BAKARA SİLM MODELİ
Islam medeniyeti Beni İsrail medeniyetinden kat kat üstün bir medeniyettir. Beni israilde olmayan bir takım kurumsal yapılar islam medeniyetine dahil edilmiştir. En önemlisi ise Dini Tezkiye kuruluşlarının Beni İsrail medeniyetinde olmayışı o alanın boş bırakılmasıdır. Oysa Hz İsa sırf bu kurumsal yapıyı oluşturmak üzere gönderilmiş ve o yapıyı tamamlamakla görevlendirilmişti. Benzer şekilde siyasi yapılanma ve kurumsallaşma da tohum düzeyinde kalmış tohumun programı açılıpta mekanizmasından gereği şekilde yararlanılamamıştır. Bunun aksine ilmi ve ekonomik yapılanmada ileri safhalar katedilmiş ama siyasi ve dini yapıların gerektirdiği şekilde olamaması yüzünde düzen bazında uygulama da bugün bizim için bir takım yetersizlikler vardır.
Dünya ile ilgili yapıyı Fıkıh kurmaktadır. Bakara süresinde beni israil kıssasında hilafetin birinci örnek modeli verilmişti. Sonraki ayetlerde ise Hilafetin ikinci model uygulamasının tasviri yapılmıştır. Bu model birinci bin yıllık İslam Medeniyeti incelenerek o zaman ki anlayış ortaya konulabilir. Şimdi ise ikinci bin yıllıktaki anlayışın örneğini bir sistem olarak göremediğimiz, sadece parça uygulamalarla ara ara görebildiğimiz için Adil Düzenle nazari olarak ve Milli Görüş belediyeleriyle ve hükümet tecrübelerindeki uygulamalar yoluyla bir miktar anlamaya çalışabiliriz.
Fıkhın kısımları şunlardır:
- İbadetler: İslamın mükelleflere yüklediği emir ve yükümlülükleridir. Şehadet, Temizlik, Namaz, Oruç, Zekat, Hac, Kurban, Sakada, Fıtra, Yemin, Adak, Cihad
- Münakehat: evlenme – boşanma
- Muamelat: kişiler arası ilişkiden doğan işlemlerdir: ivazlı işlemler (karşılıklı muamelelet: büyu, icarat, kefalet, havale, rahin, hibe, gasb, hacr, ikrah, Şuf”a , şirket, kısmet, muhayee, hıtan ve ciran, ihya, mudarabe, muzarea, musakat, vekalet, sulh ve ibra, ikrar, mefkud, vakıf, sarf), emanetler (vedia-vade, ariyet, lukata, lakit), akitler, muhasama, vasiyyet, miras
- Ukubat: suç ve ceza konuları: haddler (zina, kazif, şarhosluk, hırsızlık, yağma, yol kesme, irtidat, isyan), kısas ve diyet (katl, şibhi amd, hataen katl, tesebbüben katl, yaralama, organı tatil), tazir (had, kısas ve diyet dışı cezalar), keffaret (oruç, zıhar, ihram, hataen öldürme, yemin), tevbe
Bakara süresinde tüm bu fıkhın dalları ile ilgili örnek model hükümler vardır. İbadetlerle ilgili şehadet, gıdalarda yenilebilir ve yasak olanları, namaz, oruç, zekat, hac, kurban, sadaka, yemin, cihad tüm bu konularla ilgili örnek uygulamalar vardır. Münakehatla ilgili hayız, kasıt dışı yemin, boşanma, iddetler, mihirler hüküm olarak bahsedilmiştir. Muamelatla ilgili bey-riba farkı, borçlanma, muamelat hizmetlerinin mekanizması, vasiyyet, miras, karzı hasen, tedayün gibi temel muamelat hükümlerinden cinsine örnekleri anlatılmaktadır. Ukubattan ise haddlerden, kısastan, diyetten, keffaretten, yeminlerden, tevbeden örnek olabilecek model tipler geçmektedir. Demek ki Düzen kısmı tamamiyle örnek tip modellerle detaylı olarak, kıyasa konu olmak bakımından icmalen anlatılmaktadır.
Silm Medeniyeti öncelikle müminlere dayanıyor. Müminler ise imanın gereklerine bağlı olanlardır. Hadisler ve kuran dilinde mümin Tam Demokratik bir Nizama inanan, onun gerektirdiği kurumsal yapıyı kuran ve idame ettiren, o yapıya dayanarak da Silm Düzenini bina eden görevlilerdir. İmanın şartı kalp ile tasdik, zahiren onunla muamele edilmek için ise dil ile ikrardan ibarettir. Mümin neye iman ettiğinin farkında olmalı, iman icmali, tafsili gibi kısımlara ayrılır. İmanın konusu bellidir. Allaha, meleklerine, kitaplarına, rasullerine, ahiret gününe, kadere hayrın ve şerrin Allahtan olduğuna ve ölümden sonra dirilmeye imandır. Ayette cibrile ve mikaile düşman olmamak hususu özel olarak eklenmiştir. Hem cibril ve mikail hem de melekleri ayrı olarak belirtmesi cibril ve mikailin önemine vurgu olarak ayrıca geçmiştir. Onlara düşman olmak Allaha düşman olmakla eş anlamda kullanılmıştır.
Nesh tevratta ve kuranda yoktur, sadece hükümde nesh vardır ki isabet etmeyen ya da süreç gerektiren alışkanlıklarla ilgili hükümlerde nesh normaldir, hz peygamberin muharrem orucu ve sadakayı fıtır ile ilgili uygulamaları kendisine en yakın kaynak olan medine yahudilerinden alınmış gerekçe olarak da “hz musa bize sizden daha fazla dosttur” olarak gösterilmiştir. Kuran oruç ve zekat ile ilgili uygulamaları henüz getirmeden önce hz peygamber bu boşluğu görmüş ve geçici olarak bunu yahudilerin uygulaması ile karşılamıştır, eğer uygulama kuran ile değiştirilmese idi sünnet olarak devam edecekti. Ama kuran hicri 2 yılda ramazan orucu ve zekat ile ilgili emirleri indirerek eski uygulamaları tasdik etmiş onların gereğini belirtmiştir. Muharrem orucu ve sadakayı fıtır uygulamaları ise sukuti şekilde devam etmiş ama dinin aslı zekat ve ramazan orucu olarak devam etmiştir. Değiştirilmesi gerekiyordu çünkü o elbise bu bünyeye küçüktü. Kıble de aynı şekilde başta Mescidi Aksaya dönerek ibadet ediliyorken Mescidi Haram dönülmesi ayetle belirtilerek o gelenek değiştirilmiştir. Tevrattaki sorun şudur, zamanın içtihad ve icmaları da tevrata eklenmiş ve tevratın asıl metni ile karışmış, ictihadlar sonraları asıl gibi algılanıp kanun sistemi gibi bir yapıya gidilmiştir. Kuran ise hz peygamberin titiz tavrı ile baştan beri hadis ve ayetleri karıştırmadığından bu sorunla karşılaşmamıştır. İctihadlar ise kanun sistemini önleyici bir şekilde geleneğe yerleştiğinden bu tehlike artık kalmamıştır.
Beyt toplantı ve güven yeridir, “makamı ibrahimde siz de bir musalla edinin” ayeti uluslararası siyasi mekanizmayı öngörmektedir. Devletler olacak, bu devlet içinde siyasi olarak demokratik laik sosyal liberal hukuk sistemi içinde partiler olacak bucak sistemi en küçük siyasi yapılar olarak kurulacak ve icmalarla devlet mekanizması kurulacak, daha sonra bu devletler biraraya gelerek mekke merkezli devletler sisteminde siyasi olarak örgütlenecektir. İşte mekkedeki makamı ibrahim bu mekanizmadaki bir makamdır. Mekke tüm insanlık içindir, orada makamlar vardır, biri de Makamı İbahimdir. Bu mekanizmayı kuran devletler Makamı İbrahim kısmında yerleşirler. Diğer dinler de ibrahimi olduklarını iddia ederler, yahudilik, hıristiyanlık böyledir. Bu ayet ile bu dinlerin tahrif olduklarını bunu ise usulüne göre belirtmektedir. Onlar sana biz ibrahimiyiz gel bizim grubumuza dahil ol öyle siyasi mücadeleye gir, hristiyan daha yahudi milletinden ol derler, sen onlara biz ibrahime, ismaile, ishaka, yakuba, isaya ve musaya indirilene itaat ettik de” diye buyruluyor. Yani kuran ile uyuşan kısımlarında onlarla ortak hareket et, bu ibrahimin yoludur, ondan başka yol yoktur, uyuşmayan kısımlar ise musa ve isanın getirdiği değil yahudi ve hıristiyan geleneğine tahrif ile sokulanlar demektir. Makami İbrahim dolayısıyla onları (diğer ibrahimi oldukları iddiasındaki milletleri) Silm içinde Tam Demokratik bir Nizama çıkaracak bir yapı olması nedeniyledir.
Kıble ise geçici olarak her ne kadar da Mescidi Aksa kullanıldı ise de artık Mescidi Haramdır. Yeni kıble ile artık başkalarının kıblesine dönmek bırakılmış, kendi kıblelerinin merkez haline gelmesi için çalışılmıştır. Bu yönelişte de kademeli bir yapı kurulmuştur. İnsanlığın merkezi organı olan Mekkede makamı ibrahimde musalla edilinecek ama kendi devletlerinde de oraya yönelinerek Mekke ile uyumlu siyasi bir yapı kurulacak, işte bu yapıya viche denir. Herkesin bir vichesi siyasi organizasyonu partisi vardır ki bu o kişilerin müvellisidir, onun velayeti siyasi dayanışması altındadır. Yeni kıble de kavmin rasulü ümmete şehid ve o vasat ümmet de nasa şühedadırlar. Uluslararası Tahkimin mekanizması böyledir. Mekkedeki rasul uluslararası tahkimin başıdır ve müminlerin herbiri de topluluk olarak insanlığın doğal hakemleridir.
Birr= iman + islam olarak formülüze etmek mümkündür. Tevelli etmek, siyasi organizasyonlarla velayet sistemini kurmak demek, Allaha, ahirete, meleklere, kitaba ve nebilere iman etmek, rızayı ilahi için sevdiklerinden yetimlere, yakınlara, miskinlere, ibni sebile, saillere ve rikabdakine ita etmek, namazı ikame etmek, zekatı ita etmek, ahidleşmek ve besa ve zarra da sabır göstermek olarak fonksiyonu kurulmuştur. Burada dikkat edilirse beni israile verilen görevden farklı bir yükleme söz konusudur ve ondan ileri bir uygulama içermektedir. Rasul değil nebiler, kuran değil kitab zikredildi. Rasul sosyal bir kimliktir. Burada ise enbiyanın varisi olarak ulemaya dikkat çekiliyor, icma sahipleri ulemanın ürettiklerine iman şarttır, bu nebiler ise organize olmuş kurulları olan, meclisleri olan bir nebiler topluluğudur, yani yasama yetkisine sahip olanlardır. Kitap ise icmaların oluşturduğu, toplulukların üzerinde cemlendiği uygulanmak üzere yasanmış hukuki normlardır. Ayrıca sevdiğini başka bir gaye ile değilde sırf rızayı ilahi için Adil Düzeni kurmayı kendilerine meslek edinenlerden yetimler (korunmasızlar-velisi olmayanlar), zil-kurbaya (yakın sahipleri), miskinlere (ekonomik olarak zayıf olan gelecek öğünü belli olmayanlara), ibni sebile (Milli Görüşün ve Adil Düzenin kurulan kuruluşlarında çalışanlar), saillere (dileyenlere) ve rikabdakine (işçi ve memurluk edipte Adil Düzeni kurma faaliyetlerine katılamayanlara) ita ederler. Böylece Adil Düzeni kuracak tüm kurum kuruluş mekanizma ve organizasyonlara destekte bulunmaktır. Bundan Adil Düzeni kurmak ve yaşatmak için siyasi yapılanmayı kurmak, zekat sistemini ve onun gerektirdiği yapılanmaları kurmak, ahidleşmek (Yeni Dünya kurmak için birbirleriyle sözleşmek ki partiye katılmak demek bunu kabul etmek demektir), ve en önemlisi de besa (sıkıntı – psikolojik yön) ve zarrada (maddi ve fiziksel zararlar) sabır göstemektir ki en çok temizlenme ve arınma bu dönemlerde olur.
Her medeniyetin kendine göre yeme kültürü oluşur. Dem (kan ve kıyasları), Meyte (ölü ve kıyasları), Lahmı Hınzır (domuz eti ve kıyasları) ve Allahın gayrı için kesilenler (Topluluk Standartlarına göre üretilmeyen ürünler) müminlere haramdır. Zarurette ism yoktur. Şu anda onbin yıllık karalar medeniyetinin son aşamasındayız. Kıyasla bundan sonra onbin yıllık Denizler Medeniyeti, sonra onbin yıllık Güneş Sistemi Medeniyeti ve sonra onbin yıllık Uzay Medeniyeti kurulacak. Yeme içme alışkanlıkları değişecek, bugün tükettiğimiz gıdalar belki de sıfır kullanılacak ve kültür tamamen değişecek. Buna göre yeni fıkıh oluşacaktır. Ana tüketim malları ekonominin yapısını şekillendiren en önemli verilerdir. Bir ekonomi bunun çevresinde şekillenir. Buna göre yan sanayi ve ekonomik kültür oluşur. İşte karalar medeniyetinde müminlere yasak olan ürünler belirlenmiştir ki ekonominin yönü belirlensin. Karalar tamamen dolduğunda, toprak çok değerli olacak böylece insanlık denizlere yönelerek tarım ve hayvancılığın çok pahalı üretimler haline gelmesinden dolayı deniz tarımı ve hayvancılığına yönelecektir. Bu dönemde yine ekonominin yönünü belli eden Yasak Gıdalar kıyas ile oluşacaktır.
Yeni Medeniyeti kuracak organizasyonlardan biri siyasi yapılanmadır. Hz peygamber mekkede namazı ikame etti, namaz gelişerek geldi ve Medine aşamasında eskiler devam etmekle birlikte her yeni dönemde başka siyasi faaliyetler eklenerek son şeklini aldı. Mekkede sabah akşam namazları varken, miraç ile 5 vakte çıkarıldı, hicretle Cuma namazı eklendi, oruc ve kurban ile bayram namazları eklendi. 5 vakit namaz siyasi namazdır, Cuma namazı devlet namazıdır, Bayram namazları ise ekonomik namazlardır. Milli Görüşte benzer şekilde olgunlaşmaktadır. Bir çok namazlar ikame edilmiştir. En önemlisi 5 vakit namaza denk siyasi namaza başlanmıştır. Uluslararası namaz tamamen teşekkül etmese de ikame edilmiştir, hz peygamberin muharrem orucu ve sadakayı fıtır uygulaması gibi geçici olarak kullanılmak üzere D8ler ile uluralararası namaz ikame edilmiştir. Bu mekkedeki uluslararası Siyasi Yapılanma ile şekil değiştirecektir.
Zekatı ita ise, ekonomik yapılanmadaki yönelişi ifade eder. İnfak etmek müttakilerin özelliği idi, zekat ise islama itaat edenlerin göstergesidir. Zekat malın tezkiyesidir, bunu tüccar olan iyi bilir. Aynı zamanda ekonomik olarak atıl olan malların eritilerek ekonomiye denge kazandırılmasıdır. Kardan değil sermayeden alındığı için ekonomik kalkınmanın ana itici unsurudur: hem malların atıl kalması engellenir ve ekonomiye dönüşümü sağlanır hem de reel ekonomi ile sömürünün önüne geçilerek zararlar asgariye indirgenir.
Ahidleşmede ahidlere vefa: ahid tek taraflıdır. Ahitleşme ise bireyle topluluk arasında olur ki çok taraflı bir ilişkiyi kurar. Akid ekonomik değerlerin bağlanmasıdır, ahid ise sosyal bağlar kurmaktır. Parti kurulması ahiddir, bir çok kişi ortak bir noktada birleşir ve buna göre icma ederek parti kurar ve görev yetki kuruluşları ile bu partinin kuruluş amacını yerine getirirler. Her kurucu ve her üye böylece bir ahid ile ki o partinin tüzük program ve idealleri ile o partiye bağlanır. Ahidleşme ise ahdedilene ahdetmeyi ifade eder ki parti vardır üye olmak kastedilir. Üye olmak demek partinin kurum kuruluş tüzük ideal ve programlarına vefalı olmak demektir. Parti de o devletin hukuki normlarına uyumlu olduğundan devlet mekanizmaları ve hukuka bağlı olmak bu bağlılığın içindedir. Sonra Adil Düzen kurulur ve bu ahidleşme sosyal sözleşmeye vefa halini alır, artık bir parti ya da kuruluş değil Hukukun tüm normları, devletin tüm kuruluşları bu kademeye dahil olur.
Hukuk düzeni Hakkı hakim kılmanın aracıdır. Kendi açıklarını kendisi kapatır. İnsanlar da değişik karakterilidirler, sınırları zorlayacak cüretkarlar olacaktır. Hukuk görevlerin yapılmasını, yasakların kaçınılmasını emrederken çeşitli mekanizmalarla halkı ıslah edecek mekanizmaları kendi iç bünyesinde barındırmalıdır. Savaş esirlerinin ıslahı ve medenileştirilerek topluma kazandırılması için kurulan teşkilatlar buna örnektir. Bu mekanizmalar içinde de ıslah edilemeyenler ya da sınırları çiğnemeyi adet edinenler müeyyidelerle yola getirilir. Bunların en ağırı katladır. Kital yerine katla kullanilmasi savaşta değil de barış düzenindeki uygulamayı ifade içindir. Abde abd, ifadesi köle değil devlet görevlileri demektir. Devlet görevlileri vardır, bunları haksız ve hukuk dışı infazları kısasa tabidir. İkinci numune kadına kadın diğeri ise hüre hürdür. Devlet görevlisi olmayanlar hürdür, kadınlar ise velayet yetkisi olmadığından o grubu ifade eder. Evleviyet ve mefhumu muhalefet çatışması bu bağlamda tekrar gözden geçirilmelidir. Beni israil sisteminden dişe diş göze göz cana can uygulaması “dişini kırarsa dişi kırılır” şeklinde idi. Burada ise “abde abd” denerek sistemler arası analojiye imkan tanınıyor. Belki de müminler - devlet görevlisi bir başka devlet görevlisini katlederse bu ağırlaştırıcı bir suçtur ve cezası diyete dönüştürülemez demektir. Benzer şekilde askerin askere işlediği cürümlerde de hafifletme yoktur. Hüre hür demek normal müslimler demektir hukukun korunması altında olduklarından bunlarda tahfif vardır. kadınlar ise asker iseler askeri hükme sivil iseler hüre kıyasla işleme tabi tutulur. Haksız yere adam öldürmenin cezası kısastır. Bu en üst sınırdır. Bunda da affetme ve diyete dönüşme yasanarak, ölüm sosyal refahın artışına hizmet edecek bir araca dönüştürülmüştür. Bunu kişinin dayanışma ortaklığı ödeyeceği ve ağır bir ceza olduğu için sosyal yapının üyelerini kontrolü mekanizmasına gidilmiştir. Kan davaları hala devam etmektedir, çünkü ceza sistemi çocuk oyuncağına dönüştürülmüş hayat vermek bir yana caydırıcılığını yitirmiştir. Bunun tek alternatifi zararın tüm sosyal yapıya aksettirilerek paylaşımıdır. Daha önceki beni israil medeniyetinde de kasame sistemi ortaya konulmuştu. Burada da bu sistem diyet sistemi olarak takviye edilmektedir. Kasamede faili meçhuller ortaya çıksın diye öyle yapılırken, faili belliler kısasa tabi idi, yeni medeniyette ise faili meçhul ya da değil olay diyete dönüştürülebiliyor. Özellikle kan davalarında davaya azmettiren taraflar genelde aşiretin ya da o sosyal yapının üyeleridir. Kendilerine zarar gelmeyeceği olay suçu üslenen kişiye kaldığı için rahatlıkla ahkam kesip azmettirebilmektedirler. Dayanışma ortaklığının diyete dönüşen cezaları ödeyecek olması suçu işleyen grubun dayanışma ortaklığınca baskı altında tutulmasını sağlayacak onlara da o sosyal çevre zindan olacaktır. Ayrıca mali yükün önemli bir kısmını grup çekeceği için her işlenen cinayet oto kontrolu güçlendirecek, önceden telkin eden grup mali yıkımlar karşısında kendilerine çeki düzen vereceklerdir. Böylece hem mali kontrol hem sosyal kontrol yoluyla işlenen her cinayet mağdur olan gruba hayat verecektir. Eğer diyete dönüşmez ise de kangren olan el kesilecek ve işin alevlenip yayılmasının önüne bizzat tüm sosyal yapı hukuki yaptırımlarla geçecektir. İslam düzeni hayat vericilik bakımından Beni İsrail medeniyetinden daha ileridir. “Fil kısasu hayatün lekum” ayetinde kastedilen de budur. Bu uygulamalar düzeni koruyan düzenlemelerdir. Uygulanmaması halinde düzen bozulmaya doğru gider. Diğer yandan bedeni ve fiziki hareketlerde kısas varken “la zarare ve la zırare fil islam” hadisi gereğince mali zararlarda kısas yoktur tazmin vardır. kıtal mufaale babının masdarıdır bu yüzden karşılıklı vuruşma ya da savaş halindeki durumu anlatır. Katlay ise barışta ve hukuki idaredeki fiziki zararları ifade eder. Diğer okuyuşa göre, hüre hür abde abd ve ünsaya ünsa ifadesi öldüren açısından alınırsa “öldüren hür ise ölen de hür gibi, abd ise ölen de abd gibi, ünsa ise ölen de ünsa gibi muamele görür”demek olur. İfade ölen açısından ise “ölen hür ise öldüren de hür gibi, abd ise öldüren de abd gibi, ünsa ise öldüren de ünsa gibi muamele görür” demek olur. Diğer okuyuşta evleviyet gereği abde abd öldürülüyorsa hüre abd evleviyetle öldürülebilir anlamı çıkar. Mevhumu muhalefette ise hüre hür ve abde abd ise demek ki hür abdi öldürse öldürülmez, ya da abd hürü öldürse abd değil efendisi gibi manalar çıkar. Ayrımlar kısasta değilde diyetteki durumu ayırma da kriter olarak zikredilmiş olabilir. Buna göre kamuya karşı cinayetle normal cinayetteki diyet farkları zikredilmiş olur.
Vasiyet ve miras hükümleri düzenin diğer önemli emirleridir. Vasiyet kişinin ölümü ile önceden belirlediği kurallara göre hak sahibi oldukları hakkındaki hükümleridir. Bu emre göre hak sahib olduğu tüm varlıkların tasarrufu ile ilgili devirler gerçekleşir. Hicretle birlikte birkaç yıl hükmi kardeşliklerin miras alıp vermeleri esası varken, daha sonra doğal akrabalık bağları ile miras alıp verme yolu benimsendi.
Sıyam bir başka düzenlemedir. Müslimlere şarttır. Bir çok faydaları hikmetleri vardır. Düzen açısından üretim tüketim sürecini dengeleyerek ve sonunda da Bayram kutlamaları ile tüketimi teşvik ederek ekonomik refahı getirir. Herşeyin bir zekatı vardır bedenin zekatı ise oruçtur hadisi bu yönü ortaya koyar. Oruç zekata mukayese edilerek hüküm transferi olabilir. Zekat mali bir ibadet iken oruç bedeni bir ibadettir. Oruç sistem olarak bedendeki toksik maddelerin eritilmesini sağladığı gibi zekat ile de artık mallardan, talebi oluşmamış atıl duran malların eritilmesi yolu ile ekonominin önündeki tıkanıklık yaratan, atalete götüren, kaynakların israfını önleyen bir yapıyı öngörür. Oruç dönemlerinde asli maddelerin planlanması tasarruf yolu ile yapılırken, bayram ile de tüketim artırılarak yeni döneme başlanarak üretim ve dolayısıyla istihdamın planlanan talebe dönük merkezlere kaydırılmasını sağlar.
Barış Düzeninin engelleyici, iptal edici, tatiline sebep olucu, terör, fitne, kitlesel katliam, bagilik gibi organize cephelere karşı mukatele en son bir uygulama olarak yazılmıştır. Katl fitnenin karşısında kullanılmıştır. Fitne cephesi belirsiz fiziki ve bedeni tedhişler iken katl cephesi ve tarafları belli fiziki ve bedeni tedhiş eylemleridir. Bu gücü kurmak, oluşturmak, teşkilatlamak ve hazır halde tutmak başka yerlerde belirlenmiştir. Burada sadece düzenin korunmasına yönelik sistemdeki bütünlük gereği atıfta bulunulmuştur. O da haram aylar ve haram yerlerle ilgili olarak bir uç uygulama olarak belirtilir: haram aylar ve haram yerlerde bile mukatele var, normal dönemler de fazlasıyla var demektir. En önemli sebep olarak ise iki kez fitne üzerinde durulmuş: “elfitnetü eşeddü minel katl” ve “elfitnetü ekberü minel katl” diyerek hem yaygınlık hem de etki bakımından fitnenin katlden daha tehlikeli olduğu vurgulanmıştır. Fitne demek nereden geldiği tespit edilemeyen şiddet eğilimleri ve otoritenin iptali demektir. “en kötü idare, kuralsızlıktan evladır”.
Hac ise uluslararası siyasi askeri organizasyonun en son merciidir. İlk olarak Musalladan, sonra da kıbleden bahsetti, şimdi ise kurum olarak Hac Organizasyonundan bahsederek insanlıktaki yapıyı tamamlıyor. İslamın şartlarındandır. Mekke Merkezli Uluslararası Siyasi Askeri Nizam kuruldu, orada üye devletler sürekli temsilcilik makamları oluşturdu, devletler kendi iç hukukları ile mekke merkezli yapının hukuklarını uyumlulaştırdılar, yani icmaları üst hukuk olarak alıp icma içinde içtihadı benimsediler, Uluslararası tahkimi kurdular, şimdi ise tüm bu yapılara kontrol mekanizması kuruluyor. Tüm müslimler, Barış Düzenine katılanlar, Hac vasıtasıyla bu uluslararası yapıyı denetleyebiliyorlar. Bunun lokal bazda uygulama örnekleri Milli Görüşlü belediyecilik ile Halk Günleri uygulamalarıdır. Uluslararası Kuruluşlar Hac Organizasyonları vasıtasıyla tüm tıkanıklık, aksaklık, şikayet, temenni, dilek ve tekliflerle kendilerini ifade ederler anlaşılmadık uygulamaları anlaşılır hale getirirler, veya kendilerini revize ederler.
Hurumat ise haramları ifade eder, sistemin haramları vardır, yasandıklarında yasakları oluştururlar. İhlali müeyyideyi gerektirir. Hurumatta da kısas ilkesi kabul edilmiştir. En büyük haramlardan biri de Düzenin Sağlıklı işleyişini aksatacak uygulamalardır. Bize gümrük koyana gümrük konur. Biz de ne yasak ise ve diğerlerinde bu yasaklar yok ve bize yok yasak ile muamele ediyorlarsa biz de onlara karşı aynı şekilde karşılık vereceğiz anlamı çıkar.
Faizli sisteme karşı karzı hasen geliştirilmiştir. Faizli sistemin iptalinden önce karzı hasen kurumsallaştırılır ki dönüşümde kırılma değil geçiş olsun. Öyle de olmuştur. Faizin yasaklanması ve kan davaları en son gelen uygulamalardır ki Veda Haccında gelmiştir. Karzı hasen ekonomik yapıyı Yeni Düzene göre yeniden organize eden yapılanmadır. Karşılık beklenmeden verilen tüm mevduat ve krediler bu sınıftadır. Bu merkezi organizasyondan bahsedilir, yoksa merkezin halka karşılıksız kredi verdiği sistem değildir ilk kastedilen, “vakrizullahe karzan hasenan”. Merkezi bir Karzı Hasen fonu kurulacak, müslimler bu fona kriterlere göre verecek, gerektiğinde de oradan çekecek ve sosyal dayanışma ile ekonomik refah artışı sağlanacak, sermaye sorunu ve büyük üretim sorunları çözülecek. Eskiden devletçilik vardı, devlet bu fon veya vergiler ile büyük ve mega yatırımları yaparak gelişmeyi güdülerdi, şimdi büyük üretim, orta ve küçük üretim bu fondan karşılanırken, devlet belki mega üretimleri yerine getirecek. Aslolan tüm sermaye sorununun bu fon vasıtasıyla çözülebilmesidir. Bundan sonra ancak faiz sistemi yavaş yavaş gündemden otomatikmen düşebilir.
Velayetin karşılığı aslen siyasi dayanışma ortaklığı ise de kıyasla dini, ilmi, iktisadi dayanışma ortaklıkları da dahildir. Silm medeniyetindeki öngörülen bir çok yapı ve uygulama da temel alınan birimler velayet sistemleri olduğundan bu yapıların kurulması gerekmektedir.
Bey ve riba kıyas edilerek hem farkı ortaya konulmuştur, hem de Pazar ekonomisinin yapılanması ile tekele götüren ana unsurlar üzerinde durularak Pazar ekonomisinin engellerinden en önemlisini zikretmiş oluyor. Bey riba karzı hasen tedayün birbiriyle uyumlu yapılardır. Aslen ribh ile riba” kökdeştir. Burada riba ribh ile değil de bey ile kıyaslanmıştır. Bey” alışveriş, riba ortaklık veya ikili ilişkideki riskin paylaşılmamasından doğan zararlı kar, ribh ise ortaklık veya ikili ilişkideki riskin paylaşılmasından doğan faydalı kardır. Bir alışverişte iki tarafta fayda elde etmişse buradaki faydaya ribh denir. Hem riba’ hem de ribh alışverişin sonuçlarıdır. Biri zarar diğeri kar etmişse ribadır. Yani Bey’ ile ne riba ne de ribh kıyaslanabilir, hem ribh Makrodaki tanımlamalar da bu temel üzerinedir: Geniş anlamı ile piyasadaki Para Mal dengesinde dengenin bir tarafa bozulmasını güdüleyen işlemlere faizli işlemler denir: bu fonksiyona göre açıktan para basma, merkezi kambiyo işlemleri, enflasyon, deflasyon gibi makro göstergeler faizli işlem göstergesidir, bunun için para mal dengesi mutlaka sabit korunacak mekanizmalar üretilmelidir, mal üretimi arttığında piyasaya o oranda para sürmeli, emisyon hacmi arttığında da piyasada mal miktarı artırılmalıdır ki para-mal dengesi sabit olarak korunsun fiyat dengesi bozulmasın. Bey dediğimiz alışverişin piyasadaki göstergesi fiyatlar olduğundan riba bey ilişkisi daha açıkça ölçülebilir bir göstergedir. Sosyal hayattaki bozulmanın kaynağı nasıl fitne ise ekonomik fitne de denen faizli sistemin ne derece yıkıcı olduğu tahmin edilebilir.
Tedayün ayeti en sistematik ayetlerden biridir. Tüm sistem buna göre yapılandığında anlamı ve önemi daha barizdir. Bir yandan nasıl para basılacağını anlatırken, diğer yandan kıyasla tüm borclanla ve alacaklı işlemlerinde benzer mekanizmanın çoğaltılmasını anlatmaktadır. Bu ayet ile ekonomik refah artışının hızlı, süratli ve yaygın olarak tüm tabakaları kapsayacak şekilde oluşması öngörülür. Kapitalizmde bankalar vardır, tüm sermaye büyük küçük demeden buralarda toplanır ve buradan dağılır. Bu ayette tüm atıl veya verimsiz sermayenin toplanması ve en verimli optimum fayda kriteri ile, ekonomiye kazandırılarak sermaye sorununun ortadan kaldırılması mekanizmasını kurar. Bu yapı çok ortaklı yapıları da benzer sistematiğe göre öngördüğünden artık küçük sermayeye küçük miktarda faizle yetinmeleri yerine karların tümünden pay vereceği için yaygın ve süratli kalkınmanın temelini kurar.
İçtihad ayeti surenin en son ayetidir. Beni israilde peygamberler gelip tıkanan sistemi yenilemelerle açarken, ya da eski modele yeni bir motif getirirken, artık nebilerin yerine ulema vardır. İçtihadın kurumsal yapısı ile sistemin tıkanma anında, eskime anında, yaralanma anında, sosyal yapıya küçük gelme halinde ne şekilde süreci açacağının mekanizmasını getirmektedir. Böylece bu mekanizma ile Hatalar örtülmekte, ihmaller görülmekte, isabetsizlikler affedilmekte (hatalar sistem içinde ortaya çıkıp elenmekte), magfiret edilmektedir (hata ve yanlışlıkların zararları silinmektedir). Böylece sistem müdahale ile değil de kendi kendini yeniler hale getirilmiştir.
Hicret: Barış Düzenini kurmak ve korumak için topluluk olarak konum değiştirmektir. Toplu olarak yapılır, kendi başına hicret etmek kaçıştır. Demokrasinin temelidir. Bir bucak veya bölgede açılım ve değişime karşı duruluyor ve gelişmenin önünde tavır alınıyorsa, başka çare kalmadı ise ve şartlar olgunlaşmış ise topluca hicret etmek gerekir. Şartların olgunlaşması bir taraftan hicret kararı alındığında inançlı kadroların bu karara itaat edebilecek kıvamda olmasını diğer taraftan terkedilen beldede yeniliğin ve açılımın tüm imkan ve fırsatlarının tükenmesini yeni beldede ise göreceli olarak daha fazla pozitif alternatiflerin bulunmasını ifade eder. Çarenin kalmaması tüm imkan fırsat ve sınırların tükenmesi, zulmün kronik hale gelmesini ifade eder. Demokratik toplumlarda ve Türkiye de bu fırsatlar ve imkanlar henüz çok geniş ölçüde mevcuttur bu yüzden hicret kararı almak şartların olgunlaşmaması sebebiyle fiyasko ile biter. Süleyman Karagülle Hocamın Kırgızistan’a gidişi ve bunda da kitlesel bir topluluğa dönüşememesi bahsi geçen hicret olmamasındandır. Projeyi deneme amaçlı fırsat oluşması üzerine yapılan bir geçici hicrettir. Bununla beraber Erbakan Hocamın ilk kez siyasete girerek 1969 da Bağımsızlar hareketi ile Meclise girmesi ve Parti kurması ekonomi, bürokrasi ve ilimde fırsat ve imkanların tükenerek mecburi konum değiştirme olması bakımından ve bunun da kitlesel bir hareket halinde olması bakımında Hicret kriterlerine daha uygundur.
Nikah: Müşrik kadınları nikahlamaktan, mümin cariye, müşrik erkeklerle evlenmekten mümin abd daha hayırlıdır.
Ihya
Şehadet
Barış (Silm) Medeniyeti
1) İman kristali
2) Nesh kristali
3) Musalla kristali
4) Kıble kristali
5) Birr kristali
6) Namaz kristali
7) Zekat kristali
8) Ahidleşme kristali
9) Yiyecekler kristali
10) Ukubatta örnek: Katlada kısas kristali
11) Vasiyet ve miras kristali
12) Sıyam kristali
13) Mukatele kristali
14) Hac kristali
15) Hurumat kristali
16) Hicret kristali
17) Nikah ve evlilik kristali
18) İhya kristali
19) Karzı hasen kristali
20) Velayet kristali
21) Bey ve riba kristali
22) Tedayün kristali
23) İçtihad kristali
24) Şehadet kristali
Birr ihyaya dayanır.
İhya Velayet ile, Hurumat ile, Muhaceret ile ve karzı hasen ile edilir.
Velayet dört dayanışma kurumunu kurmaktır. Esas olan tüm dört dayanışma ortaklığını harekete geçirip işleten ve model olan namaz kurumunu kurmaktır. Çünkü namaz (=Siyaset) Dinin (=Düzenin) direğidir.
Hurumat genel olarak yasaklardır. Tümünde çizgiyi geçenlere kısas vardır. Oruçta da kısas vardır, bu yüzden kaçırılırsa gününe gün, kasıtta katmetli kısas olur, imkan yoksa diyete dönüşerek, sadaka, köle azat etmeye dönüşerek hayat verir.
Muhaceret birbirine hicret etmektir. Uluslararası mekanizma kurulamamışsa ve hayat imkanı sonuna gelmişse muhaceret ile ihya gerçekleşir, yeni fırsatlar yeni ilişkiler yeni koalisyonlar kurularak yeni bir denge kurulur. Ilk hicret Hacer validemizden mirasdır.
Karzı hasen faizli sisteme karşı ihya edici bir düzenlemedir. Faiz tekele götürür ve sınıf farklılığı doğururken, karzı hasen ekonomik bağımsızlığı tekrardan inşa eden mekanizmadır. Zekat nizamı kurulunca karzı hasen vakıflara ve hayır kurumlarına şarzedilerek tüm ekonomik zenginlikler ve birikim sosyal müesseselere yüklendiğinden belli bir aşamadan sonra bedeni uğraşlar yerine entellektüel uğraşlara daha fazla vakit kalır ve bu da gelişme teknoloji ve bilimi tetikleyerek katmerli bir ihya hareketine dönüşür.
İslamın dört ana müessesesi vardır: Namaz, Sıyam, Zekat ve Hac.
Namaz siyasi mekanizmanın kurularak tüm diğer kurumları zincirleme olarak kurmasıdır.
Sıyam nefis tezkiyesi yoluyla iradeyi güçlendirerek ekonominin temeli olan arz talebi etki altında değil hakiki tercihler yoluyla belirlenmesine kapı aralar, zekat vermek iradenin güçlülüğüne bağlıdır. Insan psikolojisi vermeye değil almaya meyillidir, verme güdüsü nefis tezkiyesi ve iradenin güçlendirilmesi ile güçlendirilir.
Zekat, ekonomik değer ifade eden malların temizliğidir. Namaz nasıl sosyal ilişkiler ve hukuku doğuruyorsa zekatta ekonomik faaliyetlerdeki atıl malların ekonomik değer haline yeniden dönüşüme gönderilmesi arz talep ilişkisinde üretimi talep doğrultusunda yönlendirilmesidir. Bedenin zekatı sıyamdır.
Hac ise uluslararası topluluğu kurmaktır. Sadece evini değil dünyaya nizam vermektir. Bataklıkları elbirliği ile kurutarak sivrisineklerin türemesini engellemektir. Yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve tam demokratik bir dünya kuruluncaya kadar cihat etmek, buna hazırlık içinde olmaktır
.
Kıble: Namazın kıblesi siyasetin amacı ve hedefidir. Adil Düzeni tüm dünyada kurmak.
Nikah: Sıyam nefsi gıda ve cinsi mübaşeretten belli bir sure men etmektir. Nikah kurumu nasıl şehveti dizginlerse kıyasen sıyamda nefsin arzularını belli bir sure dizginler. Nikah şehvetin orucudur.
Bey: Pazar ekonomisi demektir. Pazar ekonomisinde tekelleşme zekat ile sınırlandırılır, insandaki sonsuz kazanma güdüsü diğer insanlara faydaya dönüştürülür. Riba bey’ değildir. Bey’in getirisi ise ribhdir
Musalla: Haccın fonksiyonu musalladır. Salatlanma yani siyasi mekanizmayı kuvvetlendirme. Uluslararası organizasyonlar yolu ile siyasetin alanını genişleterek ulus içindeki namazın fonksiyonunu uluslararası kurumlara genişletmedir. Islam topluluklarının hacdaki musallası makamı ibrahimdir.
Nesh: Sıyam bedeni ve nefsi terbiye ederken, namaz siyasetin yönünü belirler, isabet edilmeyen ameli uygulamalarda neshe gidilerek hatalar elimine edilir. isabet eden uygulamalarda ise geliştirme yoluna gidilir.
İçtihad: Zekatta muamelat içtihatla ve sözleşmelerle tedvin edilirken oruç iradeyi takviye eder. Sonuçta orucun takviye ettiği irade ile ekonomi ve muamelatta içtihad etme melekesi gelişir.
Gıdalar: Zekat bize topluluk standardının dışındaki yasak malları öğretirken zekat yolu ile bu mallar ekonomik değer olmaktan çıkıp atıl stoklar eritilir, böylece yıldan yıla bu yasaklar ve toplumda talep gören mallar yolu ile ekonominin ve üretimin yolu belirlenir, ekonomi bu talebe dayalı mallar çevresinde öbekleşir. Diğer taraftan Uluslararası Hac Organizasyonlarında hedy şartı getirilerek ulusal bazda kurban bayramları yoluyla teşvik edilen hayvancılık sistemi uluslararası ölçekte de haccın farzlarından olan hedy ile desteklenerek uluslararası ekonomik faaliyetlerin yönünü yönlendirir.
Vasiyet: Hac Siyasetin büyük ölçeklisidir. Musa vasi edilen demektir. Hukuk nizamını siyasete dayalı olarak ilk kez kuran musadır. Siyasette vasiyet ya da vesayet vardır. Hicretten sonra da dahil olmak üzere bir süre doğal akrabalık yoluyla miras sistemi yerine vaseyetle miras yoluna gidildi. Sonraları bu uygulamadan vazgeçildi. Siyasette en büyük sorun siyasi miras da denen partinin ülküleridir. Bunlar temel dinamiklerdir. Değiştirildiklerinde partinin mirası adına hiçbirşey kalmaz.
Şehadet imanın dayanağıdır. Müminlere müjdedir. Muahede, katla, mukatele ve tedayündür.
Muahede ahdin mufaale babıdır. Ahidleşme, ilişki karşılıklılık temelinde ama çokludur. Şahıslar sözleşirler ve bir karara varırlar sonra o karar gereği parti kurarlar. Alınan kararlar parti program ve tüzüğüdür. Artık her üye birbiri ile değil o program ve tüzükle ahitleşmiş olur. Bu üyelere şehadetname verilir ki bu o partinin üyesidir ve bu program ve tüzüpün gereğine göre muamele edilecek demektir.
Katlada kısas esastır. Hukuk düzenindeki uygulamadır. Ispat edildi ve hükme bağlandı ise kısas uygulanır. Burada hukuka boyun eğip can veren şehid hükmündedir.
Mukatele savaş hukukundaki uygulamadır. Hakkı ikame etmek, Adil Düzeni kurmak ve kollamak için misilleme olarak, ilk taraf değilde savunmadaki taraf olarak harekete geçilir. Bu da emire uyularak hukuk içerisinde alınan kararla olur. Can veren şehid olur.
Tedayün deynleşmedir. Karşılıklı olarak borçlu ve alacaklı ilişkisi içinde bir ekonomik yapılanmaya gitmektir. Sisteme borçlanılır ve sistemden alacaklı olunur. Para çıkarmak da dahil tüm ekonomik yapıların temelini kurmaktır. Bu ilişkide de ilişkiyi kuran ve devam ettiren yapı şahitliğe dayanmaktadır.
Silm | Namaz | Sıyam | Zekat | Hac |
Birr | Kıble | Nikah | Bey’ | Musalla |
İhya | Velayet | Hurumat | Muhaceret | Karzı Hasen |
Şehadet | Muahede | Katla | Mukatele | Tedayün |
İman | Nesh | İçtihad | Gıdalar | Vasiyet |