Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI-2
17.12.2023
577 Okunma, 0 Yorum

ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI VE ULUSLARARASI ISLAH KURULUŞLARI-2

  1. Yeni Teknoloji ve Sanayi İşbirliği Teşkilatı’nın Görev ve Çalışma Esasları;

Irkçı Emperyalistler silah sanayi alanında teknolojilerini geliştirerek dünyayı kana boyamaktadırlar. SİYONİST CFR  (Dış İlişkiler Komitesi)’nin silah ve yazılım sistemleri teknolojileri, uzay teknolojisi, kimyasal teknolojileri, gen teknolojisi,  medya, film, çizgi film, bilgisayar oyunları yolu ile bilinçaltını  etkileme teknolojileri vb gibi alanlarda aktif üyeleri mevcuttur. Bilim insanlarına göre, psikotronik (elektromanyetik dalgalar ile) ve psikotropik (İlaç kullanımı ile) zihin kontrol teknolojisi, atom bombasından daha tehlikelidir.

Yeni olarak kurulması gereken “Teknoloji İşbirliği Teşkilatı” ile Siyonizm’in bütün saldırı ve ifsat için kullandıkları teknoloji imkânlarının etkisiz hale getirilmesi gerekmektedir.  Evet, Siyonizm laftan anlamaz müeyyide uygulanmalıdır. İfsat gücü etkisiz hale getirilmelidir. Onların füzelerini geri çevirip, kendi üzerlerine yönlendirecek teknolojiler hazırlanmalıdır.

Bilim ve teknoloji Allah’ın biz Müslümanlara bir lütfu olarak “Yeni Teknoloji ve Sanayi İşbirliği Teşkilatı” ile bütün insanlığın hizmetine sunulmalıdır.  Onlar teknolojilerini ifsat etmek ve zulüm yapmak için geliştirmektedirler. Yeni teknoloji teşkilatı ile ise ıslah etmek için teknoloji geliştirilmeli ve kullanılmalıdır. 

Erbakan Hocamızın dediği gibi bu teşkilat ile teknolojik müeyyide uygulanmalıdır. Bir ABD uçak gemisinden atılan bir füze 4 bin km’ den sadece 4 metre saparak hedefini vurmaktadır.  “Biz de uçak gemisi yapalım, biz de atom füzesi yapalım” dersek, bunları hazırlamaya uğraşırken, Siyonist şebeke on katını hazırlayacaktır. Öyle ise emperyalist, Siyonist ülkelerin yıllardır üzerinde çalıştığı ve hazırladığı bütün silah sistemlerini ve teknolojilerini etkisiz ve geçersiz kılacak, hem de çok daha ucuza mal olacak, toplu tahribat ve katliamlara yol açmayacak yeni ve üstün teknolojiler gerekmektedir.

İlk olarak elektronik ve yazılım alanlarında yerli ve milli üretim mutlaka yapılmalıdır. Çünkü yazılımlar, kaynak kod olarak tabir edilen anahtar kodlar, milli olmayan silah ve teçhizatlar, kritik zamanda, savaş anında üreticisi olan ülkenin kontrolüne geçmektedir. Bunun önlenebilmesi için teknoloji alanındaki bağımlılıktan tam anlamı ile kurtulunması gerekmektedir. Evet ülkemizde bu hususta önemli adımlar atılmaktadır ama henüz %100 milli kaynak kotlarımız ve motorlarımız oluşturulmuş değildir. Dolayısı ile Türkiye’nin liderliğinde Adil Dünya Düzeni adına teknolojiye yatırım yeni teknoloji işbirliği teşkilatına  taraf olan ülkeler ile geliştirilmelidir.

Böylece teknolojik, endüstriyel ve sanayi gelişimi sağlanmalıdır.  Erbakan Hoca’mızın 40 sene önce yaptığı, ağır sanayii hamleleri gibi büyük hamlelerin geliştirilmesi, daha yaygın ve etkin kılınması gerekmektedir. Adil Dünya Düzeni için organize olan ülkeler aralarında oluşturacak iş bölümü ile uçağını, arabasını, tankını kendi üretmelidir. Özellikle savunma sanayi alanında Siyonist çok uluslu şirketlerin güdümünden tamamı ile çıkılmalıdır. Askeri teknoloji, silah sanayi, ağır sanayi, uzun menzilli füzeler, savaş uçakları  %100 yerli ve milli olarak yapılmalıdır.   

Erbakan hocamız, “bugün teknolojiyi Müslümanlar iyi kullanabilirlerse onların ateşlediği füzeyi ateşlendiği yere geri döndürecek bir teknolojiyi oluştururlarsa, onların uçak gemileri topları tankları hiçbir işe yaramaz, füzeleri hiçbir işe yaramaz” demişti. Şimdi biz bu teknolojiyi Müslümanlara yöneltilmiş olan tecavüzlere, zulümlere karşı, mazlum insanları korumak adına kullanabilecek bir seviyeye  ulaşmış olsa idik, Akdeniz'e gönderdikleri uçak gemileri, İsrail’e destek için gönderdikleri uçak gemileri  hiçbir işe yaramayacaktı, bu tecavüz ve saldırılara karşı Filistin korunabilecekti.

Müminlerin bir araya gelerek bir kuvvet oluşturmaları, kendi haklarını savunacak bir güce erişip kâfirlerin merhametlerine bırakmamaları gerekmektedir.  Erbakan Hocamızın dediği gibi, “Hakkın emrindeki kuvvet en şerefli kuvvettir. İşte biz buna sahip olacağız ve adil yeni bir dünyayı kuracağız.  Allah’ın izni ile.  Cenabı hakkın belirttiği Kuran nizamını kurmak ve yürütmek, biz buna adil düzen diyoruz, üzerimize farz kılınmıştır. Yeryüzünde hak ve adaleti hakim kılmak için İslam ülkeleri organize olmalı ve adil dünya ıslah kuruluşlarını biran önce kurmalıdır.

Yerel üreticilerin desteklenmesi, teknolojik bağımlılıktan kurtulunması ve döviz rezervlerine olan ihtiyacın giderilmesi hususundaki sorunların ele alınması ve çözülmesi gerekmektedir. Türkiye'de liderliğinde teknolojik ürün pazarı, ithal ürünlerin oluşturduğu dengesizliklerle yüzleşerek, gelecekte daha dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme elde etmek için önemli adımlar atmaya hazır olmalıdır. Savunma sanayiinde, otomotiv sanayiinde göstermiş olduğumuz adımlarla birlikte, iletişim, ulaşım, askeri, enerji  kaynak kullanımı ve dağıtımı gibi her alanda hem yazılım, hem donanımda, çok uluslu şirketlere ihtiyaç duymamamız gerekmektedir ve   bu güvenliğimiz açısından son derece önemlidir.

  1. Yeni Para Birimi Teşkilatı’nın Görev ve Çalışma Esasları

Siyonizm’in en önemli sömürü aracı olan sadece kâğıt ve mürekkep bedeli ödenerek basılan doları Müslüman ülkeler olarak kullanmayı bırakmamızı sağlayacak bir organizasyon oluşturulmalıdır.

Bu sebep ile Yeni Para Birimi Teşkilatı İslam ülkeleri arasında, “Ortak Para birimi” sistemini oluşturabilmek için kurulmalıdır.  Erbakan Hocamız “İslam dinarını Müslüman ülkelerdeki petrol, altın ve gümüş karşılığında bastırmamız gerekiyor” demiştir ve birkaç tane de numune örnek İslam dinarı bastırmıştır.

Erbakan Hocamızın  tabiriyle; “İslam Ortak Para Birimi yani Dinarı 1000 atom bombası gücündedir. Siyonizm’e karşı 1000 tane atom bombası atsanız, İslam dinarı kadar onlara zarar verilemez, onların düzeni bozulamaz”.  

Çünkü İslam Dinarı karşılıksız olarak bastıkları yeşil kâğıdın, Amerikan dolarının hakimiyetine son vermek demektir. Bir avuç Siyonist’in 7 milyar insanı, İslam alemini, bütün insanlığı sömürmesine engel olmak, Siyonizm’in sömürü çarkına adeta tabiri caizse, çomak sokmak demektir. Çünkü böylece onlara “bizden mal ve hizmeti ancak İslam dinarı karşılığında ya da mal ve hizmet sağlayarak alabilirsiniz” demiş olmamız mümkün hale gelecektir.

Döviz kurunun yükselmesi ve neredeyse her gün yaşadığımız devalüasyon hatırlara tarihi bir gerçeği getirmektedir.  Doların sömürü çarkına karşı 1974 yılında ‘ortak para birimi’ fikrini projelendiren, Erbakan Hocamız, ortak para biriminin bir örneğini yaparak 1994 yılında TBMM’de milletvekillerine göstermiştir.  İslam Dinarı projesi ile Müslüman ülkelerin öncelikli olarak ekonomik olarak bir araya gelerek, ortak bir pazar oluşturacaklarını ve ardından da aşama aşama yeni bir dünyanın temellerinin atılacağını söylemiştir. 1 dinarın üstünde Bakara Sûresi’nin 275’inci ayeti ‘… Allah alışverişi helal, faizi haram kıldı…’ yer almaktadır. Paranın üzerinde 22 karatlık altından imal edildiği ve 4,25 gram olduğu yazılmıştır. 1 dinarın ön tarafında  Hicri Takvim olarak 1415 yani miladi olarak 1994 tarihi bulunmaktadır.

Faizci kapitalist sistemin borç sarmalına ve ABD dolarına bağlı kalındığı müddetçe, bu duruma karşı gerekli adımlar atılmadığı müddetçe, doların yükselmesine dur demek imkansızdır. Dolayısı ile İslam dinarına, karşılığı olan ortak para sistemine  geçerek dolara olan bağımızdan  kurtulmamız gerekmektedir.  Paranın karşılığı yok ise krizin tetikleyicisidir. ABD Dolarının karşılığı yoktur. Karşılıksız basılan doların tahakkümünden kurtulmak gerekmektedir.  Bu aynı zamanda çok büyük sömürüdür ve bu sömürüye rıza gösterilmesi mümkün değildir. İslam Dinarı deyince sadece Müslüman ülkeler için gibi algılanmaktadır. Halbuki bu ezilenlerin dinarı olacaktır.  Bütün ezilen ülkelerin bu tahakkümden kurtulması için dolardan bağımsız olarak ticari ilişkilerini sürdürmeleri gerekmektedir.

İşte adil yeni bir dünya düzeni için, faizsiz bir ekonomik sistemle milletimize ve tüm dünyaya refah getirmek için, borç, faiz, zam, haksız vergi ekonomisi yerine üretim, istihdam ve ihracat ekonomisine geçilmesi için, nimet ve külfet dengesinin adaletli hale gelmesi için, haksız kazancın, karşılıksız kazancın olmaması için,  Siyonizm’in en büyük sömürü aracı olan Amerikan dolarının hakimiyetine ve faizci sömürü sistemine son vermek için “Yeni Para Birimi Teşkilatı” kurulmalıdır.

  1. Yeni Ekonomik İş Birliği Teşkilatı’nın Görev ve Çalışma Esasları;

Birbirinden bağımsız gibi görünen dünyanın en büyük şirket ve kuruluşları Siyonizm’in 300’ler Meclisi Teşkilatına bağlı olarak faaliyet göstermektedir. Böylece dünya ekonomisi az bir sayıda uluslararası şirket tarafından kontrol edilir durumdadır.

Mc Donalds, Coca-Cola, Pepsi, Nestle, Danone, Boeing, Fiat, General Electrics, IBM, Novartis, Bayer, Roshe, BP, Shell, Mobil Exxon ve dünyadaki özel bankaların hemen hemen hepsi ve bütün özel sigorta şirketleri, medya ve basın kuruluşları Siyonist çok uluslu şirketlerden bazılarıdır. Siyonizm işte bu tekel çok uluslu şirketler ile maddi olarak gücüne güç katmaktadır.

Dolayısı ile “Ekonomi İşbirliği Teşkilatı” ile  Siyonizm’in dünyaya hakim tekel şirketlerinin sömürü ve zulümlerinin durdurulabilmesi, dünyada hakka ve adalete dayalı bir nizamın hakim olabilmesi için ekonomik yaptırım  uygulanmalıdır. Tekel şirketler ile yapılan kaynaklarımızı ucuza alma, çıkarma, işletme ve dağıtmaları ile ilgili olan ifsada dayalı bütün sözleşmeler iptal edilmelidir. Kendi ülkemizde Cargill gibi  GDO’ lu mısır üretimini yapan ve glukoz şurubu üreten çok uluslu şirketlerin  marabası olmaktan çıkılması gerekmektedir.

60 Müslüman ülkede 2 milyar Müslümanın stratejik kaynakları, tarım ve hayvancılık ile ilgili kaynakları, son derece zengin petrol ve doğal gaz rezervleri ve alım güçleri, organize bir şekilde Siyonizm’in tecavüzlerine  karşı yaptırım gücü olarak kullanılmalıdır. Ülkeler kendi kaynaklarına sahip çıkmalıdır ve bu kaynakların kendi insanlarının refahı, sağlıklı ve huzur içinde yaşamalarının  temini için kullanılmasını sağlamalıdır.

Bakınız dünya üzerinde tespit edilmiş petrol rezervlerinin %65’i, doğalgaz rezervlerinin %50’si, altın, gümüş, pırlanta, krom gibi çok sayıda değerli madenin %50 si ve su kaynaklarının % 50’si Müslüman ülkelerin elindedir. Cenab-ı Allah uranyumun %40’ını, nükleer teknolojide kullanılan uranyumun neredeyse yarısını Müslüman ülkelere vermiştir. Dünyadaki borun %70’i sadece Türkiye’ de bulunmaktadır.

Ama biz  elimizdeki boraksın 1 tonunu 300 dolara veriyoruz, Amerika ve Kanada gibi ülkelerdeki çok uluslu şirketlere. Bunlar tonunu 300 dolara aldığı boraksı birtakım zenginleştirme işlemlerinden, kimyasal işlemlerden geçiriyor ve B-10 ve B-11 elementlerini ayrıştırıyor. Ayrıştırılan elementler roketlerde yakıt olarak kullanılıyor. B-10 elementinin tonu 1 milyon dolar, B-11 elementinin tonu 3 milyon dolar. Peki bu 300 dolara verdiğimiz boraksı biz kendimiz B-10’a B-11’e ayrıştırmayı yapamaz mıyız? Evet yapabiliriz. Bunu yapabilecek ilim insanlarımız vardır. Bunun ile ilgili akademisyenler vardır. Bunu yapacak olan Türkiye’de Bor Enstitüsü vardır. Bor Enstitüsünün bu çalışmayı yürütmesi gerekmektedir. Ama maalesef bor Enstitüsüne ödenen ödenekle temel sabit giderler bile karşılanamamaktadır.   Ama yaklaşık  100 milyon dolar gibi bir bütçeyi Bor Enstitüsüne boru zenginleştirme işlemlerini yapabilmesi  için verdiğimiz zaman tonunu 300 dolara sattığımız boraks, 1 milyon dolara satılmaya başlanacak, sadece bu teknolojiyi sağlayarak büyük bir gelir elde edilebilecektir. İşte bu iradeyi ortaya koyacak yöneticiler gerekmektedir.  

“Sanayi ve kalkınmanın kalbi olan yassı demir çelik Türkiye’de senede 8 milyon ton üretilmektedir. Türkiye’nin senede yassı demir çelik ihtiyacı 17 milyon tondur. 9 milyon ton yassı çelik ithal edilmektedir. Ton başına 1000 dolardan senede 9 milyar dolar dışarıya para ödenmektedir. Türkiye’nin senede 4 milyon yassı çelik üreten bir fabrikayı 8 milyar dolara mal etmesi mümkündür. Her sene bu fabrikayı kurmadığımız için  9 milyar doları dışarıya ödemek zorunda kalıyoruz Halbuki dışarıya 2 sene vereceğimiz para ile Türkiye’nin yassı çelik ihtiyacını kuracağımız  fabrikalar ile karşılayabiliriz. 

Ülkemizin ithal ettiği yıllık Petrol ve Doğalgaz faturasının 40 milyar dolar olduğu düşünülürse bir an önce devlet teşvikleri ile Güneş Enerjisini kullanmamız gerekmektedir. Bu durumda yıllık en az 20 milyar dolar kazanç sağlayacağımız hesaplanmaktadır. Önemli olan siyasi idarenin bu sistemin önünü açacak kanunlar çıkartmasıdır. Güneş Enerjisi üzerine Devlet bursuyla yetiştireceğimiz doktora ve master öğrencilerinin bu teknolojiyi ilerletmeleri ülkemize her yıl paha biçilemez değerler katacaktır. Sonuçta, yakın gelecekte elektrik satacak konuma gelmemiz hayal olmaktan çıkacaktır. Güneş enerji panellerinin kuruluş süresinin kısalığı ve üreteceği elektriğin parasal değeri ve dışa bağımlılığı sıfır mertebesine indirdiği de hesaba katılırsa en iyi elektrik üretim sistemi olduğu görülecektir.

Endüstriyel hammaddelerimizin ham olarak satışı yeniden gözden geçirilmelidir. Katma değeri yüksek ürünler şeklinde ihracatları teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.  Özellikle mamul madde olarak katma değeri yüksek olan ürünlerin ham madde satışı zorlaştırmalı, işlenmiş, katma değeri yüksek mamul madde üretimi için ARGE çalışmaları hızlandırılmalıdır. Katma değeri yüksek olan altın ve gümüş madenciliğinin gelişmesine özel önem verilmelidir. Önemli ölçüde Kadmiyum ve İndium içeren, başta Çin olmak üzere birçok ülke tarafından talep edilen çinko satışları kontrol altına alınıp yeni fiyatlandırma analizleri yapılmalıdır.  Demir-Çelik sektörünün ihtiyacı olan Grafit elektrot yapmak için yurtdışına ödediğimiz miktar bir milyar dolardır. Bu bakımdan grafit madenciliğinin ülkemizde geliştirilmesine özel önem verilmelidir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2019 yılı raporunda aynen şu ifade kullanılmaktadır “Ülkemizde üretilen nervürlü demir, yuvarlak demir, profil, sac, boru ve bağlantı elemanlarının birim fiyatları 650-890 $/ton arasında değişirken, ülkemizde üretimi bulunmayan paslanmaz çelik ve süper alaşımlı çeliklerin birim fiyatları ise 2.500 $/ton seviyesinden 10.000 $/ton düzeyine kadar çıkabilmektedir. Demir çelik sanayisinde Yüksek Teknolojiye Geçiş sürecinde, yüksek katma değer elde edeceğimiz paslanmaz ve nitelikli çelik yatırımları büyük önem taşımaktadır.” Bu durum yıllardır bilindiği halde mevcut Hükümet yüksek teknolojik paslanmaz çelik ve süper alaşımlı çeliklerin üretimine başlamamıştır.

Ülkemizin ve Milletimizin selameti açısından hayati önem arz eden hususlardan bir tanesi de ekonomik bekamızın teminat altına alınmasıdır. Bunun için de, öncelikle dışa bağımlı olmayan, dış ticaret fazlası veren, ekonomik ve finansal açıdan kendi kendine yeten bir ülke olma yolunda güçlü adımlar atmamız zaruridir. Mali kaynak ihtiyacımızı borçlanarak veya zam ve ilave vergiler yoluyla vatandaşın sırtından karşılamak yerine, borçsuz, zamsız, vergisiz olarak üretilecek kaynaklarla, katma değerli ihracat yoluyla elde edeceğimiz kendi milli gelirimizle karşılamamız, ithalata dayalı ekonomi yerine katma değerli üretim, istihdam ve ihracata dayalı bir ekonomiye geçiş yapmamız gerekmektedir.

Bu noktadan hareketle Ekonomi İşbirliği Teşkilatı ile Batı mallarının pazarı olmaktan,  tüketim toplumu halinden kurtulup bir üretim toplumu haline acilen geçilmesi gerekmektedir. Ağır sanayi ve savunma sanayi ürünlerimizi kendimiz üretmemiz gerekmektedir. Bunun örneği Erbakan Hocamız tarafından verilmiştir. Yine Avrupa Birliği’nin Gümrük Birliği benzeri yapının önce D-8 sonra D-60 ülkeleri arasında bir an evvel Türkiye öncülüğünde uygulanması gerekmektedir. Devletimize mali kaynak oluşturmaya, istihdam, üretim ve ihracatı artırarak milli gelirimizi yükseltmeye yönelik bu projeler ekonomik açıdan tam manasıyla bağımsız, ‘Yeniden Büyük Türkiye’yi inşa etmek ve Türkiye liderliğinde adil dünya düzenini biran önce kurmak  için elzemdir.

Ekonomi İşbirliği Teşkilatı, gerekli mali kaynakların borçlanma yoluna gitmeden ve milletimize ve ezilen bütün halklara mali külfet yüklemeden sağlanabilmesi bakımından önemlidir.  İşte Gazze’ye yapılan tecavüzler karşısında Müslüman ülkeler bir araya gelip “ey Siyonizm, bu yaptığınız tecavüzü durdurmazsanız  size bu dakikadan itibaren ihtiyacınız olan hammaddeleri satmayacağız” deselerdi; ABD, İsrail, Batı hiç biri buna dayanamazdı. Dolayısıyla bütün potansiyel gücümüz zulüm karşısında bir yaptırım olarak kullanılabilecek durumdadır ve bir an önce bu doğrultuda harekete geçilmelidir.

https://www.youtube.com/watch?v=8txaBeKaTQE

 

İnş. Müh. Hilal Çekmen,

Akevler, 65. Seminer, 17.12. 2023                         

Yeniden Refah Partisi Milli Siyaset Kurulları

Kadın, Aile ve Sosyal Hizmet Politikaları Kurul Koordinatörü

 






Çok Okunan Makaleler
Hilal Çekmen
Adil Düzende Planlama ve İmar
27.02.2023 1773 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Deprem Yönetimi
22.02.2023 1664 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Deprem Öncesi Tedbir ve Denetim
22.02.2023 1347 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİZM’İN MADDİ GÜCÜ ELE GEÇİRMESİNİN TARİHÇESİ
22.10.2023 1302 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL SİYASİ VE HUKUKİ DÜZENİN ANAYASAL TEMEL ESASLARI
8.10.2023 860 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Gelirleri ve Giderleri Pay Tablosu-1
5.03.2023 840 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Giderler Paylaşım Tablosu- 2.
16.04.2023 838 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Siyasi ve Hukuki Düzenin Temel Esasları,
1.10.2023 794 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR
28.01.2024 766 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR-1
16.04.2023 759 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR?-2
30.04.2023 758 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Giderler Paylaşım Tablosu- 3
16.04.2023 744 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİST DÜZENDEN KURTULUŞ İÇİN HİCRET
19.11.2023 720 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİZME KARŞI YAPILMASI GEREKENLER
5.11.2023 714 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-2
11.02.2024 676 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-2
13.05.2023 670 Okunma
Hilal Çekmen
DÜNYADA GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI İÇİN TEMEL ESASLAR
15.10.2023 656 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-1
11.05.2023 640 Okunma
Hilal Çekmen
Hak ve Hürriyetlerin Muhafazası İçin Esaslar
31.12.2023 631 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN ve ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR? -3
7.05.2023 628 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE YERİNDEN YÖNETİM- MERKEZİ YÖNETİM DENGESİ
24.09.2023 626 Okunma
Hilal Çekmen
B'NAİ B'RİTH'İN İFSAT ALT KURULUŞLARI VE TAHRİBATLARI
26.11.2023 593 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ ANAYASASI
10.12.2023 590 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-3
18.02.2024 583 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİST BILDERBERG ALT KURULUŞLARI VE TAHRİBATLARI
3.12.2023 580 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI-2
17.12.2023 577 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER
17.03.2024 565 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN İÇİN YÖNETİMDE KİMLİKSİZLEŞMEDEN VAR OLMAK
27.05.2023 559 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR-4
24.05.2023 554 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI-3
25.12.2023 524 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL YÖNETİM- YARGI KUVVETİNİN ÖZELLİKLERİ
14.01.2024 519 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER-2
14.04.2024 470 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-4
3.03.2024 416 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN İÇİN BELEDİYE HİZMET AŞAMALARI
7.05.2024 415 Okunma


© 2024 - Akevler