Kürt açılımı, AK Partili milletvekillerini birbirine düşürdü. Kızılcahamam'da, Ankara milletvekili Zeynep Dağı'nın sıradan bir cümlesi, Alevi açılımında önemli bir rol oynayan İstanbul milletvekili Reha Çamuroğlu'nda öfke patlaması yarattı. Dağı, İttihat ve Terakki'yi eleştirmiş, "Üzerimize sıçrattığı pisliklerden temizlenmeliyiz; korkuyla yapılan siyaset Onur Öymenler yaratır" demiş. Çamuroğlu, bu açıklamaları "cehalet ve densizlik" olarak nitelendiriyor. "Cumhuriyeti İttihatçılara borçluyuz; Atatürk, İsmet İnönü, Mehmet Akif Ersoy da İttihatçıydı. Bugün, Türk milleti varsa İttihatçılar sayesindedir" diye konuşuyor. Herkes gerçeğin tek bir yüzünü yansıtmakta. Ama Türkiye genelinde, genelde liberal aydınlar, İttihat ve Terakki'yi, orduyu siyasete sokan, tepeden inmeci ve vesayetçi bir yapı gibi görür. Gizli bir örgüt olarak kurulan İttihat ve Terakki, askeri de etkilemek suretiyle Abdülhamit'e karşı darbe yapmış, daha sonra da, hürriyetten nasibi olmayan bir rejim kurmuştu. Hoşa gitmeyen insanların el altından temizlenmesi de işin cabası. Türkiye'de "İttihatçı zihniyet" derken, işte bu otoriter yönetim biçimi eleştirilir.
***
Kızılcahamam toplantısında, Murat Başesgioğlu da, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ı tenkit etmiş. "Neden Türk sözcüğünü ağzınıza almıyorsunuz?" diye sormuş. Çamuroğlu, Başesgioğlu'na hak veriyor: "Birçok etnik unsur var, ancak tek bir millet var, o da Türk milleti. Sayın İçişleri Bakanı bunu hiç telâffuz etmeyecek öyle mi? Bu bizimle dalga geçmektir. Türklük bir etnik unsur değil, bir ulusun adıdır."
Reha Çamuroğlu, değerli bir öğretim üyesi. Ama bu tavırlarını görünce, "Acaba, başka türlü bir rahatsızlığı mı var partide?" diye düşünmeden edemiyorum. Neredeyse, Beşir Atalay'ı, Türk milletine ihanetle suçlayacak. Bir insanın vatansever olduğunu sürekli ispatlamaya ihtiyacı mı var? Ve vatanı bölmek istemediğini Atatürk, Türk gibi kelimeleri ağzından düşürmeyerek mi gösterecek?