Bir şehir nasıl uygar olur
1434 Okunma, 2 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

25.11.2009

EĞER bir şehrin ahalisi...

Tahammüllü ise... Başkalarının yaşam biçimine saygı duyuyorsa... Şiddeti sevmiyorsa... İlk tepkisi taşa sarılmak değilse... Linç kültürüne prim vermiyorsa... Kendisi gibi düşünmeyenlere saygı duyuyorsa... Şiddeti benimsediklerini düşündükleri insanlara karşı kendisini polis yerine koymuyorsa... Parti konvoylarını taşlamayı düşman taşlamak olarak görmüyorsa...

O şehirde isterse bütün kadınların başı örtülü olsun...

O şehir uygar bir şehirdir...

* * *

Eğer bir şehrin ahalisi...

Tahammüllü değil ise... Başkalarının yaşam biçimine saygı duymuyorsa... İlk fırsatta eline taşı alıyorsa... Linç görüntüleri vermekten kaçınmıyorsa... Şiddeti benimsediklerini düşündükleri insanlara karşı kendisini güvenlik gücü yerine koymaya kalkıyorsa... Parti konvoylarını taşlamayı düşman taşlamak olarak görüyorsa... Bir arada barış içinde yaşamanın yollarını aramak yerine yerdeki taşlara sarılıyorsa...

O şehirde isterse bütün kadınların başı açık olsun...

O şehir uygar bir şehir değildir.

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

Yorum:

Başörtüsü saçı gizlemek için mi emredildi?

Ahmet Hakan burada iki paragraf oluşturmuş. Aslında burada yapması gereken ilk paragraftaki “başı örtülü” ile ikinci paragraftaki “başı açık” lafızlarını yer değiştirmesidir.

Çünkü;

Ben başı açıkların yaşam biçimine saldıran, saygısızca davranan, başını zorla örttürmeye çalışan başı örtülü bir kadın görmedim. Başı örtülülerin yaşam biçimine saygı duymayan, onlara zorla başını açtırmaya kalkışan, onlara psikolojik baskı yapan, ikna odaları kuran, başı örtülülere “kara böcekler”, “sıkma başlar” diyen, alay eden çok başı açık kadın gördüm.

Yalnız bu iki durumu da genelleştirmek yanlıştır. Başörtülü olduğu halde mümin kadın karakteriyle uzaktan yakından alakası olmayan, namazını kılmayan çok kadın gördüğüm gibi başı açık olduğu halde mümin kadın karakteri gösteren çok kadın da gördüm.

İslamiyet dinde yani düzende hiçbir zorlamanın olmadığı bir düzendir. İslamiyet insanlara baskı yapılmayan düzendir. İnsanlara baskı yapılan düzenler İslam dışı düzenlerdir. İslam düzeninde isteyen başını örter, isteyen başını açar. Sınırlamalar başkalarına zarar verme noktasında başlar. İslam düzeni insanların hür olduğu tek düzendir, yani tek dindir. Birisine zorla başörtüsü giydirirseniz ya da başını açtırırsanız kimliğini gizlemesini sağlamış olursunuz ve onu münafıkça davranmaya itersiniz. Bu durumda baskıcı, zorba bir düzen oluşturursunuz ve tamamen İslamiyet’e aykırıdır.

Başörtüsü mümin kadınlara emredilmiştir. Nur suresi 31. ayette mümin kadınlara ziynetlerini saklamalarını emretmekte hem de başlarını örtmelerini emretmektedir. Bu durumların ayrı ayrı emredilmesi başörtüsünü saç örtüsü olarak yorumlamaktan uzaklaştırır. Saçın tellerini gizleme aracı olarak algılamak ve yorumlamak başörtüsünü önemsizleştirmektir. Başörtüsünün temel görevi olan mümin kadının simgesi olma özelliğini saklama çabasıdır, başörtüsünü basitleştirmektir.

Bu simgesel özelliği nedeniyle başörtülü bir kadını gördüğünüz zaman onun mümin bir kadın olduğunu anlarsınız. Bu nedenle bir kadın mümin değilse, başörtüsü takması onun münafıkça davranmasıdır.

Öyleyse, mümin kadın kimdir? Yani hangi kadınlar başörtüsü takmalıdır? Mümin kadın, Kuran’da emredilenleri harfiyen uygulayan, Allah’ın yapılmasını istediklerinin en iyi olduğuna inanan, bunun için cihad eden (çalışıp çabalayan) kadındır. Kadın olduğu için de cihadının temel noktası aile yaşamıdır, siyaset değildir. Allah’ın istediği ve örnek olarak gösterdiği Hz. Muhammed’in aile yaşamının en iyi örnek olduğuna inanır, çocuklarını Allah’ın istediği gibi mümin olarak yetiştirmeye çabalar. Hz. Muhammed’in yaşam biçimini belirli bir zamana sınırlandırmaz, Kuran’ı ve sünneti tarihselleştirmez. Yani bu noktada günün modasına uyup, mümin olmayan insanlarla güç birliği yapıp “o günün şartları, zorba Arapların çöl yaşamı …” şeklinde kıvırmaz.

Eğer ki başı örtülü bir kadın Allah’ın istediği düzeni ve Hz. Muhammed’in aile yaşamını beğenmiyorsa, içi almıyorsa, alternatif düzenler, alternatif aile yaşam biçimleri hoşuna gidiyor ve bunu savunuyorsa, yapması gereken şey çok basittir: başörtüsünü çıkarmak. Aksi halde münafıkça davranıyor demektir.

 

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
zkafkas
01.12.2009
22:50

Lütfi bey,İslamda sınırlamalar başkalarına zarar verme noktasında başlar demişsiniz ki bende buna katılıyorum, fakat bunu nasıl belirleyeyeceğiz hangi nokta bir başkasına ve hayatına zarar verme mesabesindedir? Misal olarak kimse başını örtmeye zorlanamaz yada mini etek giymenin yasaklanması yanlış ise yani insanların istedikleri gibi açılıp saçılmaları özgürlüğü karşısında ben zarar görüyorum sınırlama gerekmez mi? Zinadan korunmak için zinaya giden yolların da kapatılması , bu yola kapı aralanmaması gerekiyor bu durumda ben kendimi nasıl koruyacağım? Nereye kadar hanımların açılmasına karışılmaz nerde karışılır?Harama bakmamam gerek zinaya düşmemek için insanları da zorla tesettüre sokamayacağımıza göre zarara uğramış olmayacak mıyım? İnsan nefsi zaafiyete her zaman düşebilir bu yüzden de zaten harama düşürecek sebeplerde yasaklanmamış mıdır? Ya da kimsenin namaz kılmaya zorlanmayacağını düşünürsek ki böyle olmalı bu namazsızlık namaz kılmayanların sayısını artırmayacak mıdır ve bu toplum için zaralı değil midir ve sınırlama gerektirmez mi? Burda tesettür ve namaz örneğini verdim ki tüm hükümler için bu geçerlidir. Özetle rahatsızlık sınırını kim neye göre belirleyecek?

Bir de daha önce mümin-müslim tasnifi yapmıştınız tablo halinde tekrar yayınlayabilir misiniz? Aradım bulamadım. Selam ve dua..

Lütfi Hocaoğlu
02.12.2009
16:55

Evet, islamda sınırlamalar başkasına zarar verme noktasındadır. Bunun için Kuran’da haramlar vardır, yasaklar vardır. Yasaklar dünyevi cezası bildirilenlerdir. Mesela şarap içme için Kuran bir ceza bildirmezken zina için bildirmektedir.

Giyim ise alt ve üst sınırları olan bir konudur. Bir kadın başka erkekleri tahrik eden kıyafet giyerse karşısındakine zarar vermiş olur. Bu ister mini etek olsun, isterse dar kıyafet olsun fark etmez. Yüzünü de gizleyemez. Yani peçe ile kendini gizlerse biz onun kim olduğunu bilemeyiz. Bir erkek de çarşaf ve peçe giyerek kadın şeklinde gizlenerek her yere girebilir, hatta kadınların mahrem olduğu yerlere bile girebilir. Peki bu sınırları kim belirleyecek. İşte bu konuda mezheplerin farklı görüşleri olmuştur. Hanefi bunların sınırlarını çizmiş, başkası da örfidir demiştir. Bu içtihat meselesidir. Bilinmesi gereken alt sınır ve üst sınırın olduğudur. Sonuçta sınırları içtihat yani mezhep belirler. Adil Düzende kanunlar bucak seviyesinde olduğu için bucağın sınırlamaları vardır. Bu konuda daha ayrıntılı bilgiyi Süleyman Karagülle verebilir.

Namaz ise kime emredilmiştir, önemli olan budur. Namaz kılma emrinin muhatabı kimdir? Kuran’da her yerde müminlere namaz kılmaları emredilmiştir. Namaz kılma müminlik için şarttır ama yeterli değildir. Bir kimse müminim diyorsa namaz kılmalıdır ve müminlikten geriye dönemez. Mümin değilse onu zorlayamayız. İnancına göre davranır. Aksi halde zorla münafıkça davranmaya itilmiş olur.

Mümin-müslim tasnifi 7.sayıdaki yorumumda mevcuttur.

Bilmukabil selam ve dualarla.





Sayı: 25 | Tarih: 29.11.2009
Mehmet Şevket Eygi
Din hizmeti nedir, ne değildir?
6745 Okunma
14 Yorum
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Bir şehir nasıl uygar olur
1434 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Hayrettin Karaman
Alevi Meselesi
1433 Okunma
3 Yorum
Hilmi Altın
Ruşen Çakır
Zor zamanda konuşmak
1424 Okunma
Tayibet Erzen
Yılmaz Özdil
Grev filan...
1412 Okunma
Leyla Okta
Ahmet Taşgetiren
İsviçre'de Danıştay mantığı
1354 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Ebubekir Sifil
cahiliye
1339 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas
Nazlı Ilıcak
AK Parti'de çatlak mı?
1297 Okunma
Fatma Karuç
Reşat Nuri Erol
Sorunlar, sorular ve cevaplar 1
1272 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Oktay Ekşi
Son uyarı
1268 Okunma
Vahap Alma
Mehmet Niyazi
Aklın Batı'daki mücadelesi
1256 Okunma
Abdurrahman Erol
Fikret Bila
Bayramiç'te çalan tehlike
1240 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir
Fehmi Koru
Bir öfke yumağı olarak canım İzmir
1222 Okunma
1 Yorum
Ahmet Kirtekin
Ahmet Altan
Genelkurmay, Başbakan ve Medya
1204 Okunma
1 Yorum
Özer Ataç
Mehmet Altan
Paşaların katsayısı...
1196 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Mahir Kaynak
Tek boyutlu siyaset
1175 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Zülfü Livaneli
Okyanusu küçümsemek
1162 Okunma
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler