SİYONİZM’İN TARİHÇESİ, KURDUKLARI İFSAD KURULUŞLARI, TAHRİBATLARI ve YAPMAMIZ GEREKENLER -2
Siyonizm zamanla, tarih boyunca nasıl gelişmiştir? Hangi planları oluşturmuştur? Hayatın her alanını kontrol altına almak için hangi organizasyonları kurmuş ve böylece hangi tahribatları yapmıştır? “Evet bütün bunları bileceğiz ki aldanmayalım. Buna göre önlemlerimizi alalım. Onların kontrolü altındaki her alandaki tahrifatını, ifsadını önleyecek şekilde insanların selametini ve kurtuluşunu sağlayacak yolların tespitini yapalım, nelerin yapılması gerektiğini bilelim ve çalışmalarımızı buna göre en büyük gayret ile yürütelim.” İşte bundan dolayı Siyonizm’in tarihçesinden kısaca bahsetmemiz gerekmektedir.
Geçen hafta Siyonizm’in ilk 4 devrini anlatmıştık. 5. devirden itibaren anlatmaya devam edelim.
"ROUND TABLE” diğer adı ile 300’ler Komitesi, İngiltere’yi kontrolü altına tamamen alarak Kudüs’ü ele geçirmek ve Osmanlı’yı yıkmak amacıyla Birinci Dünya Savaşı’nı organize ederek Osmanlı’yı savaşa sokan komitedir.
Bu devirde İngiltere’deki Round Table ekonomiyi ve siyaseti yönlendiren tek merkez olarak görev alır. Siyonizm, 1897 İsviçre Basel konferansının arkasından tek merkezden ve daha organize bir şekilde ifsadını yürütmeye başlamıştır. Böylece güçlerini ve etkilerini daha da artırmışlardır.
Basel Konferansı Kararları 1.Abdülhamid’in tahtan indirilmesi,
2.Osmanlı'nın yıkılması, 3.100 senede İslam'ın ortadan kaldırılması.
Siyonistler Basel’deki Kongrede ve daha sonraki kongrelerinde;
*50 yılda Filistin topraklarında İsrail Devleti’ni kurmayı
*100 yılda Büyük İsrail’i kurmayı,
*150 yılda ise “Dünya Yahudi Krallığını” kurmayı kararlaştırmışlardır.
Haim Nahum Doktrini İslam’ı ortadan kaldırma amaçlı hazırlanan bir doktrindir. Bu doktrine göre Sevr asıl olandır. Lozan Anlaşması ise bir moladır. Erbakan Hocamız her fırsatta Haim Nahum Planı’na dikkat çekip, Türkiye’yi bekleyen tehlikeler konusunda uyarmıştır.
Bu doktrinde;
Türkiye’yi dininden uzaklaştıracaksınız.
Borca esir edeceksiniz.
İnsanları aç bırakacaksınız.
İşsiz bırakacaksınız.
Irk, tarikat, mezhep ayrılıkları oluşturup tahrik edecek ve Türkiye’yi böleceksiniz.
Böldüğünüz parçaları birbiriyle çarpıştıracaksınız.
Parçalanmış, yumuşatılmış lokmaları Siyonizm’in emrine vereceksiniz, şeklinde hedeflerini belirtilmiştir.
Buradan Hacca uçak ile gitseniz bilet parasının %9'unu Yahudinin eline ödemeden gidemezsiniz. Çünkü serbest hava bölgesinde uçabilmek için uçağın IATA üyesi olması gerekiyor. IATA Bir Siyonist kuruluştur. Gemiyle gidelim derseniz bu sefer %9'unu LOYT denilen Siyonist kuruluşa ödemeniz gerekmektedir.
1.Yalta Konferansı II. Dünya Savaşı sırasında 4 Şubat 1945 - 11 Şubat 1945 tarihleri arasında Churchill, Roosevelt ve Stalin’in katıldığı konferanstır. Siyonizm’in kendi dünyasını kurması için yapılan hileli bir konferanstır. Bu konferans sonucunda iki kutuplu bir dünya oluşturularak Siyonizm’in hegemonya alanı genişletilmiştir. Komünizm tehditi danışıklı olarak oluşturularak, İslam Ülkeleri NATO’ya dahil edilmiş ve NATO üsleri bu ülkelerde Siyonist hedefler için oluşturulmuştur ve şimdi bu hedefler için kullanılmaktadır.
Yalta Konferansı'nda bir Yahudi Devleti'nin ateşli savunucusu olan Stalin, taksim planını ABD ile birlikte desteklemiştir. "İsrail Devleti'nin bağımsızlık ilanından tam on bir dakika sonra, Başkan Truman İsrail'i tanıdığını açıklamıştır.“ İsrail'i tanıyan ilk ülke ABD, ikincisi de SSCB'dir. Arkasından İngiltere, Fransa ve Balkan ülkeleridir. Türkiye İsrail'i tanıyan ilk Müslüman ülkedir.
2.Cihan harbinden sonra 1. Yalta konferansının akabinde BM, Dünya Bankası, IMF gibi organizasyonlar kurulmuştur. Halkı Müslüman olan ülkeler de kaynaklarının kontrol edilebilmesi, istedikleri şekilde yasalarına yön verilebilmesi, kıskaçları altına alınabilmesi ve Kuran Nizamını uygulama potansiyellerinin ortadan kaldırılması, üslerinin kurulması ve böylece İsrail’in güvenliğinin tesis edilmesi amacı ile bu organizasyonlara dahil edilmiştir.
Hocamız “2.Yalta konferansı ile 1.Yalta Konferansında kurulan bu ifsat kuruluşlarının yapısı tamamı ile hakkı üstün tutan anlayışın hakimiyetine geçecektir. Böylece dünyamız; barış, diyalog, adalet, eşitlik, iş birliği, insan hakları, hürriyet prensipleri etrafında "kuvveti değil, Hakkı üstün tutan" bir dünya olarak kurulmuş olacaktır.” demiştir. İfsat için çalışan kuruluş ve organizasyonlar bilinmeden tesirsiz bırakılamayacağı için Erbakan Hocamız Siyonizm’in planlarının ve bu planları için kurdukları ifsat kuruluşlarını deşifre etmiş, bizlere anlatmıştır.
Siyonizm'in beyni 'B'nai B'rith'dir. BM'de birçok üyesi bulunmaktadır ve bu yöneticiler ile Siyonist organizasyonlar koordine edilmektedir. B'nai B'rith, İbranice'de 'Ahit'in Çocukları' manasına gelmektedir. Sadece Yahudilerin üye olabildiği dünyanın en etkili SİYONİST teşkilatıdır.
Bu süreçte adım adım bütün Dünyanın sömürülmesi ve köle haline getirilmesi amacı ile "Yeni Dünya Düzeni" adı altında tek kutuplu bir tahakküm ve sömürü düzeni gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. İşte olaylar bütün açıklığıyla gözler önünde cereyan etmektedir. Ve insanlığa bir türlü adalet, güvenlik, barış, huzur, refah gelmemektedir.
1996’da Türkiye’de Refah-Yol iktidardayken, Amerikan yönetimindeki Neocon Şahin’ler Yinon Planı doğrultusunda bir rapor yazmışlardır. İsrail Devlet Başkanı Netanyahu’ya verdikleri bu raporda; ‘İsrail’in stratejik hedeflerinin gerçekleşmesi ancak Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’ün yardımlarıyla mümkündür. Bunların olabilmesi için de öncelikle Türkiye’deki Refah-Yol iktidarının iktidardan uzaklaştırılması gerekmektedir’ denilmektedir. (Açıkça özet olarak diyorlar ki bu Erbakan denen adam, bizim Siyonizm olarak planlarımıza alet olmuyor. Bu bizim menfaatlerimize, çıkarlarımıza yarayacak bir adam değildir. Bu Milli menfaatlerin peşinde olan bir adamdır. Bu zulmümüze, sömürümüze ortak edebileceğimiz bir adam değildir.) Bu raporun gereği olarak Post modern darbe oyunları ile Refah-Yol İktidardan düşürülmüştür.
Maalesef Türkiye’ye bu süreçten sonra BİP içinde aktif bir rol üstlendirilerek YİNON Planı yürürlüğe sokulmuştur.
BİP (Büyük İsrail Projesi) Planı, İnançlarına dayanmaktadır. İnançları şu şekildedir.
1-Biz üstün ırkız. (Tevrat'ı değiştirerek 'sen Allah'ı bile yendin' diye yazmışlardır)
2-Biz efendiyiz. Öyleyse bütün insanlığı kendimize köle yapacağız.
3- Bunu yapmak için üç vazifemiz vardır:
• Sürgüne gönderilmiş bütün Yahudileri Filistin’de toplayacağız.
• Büyük İsrail’i kuracağız. (Başkenti Kudüs olan). (Bu Arz-ı Mev’ud^tur. (Güneydoğumuz, Kıbrıs, Medine-i Münevvere’nin de içinde bulunduğu kalplerindeki haritadır)
• Büyük İsrail’in emniyetini sağlayacağız (Fas'tan Endonezya’ya kadar 28 ülkenin yönetimi elimizde olacak ve Anadolu'da 19 haçlı seferini püskürtmüş olan Selçukluların, Osmanlıların mirasçısı bir devlet olmayacak. Türkiye olmayacak ve Süleyman Mabedini Mescid-i Aksa'nın olduğu yere yapacağız.
4-Böylece bizim Mesih’imizin gelmesine zemin hazırlayacağız, gelip Davut Aleyhiselam'ın tahtına oturacak, Yahudi Krallığını ilan edecek, ebedi dünya hâkimiyetimize ulaşacağız ve böylece yaratılış gayemizi yerine getirmiş olacağız.
Siyonizm bu amentüleri doğrultusunda Büyük Ortadoğu Projesi (BİP) ile İslam ülkelerini bölmeye çalışmakta, bu coğrafyada küçük devletçikler kurmak istemektedir. Bölgede yaşanan çatışmalar Büyük İsrail Projesinin bir parçasıdır. Siyonizm Ortadoğu projesini dört temel prensibe göre oluşturmuş durumdadır.
Bunlar:
1.Ortadoğu'da Büyük İsrail'e karşı gelebilecek her türlü gücün ortaya çıkmasına engel olmak.
2.Ortadoğu'da İsrail'i sonuna kadar kollamak ve korumak.
3.Başta petrol olmak üzere bölgedeki bütün enerji kaynaklarını ve yeraltı zenginliklerini kontrol etmek.
4.İsrail'i tehdit edebilecek olan kitle imha silahlarının İsrail'e komşu ülkelerin eline geçmesine engel olmak”
Bunun için Tunus, Fas, Irak, Sudan, Libya, Suriye, Mısır'ı kapsayan ABD ve Batı'nın içeriden ülkelere müdahale süreci başlatılmıştır. Koalisyon güçleri Libya’yı bombardıman edip parçalamıştır.
İsrail’in güvenliğini sağlamak için Türkiye’nin Suriye’de etkin olması engellenerek Büyük İsrail Projesi dahilinde taşeron PKK-PYD Devleti kurulmaya çalışılmaktadır. Türkiye’nin bölünmesi için çalışılmaktadır.
Bu devirde “Ilımlı Müslüman ağları oluşturmamız, bütün Müslüman âleminde ılımlıları çoğaltmamız lazımdır” denilerek planlar hazırlamışlardır. Cihat şuuru olmayan, düzene karışmayan, Yahudi kölesi olan, ama namaz kılan, oruç tutan, bütün sistemlerin Yahudiler tarafından tanzim edip ayarlamasına boyun eğen, kazancının yarısını Yahudi’ye ödediğinin farkında olmayan, huzur, barış ve adalet düzenine ilgi duymayan, sömürüye ses çıkarmayan bir Müslüman tipi oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu dönemde böyle düşünen Müslümanları artıralım, bunlara para ve imkân sağlayalım, bunları teşvik edip reklamlarını yapalım, aralarında irtibat zinciri kuralım, destekleyip öne çıkaralım, bunları iktidara taşıyalım diye uğraşılmıştır.
"Neden şu an Siyonistler hâkim, biz mahkûmuz?
1- Siyonistlerin batıl da olsa, kendi davalarına inancı bizden fazla olduğu için.
2- Onların şeytani gayeleri uğrunda ki gayreti bizden üstün olduğu için.” (Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN)
İşte dünya Siyonizm’i geçen zaman içinde öylesine gelişmiş ve güçlenmiştir ki bu iman ve insanlık mikroplarını tesirsiz hale getirmek için de, o nispette gayret, ciddiyetle çalışmak ve kuvvetli organizasyonlar kurmak gerekmektedir." (Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN)
Siyonizm inancının gereğini, tıynetinin gereğini yapmaktadır ve yapacaktır. Asıl önemli olan biz ne yapmalıyız? Müslüman ülkelerin yöneticileri ne yapmalılar? Üzülerek ifade ediyoruz ki sadece konuşuyorlar ve sadece kınama mesajı yayınlıyorlar. Bu noktada Milli Görüş lideri Erbakan hocamızı rahmetle anıyor, hayırla yad ediyoruz. Ne yaptı Erbakan hocamız bu Siyonizm karşısında? 'Kana kan, dişe diş' metoduyla mücadele etti. 1974 Kıbrıs Harekatı sonrasında ABD Türkiye'ye ambargo uygulamaya kalkınca, siz bize ambargo uygularsanız biz de sizin İncirlik Üssü'nüzü kapatırız dedi ve İncirlik Üssü'nü kapattı. Hemen arkasından 1980'de İsrail yanlısı politika yürüttüğü için, Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen'i gensoru ile bakanlıktan düşürdü. 54. Hükümet döneminde İslam Birliği’nin ilk adımı olan D-8’i kurdu. Yine aynı dönemde Çekiç Gücü, ABD askerlerini Türkiye'den dışarı attı. Yine 54. Hükümet döneminde El-Halil kentinin korunması için 100 sene aradan sonra, yeniden Türk askerini Filistin'e gönderdi.
Bizler de İsrail’in Gazze’ye yönelik katliamlarına ilişkin, “Siyonist teröre dur demek istiyorsak mutlaka yaptırım uygulamamız, somut adım atmamız gerekmektedir. ABD’nin İncirlik Üssü ve Kürecik Radar Üssü’nün derhal, bugünden tezi yok kapatılması, petrol başta olmak üzere bütün stratejik maddelerin ABD ve İsrail’e satışının bütün Müslüman ülkeler tarafından durdurulması gerekmektedir. Netanyahu’nun adalet divanında yargılanması için gerekli girişimler başlatılmalıdır.
Müslüman ülkelerin hava sahaları, karasuları ve limanlarının ABD ve İsrail’e kapatılması, ABD ve İsrail firmalarının bütün Müslüman ülkelerde devletle yapmış olduğu sözleşmelerin derhal iptal edilmesi, Türkiye öncülüğünde İsrail mallarının boykot edilmesi konusunda ortak karar alınması, Putin için tutuklama kararı çıkartan uluslararası toplumun benzer şekilde Netanyahu için de aynı kararı alması yönünde baskı kurulması, Netanyahu’nun adalet divanında yargılanması hususunda gerekli girişimlerin yapılması, ABD’nin sadece Türkiye’deki değil, bütün Müslüman ülkelerdeki üslerinin derhal kapatılması gereknektedir.”
Gazze’deki olaylar bizlere Erbakan hocamızı bir kez daha hatırlatıyor. Çünkü Erbakan hocamız ferasetiyle şuuruyla Siyonizm belasını daha kimselerin belki de adını bile duymadığı dönemde 40 sene- 50 sene öncesinden milletimize ve İslam alemine anlatmıştır. “Siyonizm’i tanımadan yapacağımız çalışmayı doğru etkili bir şekilde yapamayız. Mutlaka Siyonizm mikrobunu tanımamız lazım, hedeflerini bilmemiz lazım, amentüsünü bilmemiz lazım, organizasyon yapısını bilmemiz lazım, önce hastalığı tedavi için teşhis lazım, o teşhisin yapılabilmesi için de hastalığa sebep olan mikrobu çok iyi tanımamız lazım, diye yıllarca ifade etmiştir. Erbakan hocamız bununla ilgili olarak Avrupa Birliği diye bir şey yoktur. Siyonizm vardır diyordu. Bugün Gazze olayları karşısında Avrupa Birliği'nin takındığı tutum bu sözlerdeki haklılığı açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu kadar açık bir insanlık suçu böyle açık bir katliam karşısında bile Birleşmiş Milletler'deki oylamada Macaristan, Avusturya, Hırvatistan, ve Çekya İsrail'in lehinde oy kullanmıştır. Finlandiya, Bulgaristan, İtalya, Danimarka, Yunanistan, Almanya, Hollanda, Polonya, İsveç, İngiltere ve Güney Kıbrıs Rum yönetimi de çekimser oy kullanarak dolaylı olarak İsrail'e destek vermiştir. İngiltere başbakanı Sunak İsrail'e koşup onların bir askeri gibi desteğini bildirmiştir. Ülkemizde Hamas’ı destekleyenlerden mutlaka hesap soracağız demektedir. İngiltere Bilim ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Paul Bristow, Sunak tarafından görevden alınmıştır Neden?. “ateşkes sağlansın” dediği için. İsrail’e destek için İngiltere tarafından 2 savaş gemisi gönderilmiştir. Almanya'da, İsviçre'de, Avusturya'da, Macaristan'da ve Fransa'da Filistin'e destek gösterileri yasaklanmıştır. Erbakan hocamız Avrupa Birliği’nin arkasındaki asıl güç Siyonizm’dir derken işte bunları kastetmiştir. Almanya İçişleri Bakanı Hamas’ı destekleyen Alman vatandaşlarının sınır dışı edilmesi çağrısında bulunmuştur. İskoçya ligindeki futbol Kulübü Celtic taraftarları maçta Filistin bayrağı açtıkları için UEFA Celtic’e ceza kesmiştir. Celtic Kulübü, ceza kesildikten sonra Filistin bayrağı açan taraftar grubunun yıllık kombine biletlerini iptal etmiştir. Erbakan hocamız Avrupa Birliği'nin kapısında beklemek yerine biz şerefli tarihimize bakalım, İslam alemine öncülük edelim D-60'ı kuralım, İslam birliğini kuralım derken işte bunları kastediyordu. Yine Erbakan hocamız Amerika kurulduğu günden beri Siyonizm’in emrindedir diyordu. İşte Biden bizzat kendi ağzından “ben Yahudi değilim ama Siyonist’im, Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok” diyor. Olayların başından itibaren katliama açık destek veriyor. İsrail'e destek için özel kuvvetlerini gönderiyor uçak gemilerini gönderiyor. Birleşmiş Milletler ‘deki oylamada Amerika, ateşkes olmasın diye oy kullanıyor. Dışişleri Bakanı Blinken İsrail'e koşuyor ben buraya bir Yahudi olarak geldim, diyor. Erbakan hocamız, Amerika kurulduğu günden beri başkanı, dışişleri bakanı, Pentagon’un başındaki insan, başkanın ulusal güvenlik danışmanı CIA başkanı, bunların hepsi Siyonist olmak mecburiyetindedir yazılı olmayan kural budur, diyordu. İşte şimdi bu olaylar bunu açıkça ortaya koymaktadır. Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından içinde ateşkes geçen ifadeler ve paylaşımlar bile Amerikan diplomatlarına yasaklanmıştır. Amerikan temsilcileri meclisi İsrail için 14.3 milyar dolarlık yardım paketi yasa tasarısını onaylamıştır. Amerikalı Senatör lse Graham İsrail'in soykırımına destek için bir açıklama yapmıştır. “Dini bir savaşın içindeyiz her yeri dümdüz edin ne gerekiyorsa yapın” demiştir. Avanjelist vaiz John Hagee “Amerikan halkına seslenerek İsrail'e yardımı keserseniz Tanrı da Amerika'ya yardımını keser” demiştir. Orada da Avanjelistler yani Siyonist Hristiyanlar ile bütün bir Amerika’yı kontrol altına almışlardır. Erbakan hocamız domuzdan post Amerikan yönetiminden dost olmaz diyordu, işte bugün bu açıklamalarıyla bunu bir kez daha gösterdiler. Bu vahşete destek olan bir zihniyetin Türkiye'ye İslam alemine dünyaya bir faydası olması mümkün değildir. İşte bugün Gazze'de fosfor bombalarını kullanıyorlar. Çoluk çocuk masum sivilleri 500 derece 600 derece ısıyla yakıyor kavuruyorlar. Erbakan hocamız bunlar için diyordu ki terbiye edilmemiş aygır gibi her gün bir yeri tepiyorlar. Şunların haline bakın, Birleşmiş Milletler, NATO, İslam İşbirliği Teşkilatı, bir işe yaramaz. İslam Birliği'ni kurmamız gerekmektedir. D 60'ı kurmamız gerekmektedir. İslam ülkeleri birleşmiş milletlerini İslam ülkeleri barış gücünü kurmamız gerekmektedir. Erbakan hocamızın dediği gibi Amerika'nın ve İsrail'in yörüngesinden çıkamayan bütün bu kuruluşlar yerine mutlaka yeni siyasi ve askeri oluşumların Türkiye'nin öncülüğünde oluşturulması gerekmektedir. Bu katillerin bu vahşi insanların karşısında İslam alemini ve ezilen insanları korumak için bizim kendi gücümüzü mutlaka oluşturmamız gerekmektedir. İşte Netanyahu'nun konuşmaları, tamamen Tevrat’tan alıntılarla konuşuyor. Samuel 15’te “şimdi gidin ve onlarla savaşın sahip oldukları her şeyi yakıp yıkın ve asla merhamet göstermeyin hem erkekleri hem kadınları bebekleri ve o bebekleri emziren kadınları büyük baş ve küçükbaş hayvanlarını gözünüzü kırpmadan katledin.”
Yine Erbakan Hocamız Siyonizm bir timsaha benzer üst çenesi Amerika alt çenesi Avrupa Birliği gövdesi Müslüman ülkelerdeki işbirlikçiler kuyruğu ise İsrail diyordu. Şimdi Amerika'dan İngiltere'den o destek gelmeden özel kuvvetler gelmeden o milyar dolarlar gelmeden kendi başına Hamas’la dahi mücadele edemiyor baş edemiyor. Niye çünkü kendisi timsahın bir kuyruğu sadece. Asıl ısıran koparan parçalayan çeneler Avrupa birliği ile Amerika işte bu sözün ne kadar doğru olduğunu bu olaylarda bir kez daha gördük. Amerika'nın ve Avrupa'nın Siyonizm’in emrinde olduğunu bir kez daha gördük. Bunları tabii ki görmek yetmez. Asıl mesele bu doğrultuda adım atabilmek siyasi anlamda ekonomik anlamda askeri anlamda teknolojik anlamda güçlü Türkiye'yi kurmak yeniden büyük Türkiye'yi kurmaktır. Türkiye'nin bu zalimlerle mücadele için 2 milyarlık İslam alemini bir araya toplaması gerek bu yönde adımlarımızı mutlaka atmamız gerekmektedir. Erbakan hocamızın 70, 75 yaşında 80 yaşında hasta haliyle ayağını sürüyerek bu dava uğrunda koşmasının ne kadar önemli olduğunu ne mana ifade ettiğini şu Gazze'deki kadınları, çocukları, o parçalanmış cesetleri gördüğümüzde bir kez daha anladık ve yad ettik. Çalışmadan boşa geçirdiğimiz bir dakikanın bile ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Erbakan hocamızın ifade ettiği gayretle çalışmadığımız için yeniden büyük Türkiye'yi kuramadığımız için İslam Birliği kuramadığımız için İslam Barış gücünü İslam birleşmiş milletlerini oluşturamadığımız için buradaki katliamlara ancak lanet okuduk ancak dua edebildik. Ne kadar acı bir durum tüm İslam alemi için ne kadar acı bir tablo Allah bizi affetsin. Gazze'deki kanı durdurmak Gazze gibi başka felaketlere katliamlara duçar olmamak için Allah vermesin yarın bir gün İran ve Türkiye'nin aynı duruma düşmemesi için bundan sonra gece gündüz koşmamız ve çalışmamız gerekmektedir. Teknolojik anlamda ekonomik anlamda güçlü Türkiye'yi inşa etmemiz gerekmektedir. Erbakan hocamız bundan neredeyse 20 sene evvel bir konferansında, bugün teknolojiyi Müslümanlar iyi kullanabilirlerse onların ateşlediği füzeyi ateşlendiği yere geri döndürecek bir teknolojiyi oluştururlarsa, onların uçak gemileri topları tankları hiçbir işe yaramaz, füzeleri hiçbir işe yaramaz, demişti. Şimdi biz bu teknolojiye ulaşmış olsaydık bu Akdeniz'e gönderdikleri uçak gemileri hiçbir işe yaramayacaktı.
Şimdi bu noktada en azından oradaki masum insanlara sivillere bir yardım ulaştıralım amacı ile Yeniden Refah Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığına bir dilekçeyle başvurmuştur. Dilekçe metni şu şekildedir. “yıllarca abluka altında yaşamaya mahkum edilen Gazze'deki Filistin halkının İsrail saldırıları nedeniyle maruz kaldığı yoksunlukların ortadan kaldırılması amacıyla Türkiye'den ve dünyadan sağlanan insani yardımların Türk Kızılay’ı, Filistin Kızılay’ı ve Uluslararası Kızılay Komitesi’nin işbirliğiyle doğrudan mağdur ve muhtaç insanlara ulaştırılması için gerekli olan karada güvenli bölge denizde güvenlik koridoru oluşturmak üzere Anayasanın 92. maddesi uyarınca hudut, şümul ve miktarı cumhurbaşkanınca belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının bir yıl süreyle Gazze'de görevlendirilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz”. Bu talebimizin bir an evvel mecliste oylanması ve mecliste temsil edilen bütün partilerin de desteğiyle bu kararın çıkarılmasını talep ediyoruz istiyoruz.
Tabii bununla birlikte hükümete çağrımızı yineliyoruz. Şu Kürecik radar istasyonunu ve İncirlik üssünü kapatmamız gerekmektedir. Azerbaycan petrolünü Bakü Tiflis Ceyhan boru hattıyla Ceyhan'a getiriyoruz ve Ceyhan'dan da milyonlarca varil petrolü İsrail'e gönderiyoruz. Ceyhan'daki Liman üzerinde söz sahibi bizim kendi hükümetimiz. Bizim egemenlik alanımız. Hayır ben buradan sevkiyatı durduruyorum. Bu katil Siyonist rejime yakıt sağlamak akaryakıt göndermek bize mi kalmıştır, denilerek en azından bu adımların atılması gerekmektedir.
İslam birliği neden bu kadar önemlidir? 57 Müslüman ülkenin sahip oldukları çok büyük stratejik öneme sahip; 2,5 milyarlık muazzam bir pazar potansiyeli, petrolün 3’te 2’si, doğal gazın yüzde 55’i, uranyumun yüzde 40’ı, su kaynaklarının yarısı, bor, toryum, altın, krom madenleri, sadece Afganistan’ın muazzam lityum rezervi, dünya deniz ticaretinin 3’te 2’sinin gerçekleştiği deniz yollarının kontrolü. Tüm bu nimetler zulme karşı bir yaptırım gücü olarak kullanılırsa zalimlerin masaya oturmaktan başka çaresi kalmayacaktır. Dolayısı ile İslam ülkeleri yöneticilerinin somut ve caydırıcı önlemleri bir an evvel alması gerekmektedir.
Erbakan hocamız başbakan olduğu dönemde Irak ile Kerkük Yumurtalık petrol boru hattını açmıştır. İran'la milyar dolarlık bir enerji Anlaşması imzalamıştır. Bu adımlar bugün de atılabilir. Bu irade gösterilebilir. Türkiye ayağa kalkarsa bütün Müslüman ülkeler de bu iradeyi gösterecektir.
Allah Erbakan hocamıza gani gani rahmet eylesin gösterdiği hedeflere bir an evvel ulaşmayı adil düzeni tesis etmeyi, adil bir dünyayı bir an evvel kurmayı inşallah bizlere nasip eylesin amin. Rabbim bu yolda yardımcımız olsun ve seminerlerimizi adil yeni bir dünyanın kuruluşuna vesile kılsın İnşAllah.
https://www.youtube.com/watch?v=HTOH7Xrc4ZA
İnş. Müh. Hilal Çekmen,
Akevler, 60. Seminer, 05. 11. 2023
Yeniden Refah Partisi Milli Siyaset Kurulları
Kadın, Aile ve Sosyal Hizmet Politikaları Kurul Başkanı