Adliye çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Çolak kadı ne diyor? 12 gün önce Ankara’dan posta yoluyla kendilerine bu belgenin yollandığını söyleyerek, imzasız gönderilen belgenin...
Zabıt tutulduktan sonra Adli Tıp’a gönderildiğini belirtiyor.
***
Peki, Adli Tıp ne karar veriyor?
Belgenin orijinal, imzanın ıslak olduğunu saptıyor.
Hangi belgenin?
Albay Dursun Çiçek’in hazırladığı “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesinin...
İşin özü bu değil mi?
***
Ergenekon sevdalılarına bakılırsa değil...
Acaba gene çamura yatabilir miyiz diye yöntem arayışı içindeler...
Ve ne yazık ki Genelkurmay da top döndürüyor.
***
Genelkurmay, “hukukun üstünlüğü” açıklaması yapıyor ama Ergenekon savcılarının çağırdığı beş askeri mahkemeye göndermiyor...
Genelkurmay, “hukukun üstünlüğü” açıklaması yapıyor ama “darbe girişimi” söz konusu olmasına rağmen konuyu yeni çıkan yasaya aldırmadan “askeri savcılığın” denetim alanına çekmeye çalışıyor.
Genelkurmay, “hukukun üstünlüğü” açıklaması yapıyor ama iddianın vahametinden ziyade “belgenin sızdırılması” ile ilgili...
Özetle, Albay Dursun Çiçek konusunda izlenen stratejinin nasıl felaket bir sonuç getirmiş olduğunu görmek istemeyen, babadan kalma usullerle ve Ergenekon sevdalılarının da yardımıyla durumdan nasıl yırtarız mantığı öne çıkmakta...
Anlaşılan Genelkurmay “mesajı” almak istemiyor...
***
Bugün Cumhuriyet Bayramı...
Cumhuriyet’in ilanı ile Osmanlı Hanedanının elinden iktidar alındı...
Ama halka devredilmedi, “saray iktidarı”, “saray bürokrasisinin” eline geçti...
Halkın değil, “asker ve sivil bürokrasinin” cumhuriyeti oluştu.
Bence hala da öyle...
Yoksa Cumhuriyet’in 86. yıldönümünde askeriyenin “darbe belgesi” gündem oluşturur muydu?
***
Ama geldiğimiz noktada bir fark var...
Türkiye, 1,6 milyarlık Müslüman âleminin “demokratik, insan haklarına saygılı, piyasa ekonomisini” işleten örnek modeli olacak ise “askeri cumhuriyet” olmaktan da kurtulacak...
Dışarıda çok geniş bir coğrafyada örnek oluşturacak bir ülke, içeride bu tür anti-demokratik bir Çıfıt çarşısının esiri olamaz...
Genelkurmay’ın almadığı mesaj da bu.
***
Bir irade, Ergenekon’u ortaya çıkarıyor...
Bir irade, Dursun Çiçek imzasının doğru olduğunu ispatlıyor...
Genelkurmay ise hala “duyum aldık, orduya karşı asimetrik psikolojik harekât var” havalarını çalarak eski tas eski hamam gideriz sanıyor.
Gitse, zaten bu gelişmeler olmaz.
***
Ayrıca...
Derli toplu...
Demokratik...
Savunmayla ilgili, güçlü, etkin...
Askeri teknoloji üreten bir ordu olma iradesi yerine, illaki siyaseti ve ülkeyi yönetme ihtirasında ısrar yarar değil zarar getirecek.
Getiriyor da...
Genelkurmay’ın Çiçek olayındaki gibi inkâr ısrarı, prestijini, ciddiyetini, inanılırlığını, güvenilirliğini yok ediyor ve eleştirisel kızgınlığı artırıyor.
Kısacası orduyu yıpratıyor.
***
Cumhuriyet’in 86. yıldönümünde “askeri cumhuriyet’in” sonuna gelmiş gözüküyoruz.
Bundan böyle ancak “demokratik cumhuriyet”e adım atarak kendimizi İslam âlemine model ülke haine getirecek bir iç sağlığa kavuşabiliriz... Bunu sağlamadan da hiçbir açılım başarıya ulaşamaz ve kalıcı olamaz...
***
Umarım, darbe planlarına bulaşanlar da dâhil herkes bu resmi görür.
Bu değişimin çok daha sağduyulu ve maliyetsiz olmasını sağlayarak...
“Demokratik Cumhuriyet”e sancısız geçeriz.
***
ErgCuenekoncular süreci sinsi sinsi geri döndürmeye, unutturmaya, inkâr etmeye yönelirken, bunun yapılması halinde bir sonraki “belgenin” daha da şiddetli bir örneği vurgulayabileceğini unutmasalar iyi olacak.
mhuriyet’in 86. yıldönümü, askeri kimlikten kurtularak, demokratik bir kimliğe ulaşmasının derin kırılmasıyla birlikte gelmekte...
Hayırlı olsun
YORUM:
“ Cumhuriyet’in 86. yıldönümünde “askeri cumhuriyet’in” sonuna gelmiş gözüküyoruz.
Bundan böyle ancak “demokratik cumhuriyet”e adım atarak kendimizi İslam âlemine model ülke haine getirecek bir iç sağlığa kavuşabiliriz... Bunu sağlamadan da hiçbir açılım başarıya ulaşamaz ve kalıcı olamaz... “”
Yukarıdaki yorumu yorumsuz sunuyorum.