KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-634/ADİL DÜZEN DERSLERİ-464 22 Ekim 2011
ADİL DÜZEN-4
NECMETTİN ERBAKAN - SÜLEYMAN KARAGÜLLE
***
İKİNCİ BÖLÜM
(ADİL EKONOMİK DÜZEN)
ADİL DÜZEN’DE EKONOMİ
Not: Parantez içindeki ifadeler Necmettin Erbakan’ın ifadeleridir. Parantez dışındakiler Süleyman Karagülle’ye göre söylenmesi daha uygun olan ifadelerdir. Karşılaştırma siz okuyuculara düşer…
***
İlkeler:
- Tüm insanlık birlikte çalışır, ortak ürünleri aralarında bölüşerek ayrı ayrı tüketirler. Üretici ve tüketici olan halktır.
- Gerçek ürünlerin üreticiden tüketiciye ulaşmasını aldığı vergi karşılığında kamu sağlamaktadır.
- Üreticilerle tüketicileri buluşturup anlaştıran ve bunu serbest rekabet içinde sağlayanlar ise tüccarlardır. Kamu bunların tekelleşmelerini önler.
- Reel ekonomiyi değerlendiren parayı kamu ihraç eder. Tüccar onu araç yaparak değişmeyi sağlar. Kamu faiz değil vergi alır. Karşılıksız para yoktur. Faiz yasaktır.
Karşılıksız para olduğu için faiz yasaktır. Rizikoyu karşıladığı içim ve karşılıksız olmadığı için kâr serbesttir. Kapitalistlerde her ikisi de serbesttir, sosyalistlerde her ikisi de yasaktır. Para emek karşılığı piyasaya çıkar. Çalışanların mevduatı olarak aracılara kredi olarak verilir. Böylece emek mal döngüsünü sağlar.
Kapitalistler parayı faiz karşılığı çıkarmaktadırlar. Emek değer dışı olduğu için üretim olmamaktadır. Sosyalistler parayı emeğe karşı çıkarmaktadırlar. Tüccara kredi verilmediği için ürün tüketiciye ulaşamamaktadır.
“Adil Düzen” her iki düzenin iyiliklerim camidir, kötülüklerine ise manidir.
- (Hakkı Üstün Tutan Ekonomik Düzen): Hakkı Üstün Tutan Düzende EKONOMİ:
- (Adil Ekonomik Düzen) Adil Düzende Ekonomi
(Yukarıdaki açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi “Adil Ekonomik Düzen” temelde “Hakkı Üstün Tutan” zihniyete dayanmaktadır. Bu zihniyetin temel esası, bâtıl zihniyetlerden farklı olmasıdır. Bu husus yukarıda açıklanmıştır.)
Bâtıl düzende kuvvetli kim ise haklı odur. Hak düzeninde ise haklı kim ise o kuvvetlidir. Çünkü zayıflar birleşerek dayanışma ortaklıklarını kurmuşlar, böylece kuvvetli olmuşlardır. Kimin haklı olduğunu hakemlerden oluşan bağımsız, yansız, etkin ve saygın yargı belirlemektedir. Dayanışmadan doğan güç onun emrine girmekte, dolayısıyla haklı kuvvetli olmaktadır.
(Adil Ekonomik Düzen; ekonomik düzenin her noktasında sömürüye müsaade etmeyen, herkese hakkını veren, herkese karşı eşit davranan ve herkese fırsat eşitliği veren, herkesin faydalı, yapıcı faaliyetlerini destekleyen, ekonomik faaliyetleri teşvik eden, ekonomik gelişmenin önündeki lüzumsuz ve haksız engelleri ortadan kaldıran bir ekonomik düzendir.)
İnsanlar birlikte üretip ayrı ayrı tüketirler. Üretenlere üretme paylarını belirleyen para ücret olarak verilir. Sonra onunla gidip mağazalardan paylarını alırlar. Demek ki para üreticilerin emeğine karşılık verilmektedir. “Adil Düzen”de işçi çalışır ve ücretini alır. İşveren borçlanır. Kredi faizsizdir. Para piyasaya böyle çıkar. Batı sisteminde ise para tüccara kredi olarak verilir. O istediğine istediği kadar ücret verir. Elde ettiğini de istediği fiyatla satar.
- (Adil Ekonomik Düzen Tam ve Mütekâmil Bir Düzendir)
Adil Düzen Muasır Medeniyetin Üstünde Bir Düzendir.
(Temel esasları aşağıda açıklandığı zaman daha açık bir şekilde görüleceği gibi “Adil Ekonomik Düzen” tam ve mütekâmil, fıtrî yani yaradılış gereği doğal olarak en uygun düzendir.)
İnsanlık evrim içindedir. Aklî ilimler sanayide inkılâplar yaparlar. Batılılar bunu yaptılar. Hukukta ise naklî ilimler inkılâplar yaparlar. Bu da Kur’an’ın bugünkü ilimler ile ve bugünkü sorunları çözmekle gerçekleşip anlaşılabilir. “Adil Düzen” doğa kanunlarına uygun olarak çağımızın sorunlarını tam olarak çözen bir düzendir. Batı hukuki sorunlarını çözememiştir, yaşamakta olduğu sıkıntılar buradan gelmektedir.
(Kapitalist düzen hakka dayanan, teşvik edici ve tanzim edici bir faktör olan “kâr” ile birlikte haksız bir sömürü ve zulüm aracı olan “faiz”e de yer vermiştir. Yine kapitalist düzende faydalı olan ekonomiyi tanzim eden ve yönlendiren “serbest piyasa rekabeti”ne yer verildiği gibi tatbikatta tröstlerin, “tekeller”in oluşmasına engel olamamaktadır.
Bir malı en az emekle kim üretirse o üretmelidir. Bir maldan en çok kim yararlanacaksa o tüketmelidir. Bu için ücret ve fiyatların serbestçe arz ve talep kanunlarına göre oluşması gerekir. Tekelin oluşmaması gerekir. Faiz sermaye tekelleri oluşturduğu için yasaklanmıştır. Ama rizikonun karşılanması için ticaret serbest bırakılmıştır. Kapitalistler zararlı olan faizi de ticarete benzetiyor, serbest bırakıyor ve sermaye tekelini oluşturuyorlar. Sosyalistler ise yararlı olan ticareti de faize benzeterek onu da yasaklıyorlar. Bundan dolayı da serbest rekabet ortadan kalkıyor.
(Buna mukabil Komünist rejim prensip olarak faize karşı olmakla beraber bunun yanında “mülkiyet hakkına” ve “kâr”a da karşı çıkmak suretiyle insan tabiatına aykırı düşmekte ve “serbest piyasa rekabetine” yer vermeyip ekonomiyi (Merkezi planlama) ve “Masa başında fiyat tespiti” suretiyle yönlendirmeye çalışmıştır. Hâlbuki gerçekte bu yolla ekonomiyi tahrip etmiş ve makro iktisadi dengeleri tesis edememiştir.)
İnsan kendi istediği kararı verecek ve istediğini yapacaktır. Dünyada ve âhirette kendisi sorumlu olacaktır. Bu sebepledir ki insanların başkalarının işçisi olması kendi iradesini ve hürriyetini kaybetmesidir. İnsanlara istedikleri işyerlerinde çalışma imkanı sağlanacaktır. Bu da ancak fiyat ve ücretin serbest olması ile mümkündür. Herkese istediği malları tüketme imkanını sağlayacaktır. Sosyalistler ise kimin ne iş yapacağına merkezi düzenleme ile karar vermektedirler. Kimin ne tüketeceğinde yine onlar karar veriyorlar.
(Yine, aşağıda temel esasları açıklandığı zaman daha açık olarak görüleceği gibi, “Adil Ekonomik Düzen” ekonominin hakka dayanan yönlendirici ve teşvik edici bir unsur olan kâr'a müsaade ettiği halde, bir haksızlık ve sömürü vasıtası olan “faize” yer vermemektedir. Ayrıca serbest piyasa rekabetini ve mülkiyet hakkını esas alarak bunların faydalarına yer vermekte; buna mukabil tekelleşmeye ve “ihtikâra” fırsat vermemek suretiyle bunların zararlarından ekonomiyi ve insanları korumaktadır. Böylece Adil Ekonomik Düzen; “Hakkı üstün tutan zihniyet'e dayalı tam mütekâmil ve ideal bir düzendir.”)
“Adil Düzen” serbest rekabete izin veren değil, serbest rekabeti sağlayan bir düzendir. Serbest rekabetin tekelleşip kendi kendisini kaldırmaması için tedbirler almıştır.
- Çalışsın çalışmasın herkesin yaşama hakkı vardır. Yeryüzündeki kira payı ile yaşayacaktır. Bu durum çalışmak zorunda bırakılmayan insanı sömürülmekten kurtarmaktadır.
- Herkesin faizsiz çalışma kredisini alma hakkı vardır. Gittiği işyerinde sermayesini de götürdüğü için işverenle işçi eşit hâle getirilmiştir. Sermayesiz işverenlerin oluşması nedeniyle tekel önlenmiştir. İşçi bulan herkesin sermayesi vardır.
- Faiz yasaklanmış olup sömürünün önüne geçilmiştir. Emeksiz ve rizikosuz kazanç kabul edilmemiştir.
- Ticarette kârdan alınan vergi yerine tekellerin önlenmesi için sermayeden vergi alınmaktadır. Böylece sermayenin aşırı büyümesi önlenmiştir.
(Bu düzende Kapitalizmin ve Komünizmin faydalı yanları mevcuttur, fakat mahzurlu ve zararlı yanlarına ise yer verilmemiştir.)
Kapitalizmin ve sosyalizmin iyi tarafları alınmış, kötü tarafları atılmıştır. Karma değil sentezlenmiş yeni düzen ortaya konmuştur. Bu düzen eskiden de vardı. Ancak bugünkü sorunları çözecek şekilde geliştirilmemişti. “Adil Düzen” faizli düzenden önceki ekonomi düzeni olan, tüm peygamberlerin ve filozofların ittifak ettikleri faizsiz düzeni geliştirerek insanlığı muasır medeniyetin fevkine çıkaran bir düzendir, ilmî düzendir.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92