Hadımlık iğnesi yokken, orayı orakla keserlerdi
1281 Okunma, 0 Yorum
Murat Bardakçı - HaberTürk
Recep Yıldırım

AK Parti'li hanım milletvekilleri Aşkın Asan ile Alev Dedegil, çok haklı olarak, çocuklara cinsel saldırıda bulunanların hadım edilmelerini öngören bir kanun tasarısı hazırladılar. Tasarı, bana geçmişteki hadım etme ameliyatlarını, özellikle de ameliyatların en başta gelen mağdurları olan haremağalarını hatırlattı. Tıp teknolojisinin ve anestezinin henüz gelişmemiş olduğu asırlarda uygulanan hadım etme metodlarından bazıları, bu sayfada ayrıntılarıyla yeralıyor. Ama, içiniz kaldırmayacaksa, ameliyatın nasıl yapıldığını anlatan bölümü okumanızı pek tavsiye etmem...

AK Parti'nin iki hanım milletvekili, Aşkın Asan ile Alev Dedegil, çocuklara cinsel saldırıda bulunanların hadım edilmelerini öngören bir kanun tasarısı hazırlamışlar. Tasarının kanunlaşması halinde, tacizciler halen yürürlükte olan 15 yıl hapis cezasına çarptırılıp daha sonra hadım edilecekler ama erkeklikleri bıçakla değil, kimyasal yollarla öldürülecekmiş.
Tasarıya göre, cezasının bir bölümünü çeken mahkûma iki seçenek sunulacak. Cezanın geri kalan kısmını da yatmak yahut ilâç vasıtasıyla hadım edilmek kararını mahkûmun kendisi verecek. Mahkûmun hadım edilmeyi seçmesi halinde erkekliği üç ayda bir verilecek haplarla ve yapılacak iğnelerle öldürülecek. Haplar ve iğneler sayesinde suçlunun testosteron hormonu azalacak ve cinsel isteği de ortadan kalkacak.

HUKUKÎ ÇALIŞMA

Türkiye'nin gündemine Aşkın Asan ile Alev Dedegil'in hazırladıkları tasarı sayesinde giren ilâçla hadım etme metodu, diğer memleketlerde aslında senelerden buyana uygulanıyor. Tasarının sahipleri, uygulamanın Birleşik Amerika'da sekizi mecburi olmak üzere, 16 eyalette hâlen vârolduğunu söylüyorlar.
Amerika'da, Yüksek Mahkeme'nin 1985'te verdiği karara göre mahkûmun isteği dışında ve ameliyatla hadım edilmesi yasak. Mahkûm, sadece ilâç vasıtasıyla hadım edilebiliyor. Operasyonun yasal bir uygulama halini alması için İngiltere, Fransa, Almanya, İsveç, Danimarka, İspanya ve Polonya gibi Avrupa ülkelerinde de hukukî çalışmalar yapılıyor.

ÇEK İŞKENCESİ

Çek Cumhuriyeti'nde ise çok daha katı bir sistem bulunuyor; ıslah olmayacağı anlaşılan tecavüz suçlusu, ameliyatla ve zorla hadım ediliyor. Avrupa Birliği, Çek Cumhuriyeti'nde son on sene içerisinde 90'dan fazla mahkûmun ameliyat masasına yatırıldığını söylüyor, operasyonun mahkûmun arzusu dışında yapılmasından dolayı da "işkence" demek olduğunu iddia ediyor, Çekler ise uygulamanın "tıbbî" olduğunu söylüyorlar.
AK Parti'li hanım milletvekilleri Aşkın Asan ile Alev Dedegil'in hazırladıkları tasarı, bana Batı dünyasının günümüzdeki uygulamalarının yanı-sıra, geçmişteki hadım etme ameliyatlarını, özellikle de ameliyatların en başta gelen mağdurları olan haremağalarını hatırlattı.
Tıp teknolojisinin ve anestezinin henüz gelişmemiş olduğu asırlarda uygulanan hadım etme metodlarından bazıları, bu sayfada ayrıntılarıyla yeralıyor. Ama, içiniz kaldırmayacaksa ameliyatın nasıl yapıldığını anlatan bölümü okumanızı pek tavsiye etmem...

Haremağalarının aşkları romanlara konu olmuştu

HADIM etme âdeti, binlerce sene öncesine uzanır.
Osmanlı Sarayı'ndaki beyaz ve zenci ağaların benzerleri Çin'de, Mezopotamya'da, Roma'da, Bizans'ta ve Osmanlılar'dan önceki Türk-İslâm devletlerinde de vardı. Hattâ, 19. yüzyıla kadar, Avrupa'daki bazı kilise korolarında seslerinin kalınlaşmaması ve ince kalması için hadım edilmiş "kastrat" denen erkekler de bulunurdu.
"Akağalar", yani beyaz hadımlar sarayın değişik yerlerinde, "karaağalar" yani zenci hadımlar ise haremde görev alırlardı ve "haremağaları", işte bu zencilerdi.
Ancak, bazı hadımların erkeklikleri yapılan bu vahşi ameliyata rağmen hâlâ devam eder ve rezaletlerin çıktığı da olurdu. Bu gibi hadiseleri önlemek için tedbirler alınır, meselâ Osmanlı Sarayı'nda hadımların en çirkinleri istihdam edilirdi. Emevi Halifesi Muaviye'nin hanımı Fahite'nin sarayında da, sadece yaşlı hadımlar vardı.

DARÜLÂCEZE'YE GİTTİLER

Karaağalar, 16. yüzyılın sonunda itibaren sarayda çok güçlendiler. Üçüncü Murad'ın Mekke ve Medine'deki vakıfların idaresini de bu ağalara vermesi üzerine güçleri daha da arttı ve bazı ağalar, bazen sadrazamın tayininde yahut azlinde bile tek söz sahibi oldular.
Hadımlardan, Osmanlı Tarihi boyunca çok sayıda devlet adamı da çıktı. Meselâ, Atik Ali Paşa, Hadım Sinan Paşa, Hadım Süleyman Paşa, Hadım Hasan Paşa gibi veziriazamlar, yani o zamanın başbakanları, o mevkiye yükselmeyi başarmış beyaz hadım ağalarıydılar.
Hilâfetin 1924 Mart'ında ilga edilip hanedan mensuplarının Türkiye sınırları dışına çıkartılmalarından sonra saraylarda yaşayan kimse ve harem de artık mevcut olmadığı için, ağalar da emekli edildiler. Yaşları ilerlemiş olan ağalar ise, Dârülâcezeye yatırıldı.
Haremağaları, batı dünyasında olduğu kadar doğuda da asırlar boyunca hep merak edildiler ve 20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren romanlara da konu oldular.
1913'te yayınlanan ve yazar ismi olarak "M.S." rumuzunun kullanıldığı "Zifaf Gecesi-Harem Ağası'nın Muaşşakası" isimli küçük roman, zenci ağaların yanısıra yapay erkeklik organını da konu alan ilk Türkçe kitaptı.
Romanda, hadım edilmiş bir zenci olan haremağası Anber'in Envare adındaki bir genç kıza olan aşkı anlatılıyordu. Anber Ağa, sürekli evlilik hayalleri içerisindeydi ve etrafındaki kızlar, erkekliğinin olmadığını bilmelerine rağmen, parası için Ağa ile evlenme yarışındaydılar, Anber Ağa bu kızlardan Envare'yi seçmişti.
Ama, Envare ile diğer kızların bilmedikleri birşey vardı: Erkekliği olmayan Anber Ağa, ilişkide bulunabilmek için, İtalya'dan yapay bir erkeklik âleti getirtmişti. Envare'yle nikâhlarının kıyılmasından ve gerdek odasına girmelerinden hemen sonra âletin kutusunu açmış ama kutuya saklanmış olan bir yılan, Ağa'yı ısırmıştı.
Zifâf odasından, Ağa'nın cesedini çıkartılacak, Envare ise çıldıracak ve bir akıl hastanesine kapatılacaktı.

Vahşi ameliyatın usulü, işte böyleydi

BU, insanoğlunun binlerce sene boyunca uygulamaktan çekinmediği kanlı ve ıstırab dolu bir ameliyatın hikâyesidir.
Hadım etme operasyonu, eski devirlerde üç şekilde yapılırdı: Ya penis ve testisler tamamen kesilir, ya sadece yumurtalıklar alınarak sperm üretimine son verilir yahut yumurtalıklar kesilmez ama ezilirdi.
Osmanlı Sarayı'na girecek beyaz yahut siyah ağalar için bu metodlardan birincisi tatbik edilir, yani cinsel organ ile yumurtalıklar tamamen kesilirdi. Ancak, ameliyatın İstanbul'da yapılmaması, yani ağa adayının imparatorluk başkentine hadım edilmiş şekilde gelmiş olması şarttı ve operasyonun merkezi genellikle Mısır idi.

GÜMÜŞTEN TIKAÇ

Hadımlara tatbik edilen vahşi ameliyat, şöyle yapılırdı:
¦ Göbeğin altı ve baldırlar, aşırı kanamayı önlemek için bandajlarla sarılırdı. Hadım edilecek kişi sırtüstü yatırılır, operasyon bölgesi enfeksiyon riskini azaltmak için acı biber karıştırılmış su ile üç kez yıkanırdı.
¦ Ameliyat bölgesi iyice temizlendikten sonra, orağa benzeyen küçük bir bıçak vasıtasıyla testisler ve penis, mümkün olduğu kadar dibinden kesilirdi.
¦ Penisin kökündeki kanala gümüş bir iğne yahut metal bir çubuk sokulur ve idrar akışı geçici bir süre için durdurulurdu.
¦ Yara, iltihabı ve kanı emmesi için soğuk su içine yatırılmış kâğıtlarla kapatılır ve üzeri sarılırdı.
¦ Sargı tamamlanınca, hadım hemen yürütülür ve daha sonra yatırılırdı. Hasta hem tuvalet ihtiyacını gideremeyeceği, hem de yarası nedeniyle büyük acılar çektiğinden, üç gün boyunca su içmesine izin verilmezdi.
¦ Ameliyatın üçüncü gününde sargılar açılır, gümüş iğne yahut metal çubuk çıkarılır ve hasta, idrarının aniden bir şelâle gibi akmasından büyük rahatlık duyardı. Hadım idrarını yapabildiyse, tehlikeyi atlatmış olurdu ama eğer yapamazsa idrar kanalları enfeksiyon kapmış ve şişmiş demekti. Birkaç gün sonra, büyük acılar içerisinde ölümün gelmesi artık kaçınılmazdı (N. M. Penzer'in "Harem" isimli eserinden).

Yorum:

Ak partili iki hanım milletvekilinin çocuklara cinsel saldırıya ceza olarak faili hadım etme yönündeki kanun tasarısının üzerine Osmanlı'da hadım edilme olaylarına değinmiş yazar. İslam'a göre zinanın cezası niteliğine göre değiştiğini biliyoruz. Bu niteliklerin içerisinde çocuk istismarının olması durumunda hadım etme yöntemi Allah'ın izin verdiği bir uygulama mıdır bunu araştırmak gerekir.

Osmanlı'da harem ağaları denen sarayın en özel kısımlarında görev yapan saray görevlileri, saraya alınırken erkeklikleri yok edilerek istihdam edilirlerdi. Bugün bu uygulamanın ne kadar vahşice olduğunu düşünebiliriz. İslamın bu konuya bakış açısı nasıldır acaba? Asırlarca şeriatla hükmedildiğini bildiğimiz, her uygulamanın bir fetvasının şeriata uygun olmasının arandığı bir devlette çok tartışılan kardeş katli ve yazının konusu olan harem ağaları uygulaması nereye dayandırıldı merak etmemek elde değil. Devletin ebed müddet yaşaması asıl gaye midir? Yoksa aslolan insanı yaşatmak değil midir?

 

Recep Yıldırım






Sayı: 8 | Tarih: 2.08.2009
Hayrettin Karaman
İHL meslek liseleri midir?
7350 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Ayşe Arman
Zulmün adı haşema
2070 Okunma
2 Yorum
Tayibet Erzen
Nazlı Ilıcak
Çocuklarımızı nasıl yetiştirelim?
1438 Okunma
4 Yorum
Fatma Karuç
Ahmet Hakan
Ertuğrul Özkök'le Umreye gidiyoruz
1318 Okunma
5 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Murat Bardakçı
Hadımlık iğnesi yokken, orayı orakla keserlerdi
1281 Okunma
Recep Yıldırım
Fikret Bila
"Çözüm'ün Dayandığı Sınır
1237 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir
Oktay Ekşi
Gül'ün Yanıtı
1218 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Ahmet Taşgetiren
Türkiye'nin rahatlaması
1211 Okunma
2 Yorum
Zübeyir Erol
Yılmaz Özdil
Açılım
1186 Okunma
Leyla Okta
Mümtazer Türköne
'Türk sorunu' var mı?
1186 Okunma
1 Yorum
Arif Ersoy
Bekir Berat Özipek
Milli görüş ve ‘necasetten temizlik’
1186 Okunma
Bünyamin Demir
Mehmet Altan
Allah benzetmesin
1180 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Ahmet Turan Alkan
Plâjda yoğurt yeme hakkı engellenemez!
1153 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Hakan Albayrak
Faiz Meselesi
1149 Okunma
Veysel İpekçi
Reşat Nuri Erol
Sermayenin yaptıkları ve korkuları
1147 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Mahir Kaynak
Türkiye'nin çözümü, Çözüme giderken
1135 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Toktamış Ateş
CHP ve "solcu olmak..."
1119 Okunma
Osman Eskicioğlu


© 2024 - Akevler