa sunduğuna bir türlü tahammül edemiyor. Gelecekte adil düzeni milli görüş mü yoksa Akevler mi yüklenecek? Benim için fark etmez. Çünkü benim Akevlere olan katkım kadar, Milli Görüşe de katkım vardır. İkisinin kuruluş merkezinde yer aldım. Bugün Milli Görüşçüler beni dışladıkları için onlara katkım olmuyor. Akevler de yıllardır benden uzak duruyor ama dışlamadı. Şimdi Araştırma, müçtehit yetişme merkezi faaliyetimize katıldı. Yani Milli Görüşten bir adım ilerdedir. Demirci de bizim yanımızdadır. Akevlerde büyük katkıları vardır. Ama gönlü, Milli görüş de. Başarılar için duacıyız. Tayyibet Erzin de katlıyor. İşin delisi değil işin damlısı olmak gerekir. Bir proje ortaya konmalı, herkes o projeye karınca kararınca katkıda bulunmalıdır. Akevler bunu yapmıştır. İlmi çalışmalarda delisi oldum, Allah da lütfetti ama diğer tüm çalışmalarda asla kendimi vermedim. Akevler, Milli Görüş, Akyazılı vakfı, İstanbul Akevler de benim eserim değiştir. Katkım hep ikinci üçüncü derecededir. Ama hep başarıya ulaşılmıştır. Şimdi de kimse delice çalışmıyor, ama yeni Bosna devam olarak çalışıyor. Derslere kimler geliyor. Dr. Lütfi Hocaoğlu, Eczacı Tayyibet Erzin, Emine Hocaoğlu, Süleyman Karagülle ve ara sıra Leyla Koçyiğit bunlar ilim yapıyorlar. Sürekli yapıyorlar. Bunları destekleyenler vardır. Orada bulunanlar var. Bilhassa Reşat Erol düzeltmelerde sürekli katkıda bulunuyor. Mehmet Hikmet Umut de Fıkhi çalışmalara başladı. Delilleri yok ama devamlıları var. Bunlar başaracak. Reşat Erol: Akevlere daha lise talebesi iken katıldı. Partide Gündüz Sevil gen, Adil Aktığ ile çalıştı. Akevlerde Matbaa işletti. Suudi Arabistan’a gitti. Akevlerle ilgisini kesmedi. Erbakan’ın Arapça tercümanı oldu. Kendi kararı ile bizim yazılarımızı topladı, yayınladı. 67’den beri de seminerlerimizi düzeltmekte ve katkıda bulunmaktadır. Allah arzı olsun. Bir işte devam ettiğiniz de sonunda mutlaka meyvesini devşirirsiniz. Kayahan yorumda yine mevcut düzenin ıslah edileceğine kanıdır. Mevcut işletmeler Paradan kar ve karı maksimize den işletmelerdir. İşletme ona hammadde satanlara, kiraya verenlerle, çalışanlarla ve devlet devamlı çatışma içindedir. Müşterileri ile de kavgadadır. İşte sin dlsis dediğiniz kimse bu savaşçı kişidir. Tek başına insanlıkla savaşmaktadır. Diğer insanlarla da savaşmaktadır. Adil düzen ise ortaklık düzenidir. Kurallar içinde projeye göre herkes işletmeye katkı yapar, Katkı nispetinde pay alır. Herkes dayanışma içinde üretimi artırır paylarını çoğaltır. İşletmenin karı sıfırdır. İşletme kendisi kar etmez. Katkıda bulunanlara kazandırır. Bu sebepledir ki işletmenin merkezinde bir girişimci yoktur. İşletmenin delisi yoktur. İşletmenin delisi projedir, plandır. Sizin anlayışınıza göre İstanbul Kadir baş Delisinin eserdir. Tam tersine Kadir baş İstanbul’a yarar değil zarar vermektedir. Bu ortakların olmadığı yerde gelişme daha ileridedir. Trafik polisi varsa trafik tıkanmıştır. Cengiz ve Hüseyin kendi başlarına başarılı işletmeleri olan kardeşlerimizdir. Bunlar adil Düzeni kavrarlarsa adil düzene göre işletme kuracak güçtedirler. Bir gün imana yani adil düzen işletmesine gelmelerini bekliyorum. Cengiz Demirci, mevcut faizli düzen içinden çıkamamış, düşünemiyor. İnsanlar yıllık ihtiyaçlarını gidermek için yeter zamanlarını harcarlar. Zamanları artar. Artan zamanları değerlendiremezlerse işsizlik olur. Artan zamanlarını da imarda değerlendirirler. Böylece tam istihdam sağlanır. Bu ekonominin değişmez kuralıdır. Kapitalistler diyorlar ki artan zamanlarını insanlar sermayeye versinler o memleketi imar etsin onlara aş ve iş imkânları sağlasın. Sosyalistler diyorlar ki artan zamanlarını halk devlete versin devlet memleketi ianr etsin, halkına aş ve iş imkânlarını geliştirsin. Halk artan zamanlarını bakya yaptığı mevduat ile bildirsin. Mevduat kadar yatırım olsun. Bu sistemler çalışmıyor. Çalışsaydı Türkiye 600 milyar borç içinde kıvranmaz, köyler boşalıp tarlalar kıraçlaşamazdı. Adil düzen diyor ki artan emektir. Artan para değildir. Artan emek imarda harcansın. Yapılar ne sermayenin ne de devletin olsun. Halkın olsun. Halk bunu nasıl işletecek. İşte bunun için Kuran iki çeşit mülkiyet teşri etmiştir. İletme mülkiyeti, Kuran buna kıyam mülkiyeti diyor. Yararlanma mülkiyeti Kuran buna Mesa mülkiyeti diyor. Kıyam mülkiyeti ehil olan işletmecilerin mülkiyetidir. Sermayesi olanı değil, bilgisi ve yeteneği olanın mülkiyetidir. Yararlanma mülkiyeti ise artık emeklerin yani tasarruf edenleri mülkiyetidir. Bunlar faiz değil de kira paylarından yararlananlar. Cengiz Demirci bu yazımı dikkatlice okumalıdır. Anlattıklarını önce anlatmalıdır. Anladığını görmeliyim. Sonra da kendi görüşlerini ortaya koymalıdır. O zaman sağlıklı ve yararlı tartışmaya girmiş oluruz. Böyle bir tartışma alanına imkân verdiklerinden Hüseyin ve Cengiz den Allah razı olmuştur. Bize hamt düşer.





Çok Okunan Makaleler
Hüseyin Kayahan
RUH, NEFİS ve DİĞERLERİ
4.05.2012 15601 Okunma
58 Yorum 13.05.2012 06:56
Hüseyin Kayahan
MÜTEŞEBBİSE DAİR / GELECEĞİN MÜTEŞEBBİSİ
21.02.2013 15564 Okunma
13 Yorum 18.03.2013 21:10
Hüseyin Kayahan
NUH TUFANI (kısa bir özet)
4.10.2013 15179 Okunma
9 Yorum 18.10.2013 14:55
Hüseyin Kayahan
FECR / ALACAKARANLIK ve GÜNEŞ TAYFI
16.07.2015 14561 Okunma
11 Yorum 28.07.2015 00:04
Hüseyin Kayahan
GECİKMİŞ YORUMLAR: SALSAL VE TUFAN HK.
13.10.2013 13080 Okunma
22 Yorum 18.10.2013 15:10
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK
27.07.2012 12166 Okunma
32 Yorum 15.08.2012 10:48
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-2, TANRININ AÇMAZI
2.08.2012 11079 Okunma
25 Yorum 06.08.2012 22:06
Hüseyin Kayahan
ONA ÜFLEDİ - NEFEHA FİHA, NEFEHA FİHİ
14.06.2015 10268 Okunma
1 Yorum 18.06.2015 09:29
Hüseyin Kayahan
HARUT ve MARUT, FİRİDİN ve RASYONALİZM
25.03.2012 10125 Okunma
11 Yorum 27.03.2012 08:38
Hüseyin Kayahan
SESSİZ ve SESLİ NAMAZLAR
13.11.2016 9917 Okunma
5 Yorum 01.08.2017 18:04
Hüseyin Kayahan
SÖYLEMEK ve YAPMAK
15.11.2013 9863 Okunma
5 Yorum 22.11.2013 21:08
Hüseyin Kayahan
İSLAM EKONOMİ SİSTEM,-ZEKAT BANKASI
12.09.2014 9852 Okunma
3 Yorum 14.09.2014 22:42
Hüseyin Kayahan
ORUÇ ve RAMAZAN
29.06.2014 9759 Okunma
19 Yorum 20.07.2014 07:59
Hüseyin Kayahan
FIKIH ve KELAM
30.10.2016 9689 Okunma
7 Yorum 18.11.2016 04:58
Hüseyin Kayahan
HACCIN ZAMANI
23.08.2015 8134 Okunma
4 Yorum 23.08.2015 22:10
Hüseyin Kayahan
İLK (ve TEK) SOSYAL/KOLEKTİF KİTAP: KUR’AN
12.06.2016 7877 Okunma
8 Yorum 15.06.2016 23:36
Hüseyin Kayahan
RUH-ÜL KUDÜS
15.05.2012 7691 Okunma
8 Yorum 17.05.2012 00:58
Hüseyin Kayahan
HİKMET ve UYGULAMA (PRATİK)
9.07.2015 7684 Okunma
1 Yorum 09.07.2015 12:13
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFI YOKTU.!?
24.07.2016 7600 Okunma
3 Yorum 26.07.2016 21:04
Hüseyin Kayahan
ŞURA ve Hz. ALİ'nin YAŞI
5.02.2017 7521 Okunma
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE BAŞLARKEN-2
31.07.2013 7405 Okunma
6 Yorum 03.03.2018 15:53
Hüseyin Kayahan
HUKUK ve TAŞKINLIK; MUSA ve HIZIR
7.05.2014 7397 Okunma
7 Yorum 12.05.2014 20:13
Hüseyin Kayahan
FATİHA ve YENİ KOMÜNİZM
4.09.2014 7382 Okunma
4 Yorum 24.09.2014 08:17
Hüseyin Kayahan
KELİME, MUTASYON; TURAB VE TOPRAK
29.04.2012 7299 Okunma
10 Yorum 01.05.2012 11:38
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP
6.06.2013 7265 Okunma
4 Yorum 09.06.2013 18:33
Hüseyin Kayahan
DİYET TAŞI
30.01.2016 7202 Okunma
4 Yorum 16.02.2016 18:06
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP-2
10.06.2013 7098 Okunma
4 Yorum 25.06.2013 14:51
Hüseyin Kayahan
PARALELE DAİR
18.03.2014 7091 Okunma
4 Yorum 19.03.2014 13:13
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN-ZEKAT BANKASI (ÖZET)
13.09.2014 7080 Okunma
2 Yorum 17.09.2014 15:32
Hüseyin Kayahan
MÜLK ve MAKAM
23.10.2016 7020 Okunma
2 Yorum 24.10.2016 15:38
Hüseyin Kayahan
BAŞKANLIK, YARI BAŞKANLIK YA DA...
27.08.2014 6995 Okunma
5 Yorum 01.09.2014 08:02
Hüseyin Kayahan
2013-2014 KIŞ DÖNEMİ İLK İZLENİMLER
9.09.2013 6995 Okunma
2 Yorum 09.09.2013 11:39
Hüseyin Kayahan
ALLAH ve DEVLET
13.07.2014 6933 Okunma
7 Yorum 09.08.2014 20:59
Hüseyin Kayahan
KÖLELİK-1
10.03.2013 6920 Okunma
5 Yorum 14.03.2013 19:54
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE GİRİŞ-1
30.07.2013 6791 Okunma
1 Yorum 10.08.2013 17:54
Hüseyin Kayahan
YENİ (TÜRK TİPİ) BAŞKANLIK
18.03.2015 6761 Okunma
1 Yorum 20.03.2015 11:03
Hüseyin Kayahan
PARALEL OKUMALAR-MUHKEM ve MÜTEŞABİH
17.04.2014 6748 Okunma
1 Yorum 19.04.2014 09:21
Hüseyin Kayahan
4x4 ve HIZIR
12.09.2013 6720 Okunma
1 Yorum 17.09.2013 17:13
Hüseyin Kayahan
İZLENİMLER-2
25.09.2013 6703 Okunma
8 Yorum 28.09.2013 07:31
Hüseyin Kayahan
ÜSTAD KARAGÜLLEYE AÇIK ARZIMDIR
25.06.2013 6674 Okunma
8 Yorum 02.11.2013 05:43
Hüseyin Kayahan
NAMAZI TANIMAK-1
2.11.2012 6649 Okunma
1 Yorum 03.11.2012 09:33
Hüseyin Kayahan
KEVSER
4.08.2013 6629 Okunma
1 Yorum 05.08.2013 05:12
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-2, MUCİZELER
29.10.2012 6615 Okunma
3 Yorum 30.10.2012 07:15
Hüseyin Kayahan
ASLAN OĞLUM ve METOD
11.04.2012 6560 Okunma
13 Yorum 13.04.2012 17:42
Hüseyin Kayahan
KRAL ÇIPLAK (MI?)
28.01.2013 6447 Okunma
7 Yorum 07.02.2013 17:00
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-1, KURAN'IN MÜŞKÜLLERİ
7.08.2012 6365 Okunma
3 Yorum 09.08.2012 16:49
Hüseyin Kayahan
ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK NASIL ANLAŞILIR?
27.03.2012 6362 Okunma
9 Yorum 29.03.2012 17:53
Hüseyin Kayahan
YENİ BİR PAVLUS ARANIYOR
25.04.2012 6347 Okunma
13 Yorum 04.05.2012 18:47
Hüseyin Kayahan
YARATILIŞ-DİRİLİŞ ve FELSEFE
6.07.2012 6331 Okunma
4 Yorum 07.07.2012 15:08
Hüseyin Kayahan
YORUMSUZ ve BİR SEZİ ve BİR SORU
17.04.2012 6120 Okunma
5 Yorum 19.06.2012 11:35
Hüseyin Kayahan
KARAGÜLLE'YE MUHALEFET NASIL OLMALI?
4.04.2012 5961 Okunma
2 Yorum 05.04.2012 19:58
Hüseyin Kayahan
KURANDA METAFORLAR
13.04.2020 5949 Okunma
3 Yorum 15.04.2020 09:19
Hüseyin Kayahan
AD SEMUD İREM ve ARAFTAKİLER
11.02.2018 5824 Okunma
2 Yorum 24.02.2018 17:11
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-3 KURAN ARKEOLOJİSİ
6.08.2012 5713 Okunma
1 Yorum 07.08.2012 07:50
Hüseyin Kayahan
DİLİN CİLVELERİ
27.03.2012 5453 Okunma
6 Yorum 29.03.2012 17:18
Hüseyin Kayahan
SÖZ KESTİK, SÜT DE KESİLDİ...
13.04.2012 5437 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 08:56
Hüseyin Kayahan
EVREN ve NOKTA
23.04.2012 5411 Okunma
3 Yorum 29.04.2012 18:11
Hüseyin Kayahan
LİSANE SIDKIN sadık lisan ve İBRAHİM PEYGAMBER
11.02.2018 5278 Okunma
3 Yorum 28.10.2019 21:50
Hüseyin Kayahan
HURUF-U MUKATTAA
17.02.2018 5206 Okunma
2 Yorum 21.02.2018 13:02
Hüseyin Kayahan
CEBELLEŞMEK-1
4.08.2013 5187 Okunma
1 Yorum 15.08.2013 12:39
Hüseyin Kayahan
DİLLER; NELER ANLATIRLAR, NELER...
6.05.2012 5145 Okunma
1 Yorum 07.05.2012 01:01
Hüseyin Kayahan
PARA VE BONO
5.02.2017 5142 Okunma
1 Yorum 13.02.2017 08:43
Hüseyin Kayahan
KUNUT ve HUŞÛ
29.08.2014 5076 Okunma
Hüseyin Kayahan
MUSA, FETASI ve BULUŞMA YERİ
30.03.2012 5036 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 18:07
Hüseyin Kayahan
Suç, Ceza ve Cehennem
21.05.2011 4983 Okunma
4 Yorum 22.05.2011 20:39
Hüseyin Kayahan
DEVİ YOKETMEK
13.10.2013 4979 Okunma
1 Yorum 14.10.2013 16:22
Hüseyin Kayahan
MUHKEM ve MÜTEŞABİH
20.10.2019 4822 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 14:39
Hüseyin Kayahan
ZÜNNÛN – bir muamma
19.05.2020 4765 Okunma
1 Yorum 21.05.2020 18:19
Hüseyin Kayahan
ISTILAHİ DİLLER, MECAZ ve HAKİKİ MANALAR
20.10.2019 4651 Okunma
3 Yorum 29.10.2019 11:19
Hüseyin Kayahan
ALFABELER
11.02.2018 4542 Okunma
1 Yorum 18.02.2018 01:19
Hüseyin Kayahan
SALGINLAR ve PROJEKSİYONLAR
14.04.2020 4531 Okunma
4 Yorum 14.04.2020 16:25
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFİYETİ YOKTU-2
4.08.2016 4504 Okunma
Hüseyin Kayahan
1400 yıllık bir öykünme
1.08.2009 4414 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT SADAK ve FONLAR
7.09.2014 4380 Okunma
Hüseyin Kayahan
Hakiki, mecazi, ıstılahi MANALAR
12.02.2018 4273 Okunma
Hüseyin Kayahan
KURAN ve SENARYO
20.10.2019 4237 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT ve BANKA
7.09.2014 4225 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - RANT ve ÖZEL MÜLKİYET
7.09.2014 4179 Okunma
Hüseyin Kayahan
FİTNE ve KATL
23.10.2016 4145 Okunma
Hüseyin Kayahan
Oku kim attı?
23.05.2011 4143 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - DUYURU ve DAVET
7.09.2014 4046 Okunma
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ
27.07.2020 4001 Okunma
6 Yorum 30.07.2020 09:04
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - XEKAT ve KAVRAMLAR
7.09.2014 3898 Okunma
Hüseyin Kayahan
KUŞ DİLİ ve Hz. SÜLEYMAN
19.12.2019 3853 Okunma
1 Yorum 18.02.2020 16:07
Hüseyin Kayahan
DÜŞÜNME VE ANLAMA/FIKH ÜZERİNE
23.03.2012 3736 Okunma
2 Yorum 23.03.2012 11:30
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİK ve KAFİR
1.11.2019 3645 Okunma
Hüseyin Kayahan
GECİKMİŞ BİR HOŞGELDİNİZ
23.03.2012 3400 Okunma
1 Yorum 23.03.2012 04:08
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİKLER ve STK (sivil toplum kuruluşları)
19.04.2020 3346 Okunma
1 Yorum 19.04.2020 13:16
Hüseyin Kayahan
BİR AŞK FANTEZİSİ
14.08.2012 3321 Okunma
Hüseyin Kayahan
AYASOFYA CUMA MESCİDİ OLMALIDIR.
20.07.2020 3259 Okunma
1 Yorum 20.07.2020 16:51
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ-2
9.08.2020 3241 Okunma
1 Yorum 12.08.2020 15:51
Hüseyin Kayahan
MÜZEKKER MÜENNES ve HÜNSA
2.02.2020 3178 Okunma
Hüseyin Kayahan
TARİF ve BAŞLANGIÇ
12.05.2012 3089 Okunma
Hüseyin Kayahan
AKIL SATMALAR
11.07.2019 3086 Okunma
Hüseyin Kayahan
yorumların çetelesi
26.03.2012 2959 Okunma
Hüseyin Kayahan
ALLAH; KENDİSİNİN VAR OLDUĞUNU NASIL BİLİR?
24.04.2012 2914 Okunma
Hüseyin Kayahan
Abdest
12.03.2011 2906 Okunma
Hüseyin Kayahan
Yeni dünya düzeni
18.07.2019 2840 Okunma
Hüseyin Kayahan
ÖZGÜR ve ÖZGÜN İNSAN
24.04.2012 2802 Okunma
Hüseyin Kayahan
ERGİNLİK TEORİSİ
25.04.2012 2698 Okunma


© 2024 - Akevler