ADİL DÜZEN-ERBAKAN-ESAM2010-ŞERH
Süleyman Karagülle
1940 Okunma
20-temel görüşler

KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-644/ADİL DÜZEN DERSLERİ-474 07 Ocak 2012

 

ADİL DÜZEN-14

NECMETTİN ERBAKAN  -  SÜLEYMAN KARAGÜLLE

İKİNCİ BÖLÜM

(ADİL EKONOMİK DÜZEN)

ADİL DÜZEN’DE EKONOMİ

Not: Parantez içindeki ifadeler Necmettin Erbakan’ın ifadeleridir. Parantez dışındakiler Süleyman Karagülle’ye göre söylenmesi daha uygun olan ifadelerdir. Karşılaştırma siz okuyuculara düşer…

 

***

 

(Aşağıdaki Şekil 22’de Faizci Kapitalizmin yol açtığı başlıca sorunlar 14 başlık altında sırlanmaktadır. Bu sorunlara yol açan sebeplere işaret edilmektedir. Bu sorunların Adil Düzen’e geçildikten sonra hangi yöntemlerle çözümleneceği belirtilmektedir.)

“Adil Ekonomi Düzen”in tedavi ettiği hastalıklar.

 



Şekil Not supported field expression!: Faizci Kapitalist Düzenin Yol Açtığı Sorunlar

 

V. EKONOMİK DÜZENLERİN DAYANDIKLARI TEMEL GÖRÜŞLER VE ÖZELLİKLERİ

(Aşağıdaki Şekil 23’de iktisadi tekelleşmenin biçimlendirdiği Kapitalizm ile siyasi tekelleşmenin biçimlendirdiği Sosyalizmin “Kuvveti Üstün Tutan” dünya görüşüne göre yapılandığı belirtilmektedir. Adil Düzen, “Hakkı Üstün Tutan” dünya görüşünün hak anlayışına göre kurumsallaştırılacaktır.)

Bugün dünyada iki sistem vardır. Biri kapitalizmdir. Diğeri sosyalizmdir. Aralarında hiçbir fark yoktur. İkisi de merkezî sistemdir. İkisinin de kullandığı araç aynıdır. Sadece birinin şoförünü sermaye tayin eder, diğerinin şoförünü devlet tayin eder. Sosyalizm daha ileri bir sistemdir. Başarısız olması sosyalizmin kapitalizmden geri olması sebebiyle değil, sermayenin onu getirmemesidir. Çünkü sosyalizmin kurucusu da tekel sermayedir.

Bunların alternatifi “Adil Düzen”dir.

“Adil Düzen” demokratik düzendir. Küçük işletmelerden başlar. Yüz hanelik semtten başlar. Sonra birleşirler ve büyürler. Ayrı ayrı yapabildikleri işleri ayrı ayrı yaparlar. Ayrı ayrı yapamadıklarını birlikte yaparlar. Üretim semtlerde olur. Mübadeleyi tüccarlar yapar. Tüccarların tekel oluşturmamaları için tedbirler alınmıştır. Ortak ambar vardır. Tüccar mal ile ilgilenmez, belgeleri alır ve satar. Ortak taşımacılık vardır. Tüccar nakliye ile ilgilenmez. Sadece belgeleri nakleder. Faiz yoktur. Tüccar veya halkın beklettikleri mallar zamanla pahalanmaz. Mallar sigortalıdır. Zayi olsa bile tüccar veya ambar zarar etmez. Cebri icra yoktur. İflas edenin borçlanma ehliyeti kaldırılır.

Adil Düzen, Kapitalizm ve Sosyalizmin işleyişini belirleyen kurumsal yapısı ve özellikleri aşağıdaki Şekil 23’de sıralanmaktadır.

 

 

 

Şekil Not supported field expression!: İktisadi Sistemlerin Dayandıkları Dünya Görüşleri ve Temel Özellikleri

 

 

VI. ADİL DÜZEN BUGÜN KARŞILAŞILAN SORUNLARA KALICI VE SAĞLIKLI ÇÖZÜMLER ÜRETECEK BİR DÜZENDİR

(Adil Düzen birçok iktisadi soruna yol açan Faizci Kapitalizmin 5 mikrobunun yol açtığı sorunları aşağıda belirtilen 5 vasıta ile çözecektir.)

“Adil Düzen” faiz yerine kredileşme, karşılıksız para yerine mala karşı senet senede karşı para, kişilerden vergi yerine ortaklıktan pay, sermayeye kredi yerine halka kredi ilkeleri ile sağlıklı ekonomiyi kurmuştur. Ekonomiye müdahale sistemini kaldırmıştır. Kurallar işler.

 

(A. Irkçı Emperyalizm’in Düzeni Olan Mevcut “Köle Düzeni” Yerine “Adil Düzen”in Kurulması

Mevcut “Köle Düzeni” bir bakıma eski sömürgeci düzenin “Modern Müstemlekeci” uygulamasıdır. Bir “Sömürü Düzeni”, “Ezen-Ezilen” düzenidir.)

Sermayeyi ortadan kaldırmaz. Tekeli önler. Sermaye üretim yapmaz, sadece değişimi yapar. Ekonomide sermayeye gerek yoktur. Çünkü devlet parayı basıyor, üreticiye mal ve emek karşılığı veriyor. Çıkan para karşılığı kadar mal mevcut olduğundan enflasyon olmuyor. İşsizlik de olmuyor.

(Adil Devlet Düzeni ise hakkı üstün tutan, herkese hakkını veren, kimseyi kimseye sömürtmeyen, insanı ve toplumu hızla manen ve maddeten kalkındıran, herkese inancına göre yaşama hakkı tanıyan, bir uzlaşma, barış, huzur, hürriyet, adalet ve refah düzenidir. Bu düzende insanların maddi ve manevi ihtiyaçları dengeli bir şekilde karşılanacak; ülkemizin manevi ve maddi kalkınması kısa bir süre içinde sağlanacaktır.)

“Adil Düzen”de kazancın iki kaynağı vardır. Biri emektir, asıl olan budur. Diğeri ise rizikodur, “zarar” karşılığı “kâr”dır. “Adil Düzen”in temel ilkesi ise kimsenin başkasının emrinde olmaması, herkesin kendisinin emrinde olmasıdır. Ekonomide yönetim ast-üst ilişkisi içinde değil, çıkar dengesi üzerinde kurulmuş olmasıdır. Herkes karlı gördüğü işi yapar ama öyle düzen vardır ki işler en üst seviyede yararlı olarak yapılmış olur. Hamiline yazılmış senet sistemiyle depolanmayan mallar piyasada depolanmış olur. Örnek olarak Ağustos ayındaki su senetleri bir sene önce halkın elinde ve kasada depolanmış olur. Parçalanmayan mallar parçalanmamış olur. Hisse senedi ile fabrikaya herkes sahip olabilmektedir. Her sahada serbest rekabet sağlanınca artık patrona gerek kalmamıştır.

 

B. Faizci Kapitalist Nizamın “Sömürü Düzeni” Yerine “Adil Ekonomik Düzen”in Kurulması

(Yukarıdaki bölümlerde yapılan açıklamaların ortaya koyduğu gibi Adil Ekonomik Düzende Faizci Kapitalist Düzenin beş mikrobu yoktur. Dolayısıyla Faizci Kapitalist düzenin Şekil 22’deki birinci sütununda gösterilen 5 mikrobun yol açtığı hastalıklar tedavi edilecektir. Vücut sıhhat bulmuştur. Adil Ekonomik Düzen’de adeta ekonominin bütün makineleri yağlanacaktır. Çünkü ekonominin önündeki engelleri kaldırılmış yerine “Tam Teşvik” getirilmiştir. Adil Ekonomik Düzen ideal bir düzendir. Herkese refah getirir. Ucuzluk getirir. Enflasyonu önler. Her kabiliyetli insanın üretim yapmasına imkân hazırlar. Üretimi artırır. İşsizliği önler. İhracat patlamasına ortam hazırlar. Geri kalmışlığı önler. Dürüstlük ve ahlaki gelişmeyi teşvik eder. Bilindiği gibi bu husus bundan önceki bölümde gerekçeleriyle açık bir şekilde ortaya konmuştur.)

Ekonominin temeli şudur. Herkese iş bulunmalı. Herkes istediği yerde çalışmalı, istediği malı üretmeli, mallar tüm dünyada pazarlanabilmelidir. Aracı masrafları en azına indirilmelidir. Bütün bunlar için açık piyasa getirilmektedir. Genel Hizmet Kooperatifleri bunu sağlar. İnsanlıkta kredileşme, ülkede çalışma, illerde hizmet, bucaklarda işletme kooperatifleri kurulur. Kooperatifler kredileşme, imar, mal ve sipariş paraları çıkarırlar. Tam istihdam ve tam mübadele sağlanır. En verimli şekilde üretilir ve bölüşülür. Hâsılı ilkel ekonomilerdeki piyasa gelişmiş ekonomilerde oluşturulur.

 

C. Milli, Güçlü, Süratli, Yaygın Kalkınmanın Adil Düzen ile Gerçekleştirilmesi

(Faizci Kapitalist Nizam emperyalizm ve ırkçı emperyalizmin bir sömürü düzenidir. IMF bunların bir kuruluşudur. Ülkelere hazırladığı reçeteler modern müstemlekeciliğin yürütülmesine yönelik reçetelerdir. Bu reçetelerle ülkeler bir yandan sömürülmekte, diğer yandan da dış borç ve faize esir edilmektedir. Ülkelerin milli kalkınma planlarının hazırlanmasına mani olunmaktadır.)

“Adil Düzen”de kamu planlaması yapılır. Tesisler kamu planlarına göre belirlenir. Ondan sonra planlamayı halk ekonomik yoldan yapar. Bir ilçede üç dört fabrikanın yerleri ayrılmış, buralarda şunların fabrikaları kurulsun denmiştir. Mesela bir şeker, bir çimento, bir motor, bir tekstil fabrikasının kurulması istensin. Müteahhitler bunlardan istediğine başlayabilirler. Ne var ki kredi almak için birinci şartımız orada çalışacak işçi bulmaktır. Kim önce işçi bulursa o istediği fabrikayı kurmaya başlar. İşçisini tamamlamayana kredi vermeyiz. Müteahhitler arsaları bölüşürler, arsa ilk talip olana verilir. Müteahhitlere malzeme kredisini veririz. Kim işe başlamadan önce oradaki halka hisse senedi satarsa ona işi başlatılırız. Halkın hisse senedi alması için halka faizsiz taşınmaz kredisini veririz. Bir malın siparişi o malın üretimini planlar. Halka sipariş kredisini veririz.

(Hâlbuki Adil Düzen’e geçildiğinde temel esas borçla değil, “Kendi Gücüyle Kalkınma”dır. Ülkelerin milli, güçlü, süratli yaygın kalkınma stratejilerine uygun “Makro Planlar” hazırlanacak; bu planlara uygun verimli “Yatırım Projeleri” geliştirilecektir. Bu projelerin belirlenen hedefleri gerçekleştirmeleri için gerekli teşvikler sağlanacaktır.)

“Adil Düzen”de devlet memurlarının kararı ile bir teşvik yapılamaz. Halka meslekî derecelerine göre, nüfuslarına göre faizsiz kredi verilir. Halk hangi firmaya ortak olursa o firma teşvik edilmiş olur. Makro projeleri Genel Hizmet yapar. Uygulamaya ise halk karar verir.

 

(D. İnançlı Kadrolar)

Saadet Düzeni

(Adil Düzene geçildiği zaman ülkeler borç ve faizin esiri olmaktan kurtulur. Emperyalizm ve ırkçı emperyalizm’in etkisinden kendisini kurtarır. “Milli Görüş”e dönülür. Evlatlarını “taklitçi” olarak değil, “İnançlı Kadrolar” olarak yetiştirme imkânı bulur. Bu inançlı kadrolar inançla, şuurla, azimle, sebatla, yardımlaşarak ve çalışarak kalkınma hamlelerini elbirliğiyle başarırlar.)

“Adil Düzen” iktidara gelir gelmez önce TL’yi altına kote edecektir. Herkesin borç ve alacağını tesbit edecektir. İşletmelerin borç ve alacaklarını devlet yüklenecektir. Alacaklı istediği zaman gelip alacağını devletten alacaktır. Devlet işletmelere borcu nisbetinde tesislerine ortak olacaktır. Tesislerin değeri borcu karşılamıyorsa iflas etmiş sayılacak, tesisleri elinden alınıp başka işletmelere kiraya verilecektir. Eski sahipleri borçlarını ödediği takdirde tesisler onlara iade edilecektir. Asla cebri icraya gidilmeyecektir. Kimsenin mallarına ve parasına el konmayacaktır. Sadece borçlanma ehliyeti alınacaktır. Çalışanlar ve doğru olanlar başarılı olacaklardır. Ahlaklı olmadaki başarı onları ahlaklı yapacaktır.

(Adil Düzen’in; siyasi, ilmi, ahlaki ve ekonomik düzenleri birey ve girişimcilere yardımcı ve teşvik edici olacaklardır. Siyasi düzen ekonomiyi tanzim ediyorum diyerek tahrip etmez; ilmi düzen tam bir hürriyet, özerklik ve teşvik ile ilim ve teknoloji sahasındaki hızlı gelişmeleri sağlarlar. Dini - ahlaki düzen ise adeta topluma yararlı insan yetiştirmek için bir “İnsan Yetiştirme Fabrikası” gibi görev yapar.)

İlmî kuruluşlar insanları bilgide eğitir. Dinî müesseseler ahlakta eğitir. Dayanışma ortaklıklarının oluşturduğu bu eğitim kurumları yarış halindedir. Kimin yetiştirdiği insanlar daha çok üretin yaparlarsa o dayanışmaların kamudaki payları fazla olacaktır. Kimin yetiştirdiği kimseler ne kadar az suç işlerlerse o ahlaki dayanışmaların da payları büyük olacaktır. Siyasiler ve iktisatçılar yetişmiş insanları değerlendirirler. Onlar eğitime karışmazlar, baskı yapmazlar.

 

(E. İrfanlı İnsan)

Fazilet Düzeni

(Adil Düzen’deki ilmi düzen ve bilhassa dini - ahlâki düzen insanların “irfan” sahibi insanlar olarak yetişmesini sağlar. Üretimin yanında eğitimi, manevi terbiyesine ve bu meyanda “Nefis Terbiyesi”ne büyük önem verilir. İnsanlar iyi ahlak sahibi insanlar olarak yetişirler. İsraf yapmazlar. Herkese yardım etmekten manevi haz alırlar. İbadet aşkıyla çalışırlar.)

Herksin resmî meslekî derecesi vardır. Ücret serbesttir. İsteyen istediği ücretle çalışır ve çalıştırır. Zorlama yoktur. Resmî işlerde resmî ücretler uygulanır, tazminatlarda resmî ücretler uygulanır. Emeklilikte resmî ücretler uygulanır. İş yapılmış da başka türlü bir ücret kararlaştırılmışsa resmî ücret uygulanır. “Adil Düzen”de isteyenlere her hafta imtihan vardır. İmtihana girenler meslekî derecelerini yükseltirler. İnsanlar vakitlerini spor seyretmekle veya eğlenmekle değil, beşikten mezara kadar ilim öğrenmekle geçirirler. Herkes bilgili olmaya çalışır.

(Bütün bu faktörler bir araya geldiği zaman manevi ve maddi bakımdan en büyük kalkınma hamleleri başarılır. Böylece kapitalizmin “Zulüm Düzeni” yerine Adil Düzenin “Saadet Düzeni” gerçekleşir.)

“Adil Düzen” refah düzeni olduğu kadar saadet düzenidir. Yani insanların yalnız bedenî ihtiyaçlarını değil ruhî ihtiyaçlarını en üst seviyede giderir.

(VII. “ADİL DÜZEN”E DAYALI “YENİ BİR DÜNYA”NIN KURULMASIYLA MADDİ VE MANEVİ KALKINMA DAHA HIZLI VE DENGELİ OLACAK)

“ADİL DÜZEN” DENGELİ DÜZENDİR

(Bilindiği gibi “Avrupa Birliği” tek bir “Avrupa Devleti” kurulması demektir. “Roma Anlaşması” bundan dolayı AB’nin temel Anayasası mesabesindedir. “Roma Anlaşması”nın temelinde iki büyük hata vardır. Bunlardan birisi temel kültür kökü olarak eski Roma medeniyetinin esas alınması yani “Kuvveti üstün tutan” zihniyetin temel alınmasıdır. Bu zihniyetle ancak zulüm olur. Saadete ulaşılamaz. İkinci hata da ekonomik düzenin “Kapitalizm” olarak alınmasıdır. Bu temel de saadet getiremez. Ancak zulüm, buhran ve sosyal patlama getirir. Bunun için AB gerçekte bu temel esaslarından dolayı iki adet saatli bomba bulunan ve uçurumdan aşağı yuvarlanan otobüse benzemektedir.)

“Adil Düzen” yalnız Türkiye’nin veya yalnız Müslümanların sorunlarını çözmeyecek, tüm insanlığın sorunlarını çözecektir. Bugün sorunu olmayan ülke yoktur. Sorunlar ancak ortalama elli milyon nüfuslu devletlerin bağımsız kalarak ekonomik topluluklar meydana getirmesi ile olur. Avrupa Birliği kapitalizmden vazgeçmedikçe, başka ülkeleri sömürme amacıyla emperyalist hayallerinin peşine koştukça başarılı olamaz. Ama “Adil Düzen”i kabul ederse üçüncü bin yılın uygarlığını kurmada İslâm dünyasının ortağı olur.

(Türkiye bu otobüse binerek Batı'ya uşaklık edip helak olacağına, Batı taklitçisi görüşü bırakıp, Milli Görüş'e dönmeli. Adil Düzen’i tesis ederek örnek ve öncü ülke olmalıdır. Müslüman ülkeler ve ezilen ülkelerle Adil Düzen temeline dayanan bir Yeni Bir Dünyanın kurulmasına gayret etmeli, hatta öncülük yapmalıdır. Bu da Refahyol Hükümeti döneminde kurulmuş olan D-8’lerin çok daha aktif bir şekilde bütün üye ülkeler ve sömürülen dünya devletlerinin desteği ile canlandırılması ile mümkündür.)

Türkiye Avrupa Birliği’ne girip dünya sömürüsüne ortak olmaya çalışacağına, “Adil Düzen”i kabul eden ülkelerle işbirliği yapmalıdır. “Adil Düzen”i kabul etmek demek, hakemliği kabul etmek demektir, sorunlar çatışma ile değil barışla çözmek demektir. Bu da hakemlere teslim olmak demektir. Bunu kabul eden devlet İslâm devletidir. Dinleri veya ırkları ne olursa olsun, “Adil Düzen”i kabul etmek demek hakemliği kabul etmek demektir. Aralarında gümrükleri ve vizeleri kaldıracaklar. Emek, sermaye ve mal dolaşımı tamamen serbest olacaktır. Hakemler kararıyla mahkum olanlara birlikte cephe alınacaktır.

(Bu gerçekleştiği takdirde hem Türkiye'de, hem diğer Müslüman ülkelerde, ezilen ve sömürülen tüm mazlum ülkelerde kalkınma çok daha büyük ve hızlı olacaktır.)

Yalnız Türkiye’de gelişmişlik farkı kalkmayacak, tüm dünyada gelişmişlik farkı kalkacak, tüm insanlık bir kaptaki su gibi eşitlik içinde gelişmeye devam edecektir.

(Hiç unutmayalım ki bugün Amerika'da uçak sanayinde 700 bin kişi çalışmaktadır. Bunun 300 bini Amerikan ordusu için üretilen uçaklara tekabül etmekte, 400 bin kişilik kısmı ise başta Müslüman ülkeler olmak üzere 3. Dünya ülkeleri için yapılan uçakların üretimine tekabül etmektedir. Bir Müslüman ülke, mesela Suudi Arabistan Amerika’ya uçak siparişi verdiği zaman bir defasında 5 milyar dolarlık sipariş vermektedir.)

Sanayi ülkeleri bir saat çalışırlar ve tarım ülkelerine on saatlik işçiliğe satarlar. Bu sömürü kalkacak, herkesin emeği eşit şartlarla değerlendirilmiş olacaktır. Yeryüzü tek pazar hâline gelecek, ekonomi bakımımdan tek ülke gibi olacaktır. Çünkü dört çeşit para çıkarılmaktadır. Tarım bucaklarda, sanayi illerde, imar ülkelerde, ticaret ise uluslar arası yapılmaktadır.

(1,5 milyarlık Müslüman ülkeler topluluğu tek bir pazar olduğu ve ihtiyaçlarını programlı bir şekilde kendi ülkelerinden karşıladıkları takdirde, bunun meydana getireceği büyük kalkınma, hızlı kalkınma, istihdam ve üretim gücü elbette her türlü tahminin üstünde olacaktır.)

Hakemliği kabul eden ülkeler arası oluşacak ortak pazar, bu ülkeleri refaha götüreceği gibi, buraya katılmak isteyen ülke o gün birliğe alınacaktır. Kimsenin ilâhi düzende kimseyi kapıda bekletme yetkisi yoktur. “Adil Düzen”i kabul etmeyen ülkelerle bizim özel bir bağlantımızı olmayacaktır. AB, Rusya, Çin, ABD hakemliği kabul ettikten sonra zaten hepimiz bir olacağız. Kabul etmeyenlerle özel ilişki kurmayız.

 

VIII. SONUÇ: ADİL DÜZEN VE YENİ BİR DÜNYA

SONUÇ: ADİL DÜZEN İSANLIĞIN III. BİN YIL UYGARLIĞIDIR

(Aşağıdaki Şekil 24’de görüldüğü gibi Adil Düzen’e geçildikten sonra bütün iktisadi ve sosyal dengeler değişecektir. Adil Düzene geçilmekle “YENİ ADİL BİR DÜNYA DÜZENİ”nin kurulmasına tarihi bir adım atılmış olacaktır.)

“Adil Düzen” ekseriyet demokrasisi yerine hicret demokrasisini, ateizm laikliği yerine hakemlerin denetiminde uzlaşmacı barış laikliğini, faizli sermaye tekeli yerine tekelliği önlenmiş genel hizmetli liberalliği, primli sigorta sistemi yerine dayanışma ortaklığını getiren yepyeni bir düzendir.

(Şekil 14’de Türkiye'de halen tatbik edilmekte olan Faizci Kapitalist düzenin nasıl “Köle Düzeni” olduğu açıkça gösterilmiştir. Türkiye’de emperyalizm ve ırkçı emperyalizmin desteğiyle kurulmuş olan “Siyasi Aldatmacalar” ile halk basın ve yayın kuruluşları tarafından verilen yanlış, çarpıtılmış ve taraflı bilgiler sonucu gerçekleri görememektedir. Neticede haksız ve hileli seçim kanunlarının sonucunda yapılan seçimlerde ise yine bilmeden emperyalizme ve ırkçı emperyalizme hizmet eden taklitçi ve işbirlikçi partilere daha çok oy vermektedir. Böylece iş başına gelen taklitçi ve işbirlikçi zihniyetli yönetimler kolaylıkla “IMF” motoru tarafından etkilenmekte ve neticede milletin kanı/canı önce iki haznede toplanmaktadır. Bunlardan birisi bankalar, diğeri de hazine ve fonlar depolarıdır. Buralarda toplanan imkânlar, daha sonra emperyalizme, ırkçı emperyalizme, onların işbirlikçilerine ve israflara intikal ettirilmektedir. Şekil 14’deki “Köle Düzeni” bu gerçeği açık bir şekilde ortaya koymaktadır.)

Hükümetler millî hâsıladan beşte bir pay alıp genel kamu görevlerini yapacaklardır. Kooperatifler beşte bir alarak genel hizmetleri göreceklerdir. Tesisler beşte bir kira payını alacaklardır. Beşte bir sosyal dayanışmaya kalacaktır. Emek payı net beşte bir olacaktır. Makineleşme başlayınca da emek sadece nezaretçi olacaktır.

(Türkiye'de Adil Düzen'e geçildiği zaman durum ne olacaktır? Bu neticeyi Şekil 24, aynı şekilde açık bir tarzda ortaya koymaktadır. Bu tablodan da görüldüğü gibi milletin gerçekleri görüp şuurlanması ve verdiği oylarla taklitçi zihniyetleri değil, Milli Görüş zihniyetini desteklemesiyle yeni Adil Düzen kurulacaktır. Bu gerçeği tablonun üzerindeki seçim sandığı ve bunun yanındaki yeni Adil Düzen levhası göstermektedir.)

Sermaye bugün siyasi hakimiyetini kaybetmiştir. Dünya yeni düzenini beklemektedir. Türkiye’de AK Parti iktidarda ise bunun sebebi Adil Düzen Çalışanlarının örnek bir işletmeyi gösterememiş olmasındandır. İstanbul’da insanlığa hitap eden bir kredileşme kooperatifini, Türkiye’de bir çalışma kooperatifini, her ilde bir hizmet kooperatifini, her bucakta bir işletmeler kooperatiflerini kurmalıdırlar. İstanbul’da altın bonosu, Türkiye’de çalışma anonim şirketinin hisse senetlerini, illerde mal bonosunu, bucaklarda tarım çekleri kullanarak Adil Düzen ekonomisini halkın kullanmasını sağlamalıdırlar. “Adil Düzen” yıkardan gelmez, halktan gelir.

Şekil Not supported field expression!: Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya

(Adil Düzen kurulduğunda yukarıda da açıklandığı gibi inançlı kadrolar, Milli Görüş şuurunu bir transformatör gibi güçlendirecekler. İlme ve inanca dayalı Milli Görüş motoruyla siyasi kadrolar başta olmak üzere bütün inançlı düzen kadroları Adil Ekonomik Düzen’i kurup çalıştıracaklardır. Böylece bu düzende IMF'nin yerini Milli Görüş motoru alacaktır. İşbirlikçi zihniyetli partilerin yerini Milli Görüş zihniyetli Saadet Partisi alacaktır.)

Kurulacak bir kooperatif bin haneli bir site oluşturur da insanlığa “Adil Düzen” bucak örneğini verince, halkımız süratle örnek aldığı şekilde Adil Düzen işletme kooperatiflerini oluşturacaktır. Halk siyasi partilerin “Adil Düzen”i kabul etmeleri için zorlayacak. Sonunda Meclis uzlaşmış olarak “Adil Düzen Anayasası”nı kabul edecek. Ordumuz destekleyecek ve böylece Türkiye’de “Adil Düzen”e geçilecek. Ondan sonra da İslâm devletleri “Adil Düzen”i benimseyecek. Yahut daha önce papalık benimseyecek. Birlikte benimseyecekler. Avrupa Birliği’nin yerine “Adil Düzen Birliği” doğacaktır. Tüm insanlık bir iki asır içinde “Adil Düzen”e geçmiş olacaktır.

(Şekil 24’de görüldüğü gibi Cenab-ı Hakk'ın Türkiye'ye verdiği bütün zenginlikler, “Milli, Güçlü, Süratli, Yaygın Kalkınma Stratejisi”ne uygun olarak hazırlanacak makro planlar ve projeler ile seferber edilecektir.)

Uygarlıklar iki uygarlığın sentezinden doğar. III. bin yıl uygarlığı, İslâm uygarlığı ile Batı uygarlığının sentezinden doğacaktır. Bu iki uygarlığı sentez etmek üzere Allah Türkiye’yi hazırlamıştır. Avrupa Birliği müzakerelerini yapmakta olan Türkiye, İslâm âleminin öncüsü olma yolunda. Türkiye bu iki âlemi uzlaştıracaktır. Böylece Papalığın ve Adil Düzen Çalışanlarının işbirliği ile yeni dünya doğacaktır.

(Ülkemizin bu zenginlikleri şunlardır: İnsan gücü, madenler, ormanlar, topraklar, meralar, türlü iklim zenginlikleri, sular, doğal güzellikler, mevcut imkânlar, yatırımlar ve tesisler.)

Ülkemiz eğitilmiş yeterli nüfusa sahiptir. Ülkemiz imar edilmiş yeterli toprağa sahiptir. Ülkemiz dünyanın coğrafi merkezindedir. Ülkemiz batı ile doğuyu sentez edecek eserlere sahiptir. Her şey hazırdır. Millî Görüş’ün yetiştirdikleri iktidardadır. “Adil Düzen”i uygulamıyorlar ama “Adil Düzen”e karşı da değiller. Eksik olan sadece “Adil Düzen”i öğrenecek kadronun yokluğudur.

(Şekil 24’degörüldüğü gibi inançlı kadroların çalışmasıyla bu kaynaklar bütün yurt sathında gerçekleştirilecek olan yatırımlarla zenginliğe dönüşecektir. Yurt sathı bir baştan bir başa verimli projeler vasıtasıyla madenler, hizmetler, hayvancılık, ahlaklı turizm, tarım, ormanlar, küçük sanayi, milli harp sanayi, sanayi ve ağır sanayi ile ilgili üretim projeleri ile donanacaktır. İnsan gücü bu projeler vasıtasıyla kısa zamanda büyük zenginlikleri meydana getirecektir. Bu zenginlikler neticede ülkedeki bütün vatandaşlara yayılacak “Herkese Refah” getirecektir. Böylece bütün vatandaşlar, zengin olacaklardır. Diğer yandan devlet üretimine yaptığı katkı karşısında kendi hakkını alacaktır. Böylece bütün vergiler kalktığı halde çok zengin olacaktır. Devlet bu zenginliğiyle:)

Ülkemizde 30 milyon çalışanımız vardır. Bugün sigortalı işçimiz 10 milyon kadardır. Çalışabilen nüfusumuzun üçte ikisi çalışmıyor. Çalışanımızın yarısı da sadece çalışmış görünüyor, üretim yapmıyor. Üretim yapanlar da yüzde 50 verimle çalışıyor. Yani bir kişi çalışıyor, on iki kişi geçiniyor. Biz yarısını çalıştırsak altı misli millî hâsılada artış yapacağız. Türkiye’de dış borçlar millî hâsılanın iki katıdır. Demek ki bir sene içinde dış borçları tasfiye etmiş oluruz. Türkiye daha iki sene geçmeden ekonomisini Almanya veya Japonya ekonomisinin üstüne çıkarır. “Adil Düzen” gerçekleştiği zaman dünyadaki bütün çalışanlar Türkiye’ye gelebileceklerdir. Vize yok, çalışana mâni olma yok. Türkiye dört beş sene sonra ABD, AB, Rusya, Çin ve Hint gibi süper güçler arasına girer. Onlarla uzlaşarak III. bin yıl uygarlığının saadetini insanlığa yaşatabilir.

(Temel hizmetlerle ekonominin desteklenmesi,

Tanzim hizmetleri ve “Tam Teşvik” ile vatandaşların desteklenmesi,

Aç-açık bırakılmaması, sosyal adalet gereği ülkedeki bütün insanların insanca yaşama şartlarının gerçekleştirilmesi hizmetlerini yürütecektir

Şekil 24’de bu hizmetler sembolik şekiller olarak belirtilmiştir.)

Genel hizmet, mal senetleri, faizsiz kredi, kooperatifler Türkiye’yi on sene içinde “Adil Düzen”e ulaştıracaktır.

(Diğer yandan “Adil Düzen” ve “Adil Ekonomik Düzen”in neticesi olarak ülke ırkçı emperyalizmin kölesi ve uşağı olmaktan kurtulacaktır. Bütün zenginliklerini sömürülerek ırkçı emperyalizm ve onların işbirlikçilerine intikal ettirmekten kurtarılacaktır. Bunun yerine zengin vatandaş, zengin devlet ve bugünkü dış borç ve faizler altında ezilmek yerine tam tersine hatta kardeş Müslüman ülkelere mali yardımda bulunan, onlara her türlü üretimiyle ve savunma sanayi mamulleriyle destekleyen bir ülke haline dönüşecektir. )

Bugünkü sömürü sermayesinin yerini faizsiz, tekelsiz altın parası ile ticaret yapan sermaye de varlığını huzur içinde sürdürecektir. Filistin halkına Sina Yarımadası’nda yeni devlet oluşturulacaktır. İsrail devletine Tevrat’ta vaat edilen ve Kur’an’ca da teyid edilen topraklar verilecektir. İsrail silahtan tecrit edilecek ama ticarette ve ilimde insanlığa hizmet etme imkanları onlara tanınacaktır.

(Bu dönüşmeye paralel olarak bu gün halen Türkiye'mizden, yurtdışına gitmek mecburiyetinde kalan 3 milyon işçi evladından dileyenlerin hepsi yurduna dönecek ve bugün orada, kendine hatta ustabaşılığı yapanları kendi memleketinde kurulacak fabrikalarda çalıştırarak onlara kendi ülkelerinden daha çok ücret vermesi imkânları ve sonuçları doğacaktır.)

İsteyen Türkler anavatanlarına dönebileceklerdir. Orada aldıklarından daha çok gelir temin edeceklerdir. Türkiye’ye diğer Türkler, Müslümanlar veya başkaları kolayca gelip çalışacaklardır. Askerlik yaparlarsa vatandaş da olabileceklerdir. Türkiye bir milyar insanı çok rahatlıkla besleyebilir.

(Bunun neticesi olarak Türkiye Batıya işçi değil, turist gönderen ülke haline dönecektir.)

Türkiye’ye gelecek Afrika ülkeleri gibi geri kalmış ülkeleri eğitecek ve onlara faizsiz sermaye de verilerek ülkelerini bir an önce kalkındırmaları sağlanacaktır.

(Türkiye’de Adil Düzen’e geçilmekle ülkemiz “Yaşanabilir Bir Türkiye” olacaktır. Millet ile Devlet’in barışıp bütünleşmesiyle Türkiye, “Yeniden Büyük Türkiye” haline gelecektir. Yeniden Büyük Türkiye’nin öncülüğünde Hak Merkezli “Yeni Bir Dünya” kurulacaktır. Bu gelişme, ülkemizin ve dünyanın makûs talihini değiştirecek ve beşeriyeti barış düzenine taşıyacaktır.)

Tarım döneminde büyük devlet olmak demek toprağı büyük olan devlet demekti. Bugün büyük devlet olmak demek düzeni adil olan devlet demektir. Böylece “Adil Düzen”i yakalamış Türkiye dünyanın hak merkezi yani hicret demokrasisine sahip, insanlığa hükmeden değil insanlığa hizmet eden devlet olacaktır. Büyük devlet değil uygarlıkta örnek devlet olacaktır.  Saygınlıkta büyüklüğünü yeniden elde edecektir.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org   (0532) 246 68 92

 

 

 

 

 

 

 

 


ADİL DÜZEN-ERBAKAN-ESAM2010-ŞERH
1-1-İÇ KAPAK
2019 Okunma
2-2-ESAM NEDİR?
1797 Okunma
3-3-ERBAKAN ÖZGEÇMİŞ
1637 Okunma
4-4-KUTAN SUNUŞ
1694 Okunma
5-5-ARİF ERSOY-TAKDİM
1649 Okunma
6-6-GİRİŞ-ERBAKAN
1637 Okunma
7-7-GİRİŞ-ŞERH
1664 Okunma
8-8-ADİL DÜZENDE EKONOMİ
1764 Okunma
9-9-HAKLAR
1554 Okunma
10-10-İLKELER
1533 Okunma
11-11-temel esaslar
1975 Okunma
12-12-genel esaslar
1457 Okunma
13-13-insan ve para
1494 Okunma
14-14-kredi
1641 Okunma
15-15-vergi
1458 Okunma
16-16-sosyal güvenlik
1501 Okunma
17-17-doğallık
1796 Okunma
18-18-medeni
1582 Okunma
19-19-ideal düzen
1486 Okunma
20-20-temel görüşler
1940 Okunma
21-21-milli görüş hizmetleri
2409 Okunma
22-22-sonuç
1498 Okunma
23-23-teşhis
1452 Okunma
24-24-felaketler
1406 Okunma
25-25-ırkçı emperyalizm
2170 Okunma
26-26-saadet dünyası
1561 Okunma
27-27-sömürü dünyası
1665 Okunma
28-28-alternatif adil düzen
1513 Okunma

© 2024 - Akevler