Türkiye’nin çözümü
21.07.2009
Kürt sorununun çözümünde çeşitli yol haritaları öneriliyor. Ben de eskiden beri savunduğum modelin ana hatlarını sunuyorum.
Çözüm geçmişe bakarak ya da günün koşullarından etkilenerek aranmamalıdır. Herkes geleceğe ait tasavvurlarını ve gelecek nesillere nasıl bir yapı bırakmak istediklerini belirleyip buna uygun bir yapının oluşmasına çalışmalıdır. Yani çözüme pazarlıkla değil yeni ve güçlü bir yapıya katkıda bulunarak ulaşılmalıdır. Bu konuda bazı tespitlerde bulunabiliriz.
Dil sorunu: Türkçe ortak bir iletişim aracıdır. Böyle olması bir tarafın empozesinin sonucu değil uygunluğudur. Mesela İngilizce sadece İngilizlerin dili değildir. İngilizler bu dili konuşan bir azınlıktan ibarettir. Ancak herkes kendi anadilini serbestçe konuşabilmeli, eğitimi yapılabilmeli, gelişmesinin önünde herhangi bir engel olmamalıdır. Bu gelecek için öngörülenler açısından da gereklidir.
İdari Yapılanma: Özerklik ya da federasyon oluşacak birlikteliği zayıflatır. Bir bölgeye sıkışmak yerine herkes ülkenin her yerinde ve her kademede yaşayabilmeli ve görev yapabilmelidir. Bir Kürt kendi kimliğiyle ülkeyi yönetecek konuma gelebilmeli, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bir bölgede başka bir bölgenin insanı yerel yönetici olabilmelidir. Federasyon ve özerklik gibi idari yapılanmalar gelişmiş ülkelerde anlamsızlaşmakta, diğer yerlerde çatışmanın gerekçesi olarak kullanılmaktadır. Birlikte yaşamaya karar verenler için her yer ve her makam herkesindir. Kuzey Irak’taki Kürtler bu anlayışın değişmesine gerekçe olamaz. Orada da benzer bir yapı oluşturulabilir ve Kürt olmayanlar eşit vatandaş olur.
Doğal zenginliklerin paylaşımı: Doğal zenginlikler kısa dönemde refah sağlar ve eğer elde edilen gelirler geleceğe yönelik olarak kullanılmazsa hüsran ile sonuçlanır. Bugünün petrol zengini ülkelerin yarını sefalettir. Bu nedenle bu zenginlikler sadece bugünün insanın malı olarak görülmemeli gelecek nesiller için verilmiş bir avans sayılmalıdır. Doğal zenginlikler gelecek nesillerin ve herkesin yararlanacağı biçimde kullanılmalıdır. Eğitim, bilim ve ileri teknolojiye yapılacak yatırımlar için bir kaynak sayılmalıdır. Bugün en büyük uçağı özel olarak kullanan, zenginliği israfa harcayanlardan olmamak, bunun yerine gelecek nesillerin rahmetle anacağı insanlar olmak gerekir.
Geçmişin izlerinin silinmesi: Suçlu aramak gereksizdir. Yeni yapıyı bozacakların engellenmesi ve insanların birbirine düşman olmasına yol açan düşüncelerin zihinlerden silinmesi gerekir.
Ekonomik yapı: Ekonomik yapı bölgesel değil tüm ülke için planlanmalı ve insanlar bu yapı içinde yer alacak biçimde eğitilmelidir. Bu eğitim sürecinde sosyal yardım sayılabilecek önlemlere başvurulabilir. Ama bu sürekli bir yapıya dönüşmemelidir. Kültürel faktörler meslek seçiminde rol oynamakta ve belirli yöre insanlarının eğilimi bu kültüre göre belirlenmektedir. Eğitimin yeteneğe göre yapılması sağlanmalıdır.
Kısaca nasıl bir ülkede yaşamak istediğinize karar verin ve onun yolunu inşa edin.
Yazı Özeti: Kürt sorunu ülke sorunlarının daha fazla ortaya çıktığı sorunlardır. Kaynağı siyasi değildir. İsteneni elde edeceksiniz ama sorunlarınız çözülmeyecektir. Gücünüzü yurt sorunlarının çözümünde kullanın.
Çözüme giderken
28.07.2009
Türkiye’nin yıllarca uğraştığı Kürt sorununda bir çözüme gidildiği ve bunun için ortamın hazır olduğu gözleniyor. Bu çözümün kime ne yarar sağlayacağını incelemek gerekiyor. Kürt siyasetçilerinin beklenti ve talepleri kimlik ve kültürün korunması yönünde. Bunların bölge halkının sorunlarını çözeceği kabul edilirse onların ekonomik ve sosyal başka problemlerinin olmadığını da kabul etmek gerekir.
Gerçekte ülke için geçerli olan bir sorunun bölgede daha yaygın olarak görüldüğü söylenebilir. İnsanlar teknolojinin tüm imkanlarından faydalanmak istiyor, cep telefonu kullanıyor, uçakla seyahat ediyor ve benzerlerinden yararlanıyor. Bunun için parası olmanın yeterli olacağını düşünüyor ama bunları üretmek, bu bilgi düzeyine erişmek hatta yenilerini yaratmak gibi bir endişesi yok. Büyük mücadeleler sosyal alanlarda yapılıyor, demokrasi, sivil asker ilişkileri, etnik ya da inanç farklılıkları başlıca konularımız.
Bugüne kadar sosyal taleplerin büyük bir fedakarlık sayılması, bunların karşılanması halinde ülkenin bölünebileceğinin düşünülmesi büyük bedeller ödenmesine neden oldu. Oysa Kürt sorunu başladığında şöyle dediğimi hatırlıyorum: ‘Ben olsam istediklerinizi bir kağıda yazın, bakmadan imzaların derdim. Çünkü istekleri hiçbir sorunlarını çözmez. İnsanlar eğitim imkanları olmadığı için iş sahibi olamıyor, ya da en vasıfsız işçiler olarak düşük ücretle çalışıyor. Bir işleri ve gelirleri olmadığı için ne kendilerine ne de çocuklarına yeni bir hayat kuramıyorlar. Üstelik yapabildikleri kadar çocuk yapıyorlar ve bunları en kötü kadere terk ediyorlar. Kürtçe konuşur, halay çekerlerse durum değişir mi? Bu mücadele Kürtlerin yaşam tarzlarını değiştirmez ancak egemenlerin konumunu güçlendirir.’
Ulaşılacak çözüm bölge halkının kaderini de değiştirmelidir. Yani insanlara eğitim imkanı, bağımsız hareket edebilmeleri için bir gelire sahip olmaları imkanı sağlanmalıdır. Sosyal statü talepleri kolay karşılanır. Ama Kürtleri bilim adamı yapmak, teknoloji üretecek düzeye getirmek, içlerinden güzel sanatlarda öncü olacak kişiler yaratmak için başka şeylere ihtiyaç vardır ve bunlar bugünkü Kürt siyasetçilerin dünyasında bulunmamaktadır.
Özetle şunu söylüyorum. Bugün sorunları büyük gören ve bunun için mücadele ettiklerini sananlar büyük yanılgı içindedir. İstenen şeyleri çözmek birilerinin iki dudağının arasındadır. Ama insanı insan yapan çevre şartlarını oluşturmak zordur. Bunu çağdaşlık olarak vasıflandırmıyorum. Çünkü her çağda insani değerler vardır ve bunlar çağımızda belki de eskiden olduğundan daha azdır.
Herkes başkalarına benzemeye çalışacak yerde neyin daha iyi olduğuna birlikte yaşamak istedikleriyle karar vermeli ve el birliğiyle bu düzeni oluşturmalıdır. Şimdi ulaşacağınız çözüm kolaydır ve bunu başarı saymayın. Bugüne kadar avare kasnaktınız şimdi gücünüzü bir amaç uğruna kullanın. Ancak bugün ulaşılacak çözüm daha iyiye gitmenin yollarını açacaktır. Köstebek gibi yer altında dolaşmak yerine kartal gibi yüksekten uçalım, varsın birileri bize hayalperest desin.
Yazının özeti: Geçmişin muhasebesi yerine geleceğin planlanması yapılmalıdır. Kestirmeden birlikte gelecek nesli düşünmeliyiz. Bölge kalkınması yerine, ülke kalkınması hedeflenmelidir.
Yorum özeti: Bölge merkez illeri ile ilçe merkez bucakları merkezi yönetimle yönetilmelidir. Taşra illeri ile taşra bucakları yerinden yönetimle yönetilmelidir. Merkezi yönetim tam merkezi olmalıdır. Yerinden yönetim de tam yerinden yönetim olmalıdır.
Bedenin bir yeri hasta ise bütün vücut hastadır. Bedenle beraber yaşamaya alışmış bir parça bedenden ayrıldığı zaman hemen yok olur. Başka canlıların parçası olamaz. Kürt sorununu çözmek ülkeyi parçalamaktır. Ülke sorununu çözmeliyiz. Geçmişe dönmekle değil, hali aşmakla bu sorunlar çözülebilir. Doğru olan bir tektir. O da Adil Düzendir.
Yorum: Bundan 10 000 sene önce yaşamış birisini diriltsek ve ona bilgisayar programlamayı öğretsek hiçbir sıkıntı çekmeden öğrenir ve bizim bilgilerimize bilgi katabilir. Ama insanlık bilgisayarı bulmak için on bin sene beklemiştir. Birçok peygamber ve filozofun çetin çabaları ile bu seviyeye ulaştık. Hazreti İsa’yı devre dışı bırakın, Avrupa uygarlığı olur mu idi? Neden ondan önce on binlerce yıl onlar yaşadılar ama olamadı.
1) Türkiye bölgelere ayrılacak. İstanbul, Bursa, İzmir, Adana, Diyarbakır, Van, Erzurum, Samsun, Kayseri, Konya, Afyon, Eskişehir, Ankara. Her bölge ona yakın ilden oluşacak. Merkez illerin yönetimi merkezi olacaktır. Yani Ankara’dan atanmış vali tarafından yönetilecektir. Bu belki asker menşeli olacaktır. Yani orgeneral olacaktır. Her bölge merkezine bir ordu yerleştirilecektir. O ordu o bölgeden olmayan er ve subaylardan oluşacaktır. O bölgede askerlik yapmak istemeyen ve o bölgeden olmayan kimseler ordularını kendileri seçecektir. Ordu komutanları tamamen bağımsız olup sadece Devlet başkanına bağlı olacaktır. Devlet başkanından başka ordunun içyapısına kimse karışmayacaktır. Halk kendi meşrebine uygun orduyu seçecek. Bir de yarın kimle savaşacağını bilerek seçecektir. Mesela bir Şii İran’la savaşmamak için Van’ı seçmeyecektir.
2) Bölge merkezleri dışında kalan taşra illeri tamamen bağımsız olacaktır. Kendi dillerini kendileri seçecek ve lise öğrenimini kendi dilleri ile yapacaklardır. Her il kendi iç güvenliğini kendi halkından oluşmuş jandarma teşkilatı tarafından koruyacaktır. Jandarma genel komutanlığı lağvedilmelidir. Polis soruşturma teşkilatı haline getirilmelidir.
3) Üniversiteler bölge merkezlerinde kurulmalıdır. Yalnız Türkçe tedrisat yapmalıdırlar. Yabancı dille veya yerel dille tedrisat yasaklanmalıdır.
4) Vatandaşlar bölge merkezlerindeki iller ile bu illeri birbirine bağlayan Karayolları şeritlerinde tamamen serbestçe iş kurup ev yapabilmelidirler. Taşra illerde yerleşebilmek için oralardaki farklı yöneticilerin izni gerekmelidir.
5) İller ilçeler, ilçelerin merkez bucakları il merkez yönetiminde yönetilmelidir. Taşra bucakları ise bağımsız olmalıdır. Merkezin dayatmacı yasaları yerine serbest sözleşmelerle oluşmuş özel hukuk ekolleri geçerli olmalıdır. Kamu hukukunda ise her bucak kendi hukukunu kendisi oluşturmalıdır. Devletin varlığını tehlikeye düşürmeyen bir demokrasiye, ülkenin birliğini bozmayan yerinden yönetime gerek vardır. Eyalet sistemi tehlikelidir. Bölünmeye sebebiyet verir. Yüzde birlik güç oluşturacak iller ise devletin birliğini bozacak tehlikeler oluşturmadan kendi istedikleri gibi yaşarlar.