İŞSİZLİK, birçok aileyi alevden diller gibi sarıp yakıyor.
Vatandaşa soruyorlar: “Derdin ne?”
Büyük bir çoğunluk haykırıyor: “İş istiyorum! Çalışmak istiyorum!”
Oysa iş de yok, para da... Bu sorunu çok ciddiye almak gerekiyor ama iktidar cephesi “Anayasa değişikliği” diyor, “Referandum” diyor, “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu Meclis seçsin” diyor, her gün yeni bir gündem yaratıyor ama işsizlik ve yoksulluktan söz eden olmuyor!
Tuzu kuru olalar, işsizliği kâğıt üzerindeki istatistik rakamlarından ibaret sanıyorlar!
İşsizlik oranı yüzde 14'e yükselmiş, genç nüfusun yüzde 24'ü işsizmiş, umurlarında mı?
“Eee... Ne var bunda?” gibisinden geveleyenleri gördükçe tüylerimiz diken diken oluyor!
Her işsizin ardında bir aile dramı yatıyor. İşsizlik, ateşten gömlek gibi bireyleri sarıp yakıyor!
* * *
Türkiye'nin gerçek gündemi, “Kafes Eylem Planı”, “Balyoz harekâtı”, “Ergenekon soruşturmaları” değil, İŞSİZLİKTİR!
Demokrasilerin önündeki en ciddi engel, her zaman işsizlik ve açlık olmuştur.
Yoksul kesim arttıkça, muhtemel tehlikelerin de güçlendiği görülüyor.
İşsizlik sorununa “Ne var yani? İki puan daha artmış!” diye bakmak yanlışların en büyüğüdür! Bugün, resmî rakamlara göre 3 milyon 361 bin insanımız işsizliğin pençesinde kıvranıyor. Gerçek rakam bunun üç katı mı, dört katı mı, Allah bilir!
* * *
Bol bol açılmış üniversitelerimiz var. Gençlerimiz okuyor. Bundan mutluluk duyuyoruz. Fakat bu üniversiteleri bitirenler işsiz kaldıktan sonra okumak neye yarıyor?
Uzun süredir görmediğim bir arkadaşıma rastladım. Basın dünyasının yakından tanıdığı bir isimdi bu... Hal hatır sorduk. Ağlar gibiydi. “Sorma” dedi “Bizim oğlan, teğet geçen(!) krizde işini kaybetti. İki üniversite bitirmiş, yabancı dil bilen yetişkin bir gencin işsiz kalması çok acı! Bir yılı aşkın süredir ona ben yardım ediyorum. Utancından yüzüme bakamıyor zavallı. Çok üzülüyorum, çook!”
Ülkemizde her dört genç insandan biri işsiz! Buna kim çare bulacak? “Kriz teğet geçti” demekle işler düzelmiyor! Birçok insanımız can derdinde iken, onlar nelerle uğraşıyorlar?
“Tok açın halinden anlamaz!” sözü bugünler için söylenmiş sanki...
* * *
İstanbul'da birçok kahvehaneyi dolaştım, sohbetlere kulak verdim.
Halkın gündemi, siyaset ağalarının gündeminden çok farklı!
Konuşulan bir numaralı konu, işsizlik ve geçim derdi!
Vatandaş için önemli olan ekonomidir, yaşam düzeyidir, işsizliktir, çarşı-pazar fiyatlarıdır. Mutfaklarda dert kaynıyor! Sokağın sesini duymak lazım!
* * *
Ülkenin görünümü hiç iç açıcı değil ne yazık ki...
Sahtekârlık aldı yürüdü... Büyük kentlerde göz göre göre her şeyin sahtesi satılıyor...
Fuhuş, kanser gibi toplumu sarmış durumda... Kartzedeler intihar ediyor...
İşsiz kalan insanlar, gelecek korkusu içine giriyor, umutsuzluk felaket getiriyor.
Cinnet geçirip karısını, kızını, kundaktaki oğlunu kesenleri üçüncü sayfa haberlerinde okuyoruz. Öte yandan, vurgun vuranlar, adamını bulup malı götürenler de çok!
Peki, bu ülke nasıl düzlüğe çıkacak?
İnsanlarımızın bilinçlenmeleri için önce daldıkları uykudan uyanmaları gerekiyor!
Yorum:
2001 yılında 9,2 milyar dolar askeri gideri olan Türkiye, 2002 yılında 10,1 milyar dolar harcamıştı. Türkiye'nin 2003 yılı harcamaları ise doların 2000 yılındaki kur hesaplamalarına göre 9,9 milyar dolardır. 240'tan fazla örgüt G8 ülkelerine çağrıda bulundu; iki buçuk günlük askeri harcamalarından vazgeçmenin her yıl altı milyon anne ve çocuğun hayatını kurtaracağını anımsattı. Bu yılki askeri harcama 10,2 milyar dolardır.
Türkiye 2008 orduya yapılan 30,936,000,000 harcamayla dünyada 11. sırayı almıştır elimizdeki bu sonuca dayanarak ekonomin ve işsizliği üç siyasi sorunun çözümüne bağlı çünkü para EGE, KIBRIS,ve KÜRT sorunu için savunmaya gidiyor. Bu üç sorun çözülürse savunma harcamaları azalır.
Siyasi reform yapıldıkça ekonomik reforma para kalmayacak büyüyemeyecek büyüyemeyince işsizlik bitmeyecek, bu Türkiye’yi çürütecek.