Çocuklarımızı nasıl yetiştirelim?
1504 Okunma, 4 Yorum
Nazlı Ilıcak - Sabah
Fatma Karuç

Doğan Cüceloğlu'dan naklen: Kaliforniya'da Long Beach şehrindeki Eyalet Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak ders verirken, alan bir kız öğrenci dikkatimi çekmişti. Güzel bir kızdı; iyi bir öğrenciydi; en yüksek notu o alıyordu. Daha sonra nişanlısıyla tanıştım ve itiraf edeyim ilk aklımdan geçen "Armudun iyisini ayılar yer" düşüncesi oldu. O güzel kızın bana tanıştırdığı erkek, 28 yaşlarında, saçı dökülmüş, şişman denecek kadar toplu, çirkin ve kısa boylu biriydi. "Acaba parası mı var?" diye düşündüm ama, öğrendim ki, hiçbir maddi imkâna sahip değilmiş. Üniversitenin psikolojik danışmanlık bölümünde doktora öğrencisi olarak okula devam ediyormuş.
Sally isimli öğrencime dayanamadım sordum: "Nişanlının hangi özellikleri seni etkiledi?"
Bana, "O şahane bir insan, o benim kahramanım. Ben ondan çok şeyler öğrendim" cevabını verdi.
Müthiş bir kıskançlık duygusuna kapıldım. Güzel bir kadının, erkeğine, "Sen benim kahramanımsın" duygusu içinde bakmasının, erkeğe verilmiş en büyük hediye olduğunu düşündüm.
Sally anlatmaya başladı: "Frank, bir yetimhanede büyümüş. Yetim olmanın ne demek olduğunu bildiği için, üniversitede okurken, yetimhaneden iki çocuğa ağabeylik yapmaya başlamış. Haftada 10 saatini onlara ayırıyor. Onlarla oynuyor, kitap okuyor..."
Sally'nin bu gibi olaylara önem vermesi, merakımı arttırmıştı. Nasıl bir ailede yetiştiğini öğrenmek istedim. Sally'nin babası George, oğlu Brian'ın evinde buluşmamızı uygun görmüş. Güler yüzlü bir aileydi. George'un torunlarıyla konuşurken, çömelip, onların göz hizasına inmesi dikkatimi çekti. Sally'ye tesbitimi aktarınca, "Bizim ailede herkes çocuklarla böyle konuşur" dedi. Ben bir psikoloji uzmanıydım ama, kendi 3 çocuğumdan hiçbirisiyle göz hizasına inip, konuştuğumu hatırlamıyordum. Brian'ın bir davranışı da beni çok etkiledi. Telefonu çaldı; Los Angeles'tan Koreli bir işadamı saat 14 için randevu talep etti. Brian, "Bir başka randevum var" diye bu teklifi reddetti. Bana da durumu şöyle açıkladı: "4 çocuğum var. Her hafta biriyle 4 saat başbaşa geçiririm. Bugün 4 yaşındaki kızım Mary ile randevum var. Çocuklar o kadar çabuk büyüyorlar ki, bir bakıyorsunuz onlarla birlikte olamadan zaman akıp gidivermiş."
Ve düşünmeye başladım: Çocuğun hizasına inerek, onunla göz göze konuştuğunuz zaman, çocuk, "Sen varsın; sen değerlisin; sen sevilmeye lâyıksın; sen güçlüsün" mesajını alır. Çocuğuyla randevusuna sadık kalan baba, "Seni özledim" mesajını güçlü olarak verir. Ve çocuğun hamuru, "Ben sevilmeye lâyık biriyim" diye yoğrulur. Bir anne babanın çocuklarına vereceği en büyük miras, sevgi ve ilgidir.

 

Yorum

Evet, çocuklarımızla temas kurmak, diyaloğa girmek, onların yetişmesi ve sağlıklı bir neslin gelmesi için kaçınılmaz bir gerçektir. Ama ben burada Doğan Cüceloğlu’nun şu sözüne hiç katılmıyorum: “Armudun iyisini ayılar yer”. Bir insanın dış görünüşüne bakarak ön yargılı olmanın çok yanlış olduğu kanısındayım. İnsanlar bir şey yazarken ve anlatırken çok dikkatli olmalı ya da yazmalıdır. Hele ki topluma mal olmuş kişilerin. Sen sayfalar dolusu kitap yaz ya da saatlerce nutuk at. Eğer yazdığın kitapta ya da yaptığın konuşmada buradaki gibi bir gaf yaparsan bütün emeklerin o noktaya odaklanır kalır. Diğer tarafı kimsenin ilgisini çekmez.

Evet, gelelim armudun iyisine. Bir insanın dış görünüşüne bakarak iyi mi kötü mü anlayamazsın. O iyi armut dediğin kişinin iyi olduğunu dış güzelliğine bakarak söyleyemezsin. Belki içine bir kurt girmiş, için için yok etmiş, sadece dış kabuğu kalmıştır. Çok lezzetli ve içi çürümüş armuttan bir ısırdığında içini görünce ısırdığını da hemen kusarsın.

Ayı dediğin, çirkin diye yüzüne bakmadığın insanın da çok iyi bir kalbi ve çok temiz bir kişiliği olabilir. O yüzden insanları tanımadan ön yargılı olmak çok yanlıştır.

İkincisi, parası için mi evlenmiş acaba gibi bir cümle kullanılmış. Bu insanlar neden birilerinin evliliğini ya paraya ya da fiziki görünüme dayandırarak yaptıklarını düşünüyorlar, anlamıyorum. Bir insanla evlenmek için ya çok yakışıklı olacak ya da çok parası olacak. Bu topluma mal olmuş insanların bu şekilde düşünmesi ve ön yargılı olarak insanlara yaptıkları evlilikte bu etiketi yapıştırmaları ne kadar çirkin. Bu tür cümleleri şiddetle kınıyorum ve Nazlı hanımın da marifet yapmış gibi bu cümleleri alıp buraya koymasına anlam veremiyorum ve Allah hepinizi hidayete erdirsin diyorum.

Üçüncüsü olayın kahramanı çirkin Frank’e gelince yaptığı davranış takdir edilecek bir davranış. Allah bütün babalara böyle duyarlı olmayı nasip etsin ki, sağlıklı, ahlaklı nesiller yetiştirebilelim.

Çocuk genelde anne babasını ve yetiştiği ortamdaki kimseleri kendine model olarak alır. O yüzden önce anne babalar olarak bizlerin kendimizi düzeltmemiz, kendimizi ıslah etmemiz lazım. Kendini ıslah edemeyen çocuğu bile olsa başkalarını ıslah edemez.

“Üzüm üzüme baka baka kararır.” “Armut dibine düşer.” Bu atasözleri boşuna söylenmemiş. Bu nedenle aile nasılsa çocukları da o şekilde yetişir. Bunun için özel bir çaba sarf etmeye gerek yok. Eğer özel bir çaba sarf edeceksek, buna çocuklardan değil kendimizden başlamalıyız.

Allah herkese hayırlı evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin.

 

Fatma Karuç


YorumcuYorum
Tayibet Erzen
03.08.2009
12:10

Doğan Cüceloğlu herne kadar toplumda psikolog kimliğiyle otorite kabul edilse de o da herkes gibi insan ve hatalara karşı esnek. Burada çocuk iletişimi üzerine verdiği örnek benim çok hoşuma gitti ve farkettim ki biz yetişkinler sadece çocuklarla değil birbirimizle bile iletişim kurarken göz temasını ihmal ediyoruz. Karşı tarafa ’sen yoksun’ manasına da gelebilen bu ihmal, yapmak zorunda bile kalsak bile, gerçekten çirkin bir davranış. Ana temadan biraz kopuk bir yorum oldu ama sadece paylaşmak istedim :)

Reşat Nuri Erol
05.08.2009
09:04

Çocukların eğitimi evlilikten önce başlar; seçeceğiniz eş ile...

Çocukların eğitimi evlilikten önce başlar; seçeceğiniz eşin ailesi, sülalesi ve arkadaş çevresi ile...

Çocukların eğitimi evlilikten önce başlar; seçeceğiniz eşin aldığı eğitim ile...

Çocukların eğitimi evlilikten önce başlar; seçeceğiniz eşin özellikle aldığı (veya almadığı) Kur’an eğitimi ile...

Çocukların eğitimi; anne-baba birlikteliğinin Kur’an ve Sünnete uygun şekilde başlaması, kurulması ve devam etmesi ile başlar; bundan ötesini ve ince detayları herkes kendince düşünüp değerlendirsin...

Çocukların eğitimi ile ilgili bundan sonrası için "UKALALIK" yapmayayım; gördüğüm ve anladığım kadarıyla herkes kendince ve imkanlarınca "AKILLI" ve ne yaptığını çok iyi biliyor!!!

Yazılanlar, söylenenler ve yapılanlar o kadar çok ki!!!

Son bir hatırlatma: Önce EŞLER (kadın için koca, erkek için kadın, sonra her ikisi için EVLAT/LAR birer EMANET; bu emanetlere gereğince ve yeterince değer vermek ve hıyanet etmemek gerekiyor...

EVLENMEK... EŞLEŞMEK... İnsanlığı il ve en önemli kurumu "AİLE"yi kurmak ve bu birlikteliğin belki de biricik meyvesi olan "EVLAT" sahibi olmak, dünyadaki en büyük hazine...

Her şey gibi bu hazineye de "KUR’AN" pencersinden bakalım...

KUR’AN.. KUR’AN.. KUR’AN...

Ve KUR’AN’ı ANLAMAK için elbette SÜNNET...

Allah eşlerimize ve evlatlarımıza layık olmayı, emaneti en iyi şekilde muhafaza etmeyi ve kubbe altında hoş bir seda bırakmayı nasib-i müyesser eylesin...

Selam, sevgi, salât, duâ, duâ, duâ ile...

Ve de en derin hürmet ve muhabbetlerimle...

RNE

Mesut Karaaytu
08.08.2009
15:26

çocuklarımızı nasıl yetiştirelim çok güzel bir yazı konusu herkesin ve hepimizin ihmal etteiği en büyük sorum luluk çocukları yetiştirmek onları sadece iyi okullarda okutup iyi bir üniversite kazandırmak iyi bir işe girmesini sağlamak tan ibaret değil eğer öyle olursa sadece o haslatlerle o meziyetlerle yetiştirilen bir çocuk gün gelir hadi anne baba seni huzur evine yerleştiereceğim der ve o zaman her şey geç olur en önemli başlangız biz biz yapan değerlerimizi ve islamı allah ı kur,anı peygamberi ve dinini en güzel bir şekilde öğrettikten sonra o çocuk zaten özünden den ve güzel ahlaktan sapmadıktan sonra iyi bir şekilde yetişmiş olacaktır.

Mesut Karaaytu
10.08.2009
19:29

çocuklarımızı ecdadımızın örf aden ananesini yaşayacak şekilde kur,an ve ehli sünnet esaslarına göre yetiştirmek birinci vazifemiz olmalı ve iyi ve güzel bir isim koymalı geçmişini bilerek geleceğini iyi kavramasına yardımcı olarak yetiştirmeye çalışalım selam ve dua ile.





Sayı: 8 | Tarih: 2.08.2009
Hayrettin Karaman
İHL meslek liseleri midir?
7847 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Ayşe Arman
Zulmün adı haşema
2162 Okunma
2 Yorum
Tayibet Erzen
Nazlı Ilıcak
Çocuklarımızı nasıl yetiştirelim?
1504 Okunma
4 Yorum
Fatma Karuç
Ahmet Hakan
Ertuğrul Özkök'le Umreye gidiyoruz
1383 Okunma
5 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Murat Bardakçı
Hadımlık iğnesi yokken, orayı orakla keserlerdi
1342 Okunma
Recep Yıldırım
Fikret Bila
"Çözüm'ün Dayandığı Sınır
1302 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir
Oktay Ekşi
Gül'ün Yanıtı
1280 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Ahmet Taşgetiren
Türkiye'nin rahatlaması
1277 Okunma
2 Yorum
Zübeyir Erol
Yılmaz Özdil
Açılım
1250 Okunma
Leyla Okta
Mümtazer Türköne
'Türk sorunu' var mı?
1248 Okunma
1 Yorum
Arif Ersoy
Bekir Berat Özipek
Milli görüş ve ‘necasetten temizlik’
1244 Okunma
Bünyamin Demir
Mehmet Altan
Allah benzetmesin
1240 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Ahmet Turan Alkan
Plâjda yoğurt yeme hakkı engellenemez!
1216 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Hakan Albayrak
Faiz Meselesi
1215 Okunma
Veysel İpekçi
Reşat Nuri Erol
Sermayenin yaptıkları ve korkuları
1212 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Mahir Kaynak
Türkiye'nin çözümü, Çözüme giderken
1201 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Toktamış Ateş
CHP ve "solcu olmak..."
1182 Okunma
Osman Eskicioğlu


© 2024 - Akevler