Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR-4
24.05.2023
555 Okunma, 0 Yorum

ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN ve ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR- 4

Bugünkü makalemizde  “aile içi ihtilaflı olan durumların, uyuşmazlıkların, şiddet gibi sorunların adil düzen temel esaslarında belirlenen ölçüler ile çözüme nasıl kavuşturulduğunu  ve böylece ailenin ne şekilde koruma altına aldığını” belirtmiş olacağız.

Aile, bütün toplumlarda insanın karakter yapısını, maneviyatını, özünü oluşturduğu bir kurum olarak değerlendirilmiştir. Toplumun temel çekirdek birimi sayılan bu kurumun, müstakbel nesillerinin kalitesini artırmak açısından büyük önemi vardır. Aile kurumu, zamanla meydana gelen sosyal değişimin etkisi ile  değişse bile  toplumsal bir varlık olarak kendisini her zaman muhafaza etmiştir.

Adil Düzen hakkı üstün tutan bir  düzendir. Temel  insan haklarının korunmasına önem veren bir düzendir. Dolayısı ile, adaleti, güvenliği ve barış ortamını  tesis  eden bir düzendir. Kişiler arası çatışma ortamının değil, menfaat paralelliğini tesis eden bir düzendir.  İnsanların maddi ve manevi sıkıntılarını gideren bir düzendir. Özellikle konumuz itibari ile karı ve koca arasındaki, anne, baba ve çocuk arasındaki ihtilaflı durumları en aza indiren ve meydana gelen sorunların da en ideal şekli ile nasıl çözüme kavuşturulması gerektiğini gösteren bir düzendir. Farklı  mezhep, inanç, içtihat  görüşlerine  dayalı olarak oluşturulan dayanışma ortaklığı  sözleşmelerini koruma altına alan bir düzendir. Adil düzen insanlara ve topluluğa zarar veren unsurları bertaraf eden bir düzendir. Kime karşı olur ise olsun ve kimden gelirse gelsin şiddetin hiçbir türüne müsaade etmeyen bir sistemdir. Aile içi çatışma ve şiddete  sebep olan unsurları ortadan kaldıran, aile içinde  uyum, huzur, sükûnet, muhabbet ve meveddet ortamının oluşumunu sağlayan bir düzendir.

Adil düzende aile, dayanışma ortaklıkları tarafından hukuki danışmanlık hizmetlerinin verilmesi ile güvence altına alınmıştır. Adil düzende ailedeki ilişkinin hukuki boyutu, sosyal ve toplumsal yapıya etkileri ve ailedeki sorun ve ihtilaflar vb. hususlarda hukuki danışmanlık hizmetinin ücretsiz olarak verilmesi esastır. Adil Düzende aile yapısı, ahlaki, ilmi, ekonomik ve hukuki düzenlerdeki kurumların  her birinin aile üzerindeki görevlerini yerine getirmesi ile koruma ve güvence altında bulunmaktadır. Aile politikası, aile kurumunun toplumsal, hukuki ve ekonomik açılardan muhafaza edilmesi, güçlü kılınması ve destek ile devamlılığının temini gereksiniminden ortaya çıktığı için adil düzende aileye yönelik hizmetlerin toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde geliştirilmesi, düzenlenmesi esastır.

Ailenin ihtiyaçlarını giderecek noktada düzenli gelir imkânlarını sağlayan adil ekonomik düzen  aile üzerinde büyük bir yük olan borçluluk, işsizlik ve her çeşit ekonomik sıkıntıları ortadan kaldıran bir düzendir. Aileyi geliştirecek ve güçlendirecek ahlaki eğitimleri, beceri kazandırma eğitimlerini ve danışmanlık hizmetlerini ücretsiz olarak sağlayan bir düzendir.  Gelecek nesillerimizin hem fizyolojik hem de psikolojik olarak sağlıklı, ahlaklı, milli ve manevi değerlerimize haiz, insanlığa faydalı bireyler olarak yetiştirilmeleri için gerekli bütün  eğitim imkanlarını sunan bir düzendir.

Adil düzen ülkemizin, milletimizin ve bütün insanlığın geleceği açısından hayati öneme haiz aile müessesesinin korunması ve güçlendirilmesi için aile yapısını tehdit eden her türlü yıkıcı maddi ve manevi tesirlerin önlenmesi için gerekli tedbirleri alan bir düzendir. Medyanın, televizyonun ve sanat faaliyetlerinin aile yapısı ve evlilik üzerinde olumsuz etkiler oluşturacak faaliyetlerden arındırılması için bu kurumların tamamını adil inanç ve ahlaki düzene bağlı, 4.kuvvet olarak oluşturulacak denetleme kuvveti kurumlarının sürekli denetiminde bulunmasını sağlayan bir düzendir. Adil düzenin anayasal temel esaslarında belirtildiği gibi,  toplumu ve aileyi dejenere eden, zinayı, aile içi şiddeti, özendiren sanat adı altında yürütülen bütün olumsuz ifsat edici unsurlardan, faaliyetlerden yani münkerden men eden bir düzendir.

Adil düzen, müspet aile örneklerini, medyada, sanatsal, kültürel ve sosyal faaliyetlerde ön plana çıkaracak bir düzendir. Kadın rol modeller aracılığıyla ahlak, iffet, merhamet, fedakârlık, şefkat, asalet, üretkenlik gibi değerleri kadınlar arasında yaygınlaştırıp güçlendirecek bir düzendir.

Ailelerin ihtiyaç ve beklentilerinin, maddi ve manevi sıkıntılarının bölgesel faktörler de göz önünde bulundurularak en yerelden itibaren bucak meclisleri aracılığı ile analiz edilerek çözüm üretilmesini sağlayan bir düzendir.

Türkiye’de yaşayan toplulukların, farklı yaşam formlarının kadın ve aileye yönelik yerel problemlerine batı merkezli ithal edilen çözümler yerine doğrudan yerel unsur ve potansiyelin varlığını göz ardı etmeden ve kültürümüze uygun bir anlayış ile çareler üretmeye çalışan bir düzendir.  

Aile ve toplum düzeni içinde meydana gelen her türlü şiddet, taciz ve istismarın önlenebilmesi için her dayanışma ortaklığının kendi hazırlamış olduğu sözleşmelere göre müeyyidesini ikame eden bir düzendir. Yasal delillere dayandırılması şartı ile şiddete ve mağduriyetlere neden olan durumlara karşı  herkesin kendi bağlı olduğu hukuka uygun olarak süreçlerin yürütülmesini sağlayan bir düzendir. Ama yaptırımlar  öncesinde kişilerin birbirlerine karşı şiddete meyletmelerine neden olan unsurların bertaraf edilmesi amacı ile ahlak, maneviyat ve adalet duygusu yüksek bir toplumun oluşturulabilmesi için gerekli önlemleri alan bir düzendir.  

Maalesef bugün olduğu gibi çocukken kötü muamele altında bulunma, alkol ve uyuşturucu kullanımı, ekonomik ve sosyal yük ve baskılar, çevre kültürü ve baskıları, sorumluluğa güç yetirememe, kumar ve benzeri şiddet vakasını çoğalttığı belirlenen bilimsel risk faktörleri genel olarak irdelenmeden,  şiddeti ortaya çıkaran sebepler üzerinde gerektiği kadar durulmadan, yaptırımlara başvurmak da arzulanan sonucu verememektedir. Günümüzde psikolojik, kültürel, ekonomik, sosyal, ilmi, ahlaki vb. gibi birçok yönü bulunan aile içi ve toplumsal problemlerin öncelikli olarak yargısal ve cezalandırmaya yönelik bir anlayış ile, yaptırım araçları ile bertaraf edilmesinin imkanının olmadığı  anlaşılmaktadır. Bundan dolayı  adil düzen şiddete sebep olan bütün unsurları öncelikli olarak bertaraf etmeye çalışan, ideal şartlara ulaşmak açısından gerekli önlemleri alan, insan onur ve şerefine uygun yaşama olanaklarını sunan ve buna mukabil toplum düzenini korumak açısından yaptırımları tavizsiz olarak devreye sokan  bir düzendir.

Toplumun temeli olduğu düşünülen aile kurumu üzerine yapılan tartışma, araştırma ve politikalar bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmeden, sosyoekonomik problemler, eğitim sisteminde olan sorunlar etkin ve çözüme odaklı olarak masaya yatırılmadan, ahlaki ve kültürel açıdan aileyi yeteri kadar beslemeden, karı ve kocaya altından kalkamayacağı büyük bir emek gücü karşısında gerekli desteği sağlamadan, devletin otorite gücünü öncelikli olarak yargısal alanlarda göstermeye çalışması aileyi korumamaktadır.

Günümüzde aile bütünlüğünü korumak adına  temel çözümlere gidilmediği gözlemlenmektedir. Dolayısı ile dağılan evlilik birlikteliklerinin neticesinde çocukların gelişim süreçlerinde yaşadıkları travmalar ve bu durumun toplumun ifsadına etkisi de dikkate alınarak aile bütünlüğünü korumak açısından adil düzenin sunduğu temel çözümlere odaklanılmalıdır. Aslında toplumsal kodlarımızda yer alan dayanışma kültürünün bir gereği olan karı ve kocanın arasının düzeltilmesi gibi güzel niteliklerimiz terk edilir olmuş, bireysellik ve umursamazlık yaygınlaşarak aile kurumu ağır yaralar alır hale gelmiştir. Bu ahlaki erozyon, ailenin itibarlı konumunun da kaybolmasına neden olur hale gelmiştir. Aile bireyleri her geçen gün maalesef birbirlerine hem fiziksel, hem ruhsal, hem de manevi sadakati  yitirmeye başlamışlardır. İşte gerekir ki hem adil düzenin en önemli temel esası olan dayanışma kültürünü yeniden canlandıracak politikalar devreye girsin, hem de eşlerin birbirine sadakatine zarar verebilecek unsurlar bertaraf edilebilsin.

İslam hukuku çerçevesindeki aile arabuluculuğu ve hakemliği sistemlerinin, aile kimliğimize, kültürümüze ve ahlaki değerlerimize batılı tarzdaki arabuluculuk sistemlerinden daha uygun olacağı aşikardır.  Dolayısı ile İslam Hukukunun aile birliği ile ilgili uyuşmazlıklara getirdiği çözüm önerilerinin irdelenmesi ulusal mevzuatımız adına bir kazanım olabilecek potansiyeldedir.

Ayrıca mevcut arabuluculuk ve tahkim sistemi ile boşanma sürecinin en hızlı ve sıkıntısız bir tarzda sonuçlanması amaçlanmakta olduğundan, evlilik birliğinin sürekliliği hususunda bir fayda üretmemektedir. İslam aile hukukunda ise arabuluculuk sisteminde amaç evlilik birliğinin sürekliliğini sağlamak olduğu için, mevzu araştırılmaya değer niteliktedir.

Ailenin korunması,  sürekliliğinin temini, aile içi şiddetin önlenmesi hususunda mevcut yasaların ihtiyaçlara cevap verip vermediği dikkate alındığında şu noktalara özellikle uzmanlar tarafından vurgu yapılmaktadır. Aile kurumunun korunması açısından tespit edilen sorunlar ve değerlendirmeler genellikle 6284 Sayılı Kanun çerçevesinde yapılan uygulamalara yönelik olmaktadır. En büyük sıkıntılar ve eksiklikler özellikle bu kanunun kapsamı ile ilişkilendirilmektedir. Bu hususta uzmanlar özellikle şiddet kapsamı dahilinde hükmedilen tedbir kararlarına ilişkin şu yorumları yapmaktadırlar. Bazı uzmanlar  6284 Sayılı Kanunda şiddet kavramı içine dahil edilen, birden meydana gelen, süreklilik arzı bulunmayan davranışların, fiziki boyutta, psikolojik, cinsellik ya da mali yönden  zarar oluşturmadıkça ya da ıstırap vermedikçe ev dahili şiddet kapsamında  değerlendirilmemesi gerektiği hususunu belirtmektedirler.

6284 Sayılı Kanun adil olmayan çelişkili yönleri ile yargıya olan güveni zedelemektedir. 6284 sayılı Kanunun cezalandırma sistemi mevzuatın en önemli prensiplerinden sayılan ve masumiyetin işareti olan “Kusur yoksa ceza yoktur” koşuluna ve Anayasamızın 38. Madde hükmünde belirtilen “Suçluluğun hükmen sabit olunmasına kadar kimse suçlu nitelenemez” koşuluna uymamaktadır

Hukukun en temel ilkesi suçun belirliliği ilkesidir. Ama kanunda şiddetin tanımı yapılmamıştır. Kanunda duygusal, psikolojik, ekonomik şiddetin nasıl yorumlanacağı belli değildir. Paramız yok cep telefonu alamadım, diyen koca, ekonomik şiddet mi uygulamıştır? Belli değildir. Karısının saç modelini beğenmeyen erkek psikolojik şiddet mi uygulamıştır? Belirsizdir. Fiziksel şiddetin uygulanması halinde, bunun delilinin ispatının olması halinde, şiddet faili erkeğe de kadına da uygulanan cezalar artırılmalıdır, her türlü tedbir alınmalıdır ama böyle muğlak ifadeleri olan kanun maddeleri ile şiddetin de önlenemeyeceği açıktır.

Şiddete yönelik olarak evden uzaklaştırma gibi önleyici tedbir kararlarında hakime delil ve belge hususunda yetkiler verilmiş olmasına rağmen  tedbir kararlarını beyana dayalı olarak veren hakimlerin uygulamada meydana getirdikleri  sorun ve mağduriyetler  hakimlerin ehliyet sahibi kişiler olması gerektiğinin önemini ortaya çıkarmıştır. Hem erkek, hem de kadını mağduriyete uğratan hakim kararları adil düzendeki teminatlı ehliyet sisteminin  uygulanması gerektiğini gözler önüne sermektedir. Adil düzendeki  teminatlı olarak verilen ehliyet-diploma belgelerinin, yani ilmi, ahlaki, bilgi yönünden kişilerin ehliyetli olduklarına ve kasti zarar vermeyeceklerine kefil olunarak, kişilere dayanışma ortaklıkları tarafından verilen belgelerin teminata bağlanarak ve zararı bu teminatı veren bütün üyelerce karşılanması hususu anlaşılmadan sorunları gidermek mümkün gözükmemektedir.. Şiddetin önlenmesi hususunda sorumlu olanların tamamının gerekli ehliyete, liyakate ve teminatlı tezkiye belgesine yani ahlaklı ve dürüst olduğuna dair belgeye sahip olmaması sonucunda uygulama kararlarında hataların oluşumu,  istismarlara yol açılması, şiddeti engellemek yerine tetikleme potansiyelini oluşturması ve böylece evlilik birliğini sarsması kaçınılmaz olmaktadır.

0284 Sayılı Kanun Düzenlemelerine ideolojik gerekçelerle sarılmak, uygulama kararlarındaki hatalara neden olan unsurları, sosyal ve toplumsal hayata ve en önemlisi aile hayatına getirdiği olumsuzlukları kasten görmezden gelmek demektir.  

“Türkiye’de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”’nun yayınladığı dokümanlara göre bu düzenlemelerin hiçbirisi yürürlükte değilken 2010 yılında 180 kadın, 2011 yılında 121 kadın ne yazık ki öldürülmüştür. Bu düzenlemelerin yürürlüğe girdiği tarih olan 2012 yılında 210 kadınımız öldürülmüş. 2019 yılında bu sayı 474’e çıkmıştır. 2022 yılında ise 334 kadının öldürüldüğü, 245 kadının ise şüpheli şekilde ölü bulunduğunu açıklanmıştır. Bu artış oranı, 6284 Sayılı Kanun ile kadınlarımızı koruyamadığımız gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır”.   

Uzmanlar tarafından kanuna yönelik uygulama hatalarının oluşumu ile ilgili olarak ayrıca şu hususlara vurgu yapılmaktadır. Uzmanlara göre bakanlık görevlilerinin sahaya inmeyişi, 6284 Sayılı Kanun’dan beklenen verimin alınmayışının en önemli sebebidir. Bakanlık tarafından veri olarak gerekli desteğin verilmemiş olması, yeterli ve ehliyetli olarak çalışan eksikliği, mahkemelerdeki fazla iş gücü ile birleştiğinde aile mahkemesi hakiminin evrak üzerinden vereceği tedbirlerin isabetli olarak verilebilme ihtimalini düşürmektedir. Aynı şekilde bu eksiklik ve sorunlar emniyet güçlerinin şablon koruma tedbirlerini uygulamalarına yol açmaktadır. Dolayısıyla bu eksiklikler tedbir kararlarının yerinde ve  doğru olarak verilmesini, uygulanmasını engellemektedir.  Konuya ilişkin her kurumun, “Aman kötü bir şey olmadan sorumluluk benden gitsin kabulünden, görevlerinde ihmal gibi suçlamalara maruz kalma korkusundan kaynaklı olarak lalettayin yürütülen işlemlerden  dolayı hatalar kaçınılmaz olmaktadır.

Öte yandan koruma tedbirlerini uygulayan emniyet güçlerinin bilgisizliği, kanunda kötüye kullanımı engelleyecek mekanizmaların belirtilmemesi, itiraz müessesesinin fonksiyonel olarak  işlemeyişi yada işlese bile vasat ve kötü işleyişi de Kanun ve uygulamaları açısından ıslahı gerektiren hususlardır. Kanunda  niteliği belirsiz, uygulaması sorunlu, koruma tedbir kararlarına uyulmadığı durumlarda devreye girecek  zorlama hapsine yönelik düzenlemelerin de mağduriyetlere sebep vermeyecek şekilde  tekrar gözden geçirilmesi  gerekmektedir.  

Bu hususlarda Anayasa Mahkemesinin, 6284’de belirlenen koruyucu ve önleyici tedbir düzenlemelerinin yanlış uygulandığına  yönelik kararları vardır. Evden uzaklaştırma tedbir kararlarının uygulanmasında, hakimlerin yetki ve sorumluluklarını tam manası ile mağduriyetlere sebep vermeyecek şekilde yerine getirmedikleri belirtilmektedir.

6284 Sayılı Kanunun 5. Maddesinde belirtilen  önleyici tedbir düzenlemeleri ve uygulamaları, kişinin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı nitelikte olduğundan açık keyfilik görüntüsünün olmaması ve makul biçimde gerekçe gösterilmesi halinde adil yargılanma sistemi tavizsiz işletilmeli  ve bu durumda ağır cezalar verilmelidir.

Anayasa mahkemesinin kararları ve 6284 ün 4. Maddesi Koruyucu tedbir düzenlemeleri ve uygulamaları  da adil düzenin  kadını, erkeği ve çocuğu, dolayısı ile aileyi koruma mantığı çerçevesine göre değerlendirildiğinde şiddete maruz kalanı  korumakta yetersiz kalmaktadır.

Adil düzen her bir dayanışma ortaklığı sözleşmesine göre gerekçelendirilen yaptırımların tavizsiz olarak uygulanmasını sağlayan bir düzendir. Keyfilik ve istismara yol açmayacak derecede hukuki düzenlemeler ile  şiddete imkan ve olanak tanımayan bir düzendir. Adil düzen zulüm kimden gelir ise gelsin engelleyen, huzur ve güvenliği sağlayan, temel insan haklarını koruyan ve adaleti tesis eden düzenlemeleri temel esaslarına dayalı olarak yürüten  bir düzendir.  

6284 Sayılı Kanunun aile dahili hakemliğine, arabuluculuğuna, barışmaya set koyan hatta barıştırmak isteyenlere müeyyide uygulayan bir kanun olduğu dikkate alındığında bu yönü ile de sorunları gidermeye yönelik fayda sağlamadığı anlaşılmaktadır.

Şiddet vakasının sebeplerinin, bilimsel ve tarafsız araştırmalar ışığında, aile politikalarının belirli egemen güçlerin, ideolojilerin etki alanının dışına çıkartılarak değerlendirilmesi ve toplumsal ittifak ile en yerelden başlanarak çözümlerin geliştirilmesi, aileyi ilgilendiren her alan ile ilgili bütüncül ve multidisipliner bir anlayış ile kanunların oluşturulması elzemdir.  

Yasalar temel ilkelerden kopuk, ithal ve belirli güç odakları tarafından özellikle ailenin altına dinamit koyma amacına dönük olarak dayatılıyor ise zaten ne kadını şiddetten koruma adına ne de aileyi korumak adına bir samimiyet ve olumlu bir sonuç bekleme imkânı yoktur.

Bu kanun ile son 5 yıl için düşünülürse yaklaşık 10 bin kişi ailesi ile birlikte mağdur edilmiş durumdadır. Evden uzaklaştırma önleyici  tedbir kararları sonucunda çocuklar babasız kalmış, kadınlar da tek başlarına kalarak çok daha fazla mağdur olmuştur. 6284 Sayılı Kanundaki bazı muğlak düzenlemeleri ve uygulamadaki hataları, kadına, çocuklara ve aileye sadece yıkım getirmiştir. Yanlış ve yetersiz aile politikaları sayesinde evlenme sayısı nüfus artışına rağmen azalmaktadır.  Boşanma sayısı ise artmaktadır. Erkek ve kadın birbirine düşman edilmiş, gençler evlikten soğur ve korkar hale getirilmiştir. Kadın hakları kılıfı altında erkek ve kadın çatışması ve ayrışması daha da çok körüklenir olmuştur.  

Kadınlar da korunmalı, erkekler de korunmalı, çocuklar da korunmalıdır. Yani aile bütün bireyleri ile bir bütün olarak korunmalıdır. Kadını koruyalım, derken iftiraya maruz kalan, mağdur erkek sayısını çoğaltmamak, yıkılan yuva sayısını artırmamak gerekmektedir. Çocukların babasız ve perişan bir halde kalmasına engel olmak gerekmektedir. Bu olumsuz sonuçlara fırsat vermeyecek düzenlemelerin yapılması ve hatalı uygulama kararlarının olmaması önemlidir. Şiddet en çok karşı olunması gereken unsurlardan biridir ama bertarafı aklıselim, bilimsel gerçek hak anlayışına dayalı çözümler istemektedir.

Adil düzen aile içi bütün ihtilaflı hususlara temel çözümler sunan bir düzendir. Kur’an velayet noktasında kadın ve erkeği eşit görmektedir. Mesela et-Tevbe suresi 71. ayette meâlen şöyle buyurulmaktadır. “Mümin erkekler ve kadınlar birbirlerinin velileridirler. Onlar ma'ruf’un yani tescil edilip hukuki olarak güvence altına alınan sözleşmelerde yer alan kural, görev ve belirlenen yetkilerin yürütülmesini sağlar. Münkerden yani sözleşmeler ile belirlenmiş haksızlığa sebep olan yapılmaması zorunlu olan suçlardan alıkoyarlar.” Bu anlamda velilik müminler topluluğunun her bir ferdinin diğerine sahip çıkması, destek olması, kollayıp gözetmesi, haklarını savunması ve birbirini temsil etmesi manasını taşır. Adil düzende sıkıntılı ve ihtilaflı durumlarda hukuki dayanışma ortaklıları devreye sokulur. Süreç boşamaya veya hakemlere gitmeden önce sorunu gidermek hukuki danışmanların aile üzerindeki velilik görevinin gereğidir.

İnş. Müh. Hilal Çekmen, 21. 05. 2023                         

Yeniden Refah Partisi Milli Siyaset Kurulları

Aile ve Sosyal Hizmet Politikaları Kurul Başkanı,  

 

 






Çok Okunan Makaleler
Hilal Çekmen
Adil Düzende Planlama ve İmar
27.02.2023 1773 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Deprem Yönetimi
22.02.2023 1664 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Deprem Öncesi Tedbir ve Denetim
22.02.2023 1347 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİZM’İN MADDİ GÜCÜ ELE GEÇİRMESİNİN TARİHÇESİ
22.10.2023 1302 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL SİYASİ VE HUKUKİ DÜZENİN ANAYASAL TEMEL ESASLARI
8.10.2023 860 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Gelirleri ve Giderleri Pay Tablosu-1
5.03.2023 840 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Giderler Paylaşım Tablosu- 2.
16.04.2023 838 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Siyasi ve Hukuki Düzenin Temel Esasları,
1.10.2023 794 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR
28.01.2024 766 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR-1
16.04.2023 759 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR?-2
30.04.2023 758 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Giderler Paylaşım Tablosu- 3
16.04.2023 744 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİST DÜZENDEN KURTULUŞ İÇİN HİCRET
19.11.2023 720 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİZME KARŞI YAPILMASI GEREKENLER
5.11.2023 714 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-2
11.02.2024 676 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-2
13.05.2023 670 Okunma
Hilal Çekmen
DÜNYADA GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI İÇİN TEMEL ESASLAR
15.10.2023 656 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-1
11.05.2023 640 Okunma
Hilal Çekmen
Hak ve Hürriyetlerin Muhafazası İçin Esaslar
31.12.2023 631 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN ve ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR? -3
7.05.2023 628 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE YERİNDEN YÖNETİM- MERKEZİ YÖNETİM DENGESİ
24.09.2023 626 Okunma
Hilal Çekmen
B'NAİ B'RİTH'İN İFSAT ALT KURULUŞLARI VE TAHRİBATLARI
26.11.2023 593 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ ANAYASASI
10.12.2023 591 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-3
18.02.2024 583 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİST BILDERBERG ALT KURULUŞLARI VE TAHRİBATLARI
3.12.2023 580 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI-2
17.12.2023 577 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER
17.03.2024 565 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN İÇİN YÖNETİMDE KİMLİKSİZLEŞMEDEN VAR OLMAK
27.05.2023 559 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR-4
24.05.2023 555 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI-3
25.12.2023 524 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL YÖNETİM- YARGI KUVVETİNİN ÖZELLİKLERİ
14.01.2024 519 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER-2
14.04.2024 470 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-4
3.03.2024 416 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN İÇİN BELEDİYE HİZMET AŞAMALARI
7.05.2024 415 Okunma


© 2024 - Akevler