İktisat stratejisi
1286 Okunma, 0 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

     

İktisat Stratejisi

 27.27.03.2010

Cumartesi 

-Türkiye’de iktisadi sorunların çözümü piyasanın işleyişine bırakılmış görünüyor ve bütün hesaplar parasal büyüklüklere göre yapılıyor. Mesela işsizliğin önlenmesinin yatırımlarla önleneceği düşünülüyor ama bu yatırımların hangi alanlara yapılacağına piyasanın karar vermesi bekleniyor. Oysa bir strateji belirlenebilir ve ekonomi bu stratejiye göre yönlendirilebilir. Bu konudaki önerilerimi şöyle özetleyebilirim:

 

- Adil Düzende ana kural vardır: “makro da planlama, mikroda serbestlik”  kuralıdır.

Önce yatırımla üretim arasında ki denge planlanmalıdır. Bu inşaat sektöründe kredilerle yapılacak yapıların işçilik bedeli sabit tutularak sağlanır. Sonra tüketim mallarının üretim miktarları planlanmalıdır. Bu da selem senedi ile sağlanır, ihracat ve ithalat arasındaki denge sağlanmalıdır. Bu da selem kredisi ile sağlanır. Yani Adil Düzen fiyatlara ve ücretlere müdahale etmeden girişimciliği kısıtlamadan tekel oluşturmadan ekonomide faizsiz kredi yolu ile dengeleri kurma düzenidir.  

 

- Tarım öncelikli alan olarak belirlenmeli ve ileri teknolojilerin optimal büyüklükteki işletmeler tarafından uygulanması sağlanmalıdır. Bu tarım alanlarının birleştirilmesini gerektirir. Bu amaçla kamulaştırma ya da birleşmeleri teşvik edecek bir model kullanılır. Bu iş için gerekli finansman Merkez Bankası tarafından sağlanır. Bunun enflasyona sebep olacağı endişesi yersizdir. Toprağını satan köylü bunu tüketim amacıyla harcamaz. Bu para onun tasarrufudur ve muhtemelen taşınacağı yeni yerde yani şehirlerde konut alımında kullanır. TOKİ bu evlerin sağlanmasında yardımcı olabilir ve sonuç olarak tarım kesimi borçlu, Merkez Bankası alacaklı olur.

- Adil Düzende yatırım toprak, sanayi üretimi demir, tarım üretimi buğday ve ticaret altın parası ile yapılır. Bunların kurları bunlar arasında dengeyi sağlar. Siz yatırıma kredi açarsanız herkes iş bulur ülke imar edilir ama insanlar aç kalır. Tüketim malları çok pahalanır. Tüketim kredisini fazla verirseniz bu sefer fiyatlar çok düşer ve mallar elde çürür. Mahir Bey’in müdahale önerisi yerinde ama mekanizma çalışmaz. Önce enflasyona sebep olur, sonra da tarım ürünleri zebil olur.

- Tarım kesiminde artan üretim burada tüketilmez. Çünkü oradaki halk zaten tarımsal ürüne doymuştur ve başlangıçta artan gelirini borcunu ödemekte kullanır. Daha sonra tarım ürünleri fiyatı düşer ve şehirlere gönderilen tarım ürünleri hızla artar.

-  Gelirin artışı tarım ürünleri tüketimini artırmaz. Borçların ödenmesinde kullanılır. Enflasyon da yapmaz. Bu Teşhis tamamen yerindedir. Gelirin artışı sanayi ürünlerinin tüketimini kamçılar. Dolaysı ile tarıma verilen kredi sanayiye de verilmiş olur. Burası da doğru teşhisti , yararlıdır, ama tarım ürünlerinin gereğinden fazla üretilmesi fiyatları çok düşürür.Tarım sektörünü zora sokar, gelecek yıllarda tarım üretiminden caydırır burası zararlıdır. Adil Düzende selem senedi ile tarım üretimi ihtiyaca göre sınırlı tutulur, köylerde artan emek küçük sanayi işletmelerinde değerlendirilir.

- Tarım ürünleri insan ihtiyaçlarında en ön sırada yer alır ve bu sağlanmadıkça diğer mallar talep edilmez. Yıllar önce yaptığım bir çalışmada insan ihtiyaçlarının üst üste konulmuş küpler gibi olduğunu, en alttaki çekilirse hepsinin kırılacağını yazmıştım. En altta gıda ve barınma geldiği için bunlar sağlanmadan diğer mallara talep olmaz. Ancak bazı insanların bu temel ihtiyaçları karşılanmasa bile diğerleri daha önemsiz malları talep edebilir. Bu durum bir yandan açlık ve işsizliğin olduğu, diğer yanda lüks tüketimin arttığı bir ekonomi modeli oluşturur.

- İnsan emeği önce tarımda harcanır. Bununla yaşarız. Artan emek tarımda değerlendirilemez. Sanayide kullanılır. Konforlu hayatımızı ve üretim teknolojimizi sağlar.Sanayi  ürünlerinin tüketimi de sınırlıdır.Ayrıca inşaata ve kültüre de emek ayırmamız gerekir.Bunların makro da planlanması gerekir. Adil Düzende bu dengeler para çeşitliliği ile sağlanır, kültüre ayrılacak emeğin dengelenmesi ise işsizlik payı ile gerçekleşir. İşsizlere yani kültür çalışanlarına ayıracak pay ile dengelenir. Pay büyükse insanlar işe gitmez, kültür yaparlar, pay küçükse kültür yapanlar azalır. Adil Düzende her şey dengededir. Adil Düzen kelimesi denge düzeni demektir.

-Bir ülkede herkesin iş bulduğu bir durumda onların talep edeceği malların da üretilmesi gerekir. Genel kanı piyasanın kendini bu talebe göre uyarlayacağı biçimindedir. Ancak gıda maddelerinde fiyat artışı üretimi artırmaya fırsat vermeden maliyetleri artırır. Çünkü emeğin de bir maliyet vardır ve gıda maddeleri bunun en önemli bölümünü teşkil eder.

- Gıda maddelerinin uzun zaman stok edilmesi mümkün olamadığından arz ve talep kanunlarına göre büyük piyasalarda dengelenemez.Arz ve talep kanunlarını burada çalıştırabilmemiz için Adil Düzende halka ön ödemeli sipariş kredisi verilir. Selem kredisi budur. Halk peşin para ödeyerek yıllık ihtiyacını yılbaşında peşin ödeyerek sipariş verir. Böylece yıllık ihtiyaç yılbaşında halk tarafından tespit edilmiş olur.

-  Bu yazıdan hoşlanılmayacağının farkındayım. Ancak piyasa ekonomik hayatın yaşandığı ortamdır ve herhangi bir plan yapmadan, bir strateji belirlenmeden her şeyi piyasanın işleyişine bırakmak bir ormanda yaşamak gibidir. Oysa ekonomi mutlaka yönlendirilmeli ve bu yönlendirmede sadece parasal büyüklükler değil onun arka planındaki mal hareketleri de hesaba katılmalıdır. İnsanlara iş bulmak kolaydır. Verimlilik artıyor ve aynı miktardaki mal daha az insanla üretiliyor. Hızla artan nüfus nerede kullanılır sorusunun cevabı yeni ve lüzumsuz işler yaratmaktır. Bu eskiden de böyleydi. Mesela Mısır piramitleri yapılmasaydı o insanlar nasıl karnını doyuracaktı? Şimdi de yeni piramit benzeri işler yaratır herkese iş bulabiliriz. Siz onların yiyecek, içeceklerini ve barınacak yerlerini üretin yeter.

- Serbest piyasa çalışmadığı içindir ki sosyalizm ve karma ekonomi uygulamaları yapılmaya başlamıştır. Bu gün saf sosyalizm ve kapitalizm kalmamıştır. Herkes karma ekonomi içinde çalkalanmaktadır. Karma ekonomi kuralsız ekonomidir. Adil Düzen değişik görüşleri sentezleyen sistemdir. Bütün sistemlerin kötü taraflarını atmış ve iyi taraflarını almış karma değil sentezlenmiş sistemdir.Mahir Bey’in temenni ettiklerini gerçekleştirecek mekanizmadır. Mahir Bey artık düşünmeye başlamıştır. Adil Düzen üzerinde durmayı da kabullenebilir. Bizim yanlışlarımızı gösteren bir Adil Düzen kitabı yazarsa en çok bizi memnun eder.

 

Anayasa

23 Mart 2010 Salı

 

Özet Yazı:

Devlet içindeki kurumları uyum içinde çalıştıracak Anayasaya ihtiyaç vardır. Millet iradesi ile iktidar olan güç dış güçlerin yönlendirdiği seslere karşı Anayasa korumalıdır. Yargı bağımsız ama devletin koruyucusu olmalıdır. İktidar hakimleri atamakla değil kanunları çıkarmakla etkin olmalıdır. Darbeler tehdit algılamasına karşı yapılmıştır. Uydurma tehdit algılaması sorgulanmalıdır ve önlenmelidir. Gerçek tehditler de  hukuk dışı da olsa önlenmelidir. Medyada hedef bir, yollar farklı olmalıdır. Kar amaçlı bir basında bu sağlanamaz. Anayasa kurumları etkisizleştirmek için değil kendi sahalarında daha etkili hale getirmek için yapılmalıdır.

 

 Özet Yorum:

Yansız bağımsız etkin ve saygın yargı kurumu oluşturulmadıkça devlet var olamaz. Devletin kurumları arasında denge sağlanamaz. Kurumlar ile halk arasındaki ilişki sağlıklı bir şekilde kurulamaz. Yansız bağımsız,etkin ve saygın yargı ancak hakemler sistemi ile sağlanabilir. Teşhis yeterli değildir. Tedaviye de ihtiyaç vardır.

  

İktisat Stratejisi

Ekonomi yönlendirilmelidir. Öncelikle tarım alanları birleştirilmelidir. Alınan tarlalarım bedelleri enflasyon yaratmaz. Artan tarım ürünü köylerde tüketimi artırmaz. Ürün ucuzlamaya başlar. Gıda maddeleri fiyatları artışı üretimi dengelemez. Ekonominin dengesi yönlendirme ile kurulmalıdır. Artan nüfusa gıda ve barınak bulunursa denge kurulur.

 

Özet Yorum:

Makro da tarım planlaması yapılmalıdır. Tarım parselasyonu aile tarımının uygulandığı aile tarımı uygulamasına göre parsellerin büyüklükleri plana göre yatırım yapmak isteyenlere faizsiz kredi verilmelidir. Aile tarımı küçük yan sanayi kredileri ile desteklenmelidir. Boş zamanlar sanayide değerlenmelidir.

 

Süleyman Karagülle






Sayı: 42 | Tarih: 28.03.2010
Reşat Nuri Erol
Ölçme, tartma ve para
2650 Okunma
Ilker Ardic
Ahmet Hakan
Postmodern vaizler dönemi başlamıştır
1818 Okunma
9 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Niyazi
İlim ve ideoloji
1346 Okunma
Abdurrahman Erol
Mümtazer Türköne
Yar-Par
1335 Okunma
Arif Ersoy
Hayrettin Karaman
Fetva kaldırılamaz
1323 Okunma
Hilmi Altın
Dücane Cündioğlu
Kindî'den Freud'a hüzne dair notlar
1318 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Ebubekir Sifil
Büyük Resmi Görmek
1289 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
İktisat stratejisi
1286 Okunma
Süleyman Karagülle
Ruşen Çakır
Nevruz’un ortaya çıkardığı, yüzleşmemiz gereken ge
1274 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Deli Dumrul gibi
1267 Okunma
Emine Hocaoğlu
Fikret Bila
Süreç sıkıntılı geçecek
1253 Okunma
Harun Özdemir
Fehmi Koru
Anayasayı değiştirirken
1237 Okunma
Ahmet Kirtekin
Nazlı Ilıcak
Anayasa değişikliği ve beklentiler
1236 Okunma
Fatma Karuç
Ali Bulaç
Anayasa değişikliği
1227 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Mehmet Altan
İran Anayasası’nda 12 Eylül
1213 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Rahmi Turan
Önce uyanmak lazım!
1212 Okunma
Serdar Turan
Toktamış Ateş
Anayasa değişikliği
1164 Okunma
Osman Eskicioğlu
Zülfü Livaneli
İslam ülkeleri için ideal hükümet modeli
1158 Okunma
Ali Bülent Dilek
Can Ataklı
CHP Tarihi Bir Hata Yapıyor
1148 Okunma
Mesut Karaaytu
Oktay Ekşi
Önce Maksadı Konuşalım
1135 Okunma
Vahap Alma