Reşat Nuri Erol
Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkündür-2
12.11.2018
5018 Okunma, 4 Yorum

 

Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkündür-2

Ne diyorduk, daha doğrusu önceki yazımızın en başında ne demiştik? “Önceki “Ortaklık Uygarlığı, Ortaklık Sistemi, Semt Kooperatifleri” başlıklı yazımızın en sonunda dediğimiz neydi? / ‘Bizim yazı başlığı olarak “Semt Kooperatifleri Sistemi ülkemizi kurtarır…” dediğimiz gün, bir yazar (Hayrettin Karaman, 9 Kasım 2018, Yeni Şafak) “Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?” diye sormuş ya; oradan devam ederiz…’ / Öyle yapalım ve oradan devam edelim… Soru neydi? “Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?” El-cevap: Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkündür…

Söz konusu yazımızın en sonunda, “Konya’daki “Huğlu Av Tüfekleri Kooperatifi” örneğini anlatarak devam edeceğiz…” Evet, kaldığımız yerden devam edelim…

Huğlu Av Tüfekleri Kooperatifi

Dünya Savaşı sırasında Mustafa isimli bir askerimiz, ordudaki görevi itibariyle silahlarla tanışmasıyla, av tüfeği sanatının doğmasına öncü olmuştur. Huğlu’nun coğrafi konumu sebebiyle zamanla bütün kasaba halkının tüfek imalatına olan ilgisi artmış ve bu artış kurumsal bir çatı altında toplanmayı kaçınılmaz hale getirmiştir. 1962 yılında 165 üyesi ile kurumsal bir kimliğe bürünmüş ve kooperatif dünyada bilinen ilk 10 üretici firma arasına girmiştir. / Bugün itibarıyla 17 bin metrekaresi kapalı toplam 25 bin metrekare alanda faaliyet gösteren firma, 548 üye ve 450 çalışanıyla ürettiği tüfeklerin yüzde 80’ini başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Fransa’dan Norveç’e, Lübnan’dan Botswana’ya, Şili’den Filipinlere kadar 50’nin üzerinde ülkeye ihraç etmenin haklı gururunu yaşamaktadır.

“Neler yapabiliriz?” ile devam edelim.”

Hayrettin Karaman, “Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?” başlıklı ilk yazısında, Yusuf Üstün’ün yazısından yukarıda anlatılanları aktardıktan sonra, bugün (11.11.2018, Pazar) de aynı başlıkla bir yazı daha yazmış. Oradan devam edelim…

Yusuf Üstün’ü okumaya devam edelim:

Türkiye kendi dinamiklerinden hareketle yeni bir model oluşturmalı ve bu model dünyaya örnek olmalı. Kooperatif bankacılığını, finans kooperatifçiliğini, kooperatif sigortacılığını konuşmalıyız.

Ülkemiz sigortacılık sektörünün yıllık üretimi yaklaşık 40 milyar TL. Ortalama reasürans oranı yüzde 70 civarında. Yani 40 milyar TL’nin yüzde 70’i olan yaklaşık 28 milyar TL yurtdışına reasürans fonlarına gitmektedir. Sigorta şirketlerimizdeki yabancı sermaye oranı ise yaklaşık yüzde 75’tir. Bu durumda geriye kalan 12 milyar TL’nin yüzde 75’i olan yaklaşık 9 milyar TL de kâr transferi yoluyla yine yurtdışına gitmektedir. Kabaca 40 milyar TL’lik sigortacılık sektörümüz aslında 4-5 milyarlık bir bütçeyle dönmektedir.

Ülkemizde faaliyet gösteren sigorta şirketleri eğer mütüel (kooperatif) olsalardı, bunların yapısı gereği tam olarak milli şirket olacaklardı. Çünkü kooperatifler satın alınamazlar. Yani en azından yukarıdaki örnekteki 12 milyar TL’lik kâr transferi söz konusu olmayacak, bu para ülkemizde kalacaktı.

Oysa ülke ekonomimizin kendi kaynaklarımızla büyüyebilmesi açısından kooperatif modeli ülkemize büyük bir fırsat sunmaktadır.

Ülkemiz sigortacılık sektöründeki yabancı sermaye yoğunluğunun önüne geçebilmek, millî fonların yeterli büyüklüğe gelmesiyle ülkemizin finans merkezi olması iddiasına katkı vermek, kârdan ziyade tasarruf amacı güden kooperatifçiliğimizin geliştirilmesi, haklı dini kaygıları bulunan kişilerin uygulanan tekâfül tekniği ile bu kaygılarının giderilmesi gibi her biri birbirinden önemli kriterlerden hangisi açısından bakarsak bakalım, kooperatif sigortacılığına destek verilmesi ve tercih edilmesi millî, iktisadî, insanî ve dinî açıdan kaçınılmazdır.

Bitmedi; “İŞÇİ KOOPERATİFLERİ” bölümünde kaldık, oradan devam ederiz…

Bugünkü yazımızı, önceki yazımızın en sonunda dediğimizi bir kere daha hatırlatarak noktalayalım: “Atalarımız demiş ki; akıl için yol birdir. / Allah cümlemizi akledenlerden eylesin…

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
12.11.2018
06:54


MİLLÎ GAZETE


Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkündür-2

Ne diyorduk, daha doğrusu önceki yazımızın en başında ne demiştik? “Önceki “Ortaklık Uygarlığı, Ortaklık Sistemi, Semt Kooperatifleri” başlıklı yazımızın en sonunda dediğimiz neydi? / ‘Bizim yazı başlığı olarak “Semt Kooperatifleri Sistemi ülkemizi kurtarır…” dediğimiz gün, bir yazar (Hayrettin Karaman, 9 Kasım 2018, Yeni Şafak) “Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?” diye sormuş ya; oradan devam ederiz…’ / Öyle yapalım ve oradan devam edelim… Soru neydi? “Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?” El-cevap: Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkündür…”

Söz konusu yazımızın en sonunda, “Konya’daki “Huğlu Av Tüfekleri Kooperatifi” örneğini anlatarak devam edeceğiz…” Evet, kaldığımız yerden devam edelim…

“Huğlu Av Tüfekleri Kooperatifi

Dünya Savaşı sırasında Mustafa isimli bir askerimiz, ordudaki görevi itibariyle silahlarla tanışmasıyla, av tüfeği sanatının doğmasına öncü olmuştur. Huğlu’nun coğrafi konumu sebebiyle zamanla bütün kasaba halkının tüfek imalatına olan ilgisi artmış ve bu artış kurumsal bir çatı altında toplanmayı kaçınılmaz hale getirmiştir. 1962 yılında 165 üyesi ile kurumsal bir kimliğe bürünmüş ve kooperatif dünyada bilinen ilk 10 üretici firma arasına girmiştir. / Bugün itibarıyla 17 bin metrekaresi kapalı toplam 25 bin metrekare alanda faaliyet gösteren firma, 548 üye ve 450 çalışanıyla ürettiği tüfeklerin yüzde 80’ini başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Fransa’dan Norveç’e, Lübnan’dan Botswana’ya, Şili’den Filipinlere kadar 50’nin üzerinde ülkeye ihraç etmenin haklı gururunu yaşamaktadır.

“Neler yapabiliriz?” ile devam edelim.”

Hayrettin Karaman, “Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?” başlıklı ilk yazısında, Yusuf Üstün’ün yazısından yukarıda anlatılanları aktardıktan sonra, bugün (11.11.2018, Pazar) de aynı başlıkla bir yazı daha yazmış. Oradan devam edelim…

“Yusuf Üstün’ü okumaya devam edelim:

Türkiye kendi dinamiklerinden hareketle yeni bir model oluşturmalı ve bu model dünyaya örnek olmalı. Kooperatif bankacılığını, finans kooperatifçiliğini, kooperatif sigortacılığını konuşmalıyız.

Ülkemiz sigortacılık sektörünün yıllık üretimi yaklaşık 40 milyar TL. Ortalama reasürans oranı yüzde 70 civarında. Yani 40 milyar TL’nin yüzde 70’i olan yaklaşık 28 milyar TL yurtdışına reasürans fonlarına gitmektedir. Sigorta şirketlerimizdeki yabancı sermaye oranı ise yaklaşık yüzde 75’tir. Bu durumda geriye kalan 12 milyar TL’nin yüzde 75’i olan yaklaşık 9 milyar TL de kâr transferi yoluyla yine yurtdışına gitmektedir. Kabaca 40 milyar TL’lik sigortacılık sektörümüz aslında 4-5 milyarlık bir bütçeyle dönmektedir.

Ülkemizde faaliyet gösteren sigorta şirketleri eğer mütüel (kooperatif) olsalardı, bunların yapısı gereği tam olarak milli şirket olacaklardı. Çünkü kooperatifler satın alınamazlar. Yani en azından yukarıdaki örnekteki 12 milyar TL’lik kâr transferi söz konusu olmayacak, bu para ülkemizde kalacaktı.

Oysa ülke ekonomimizin kendi kaynaklarımızla büyüyebilmesi açısından kooperatif modeli ülkemize büyük bir fırsat sunmaktadır.

Ülkemiz sigortacılık sektöründeki yabancı sermaye yoğunluğunun önüne geçebilmek, millî fonların yeterli büyüklüğe gelmesiyle ülkemizin finans merkezi olması iddiasına katkı vermek, kârdan ziyade tasarruf amacı güden kooperatifçiliğimizin geliştirilmesi, haklı dini kaygıları bulunan kişilerin uygulanan tekâfül tekniği ile bu kaygılarının giderilmesi gibi her biri birbirinden önemli kriterlerden hangisi açısından bakarsak bakalım, kooperatif sigortacılığına destek verilmesi ve tercih edilmesi millî, iktisadî, insanî ve dinî açıdan kaçınılmazdır.”

Bitmedi; “İŞÇİ KOOPERATİFLERİ” bölümünde kaldık, oradan devam ederiz…

Bugünkü yazımızı, önceki yazımızın en sonunda dediğimizi bir kere daha hatırlatarak noktalayalım: “Atalarımız demiş ki; akıl için yol birdir. / Allah cümlemizi akledenlerden eylesin…”

# DİĞER MAKALELERİ

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

12 Kasım 2018
Reşat Nuri Erol
12.11.2018
07:12

BUGÜN DİKKATİMİ CELBEDEN YAZILAR:

http://www.haberdurus.com/kose-yazilari/baskici-yonetimlerin-fikhi-temeli-619.html

Baskıcı Yönetimlerin “Fıkhi Temeli”
Geleneksel fıkhımızın tarih içinde teşekkül eden hamulesiyle bugünkü sosyo-ekonomik sorunlarımızı çözemeyeceğimiz gibi, esasında uzun yüzyıllardan beri herhangi bir gelişme gösteremeyen kelam´la da bugünkü entelektüel sorunlarımıza cevap bulamayız.
Tarih: 9.11.2018 13:41:15
Ali BULAÇ
 

Geleneksel fıkhımızın tarih içinde teşekkül eden hamulesiyle bugünkü sosyo-ekonomik sorunlarımızı çözemeyeceğimiz gibi, esasında uzun yüzyıllardan beri herhangi bir gelişme gösteremeyen kelam´la da bugünkü entelektüel sorunlarımıza cevap bulamayız. Bunun sebeplerinden biri geleneksel fıkıh ve kelamın teşekkülünde nassların yanlış kullanımının oynadığı rol kadar, daha fazlası, tarih görüşümüz ve içtihatların teşekkül ettiği zamanın sosyo-politik şartların belirleyici konumda rol oynamasıdır.

Fıkıh usulünün belirli kurallarından biri, içtihadi bir meselenin mutlaka kaynağını nasstan almasıdır. Bu doğrudur, fakat hukukun kaynakları arasında Sünnet sayıldığında sahih olanı ile olmayanı dikkatlice birbirinden ayrılmadığında ve özellikle sahabelerin içtihat ve tatbikatları “nass seviyesi”nde kullanıldığında önemli problemler doğmaktadır. Kur´an ve Sahih Sünnet seviyesinde olmayan her metin “nass” değil, ancak “dogma” hükmündedir. Yazık ki fıkıh külliyatımız “nasslar” yanında çok sayıda “dogma”yı da bağlayıcı kaynaklar arasında saymış ve içtihatlarda kullanmıştır.

Bugün İslam dünyasının neredeyse tamamında baskı rejimleri, yolsuzluklar, gelir bölüşümünde adaletsizlikler, sosyal çürüme, ahlaki yozlaşma vb. sorunlar hükmünü icra ediyorsa bunun sebeplerinden birisi budur. Bu sebep bugüne devralıp ısrarla korumaya çalıştığımız öylesine kuvvetli bir mirastan beslenmektedir ki, siyasetten sosyal hayatın hemen hemen her alanına nüfuz etmiş bulunuyor.

Bugünden geçmişe baktığımızda Muaviye´nin bir ihtilal ile yönetimi ele geçirdiğinden beri yönetimlerin meşru bir temele dayanmadığını, politika üretir ve tatbik ederken İslam´ın belirgin hükümlerine riayet etmediğini hepimiz söylüyoruz, ama kaynakları üzerinde yeterince kritik yapmaya yanaşmıyoruz. Fıkıh kitaplarımızda yöneticilerin meşruiyeti ele alınırken baş vurulan deliller bu konuda hayli açıklayıcıdır.

Bu yazıda bir örnek vereceğim. Vereceğim örnek doğrudan yönetim ve  siyaset felsefesiyle ilgilidir. Geleneksel fakihlere göre  devlet başkanlığı dört yolla sübut bulur:

1) Fıkıh bilenlerin, başka bir deyişle ulemanın oluşturduğu Ehlü´l hal ve´l akd´in seçtiği kişi. Fakihler bunun şer´i dayanağını Hz. Peygamber (s.a.)´in irtihalinden sonra Hz. Ebu Bekir´i halife seçen heyette bulmaktadırlar.

2) Bir önceki halifenin kendisinden sonra bir kişiyi devlet başkanlığına işaret etmesi. Bunun dayanağı Hz. Ebu Bekir´in kendisinden sonra Hz. Ömer´i tavsiyesi etmesidir. Hatta bu bir “tavsiye” veya bir “temenni”den çok, bağlayıcı bir “vasiyet” hükmünü taşır. Bir bakıma “ta´yin”dir. Bazı fakihler bu modelden hareketle devlet başkanının kendi çocuğunu veliaht tayin edebileceğini söylemişlerdir; örnek olarak Muaviye´nin kendinden sonra Yezid´i veliaht olarak tayin etmesini delil göstermişlerdir (Bkz. Abdülkadir Udeh, “Mukayeseli İslam Hukuku ve Beşeri Hukuk” Çev. Ali Şafak, 1991-Ankara IV, 328.) Sanki sorun siyasi ve idari sistemi yapısal bir çürümeye uğratacak kötü sıfatlara sahip Yezid değil, Muaviye´nin yasal ve mülk üzerinde hak sahibi bir yetkili olarak oğlunu veliaht ilan etmesiyle çözülmüştür.

3) Üçüncü modele göre halife, kendisinden sonra iş başına gelecek olan kişiyi belirleme işini belli bir topluluğa bırakabilir. Hz. Osman, kendisinden sonra halife olacak kişiyi altı kişilik bir heyetin kararına bırakmıştı.

4) En dikkat çekici olanı halifenin silah/güç kullanarak başa gelmesini “meşru” gören modeldir. Silah zoruyla -yani darbe veya ihtilal yaparak- iş başına gelen teb´ayı kendine itaat etmeye zorlar, halk ona itaat etmeyi kabullenir. Böylece güç kullanarak iş başına gelenin halifeliği sübut bulmuş olur. Müslümanların zorbalıkla yönetimi ele geçiren ve istibdatla yöneten halifeye biat ve itaat etmeleri vaciptir. Bu modelin dayanağı Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan´ın ona başkaldıran Abdullah bin Zübeyr´i şehid edip hilafet makamına gelmesidir. Halk isteyerek veya istemeyerek Mervan´ın oğluna biat etti, hükmü altında yaşamayı kabullendi.

Fakihler, bu dört yoldan biriyle devlet başkanlığına gelen kişiye biat ve itaati vacip görmüş, ona karşı gelmeyi “bağy fiili” saymışlardır. İlginçtir, “sahabe” olması hasebiyle Muaviye´nin Hz. Ali´ye başkaldırması ve on binlerce Müslümanın kanının dökülmesine yol açması fiilini “bağy” kategorisine sokmamışlardır.

Fakihlerimiz başka model üzerinde durmamış, mesela iktidarın şiddet kullanılmadan ve belli aralıklarla seçim yoluyla el değiştirme yöntemi üzerinde imal-i fikr etmemişlerdir. Bu konu üzerinde yeterince imal-ı fikr etmedikleri gibi tek kişinin veya bir hanedanın yönetimini pekiştirici unsurları da fıkıh ve kelam kitaplarına geçirmişlerdir. Şöyle ki:

  1. a) Fakihler, şu veya bu yolla seçilen halifenin hayat boyu bu makamda kalabileceğine hükmetmişlerdir. Kayd-ı hayat tarihte ve bugün İslam ülkelerinde son nefeslerine kadar iktidarı bırakmayan yöneticilerin meşruiyet kaynağını oluşturur. Dini monarşiler ve diktatörlükler büyük ölçüde bu mirastan beslenmektedirler.
  2. b) Kur´an ve Sünnet bakış açısından yönetim teorisinin temelini teşkil eden “şura” fiilen geçersiz hale gelirken fakihler, şura´yı halkın; tabii temsilcileri, kanaat önderleri ve itibar ettiği alimler aracılığıyla karar mekanizmaları ve karar süreçleri üzerinde etkili olma enstrümanı olarak tarif etmemiş, ücret ve ihsanlarla tutulan kişilerin yöneticileri her karar ve icraatında tasdiklerinden ibaret görmüşlerdir.
  3. c) Hz. Ebu Bekir´den başlamak üzere iktidarın kutsanması, ilahi meşruiyete dayandırılması cihetine gidilmiş. Hz. Ebu Bekir kendisine “Allah´ın halifesi” diyenlere “Ben Allah´ın halifesi değilim, Resulü´nün halifesiyim” demek suretiyle muhtemel bir teokrasinin önüne geçmişse de, evini kuşatan isyancılara Hz. Osman ‘Bu cübbeyi bana Allah giydirdi, ancak O çıkarır” demek suretiyle hilafeti ilahi/aşkın bir kaynağa dayandırmanın kapısını aralamış, daha sonraları Emevi halifeleri kendilerine “Allah´ın yeryüzündeki gölgesi veya Allah´ın halifesi” ünvanını vermişlerdir. Fıkıh ve Kelam kitaplarında yazık ki yeterince bu konu üzerinde durulmamış, zamanla Bizans ve Sasani etkisinde halife ve sultanlar, şahlar ve padişahlar yönettikleri memleketleri kendi mülkleri, teb´ayı da kulları saymışlardır.
  4. d) Diğer önemli ve belki de en vahim olanı, Kur´an ve Sünnet yönetimin meşruiyetini, sebeb-i hikmetini adaletin tesisi, başka bir deyişle hukuka riayeti şartına bağlarken, fakihler güvenliği, toplumsal istikrarı esas alıp, yöneticinin hukukun dışına çıksa bile ona itaatin gerektiğini açık-seçik savunmuşlardır. Sünni dört mezhebe ve Zeydilere göre “imam facir ve fasık olsa bile ona karşı çıkmak haramdır.” Zahirilere göre ise, zulmeden halifeye onun zulmünün misliyle veya daha hafifiyle karşı çıkılıyorsa, yine de zalim halifenin yanında yer almak gerekir; çünkü baştakinin kötülüğüne karşı mücadele edilirken daha büyük bir kötülüğün ortaya çıkması muhtemeldir.
  5. e) Bununla da yetinmeyen fakihler “ta´zir” adı altında devlet başkanına öylesine yetkiler tanımışlardır ki, Kur´an ve Sünnet´in öngörmediği “ölüm cezaları”nı fıkha sokmuş, yöneticinin -yani devletin- kendi gerekli gördüğü bazı suç fiillerine ölüm cezası verebileceğine hükmetmişlerdir. Bazıları ise -Fatih Sultan Mehmed´in aldığı fetvada zikredildiği üzere “ekser-i ulema”- Şer´i Hukuk yanında Cengiz töresinden mülhem Örfi Hukuk icat etmiş, böylelikle devlet başkanına “Siyaseten katl” yoluyla muhaliflerini kolayca ortadan kaldırmaya cevaz vermişlerdir.

Bağy, ta´zir, irtidat (dinden dönme) ve siyaseten katl tarihimizde Hz. Ali´nin şehadetinden bu yana hükmünü sürdüren istibdat ve zulüm yönetimlerinin “sözde meşruiyet” temelini oluşturmuştur. Başka faktörler yanında bugün İslam dünyasının geneli baskı rejimleri altında ise, baskıların beslendiği en önemli kaynaklardan biri bizim fıkıh ve kelam kitaplarında karşılık bulan söz konusu tarihi mirastır. 

Ali Bulaç Hocanın yazılarına "alibulac.com" sitesinden de ulaşabilirsiniz.

Reşat Nuri Erol
12.11.2018
07:15

BUGÜN DİKKATİMİ CELBEDEN YAZILAR:

http://www.haberdurus.com/haber/istanbulun-arazi-krali-da-konkordato-ilan-ederse-24030.html 


Barış SOYDAN
Tarih: 12.11.2018 01:11:54

 

Gün geçmiyor ki, anlı şanlı firmalardan biri daha konkordato ilan etmesin… Son olarak İstanbul´un en büyük arazi zenginlerinden biri olarak bilinen (Belki de en büyüğü), Ekonomist dergisine göre Türkiye´nin en zengin 100 ailesinden birinin lideri, Aydın Doğan´ın yakın dostu (ve Gümüşhane Madencilik´teki iş ortağı) Necati Kurmel´in patronu olduğu Saray Halı ve Saray Çiftliği konkordato ilan etti. Sırada hangi şirketler var, Allah bilir…

Konkordato ilan eden şirketlerin bazıları o kadar büyük ki, insanın aklına “Yok artık, o da mı?” sorusu geliyor.

Akla gelen başka sorular da var: Acaba bu şirketlerin patronları borçlarını ödemek için yeterince çaba gösterdiler mi? Villalarını, arazilerini, Range Rover´larını, varsa İngiltere´deki evlerini satıp şirketlerine sermaye olarak koydular mı?

Kimsenin günahını almak istemem. Faizler yüzde 30-40´larda dolaşıyorken, villayı, Range Rover´ı satmak da kâr etmeyebilir… Sadece soruyorum...

“İstanbul´un en büyük arazi zengini” olarak bilinen Necati Kurmel, 7 yıl önce Forbes dergisine verdiği röportajda, akıllara durgunluk veren arazi portföyünü kalem kalem şöyle anlatmıştı:

"İnanın ne kadar yerim vardır, hepsine ne vermişimdir bunu bilmem. Param oldukça almışımdır" diyor gayrimenkul varlıklarıyla ilgili olarak. Son bir yıl içinde Sabiha Gökçen Havalimanı´nın yakınlarından 94 dönüm, Gebze civarından ise 20 ila 25 dönümlük arsa satın aldığını söylüyor. Bu iki arsa için toplam 30 milyon  dolar ödemiş.

Kurtköy Göçbeyli Köyü´nde birbirine bitişik parsellerde yer alan toplam 16 bin dönüm  orman arazisinin 6 bin dönümü de Necati Kurmel´in (Burada Sinpaş´ın da 2 bin 800 dönüm arsası bulunuyor). Bu arazilerin hemen bitişiğinde bin 200 dönümlük bir arsası daha var. Toplam 7 bin 2000 dönümlük bu arsalara 230 milyon dolar değer biçiliyor. Bir de Ballıca´da 8 bin  dönüm özel orman arsası var. İşte burası davalık. Birkaç dava üst üste Kurmel lehine sonuçlandı ancak temyiz sürecindeler.

Öte yandan yine Kurtköy çevresinde Kurmel´e ait arsalar üzerinde devam etmekte olan birçok konut projesi var: Dumankaya Trend (172 daire), Dumankaya Minimal (175 daire), Uzunal Konutları (94 daire), Doğa Ata Residence (135 daire), Miapark Evleri (139 daire), Elegan Evler, KentPlus New Port (436 daire), Kanarya Konakları gibi…

Çorlu Çerkezköy´de devam eden toplam 20 konuttan oluşan Corner Park´ında yüzde 43´ü Necati Kurmel´e ait. Kalan yüzde 57 hisse ise projeyi üstlenen Koytür İnşaat´ın. Ancak bu şirket de yabancı değil. Şirketin ismi Koyuncu ve Türkmenoğlu soyadlarının birleşiminden oluşuyor ve Türkmenoğlu, Kurmel´in kız kardeşinin soyadı. Koytür´ün Kemerburgaz Göktürk´te yapımını tamamladığı Kemer Corner projesi de Kurmel´e ait arazi üzerinde yapılmış.

Yine Kemerburgaz Göktürk´te Tepe İnşaat tarafından tamamlanan ve 70 bloktan oluşan  Rose Residence projesi de Kurmel´in kat karşılığı verdiği yerlerden biri.

Kurmel, İstanbul Piyalepaşa´da bir miktar arsasını Adnan Polat´a satmıştı. Ancak aynı yerde halen biri 14 ve 11 dönüm büyüklüğünde iki ayrı arsası bulunuyor. İzmir Seferihisar´da çiftliği, Kayseri´de ve Adana´nın merkezinde Kurmel´in "çok istiyorlar şimdi oraları" dediği arsaları (burada biri 40  diğeri 90 dönüm olmak üzere iki arsası var. 40 dönüm olana yapılan 20 milyon dolarlık teklifi geri çevirmiş) bulunuyor.

Merhum Salih Tatlıcı ile yarı yarıya ortak  olduğu ve Tepe İnşaat´ın yaptığı Beykoz Konakları´nda da Kurmel´in  payına 100 konak düşmüş. Kendisi ve çocuklarının halen ikamet ettikleri dahil, Beykoz´da payına düşenden geriye 12 konak kalmış.

İnanması güç ama saymakla bitmeyen bu varlıkları herhangi bir strateji izlemeden satın  aldığını söylüyor. "Şu kadardan alayım, bu kadara satayım, işte bu kadar zamanda bu kadar değer kazanır´ diye düşünmedim hiç. Ama değer kazandı. Ben aldığımda bu arsalar  şehrin dışındaydı. Şimdi ya şehrin içinde ya da kıyısındalar" diyor.

Kurmel  mallarını satmaktan hoşlanmaması ile biliniyor. İsminin açıklanmasını istemeyen eski bir çalışanının aktardığına göre Sabiha Gökçen Havaalanı yakınlarındaki 96 dönümlük arsasına Limak Holding tarafından 56 milyon  dolar teklif edilmiş ancak bu fiyatta anlaşamamışlar.

(Forbes dergisi, 2011.

Bu röportajın üzerinden 7 yıl geçti. Kurmel´in servetine acaba ne oldu? Bu kadar büyük servete sahip bir işadamı nasıl konkordato ilan edecek duruma düştü?...







   

Kaynak: T24
Reşat Nuri Erol
12.11.2018
18:42


http://www.haberdurus.com/haber/kooperatif-yontemiyle-kalkinma-mumkundur-2-24056.html


Kooperatif Yöntemiyle Kalkınma Mümkündür-2
Reşat Nuri EROL
Tarih: 12.11.2018 12:16:23

 

Ne diyorduk, daha doğrusu önceki yazımızın en başında ne demiştik? “Önceki “Ortaklık Uygarlığı, Ortaklık Sistemi, Semt Kooperatifleri” başlıklı yazımızın en sonunda dediğimiz neydi? / ‘Bizim yazı başlığı olarak “Semt Kooperatifleri Sistemi ülkemizi kurtarır…” dediğimiz gün, bir yazar (Hayrettin Karaman, 9 Kasım 2018, Yeni Şafak) “Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?” diye sormuş ya; oradan devam ederiz…´ / Öyle yapalım ve oradan devam edelim… Soru neydi? “Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?” El-cevap: Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkündür…”

Söz konusu yazımızın en sonunda, “Konya´daki “Huğlu Av Tüfekleri Kooperatifi” örneğini anlatarak devam edeceğiz…” Evet, kaldığımız yerden devam edelim…

“Huğlu Av Tüfekleri Kooperatifi

Dünya Savaşı sırasında Mustafa isimli bir askerimiz, ordudaki görevi itibariyle silahlarla tanışmasıyla, av tüfeği sanatının doğmasına öncü olmuştur. Huğlu´nun coğrafi konumu sebebiyle zamanla bütün kasaba halkının tüfek imalatına olan ilgisi artmış ve bu artış kurumsal bir çatı altında toplanmayı kaçınılmaz hale getirmiştir. 1962 yılında 165 üyesi ile kurumsal bir kimliğe bürünmüş ve kooperatif dünyada bilinen ilk 10 üretici firma arasına girmiştir. / Bugün itibarıyla 17 bin metrekaresi kapalı toplam 25 bin metrekare alanda faaliyet gösteren firma, 548 üye ve 450 çalışanıyla ürettiği tüfeklerin yüzde 80´ini başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Fransa´dan Norveç´e, Lübnan´dan Botswana´ya, Şili´den Filipinlere kadar 50´nin üzerinde ülkeye ihraç etmenin haklı gururunu yaşamaktadır.

 

“Neler yapabiliriz?” ile devam edelim.”

Hayrettin Karaman, “Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?” başlıklı ilk yazısında, Yusuf Üstün´ün yazısından yukarıda anlatılanları aktardıktan sonra, bugün (11.11.2018, Pazar) de aynı başlıkla bir yazı daha yazmış. Oradan devam edelim…

“Yusuf Üstün´ü okumaya devam edelim:

Türkiye kendi dinamiklerinden hareketle yeni bir model oluşturmalı ve bu model dünyaya örnek olmalı. Kooperatif bankacılığını, finans kooperatifçiliğini, kooperatif sigortacılığını konuşmalıyız.

Ülkemiz sigortacılık sektörünün yıllık üretimi yaklaşık 40 milyar TL. Ortalama reasürans oranı yüzde 70 civarında. Yani 40 milyar TL´nin yüzde 70´i olan yaklaşık 28 milyar TL yurtdışına reasürans fonlarına gitmektedir. Sigorta şirketlerimizdeki yabancı sermaye oranı ise yaklaşık yüzde 75´tir. Bu durumda geriye kalan 12 milyar TL´nin yüzde 75´i olan yaklaşık 9 milyar TL de kâr transferi yoluyla yine yurtdışına gitmektedir. Kabaca 40 milyar TL´lik sigortacılık sektörümüz aslında 4-5 milyarlık bir bütçeyle dönmektedir.

 

Ülkemizde faaliyet gösteren sigorta şirketleri eğer mütüel (kooperatif) olsalardı, bunların yapısı gereği tam olarak milli şirket olacaklardı. Çünkü kooperatifler satın alınamazlar. Yani en azından yukarıdaki örnekteki 12 milyar TL´lik kâr transferi söz konusu olmayacak, bu para ülkemizde kalacaktı.

Oysa ülke ekonomimizin kendi kaynaklarımızla büyüyebilmesi açısından kooperatif modeli ülkemize büyük bir fırsat sunmaktadır.

Ülkemiz sigortacılık sektöründeki yabancı sermaye yoğunluğunun önüne geçebilmek, millî fonların yeterli büyüklüğe gelmesiyle ülkemizin finans merkezi olması iddiasına katkı vermek, kârdan ziyade tasarruf amacı güden kooperatifçiliğimizin geliştirilmesi, haklı dini kaygıları bulunan kişilerin uygulanan tekâfül tekniği ile bu kaygılarının giderilmesi gibi her biri birbirinden önemli kriterlerden hangisi açısından bakarsak bakalım, kooperatif sigortacılığına destek verilmesi ve tercih edilmesi millî, iktisadî, insanî ve dinî açıdan kaçınılmazdır.”

Bitmedi; “İŞÇİ KOOPERATİFLERİ” bölümünde kaldık, oradan devam ederiz…

Bugünkü yazımızı, önceki yazımızın en sonunda dediğimizi bir kere daha hatırlatarak noktalayalım: “Atalarımız demiş ki; akıl için yol birdir. / Allah cümlemizi akledenlerden eylesin…”







   

Kaynak: Milli Gazete




Son Yorumlanan Makaleler
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-88
14.12.2025 376 Okunma
1 Yorum 14.12.2025 08:23
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-87
13.12.2025 585 Okunma
1 Yorum 13.12.2025 09:21
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-86
12.12.2025 628 Okunma
1 Yorum 12.12.2025 10:21
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-85
11.12.2025 686 Okunma
1 Yorum 11.12.2025 12:04
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-84
10.12.2025 739 Okunma
1 Yorum 10.12.2025 09:42
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-83
9.12.2025 785 Okunma
1 Yorum 09.12.2025 10:27
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-82
7.12.2025 855 Okunma
1 Yorum 07.12.2025 11:44
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-81
6.12.2025 893 Okunma
1 Yorum 06.12.2025 08:22
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-80
5.12.2025 914 Okunma
1 Yorum 05.12.2025 14:37
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-79
5.12.2025 973 Okunma
1 Yorum 05.12.2025 14:31
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-78
3.12.2025 885 Okunma
1 Yorum 03.12.2025 12:01
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-77
2.12.2025 1059 Okunma
1 Yorum 02.12.2025 08:08
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-76
30.11.2025 908 Okunma
1 Yorum 30.11.2025 07:29
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-75
29.11.2025 1181 Okunma
1 Yorum 29.11.2025 10:33
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-74
27.11.2025 949 Okunma
1 Yorum 27.11.2025 11:06
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-73
26.11.2025 1143 Okunma
1 Yorum 26.11.2025 08:37
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-72
25.11.2025 1290 Okunma
1 Yorum 25.11.2025 08:04
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-71
24.11.2025 1199 Okunma
1 Yorum 24.11.2025 10:16
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-70
22.11.2025 1133 Okunma
1 Yorum 22.11.2025 11:52
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-69
21.11.2025 1236 Okunma
1 Yorum 21.11.2025 11:49
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-68
20.11.2025 1140 Okunma
1 Yorum 20.11.2025 07:49
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-67
19.11.2025 1161 Okunma
1 Yorum 19.11.2025 13:04
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-66
18.11.2025 1280 Okunma
1 Yorum 18.11.2025 08:41
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-65
16.11.2025 1131 Okunma
1 Yorum 16.11.2025 07:46
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-64
15.11.2025 1182 Okunma
1 Yorum 15.11.2025 10:15
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-63
13.11.2025 1273 Okunma
1 Yorum 13.11.2025 09:26
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-62
12.11.2025 1303 Okunma
1 Yorum 12.11.2025 07:19
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-61
10.11.2025 1048 Okunma
1 Yorum 10.11.2025 11:13
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-60
9.11.2025 1151 Okunma
1 Yorum 09.11.2025 07:22
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-59
8.11.2025 1203 Okunma
1 Yorum 08.11.2025 09:39
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-58
7.11.2025 1226 Okunma
1 Yorum 07.11.2025 11:40
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-57
6.11.2025 1247 Okunma
1 Yorum 06.11.2025 09:44
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-56
5.11.2025 1260 Okunma
1 Yorum 05.11.2025 11:53
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-55
4.11.2025 1245 Okunma
1 Yorum 04.11.2025 10:35
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-54
3.11.2025 1355 Okunma
1 Yorum 03.11.2025 11:07
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-53
2.11.2025 1530 Okunma
1 Yorum 02.11.2025 10:18
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-52
1.11.2025 1471 Okunma
1 Yorum 01.11.2025 11:15
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-51
31.10.2025 1606 Okunma
1 Yorum 31.10.2025 09:30
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-50
29.10.2025 3908 Okunma
1 Yorum 29.10.2025 07:54
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-49
28.10.2025 1627 Okunma
1 Yorum 28.10.2025 07:45
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-48
26.10.2025 1571 Okunma
1 Yorum 26.10.2025 09:12
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-47
25.10.2025 2010 Okunma
1 Yorum 25.10.2025 07:55
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-46
24.10.2025 1662 Okunma
1 Yorum 24.10.2025 09:52
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-45
23.10.2025 1612 Okunma
1 Yorum 23.10.2025 19:58
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-44
22.10.2025 1912 Okunma
1 Yorum 22.10.2025 09:43
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-43
21.10.2025 1657 Okunma
1 Yorum 21.10.2025 08:33
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-42
19.10.2025 1812 Okunma
1 Yorum 19.10.2025 11:11
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-41
18.10.2025 1950 Okunma
1 Yorum 18.10.2025 09:27
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-40
17.10.2025 1962 Okunma
1 Yorum 17.10.2025 10:43
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-39
16.10.2025 1956 Okunma
1 Yorum 16.10.2025 09:27
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-38
15.10.2025 2119 Okunma
1 Yorum 15.10.2025 11:16
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-37
14.10.2025 2001 Okunma
1 Yorum 14.10.2025 10:48
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-36
12.10.2025 1724 Okunma
1 Yorum 12.10.2025 08:14
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-35
11.10.2025 1834 Okunma
1 Yorum 11.10.2025 09:38
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-34
10.10.2025 1743 Okunma
1 Yorum 10.10.2025 09:54
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-33
9.10.2025 1884 Okunma
1 Yorum 09.10.2025 07:10
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-32
8.10.2025 1793 Okunma
1 Yorum 08.10.2025 12:21
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-31
7.10.2025 1734 Okunma
1 Yorum 07.10.2025 10:04
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-30
6.10.2025 1574 Okunma
2 Yorum 06.10.2025 07:17
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-29
5.10.2025 1714 Okunma
1 Yorum 05.10.2025 10:35
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-28
4.10.2025 1606 Okunma
1 Yorum 04.10.2025 06:40
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-27
3.10.2025 2044 Okunma
1 Yorum 03.10.2025 11:41
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-26
2.10.2025 2247 Okunma
1 Yorum 02.10.2025 15:47
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-24
28.09.2025 1662 Okunma
1 Yorum 28.09.2025 04:56
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-23
27.09.2025 1724 Okunma
1 Yorum 27.09.2025 12:16
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-21
24.09.2025 1880 Okunma
2 Yorum 24.09.2025 11:43
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-20
23.09.2025 1801 Okunma
1 Yorum 23.09.2025 06:45
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-19
20.09.2025 1889 Okunma
1 Yorum 20.09.2025 06:31
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-18
19.09.2025 1568 Okunma
1 Yorum 19.09.2025 12:03
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-17
18.09.2025 1711 Okunma
1 Yorum 18.09.2025 09:57
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-16
17.09.2025 1744 Okunma
1 Yorum 17.09.2025 05:40
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-15
16.09.2025 2001 Okunma
1 Yorum 16.09.2025 08:54
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-14
14.09.2025 1682 Okunma
1 Yorum 14.09.2025 10:25
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-13
13.09.2025 1589 Okunma
1 Yorum 13.09.2025 09:39
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-12
12.09.2025 1617 Okunma
1 Yorum 12.09.2025 10:41
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-11
11.09.2025 1690 Okunma
1 Yorum 11.09.2025 10:05
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-10
10.09.2025 1702 Okunma
1 Yorum 10.09.2025 10:07
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-9
9.09.2025 1625 Okunma
1 Yorum 09.09.2025 08:09
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-8
8.09.2025 1495 Okunma
2 Yorum 08.09.2025 09:46
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-7
7.09.2025 1524 Okunma
1 Yorum 07.09.2025 08:51
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-6
6.09.2025 1739 Okunma
1 Yorum 06.09.2025 10:12
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-5
5.09.2025 1474 Okunma
1 Yorum 05.09.2025 05:34
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-4
4.09.2025 1478 Okunma
1 Yorum 04.09.2025 09:56
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-3
2.09.2025 1725 Okunma
1 Yorum 02.09.2025 09:03
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-2
1.09.2025 1644 Okunma
1 Yorum 01.09.2025 10:10
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-1
31.08.2025 1706 Okunma
1 Yorum 31.08.2025 07:33
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim yani yeni medeniyet çalışmalarımız-3
30.08.2025 1926 Okunma
1 Yorum 30.08.2025 10:17
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim yani yeni medeniyet çalışmalarımız-2
29.08.2025 1802 Okunma
1 Yorum 29.08.2025 09:20
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim yani yeni medeniyet çalışmalarımız-1
28.08.2025 2030 Okunma
1 Yorum 28.08.2025 08:27
Reşat Nuri Erol
Nebahat Koru’nun vefatı bizleri yine hüzünlendirdi
27.08.2025 1710 Okunma
1 Yorum 27.08.2025 07:13
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-18
26.08.2025 2305 Okunma
2 Yorum 26.08.2025 08:51
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-17
25.08.2025 1887 Okunma
1 Yorum 25.08.2025 10:19
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim haftalık seminerlerimiz devam ediyor
24.08.2025 1828 Okunma
1 Yorum 24.08.2025 10:29
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-16
23.08.2025 2310 Okunma
1 Yorum 23.08.2025 09:21
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-15
22.08.2025 1884 Okunma
1 Yorum 22.08.2025 10:15
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-14
21.08.2025 1991 Okunma
1 Yorum 21.08.2025 08:47
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-13
20.08.2025 1691 Okunma
1 Yorum 20.08.2025 05:15
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-12
19.08.2025 1827 Okunma
1 Yorum 19.08.2025 05:56
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-11
17.08.2025 1946 Okunma
1 Yorum 17.08.2025 10:25
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-10
16.08.2025 1617 Okunma
1 Yorum 16.08.2025 08:43


© 2025 - Akevler