Başbakan Erdoğan anayasa tartışmaları henüz alevlenirken gündemi tamamen değiştirecek yepyeni bir öneriyle çıktı ortaya. 2012’den sonra “Başkanlık sisteminin düşünülebileceğini” söyledi.
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı süresi 2012’de bitiyor. Gerçi henüz hukuk açısından anlaşma sağlanmış değil: Gül’ün görev süresi 2012’de mi yoksa 2014’te mi bitecek? Gül’ün seçildiği günün anayasasına göre cumhurbaşkanlığı süresi 7 yıl. Ama seçimden hemen sonra yapılan referanduma göre 5 yıl.
Şimdilik ortalık sessiz ama 2012’ye gelindiğinde ortalık bu nedenle de tekrar karışacak.
Erdoğan, “başkanlık sistemini” pat diye ortaya atmasından anlaşıldığı kadarıyla Birleşik Devletler’i örnek alıyor. Zaten anlattığı bazı ayrıntılar da sadece Amerika’da var.
Başkanlık sistemi her yerde aynı uygulanan, belli kuralları olan bir sistem değil. Bugün pek çok ülkede başkanlık sistemi var ama hepsi de farklı. Çünkü sonuçta kuralları ülkelerin kendi durumları belirliyor.
Gelelim Erdoğan’ın ABD’yi örnek alan başkanlık sistemi önerisine. Her şey bir yana ABD’deki başkanlık sistemi federal yapıya dayanır. ABD 50 eyalete bölünmüştür. Her eyaletin kendi içinde ayrı parlamentosu ve yönetimi vardır. Eyaletler kendi kanunlarını kendileri belirler, valilerini, savcılarını, polis müdürlerini kendileri seçer.
Eğer Amerika örnek alınacaksa Erdoğan’ın kafasında bir tür “federal yapı” var demektir. Türkiye’nin idari yapısı eyalet haline getirilebilir ki şimdi bakan olan eski Başbakanlık Müsteşarı “Türkiye’nin eyalet yapısına geçmesi gerekir” demişti ve hazırlıklar bile yapmıştı.
Federal devlete geçişle birlikte örneğin Güneydoğu’da Kürtler için özerk bir bölge oluşturulabilir. Türkiye’nin diğer yerleri de özelliklerine göre 6 ya da 7 ayrı eyalete bölünebilir.
Başkanlık tartışmalarını “federal devlete geçiş” açısından da değerlendirmek gerekecektir önümüzdeki günlerde. Tabii bunun faydası ve zararı konusu çok ayrı tartışma konusudur.
Bu arada “başkanlık sistemine” hemen karşı çıkmak da istemiyorum. Çünkü başkanlık sistemi ile yasama-yürütme ve yargı erklerinin birbirini denetlemesi daha güçlü olabiliyor. Ayrıca Kıbrıs’taki yarı başkanlık sistemi de sonuçta bizim eserimiz. Demek ki olabiliyor. Konunun enine boyuna üzerinde durulacaktır nasıl olsa.
Yorum
Anayasa değişiklik çalışmaları devam ederken, gündem değiştirme konusunda çok maharetli olan, Sayın Başbakanımız yıllar önce değişik siyasi parti liderlerinin de, gündeme getirdiği başkanlık sistemi tartışmalarını bir anda ülke gündemine atıverdi.
Muhalefet liderleri her zaman ki gibi olaya bodoslama dalı verdiler ve Erdoğan tek adam olmak istiyor, yargıyı, yürütmeyi ve yasamayı eline alarak Tayyip Erdoğan kanunlarıyla yönetilmeye başlayacağız diye feryat figan etmektedirler. Şimdi anlamadığımız konu Tayyip Erdoğan’dan ne kadar korkarlar ve anlamadığımız bu millet Sayın Erdoğan’ın babasının tapulu malı mı ki her seçimde oyları Sayın Erdoğan’a verecek ve onu baş tacı edecek. Bu siyasiler bu milleti hiçbir şey den anlamaz ahmak insanlar olarak mı görüyor, onlar hiçbir şey bilmez, iyiyi doğruyu seçemez mi diye düşünüyorlar.
Demokratik bir düzenden de bahsetseler, başkanlık sisteminden de bahsetseler ya da padişahlık sisteminden de söz etseler Allah’ın emir ve yasaklarını hüküm sürdüğü adil bir düzen kurulmadığı sürece hiçbir şey bu ülke insanının huzur ve mutluluğuna tam mana da hizmet etmeyecektir ve sadece benim yaptığım daha iyi mantığı sürüp gidecektir.
Selam ve dua ile…