«DİN —TURİZM İLİŞKİSİNİN TÜRKİYE'DEKİ GÖRÜNÜMÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ»
C— TÜRKİYE TURİZMİNİN GELİŞMESİNDE DİN MOTİFİNDEN YARARLANMA
1. GİRİŞ
Halkımızın %98'i müslüman olup sosyo/ekonomik ihtiyaçları ötesinde, davranışlarını ve yaşayış düzenini İslâm dininin emirleri doğrultusunda dizenlemeye çaba sarfeder. Genellikle gelenek ve göreneklerimiz —özellikle turizm açısından önemli olan misafirperverliğimiz— dinin etkisi ile bu kadar gelişip uluslararası şöhret kazanmıştır.
Ele aldığımız konuyu ortaya koyduğumuz veriler ışığında gözönüne getirdiğimizde, İslâm dininin seyahat ve turizme verdiği önem açık ve seçik olarak ortadadır. Son asırlarda ise halkımız gerçek İslâm dini bilgi ve kültüründen yoksun kalmış, dolayısıyla hayat düzeni ve davranışları dinin aksi yönünde geliştiği görünümündedir.
Eğitim kurumlarından başlamak üzere TRT, basın ve diğer araçlar ile İslâm dininin turizm ve seyahate verdiği önem gerçek anlamda ortaya konup topluluğa benimsetildiği anda, Türkiye turizminin görüntüsü bambaşka olacağı kanaatındayız. Hele dinine çok bağlı ve inançlarının gereğini yerine getirmede titiz olan halkımıza, İslâm dininin seyahate teşvik motifleri eğitim kurumları, basın-yayın, reklâm ve tanıtma yolları ile yansıtıldığında turizmimizin gelişmesinde çok büyük katkısı olacağı düşünülebilir.
Dini motiflerden yararlanarak turizmin sosyo/eko-nomik, teşkilâtlanma, turistik kapasite, mali ve hukuki çerçeve gibi sorunların halli için harekete geçildiğinde, öncelikle dini turizmin kalbi olan «Hac Turizmini” başlangıç noktası kabul etmek gerekecektir.
Hac ve Hac turizmini ele alarak yapılacak ilmî araştırma ve incelemelerle İslâm dininin tabii olarak turizmi ele alışı, teşkilâtlanması, hedefe ulaşmak için sahip olduğu ana prensipler ışığında bir değerlendirme yapılmalıdır.
Özellikle son yıllarda ülkemizde ve bütün dünyada Hac turizmine çok büyük bir akış vardır. Türkiye'nin devamlı olarak birinci sırayı işgal ettiği Hac turizminde her yıl 2 milyonun üzerinde çeşitli ülkelerden gelen insan toplulukları bir ayı aşan bir süre Mekke'de toplanmaktadır. Peryodik olarak artan turist hacılara paralel olarak bu topluluğun teşkilâtlanması, bu potansiyelin değerlendirilmesi ve Dünya çapında Haccın asıl amacının gerçekleşmesi yolunda yoğun bir çalışmaya girilmiştir. Konu ile ilgili olarak Suudi Arabistan'da kongreler tertip edilmekte ve meselelerin halli ile ilgili olarak yetkili ilim adamları tebliğler sunmakta, sonuç için etkili olacak kararlar alınmaya çalışılmaktadır.
Bir fikir vermesi bakımından 1971—1976 yılları
Rakamlar, İçişleri Bakanlığı müşavirliğinden özel olarak elden alınmıştır.
Ancak bu konudaki inceleme ve araştırmalarda kesin sonuca ulaşmak için şartların daha uygun olması gereklidir. Ayrıca artan hacı miktarına paralel olarak konu ile ilgili gelişen çalışmaların belli bir seviyeye gelmesini beklemekte yarar vardır.
2. TURİZMİN GELECEĞİ VE
TÜRKİYE'NİN TURİZM POLİTİKASI
Bazı kaynaklar dış turizm hacmini 200 milyon kişi ve 20 milyar dolar olarak vermektedir. 1980 yılından sonra dünyada her yıl turizm yapan toplam nüfusun 325 milyona, turizm tüketiminin ise 34 milyar dolara çıkması beklenmektedir. İç turizm hacmi ise bunun en az dört katıdır.
«1980-2000 yılları arasında Avrupa ülkelerinde tatile çıkma yoğunluğunun % 60-70 oranına çıkması, Uzak Doğu ve Rusya ile ABD —ki çok yoğun nüfusa sahip dünya bölgeleridir— bu oranın % 30'a yükselmesi beklenmektedir. İç turizm hacmi ise bunun en az birkaç katı olacaktır. Bunun turizm olayının çeşitli dallarında etkisi çok geniş ve olumlu olacaktır.»(16) Günümüzde dahi milyonlarca insan uluslararası turizm hareketlerine katıldığı ve Türkiye de dünyanın en zengin turistik potansiyeline sahip olduğu, uluslararası turizm hareketlerinin esas gelişme yönü olan kuzey-batı ve güney-doğu üzerindeki merkezde bulunduğu halde, hala turizmden ve fonksiyonlarından tam olarak yararlanamamaktadır.
Avrupa İktisadi İşbirliği idaresi adına ülkemizi turizm bakımından inceliyen Charles J. VVhite, verdiği raporunda şunları yazmaktadır: «Türkiye Orta Doğu ve Yakın Doğu memleketleriyle Avrupa ve Amerika'dan turist çekme bakımından fevkalâde imkânlara maliktir. Doğu ve batı arasında bir köprübaşı durumundadır...»
Kısaca arzettiğimiz bu verilerin ışığında ele aldığımız konu açısından da insanların en önemli sosyal, psikolojik, ruhsal ihtiyacı olan inanç ve din kavramını gözönüne alırsak, bu yönlendirici faktör yönünde turizm politikamızı yeniden ele alma zorunluğu ortaya çıkmaktadır. Bu politikanın tesbit edilip uygulanması çok zordur. Milletlerin sosyolojik ve psikolojik olarak ayrı ayrı yapılarının incelenmesi gerekir. Bu ise üniversitelerin yapacakları iştir. Maalesef bu yönde pek az adım atılmıştır.
Turizm açısından, önce kendi milletimizin dini inançlarının incelenmesi gereklidir; önce kendimizi tanımalıyız.
Milletimizin dini inancı, bu inancın turizm ile olan ilişkileri ve bu ilişkilerin Türkiye açısından değerlendirilmesi; biz bu yönde ve öncelikle yapılması gereken çalışmanın başlangıcını yaptık. Aslında bu hem
işin kolayından başlamadır, hem de öncelikle yapılması gerekendir. Türkiye üniversiteleri bu çalışmaları yoğunlaştırıp arttıracak ve geliştirecek, bunların ışığı altında yeni bir Turizm Politikası' tesbit edilecektir.
Biz, ikinci bölümde ele aldığımız konuları bu açıdan değerlendirip ülkemizde uygulanması gereken turizm politikası ile ilgili bazı teklifler getirmiş olacağız.