KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-633/ADİL DÜZEN DERSLERİ-463 15 Ekim 2011
ADİL DÜZEN-3
NECMETTİN ERBAKAN - SÜLEYMAN KARAGÜLLE
***
İKİNCİ BÖLÜM
(ADİL EKONOMİK DÜZEN)
ADİL DÜZEN’DE EKONOMİ
Not: Parantez içindeki ifadeler Necmettin Erbakan’ın ifadeleridir. Parantez dışındakiler Süleyman Karagülle’ye göre söylenmesi daha uygun olan ifadelerdir. Karşılaştırma siz okuyuculara düşer…
***
(Bugünkü Batı Medeniyeti, kendilerinin de her zaman belirttikleri gibi Eski Roma Medeniyetine, Eski Roma Medeniyeti Eski Yunan Medeniyetine, Eski Yunan Medeniyeti de Eski Mısır Medeniyetine yani Firavunlara dayanmaktadır.)
(Firavunlar insanlara zulüm yaparken, bu yaptıkları zulümleri “Biz size zulüm yapıyoruz” diye yapmazlardı. Yaptıkları zulümleri bu bizim hakkımız diye yaparlardı. Hataları, onların hak anlayışlarının yanlış olmasında, batıl olmasından kaynaklanmaktaydı.)
(Batılın hak anlayışına göre 4 sebepten doğmaktadır. Bunlar; 1. Kuvvet, 2. Çoğunluk, 3. İmtiyaz, ayrıcalık, 4. Menfaat, çıkar.)
(Hiç şüphesiz gerçekte bu sebeplerin hiçbirisi hak sebebi olamaz. Fakat batıl inanış bunları hak sebebi saymaktadır.)
Bunlar doğrudur, ancak burada anlatılmamalıdır.
Önce doğru anlatılır, sonra bâtıla işaret edilir.
(Doğru ve hakiki hak anlayışına göre hak, 4 sebepten doğar. Bu sebepler şunlardır:
(1. Cenab-ı Hakk’ın bütün insanlara eşit olarak verdiği temel insan hakları
Bu haklar aşağıdaki beş temel haktır.
a)Yaşama hakkı, b) Neslin korunması, ırz ve namusun korunması hakkı, c) Mülkiyet hakkı, d) Aklın korunması hakkı, e) İnancın korunması hakkı.
2- Emek
3- Karşılıklı rıza ile yapılan mukavele
4- Adalet gereği doğan haklar)
İnsanın insan olduğu için hayvanlardan farklı olarak; 1) akrabalık, 2) komşuluk, 3) emek, 4) sözleşme hakları vardır. Bu haklar insandan alınamaz. Kişi bu haklarından vazgeçemez.
(Hakiki hak anlayışına göre hak yalnız bu 4 sebepten dolayı doğar. Bunun dışında hiçbir sebepten dolayı hak doğmaz.)
Herkesin 1) canını, 2) malını, 3) ırzını ve 4) işini koruma hakkı vardır. Devlet bunları korumak için vardır.
(Ne kuvvet, ne çoğunluk, ne imtiyaz, ne de çıkar hak sebebi olamaz.)
1) Kuvvet, 2) çoğunluk, 3) ayrıcalık, 4) çıkar hak sahibi olmanın sebebi değildir. Batı ise bunları hak sebebi saymaktadır.
(İşte insanlık tarihi boyunca hak ve batıl birbirleri ile mücadele etmiştir. Bu mücadelenin temelinde hak anlayışı ve kabulündeki farklılık yatmaktadır. Batıla dayanan medeniyetler temelinde “Kuvveti üstün tutan zihniyet” yatmaktadır. Hakka dayanan medeniyetlerin temeli ise “Hakkı üstün tutan zihniyete” dayanmaktadır.)
İnsanlık tarihi hakkı savunanlarla bâtılı savunanlar arasında geçen mücadeleden ibarettir. Hakkı üstün tutanlar uygarlığı kurarlar; yaşlanınca da bâtılı üstün tutanlar onu ortadan kaldırarak yeni hak medeniyetinin kurulmasına imkan verirler.
(Takriben 350 yıldan beri yeryüzünde kaba kuvvete dayanarak üstünlük tesis etmiş bulunan “Irkçı Emperyalizm” gerçekte “kuvveti üstün tutan bir zihniyet” medeniyetidir. İnsanlığa saadet getirmesi mümkün değildir. Sadece zulüm yapmaktadır. Nitekim bu medeniyet insanlığı iki ikiz kardeşle ezmektedir. Bunlardan birisi “Komünizm”, diğeri de “Kapitalizm”dir.)
(Her iki sistem de temelde birbirinin aynıdır. Çünkü her ikisi de “kuvveti üstün tutan bir zihniyete” dayanmaktadır. Bundan dolayı netice itibariyle bir “Ezen-Ezilen” sistemidirler. Aralarındaki tek fark, komünizmde ezen güç siyasi güçtür. Kapitalizmde ezen güç ise ekonomik güçtür. Sermayeyi elinde bulunduran tekelci mutlu azınlığın gücüdür. Bugün komünizm çökmüştür. Düşmanı olmayan yaşayamaz şeklinde batıl bir inanışa sahip olan Siyonist küresel sömürü sermayesi, kapitalizmin karşısına düşman olarak İslam’ı koymuştur. Ancak kapitalizm de dünyaya huzur ve barış getirmekten çok uzak olduğu için komünizm gibi yok olmaya mahkumdur.)
(Komünizm 70 sene insanlığa zulmettikten sonra yıkılmıştır. Kapitalizm de sadece zulmetmektedir, bunun da yıkılıp gitmesi mukadderdir. Şimdilik ayakta durmasının tek sebebi kapitalizmin, emperyalizm ve ırkçı emperyalizmin bir sömürü aracı olması yüzünden suni olarak korunması ve yaşatılmaya çalışılması yüzündendir. Her iki nizamın da temeli batıldır ve insanlığa saadet getirmesi mümkün değildir.)
300 senedir Batı’nın bâtıl uygarlığı galip durumdadır. Onlar yeni medeniyet getiremezler. Mikroplar canlıyı öldürürler, oluşturmazlar. Silah gücü ile tekel kuran sosyalizm çökmüştür. Sermaye gücü ile tekel kuran kapitalizm de can çekişiyor. Varlıklarını sürdürmeleri, görevlerinin henüz sona ermemiş olması ve “Adil Düzen”in henüz hazır olmamasından ileri gelmektedir.
(İnsanlık şimdi kendisine “Mutluluk=Saadet” getirecek yeni düzen aramaktadır. Bu düzen ancak “Hakkı üstün tutan ADİL DÜZEN” olabilir. Biz bu bölümde “Hakkı üstün tutan Adil Düzen”in “Adil Ekonomik Düzen” bölümünü söz konusu etmekteyiz.)
İnsanlık şimdi ilimde, dinde, ekonomide ve siyasette hakkı üstün tutan düzene geçmektedir. Bu “ADİL DÜZEN”dir.
Bu düzen Hazreti Musa’nın Tevrat’ına, Hazreti Davud’un Zebur’una, Hazreti İsa’nın İncil’ine ve Hindu ile Budistlerin Furkan’ına dayanan bir düzendir. Kur’an ve müsbet ilim bunların düzenini aydınlatan meşaledir.
“ADİL DÜZEN” insanlığın malıdır, rahmeten li’l-âlemîndir.
Biz burada yalnız “ADİL DÜZEN EKONOMİSİ”ni anlatacağız.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92