Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-30
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Leküm” bu ayette (“Leküm diyneküm / sizin için dininizi/düzeninizi.” Maide 3) takdim edilmiştir. Düzeni sizin için ikmal ettim demektir. Müminlere hitapta ise müminler için ikmal etmiştir. Çünkü bu düzen son düzendir, en mükemmel düzendir.
Kur’an nazil olduktan sonra bugüne kadar birçok yenilik olmuştur. Önce hukuk düzeni doğmuştur. Padişahlar bile muhakeme ediliyor ve mahkûm oluyordu. Şeyhülislâm yüksek yargı makamı idi, fetva makamı idi. Batı bunu ekseriyet demokrasisi ve laiklik ilkesiyle, yargı üstünlüğü ilkesiyle kabul etmiştir. Ne var ki “Adil Düzen” bin yıl uygulanamamıştır.
İşte şimdi tüm insanlığa yeni düzen gelmektedir, “Adil Düzen” gelmektedir. Bu ilkeler gelişecek, daha uygulanır hal alacak ama artık sistemde değişiklik olmayacaktır.
Düzen şeriat düzeni, kurallar düzeni olacak yani demokrasi olacak, halk kendi kendini yönetecektir. Topluluklar içtihat ve icmalarla yönetilecektir. Artık merkezi yönetim ve dayatmalı yönetim olmayacaktır. Düzen İslâm düzeni, barış düzeni olacaktır. İnsanlar hakem kararlarına uyacak, kendi rızaları ile uyacaklar. Uymayanların o bucakta yeri olmayacak. Kısas varsa tenkil edileceklerdir. Düzende zorlama olmayacak. Tutuklamalar, yakalamalar, hapishaneler, göz altına almalar olmayacak. Kaçanlar orada imha edileceklerdir.
Düzen hak düzeni olacaktır; yani sosyal güvenlik olacaktır. Herkesin yaşama hakkı korunacaktır. Yeryüzünün kirasından çalışmayanlar da yararlanacaktır.
Düzen “Adil Düzen” olacaktır, denge düzeni olacaktır. Herkesin faizsiz çalışma kredisi alma hakkı vardır. Herkes kendi istediği işi yapacaktır. Herkes istediği karla alıp satacaktır. Düzen tam liberal olacaktır.
Yerinden yönetimli hakemler sistemi olacak. Merkez hâkim değil hadim olacaktır.
İşte bunlar ideal hükümlerdir. Artık bu esaslar ekmel esaslardır. Bunlarda yapılacak değişiklikler terakki değil tedenni olacaktır.
İşte bizim düzenimiz budur, “Adil Düzen” budur.
Getirin bunlardan daha ehdasını ertesi gün size uyalım.
Buyurun, sitemiz ve sahifelerimiz görüş ve tartışmalarınıza açıktır.
“Etmemtü / Ve itmam ettim.” (Maide 3)
“İkmal” var “itmam” var; dinde ikmal, nimette itmam. Düzende, hukukta ve yönetimde ikmaldir. Nimet ise ekonomide ve teknolojidedir. Bunu da tamamladım diyor.
İkmalde eksilme olursa tamamlanmaz. Kemale eren çökmeye başladığında eksilir, eksilir, sonra yenisi getirilir. Oysa itmamda eksilen sonradan tamamlanır, eksilen doldurulur. Bir havuz düşünün, baştan büyük yaparsınız. Oranın halkına yeter. Yetmezse onu genişletemezsiniz. Havuzu yıkıp yenisini yapmanız gerekir. Sosyal müesseseler, yönetim ve hukuk budur. Baştan nasıl kurmuşsanız o öyle devam eder. Yıkmadan genişletemezsiniz, büyütemezsiniz. Oysa içindeki suları eksildikçe doldurursunuz. Bu itmamdır.
İnsanlarda ihtiyaçlar vardır. İhtiyaçları gidermek için yeni keşifler yaparsınız. Mesela insanın elbiseye ihtiyacı vardır, çünkü çıplak yaratılmıştır. Elbise dikilen kumaşla yapılır. Kumaş için iplik gerek. İplik için ören gerek, dokuma gerek. Dikiş makinesi gerek. Pamuk gerek. Tohum gerek. İhtiyaçlar yeni icatlarla giderilir ama yeni icatlar yeni ihtiyaçlar üretiyor.
Uygarlık dibi delik bir kap gibidir. İçine su akar ama dibi delik olduğu için bir türlü dolmaz, taşmaz. Delik o kadar açılmıştır ki doldukça seviye yükseleceği için daha çok dışarıya akacaktır. Gelen su giden suya eşit olacaktır. Seviye ise gelen suya uygun delik büyüklüğü ile orantılıdır. İşte teknoloji böyledir. Devamlı ihtiyaçlar ortaya çıkar ama o ihtiyaçları gideren yeni teknoloji bulunur. Kap dolu kalır.
“Ben nimetimi tamamladım”dan murat işte budur. İslâm öyle ekonomi sistemi getirmiştir ki devamlı olarak herkes çalışmaktadır, herkes yaşamaktadır, gelen gidene eşit olmaktadır. Ne fazla ne eksik üretim vardır. Bütçe ne açıktır ne de artırılmaktadır.
(Devamı var)