Reklamın konusu neydi? Daha çok harcamaya teşvik! Reklamda bir oyuncak, bir demet çiçek, bir simit, hatta sakız almanın ekonomiyi durgunluktan ve krizden nasıl kurtaracağı anlatılıyor, tüketim teşvik ediliyordu...
Hükümet de bu arada boş durmadı; otomobilde ve beyaz eşyada vergiyi azalttı, tüketimi teşvik etti, satın almalar arttı, hattâ bazılarında tüketim patlaması oldu!..
Sonuç olarak "tasarruf" değil de "tüketim" teşvik ediliyor...
Oysa bizim çocukluğumuzda her yerde ve özellikle okullardaki eğitimde tasarruf, tutumluluk ve yerli malı kullanımı teşvik edilirdi. Evde, mektepte ve her türlü İslâmî eğitimde ise "İsrafın haram olduğu ve Allah'ın israf edenleri sevmediği" öğretilirdi.
Günümüzde de değişik alanlarda "tasarruf günleri" veya "tasarruf haftaları" yapılıyor ama... Geçtiğimiz günlerde, haftalarda ve aylarda da "tasarruf" temalı belirli zamanlar geçti ama... Kış geldi; kış bitinceye kadar yine "enerji tasarrufu" başta olmak üzere değişik tasarruflar hep gündemde olacak ama...
***
Bin lira geliri olan kimse bin liradan fazla harcama yapmayacaktır, yapmamalıdır. Ödeme planı ve gücü olmayan borçlanmalar israftır ve haramdır. Böyle bir şey yapmak yerine dilenmek daha ehvendir.
Eğer bin liradan tasarruf yapılabilirse, yatırım yaparak artan para devreye sokulmalıdır. Yatırım yapılmak istenmiyorsa, artan para faizsiz kredi müesseselerinde devreye sokulup ondan başkalarının yararlanması sağlanmalıdır.
Oysa insanlar şimdi paralarını sadece faizli bankalara yatırmaktadırlar.
Hayal bu ya; Adil Ekonomik Düzen olsa, siz ürettiğiniz ürününüzü, mesela fındığınızı ambara verip ambardan "fındık senedi" alırsınız. O senedi bankaya götürüp mevduat olarak yatırırsınız. Bir başkası onu alır ve kullanır. Lazım olduğu kadarını gerektiğinde size geri vermiş olurlar. Buna rağmen sizin ürettiğiniz mal piyasada tükenmiyorsa, o zaman yapılacak iş o üretimi yavaşlatmak olacaktır.
***
Batılılar bu durumda ne yapıyorlar?
Batılılar bunu piyasadan para çekerek sağlıyorlar. Faizleri yükselttiklerinde halk kredi almaktan vazgeçer, işletmeler para yatırmaktan vazgeçer. Bankaların mevduatı artar. İşsizlik çoğalır. Üretim yavaşlar. Stoklar eriyince bu sefer faizleri düşürürler, üreticiler faaliyete geçerler. Halk işletmelerin senetlerini alarak yatırımlarını oralara kaydırır. İşsizlik zamanında sosyal krizlerin oluşmaması için de işsizlik sigortası oluşturulmuştur.
Batı üretim ve tüketim dengesini kendince bu şekilde planlamaktadır.
Kendisinin ekonomik ve sosyal düzenini başka ülkeleri sömürerek sürdürmektedir.
***
"Adil Ekonomik Düzen"de ise herkese "çalışma kredisi" verilerek tam istihdam sağlanmaktadır. Tüketimden artan emek ise yatırıma kaydırılmaktadır. İsteyen emek de kültüre yani kültürel ve sosyal faaliyetlere kaymaktadır. İnsanlığın gelişmesi ve uygarlaşması işte bu "tasarruflar" sayesinde gerçekleşmektedir.
Yorum: Sayın Reşet Bey'in de yazısında belirttiği gibi şu anda bizim kullandığımız Ekonomik sistem Batı Ekonomi sistemi.Batı bize tesarruf edin diyor tasarruf ediyoruz ,harcayın diyor harcıyoruz.Kısacası bizi onlar yönetiyor.Adil Ekonomik Düzen geldiğinde biz kendimiz kararımızı kendimiz veririz