Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-28
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Şimdi tekrar günümüze dönelim. Şimdiye kadar yapılan yenilikler hep vahye dayanmıştır. Cebrail geliyor, insanlara şöyle yapın böyle yapın diye gösteriyordu. Oysa bugün yeni düzeni ve medeniyeti biz ilmimizle kuracağız. İlk defa ayakta yürüyen bebek gibiyiz. Geçmişte büyük örnekler vardır. Ne var ki onlar uygarlıklarını içtihat ve icmaya dayanarak kurmadılar. Bu bakımdan biz ilkiz. Ayet “el-yevme/bugün” demekle Asrı Saadet’i kastettiği kadar, bugün de bize “el-yevm/bugün” demektedir. Bunun başka bir sebebi de vardır.
Kur’an aynı zamanda ancak bugün uygulanabilir hükümleri içermektedir.
Bundan iki yüz yıl öncesinde nerede olduğumuzu düşünelim. Evlerimizi ve sokaklarımızı gaz lambaları ile aydınlatıyorduk. İşyerlerimizi aydınlatıp çalışmamız mümkün değildi. Gündüz ışığına uymak zorunda kalırdık.
Bundan iki yüz sene önce Amerika’ya ancak birkaç ay içinde gidebilirdik.
Bundan iki yüz sene evvel en uzak duyduğumuz ses bir mili geçmezdi.
Hesapları ortaya koymak için saatlerce toplamak zorunda olurduk.
Bugün neredeyiz?
Aydınlatma sayesinde gecelerimiz gündüzlere dönmüştür. İş yaparken sadece gün ışığında yapalım bile dememize gerek kalmıyor. Amerika’yla ve dünyanın diğer yerleriyle evde imiş gibi rahatlıkla telefonla görüşebiliyoruz. Bir günde dünyanın her tarafına gidebiliyoruz. Ay’a bile yolculuk yaptık. Bilgisayarlar nerede ise bizimle yarışacak.
Kur’an’ın içerdiği bazı hükümler ancak bugün uygulanabilir.
“Az olsun çok olsun üşenmeden yazın” (Bakara, 2/282) ayetinin emrini ancak bilgisayarlarla tatbik edebiliriz. O halde bilkuvve Allah’ın düzeni olan “Kur’an Nizamı” Asrı Saadet’te tamam oldu. Ama bilfiil ancak üçüncü bin yıl içinde tamamlanacaktır. O halde “el-yevm/bugün” kelimesi o gün kadar bugünü de işaret etmektedir.
“Ekmeltü/ikmal ettim” (Maide 3)
“İkmal etmek” en yüksek yere çıkarmaktır. Bir şey değişmeye başlar, gelişir, gelişir ve en yüksek noktaya ulaşır, sonra gerilemeye başlar. Matematikte değişimin sıfır olduğu yer kâmil demektir. İtmam eksiği doldurmaktır. Çuvalı doldurdum derken “etmemtü” dersin. Oysa “kemale erdim” demek kırk yaşına geldim demek olur. “Havl” periyot demektir. “Havleyni kamileyni” iki dolu havle demektir. “Tamameyni” denmez. Canlılar tohumken gelişmeye başlar. Önce hiç meyve vermez. Belli yaşa geldiği zaman bir iki meyve verir. Birkaç sene sonra en çok meyve vermeye başlar. Duraklama dönemine vardığında kemale ermiş olur.
Allah yani ayet burada “ikmal ettim” diyor; “ben ettim” diyor, “biz ettik” demiyor. Düzen kemale ermiştir. Bilkuvve emirdir. Henüz oluş kemale ermemiştir. Düzenin kuralları kemale ermiştir. Şeriatı Allah koyduğu ve düzen kendisine ait olduğu için “ekmeltü” deniyor. “Ekmelnâ” derse fiilen kemale ermiş olurdu. Bugün o günden daha çok kemale ermiş bulunuyoruz. O günkü itmamın bilfiil olarak ikmal olmadığını gösteren birçok ayet vardır. Bazısını sana göstermeyeceğiz diyor. O halde Veda Haccı’ndan sonra ilerleme olacaktır. İşte buna işaret ederek “ekmeltü/ikmal ettim” diyor; “sümme aleynâ beyanehu” diyor, çünkü oradaki beyan fiilen olacak ve rasihlerin yani ilimde yükselenlerin katkısıyla olacaktır.
Burası yani bu durum başka bir bakımdan önemlidir. Biz içtihat ve icmalarda Kur’an’ı değiştirmiyoruz, İslâmiyet’i değiştirmiyoruz, Allah’ın ikmal ettiği şeyler üzerine dokunmuyoruz; ekmeli ortaya koyuyoruz ve uyguluyoruz.
Bir hayvan buzağı olarak doğar, dana olup gelişir ve bir gün gelir kendisi de yavru yapar. İşte bu onun kemal zamanıdır. Canlılar, insan yaratıldığında kemale ermişlerdir. Ahseni takvimde var edilen insanın yaratılması ile kemale ermişlerdir. İnsanlık da uygarlaşa uygarlaşa kemale ermiştir, artık rüştüne erişmiş, kendi kendini yönetir hâle gelmiştir. Ne var ki uygarlaşma durmamıştır. Asıl uygarlık bundan sonra gelişecektir, Kur’an geliştirecektir.
(Devamı var; gelecek yazımızda tarihteki gelişmelere bakacağız.)