KUR'AN VE TURİZM
Reşat Nuri Erol
1136 Okunma
DİN-TURİZM İLİŞKİSİ ve BU İLİŞKİNİN TÜRKİYEDEKİ GÖRÜNÜM

                                         İKİNCİ BÖLÜM

«DİN-TURİZM İLİŞKİSİ ve BU İLİŞKİNİN TÜRKİYEDEKİ GÖRÜNÜMÜ»

 

1. İSLÂM DİNİ AÇISINDAN

 

a) Turizmin Tanımı (Kur'ân Açısından) :

        Kur'ân'da turizm deyimi için «seyahat» ve «seyir» kelimeleri kullanılmıştır.

Seyahat, «suyun tabiatı üzere akması gibi kolayına geldiği veçhile Arz üzerinde şehirlerden ve ma'murelerden uzaklara varıncaya kadar istediği yere gitmek ve seyretmektir.»(5) şeklinde tanımlanmış olup; seyir kavramı ise, genellikle insan dışında hareket eden eşya ve cisimler için kullanılır. Bundan dolayı gezegenlere «seyyare» denmektedir. Bu kelimeye yakın bir de «seyl» kelimesi vardır ki, sel anlamındadır.

Tanımdan da anlaşılacağı gibi seyahatte serbest, liberal bir ortam ve geniş şekilde gezip hareket edebilme sözkonusudur. Nitekim Prof.Dr. Hasan Olalı'nın turizm tanımında da «liberal bir atmosfer içerisinde» ifadesi ile bu tanıma yaklaşma veya tam bir benzerlik vardır.

Kur'ân müfessirlerince ifade edildiğine göre, seyahat esnasında alışılmış olan şartlar değişeceğinden ve yeme, içme, barınma gibi ihtiyaçları giderme zorlaştığından bir nevi imsak ve riyazat (kendini tutma ve rejim) sözkonusudur. Bundan da seyahatin önemli hazırlığı gerektirdiği anlaşılmaktadır. Yani seyahat anında rahat edebilmek, refah ve genişlik içinde bulunmak için çaba sarfedilmesi gerektiği ifade edilmektedir.

            Bunun için Kur'ân'daki «seyahat ediniz» emrinde; «gidiniz, seyr-ü sefer ediniz» emrinden fazla bir refah, genişlik ve müsade anlamı ile fazlaca bir tedbir ve hazırlık ihtarı vardır. Bu emirde, hazırlık yapmadan ve bir gaye için «seyir» değil; bir mübahlık, liberal bir atmosfer içinde serbestlik ve zamanın müsait olduğu anda mutlak anlamda sadece «seyahat» sözkonusudur.

Bunlardan başka Kur'ân «Erkek Seyyahlar» ile «Kadın Seyyahlar»dan bahsetmekte ve seyahati «ibadet» saymaktadır. Kur'ân'da seyahat dışında «seyir» de emredilmiş olduğu için ibadet sayılmaktadır. Ancak seyahat mutlak olarak ibadet sayıldığı halde, seyir sadece belirli amaçlar için yapılan yolculuklarda ibadet kabul edilmiştir.

Kur'ân aynı anlamda iki kelime kullanmaz; iki kelime kullanıyorsa aralarında mutlaka bir fark vardır. Bu iki kelime arasındaki farkı da şöylece açıklıyabiliriz:

'Seyahat' kelimesi Kur'ân'da yalnız insanlar için kullanılmış ve hiçbir kayıt altına alınmaksızın ibadet sayılmıştır. Halbuki 'seyir' kelimesi hem insan olmayan varlıklar —yani hayvan ve cisimler için— kullanılmış, hem de bir kayıt altına alınarak bir amaç için  yapılan gezileri ibadet saymıştır. Seyahat ise dinlenme, değişik yerleri ve insanları görme, gezme, spor, sıhhat gibi genellikle amaçsız diyebileceğimiz nedenlerle yapılmaktadır. Böylece Kur'ân'da asıl turizmi ifade eden kelime «seyahat» kelimesi olmaktadır. Nitekim Osmanlılar da turizm için, «seyahat»; turist' için de «seyyah» kelimelerini kullanmışlardır.

           Kur'ân'da yola çıkmak için başka kelimeler de kullanılmıştır. Bunlardan biri «sefer» kelimesidir ve yolculuk anlamındadır. Seferin asıl anlamı, tanyerinin ağarmasıdır; seyahat anında geceleri dışarıda sabah-landığı için sefer denmiştir.

«İntişar», yayılma kelimesi de yine yolculuk anlamında kullanılmıştır. «Yola koyul.. Ayağınla vur..» gibi değişik deyimlerle yolculuk ifade edilmiştir.

Kur'ân'da ayrıca yolcu kafilelerinden «seyyare» diye bahsedilir ki «turist kafilesi»nin karşılığıdır. Gece yürüyüşüne de «seriyye» denir ki, düşmana saldırmak amacıyla gece yüründüğü için savaş akınlarına «seriyye» denmiştir.

Kur'ân'da insanların seyri dışında dağların ve gökyüzündeki çeşitli cisimlerin seyrinden de bahsetmektedir.

Bizim konumuzu ilgilendiren sadece «seyahat» ve «seyir» kelimeleri olduğu için genellikle bunların üzerinde durduk.

        b) Turistin Tanımı (Kur'ân Açısından) :

Kur'ân'da turist deyimi için «seyyah», «seyyare» ve «ibnüssebil» kelimeleri kullanılmıştır. Seyyah kelimesi erkek ve dişi çoğul zamirleri ile kullanılmıştır. Kur'ân açısından turist veya seyyahın tanımını yaparken, bu kelimenin geçtiği âyetleri ele alacak ve tanımla birlikte —Kur'ân'ın ifade ettiği şekliyle— erkek ve kadın seyyahların özelliklerini de dile getirerek âyetlerin tahlilini yapmaya çalışacağız.

 

1— Erkek Seyyah ve Özellikleri:

Bu konuda kesin bir tanıma rastlanmamakla beraber, seyyahta bulunması gereken özelliklerden bahsedilmektedir. Seyyahta, diğer bir deyişle turistte bulunması gereken özelliklerle ilgili Tevbe suresinde şöyle bir açıklama vardır:

«Tevbe edenler, ibadet edenler hamd edenler, seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği teşvik edip kötülükten vazgeçirmeye çalışanlar ve Allah'ın hükümlerini hakkıyla gözetenler... İşte bu mü'minleri müjdele!»(Tevbe/112)

1—   Tevbe edenler, kötü alışkanlıkları bırakıp iyiliklere dönenler.

2—   İbadet edenler, yalnız Allah'a yöneLip topluluk yararına çalışarak işlerini görenler.

3—   Hamd edenler, toplulukta kendilerine düşen paylardan memnun olarak nankörlük etmiyerek iyi ve kötü durumda bile Allah'a şükrederler.

4—   Seyahat edenler, gezip dolaşarak bilgi ve görgülerini arttıranlar.

5—   Rükû edenler, başkanların meşru kumanda ve emirlerine riayet edip uyanlar.

6—   Secde edenler, şeriat ve düzene kayıtsız şartsız teslim olanlar.

 

7—   Marufu emredenler, herkesin doğru kabul ettiği değerleri yerine getirmiyenlere karşı çıkan ve onları doğru yola yöneltmeye çalışanlar.

8—   Münkerden nehyedenler, bilinmiyen ve iyi karşılanmıyan kötü şeylerden başkalarını uzaklaştıranlar.

9—   Allah'ın hudutlarını muhafaza edenler ve düzenin koruyuculuğunu yapanlar.

 

2— Kadın Seyyah ve Özellikleri:

         Kadın seyyah ile ilgili olarak yine erkekte olduğu gibi tanım cihetine gidilmemiş, fakat seyahat eden kadın seyyahların özellikleri belirlenerek sınırları çizilmiştir.

«Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona sizden daha hayırlı olan müslüman, mü'min, kânıt(boyun eğen), tevbe eden, ibadet eden, seyahat eden dul ve bakire eşler verir.»(Tevbe/2)

1—   Müslüman hanımlar, barış düzeni içine girenler.

2—   Mü'min hanımlar, güven düzeni içine girip topluluk güveni içinde olan ve genel güveni koruyanlar.

3—   Kanıt hanımlar, mecbur olmasalar da iyilik işlerine koşanlar.

4—   Tevbe eden hanımlar, kötü alışkanlıkları bırakıp iyiliklere dönenler.

5—   İbadet eden hanımlar, yalnız Allah'a yönelip topluluk içinde topluluk yararına çalışanlar.

6—   Seyahat eden hanımlar, bilgi ve görgülerini arttırmak için gezenler.

7—   Dul hanımlar, kocaları ölmüş olup iffetlerini korumuş olanlar.

8—   Bakire hanımlar, evlenmemiş olup iffetlerini korumuş olanlar.

Adı geçen âyetteki hitap, çoğul-dişi zamiri ile olup kadınlara yapılmaktadır.

 

Erkek ve kadın seyyahların özelliklerini belirten âyetleri incelediğimizde şu sonuçları elde etmekteyiz :

1—   Tevbe, ibadet ve seyahat kadın ve erkek için yerine getirilmesi gereken bir görev kabul edilmiştir.

2—   Erkeklerdeki rükû ve secde yerine; kadınlarda İslâm ve îmandan bahsedilmiştir.

3—   Erkeklerdeki hamd yerine; kadınlarda kunût getirilmiştir.

4—   Erkeklerdeki siyasi görevler ile hudut bekçiliği yerine; kadınlarda bekâr ve dulluk özelliklerinden bahsedilmiştir.

5—   Böylece kadınların görevlerinin evlenmek olduğu ve bunu gerçekleştirmek amacı ile de seyahat edebilecekleri belirtilmektedir.

Evli olan kadınların seyyah olarak dolaşabilmeleri için yanlarında bir yakınlarının olması şarttır. Evlenmemiş kadınların ise «seyahat kafilesi» halinde dolaşmaları ibadet sayılmıştır. Böylece hem görgü ve bilgilerini arttıracak, hem de kendilerine bir eş bulup evleneceklerdir.

 Her iki âyette de kadın ve erkekler için topluluk ifade eden çoğul zamirler kullanılmıştır. Böylece turizmin ancak «seyahat kafilesi» halinde yapılması ibadet sayılmıştır.

 

Bu ifadelerden üç tip turist kafilesi ortaya çıkmaktadır:

1—   Sadece erkeklerden meydana gelen ve genellikle siyasal amaç taşıyan seyahat kafilesi.

2—   Sadece evlenecek kadınlardan meydana gelen ve evlenme amacı taşıyan seyahat kafilesi.

3—   Mahrem yakınları ile birlikte seyahat eden kadınlar ile erkeklerden müteşekkil turizm ve turist tanımındaki amaçlarla gezen karma kafile ki; bunlara «seyyare» denmiştir ve yığını ifade eder.

Bunların her biri ayrı ayrı ibadet kabul edilmiştir.

Seyahat kafilesi, bir başkanın emrinde seyahate çıkar ve bu kafilenin şahsiyeti vardır.

 

3— İbnüssebîl :

Kur'ân'da, bu tanımlardan başka bir de seyahat personeli ve seyyahı ifade eden «İbnüssebîl» kelimesi vardır ki; seyahat tesislerinde çalışan personel ile bu tesislerden yararlanan seyyahlar için kullanılmaktadır. «Turizm Hizmetleri Açısından Turizm Personeli ve Turist» başlığı altında geniş şekliyle ele alacağımız «İbnüssebîl» kelimesi, Hamdi Yazır tarafından şöyle tanımlanmaktadır:

«Fakirler ile miskinler, ilmiyle amel eden âlimler, azad edilecekler ile borçlular nasıl birbirine yakın iseler, bunlar da öyle demek olur. Yani bunlarda bir yolculuk, bir seferü gurbet manası bulunmaktan başka, bu yolun Allah yolu olması (yani topluluk yararını amaçlaması) ve bunların o yolda bir ihtisas ve mahsuriyeti bulunması, bir seferi mahsus ile bir ibadeti hassayı cami bir hali inhisarda bulunmaları manası vardır...»(6)

 


 

 



© 2024 - Akevler