Korona fitnesi; fitne nedir, korona fitnesi nedir?-3
Kaldığımız yerden devam ediyoruz… Ankebut Suresi’nin üçüncü ayetinin mealini tekrar hatırlayalım… “Ve onlardan öncekileri fitnelemiştik. Allah doğru olanları bilecektir ve yanlış yapanları bilecektir.” (Ankebut 3)
Ayetin en başında “Lekad fetenna ellezîne min kablihim / Onlardan öncesinde olanları kesinlikle fitnelemiştik” denmektedir. Burada iki kere te’kîd vardır. Hem yemin vardır hem de tahkik edatı vardır. Bunlar kafalardaki şüpheleri tamamen yok etmek içindir. Burada “ellezîne” kullanıldığı için organize topluluğu ifade etmektedir. İman ettik diyerek bırakılacağını sanan insanlardan öncesinde fitnelenenler bellidir, bunlar örgütlü topluluklardır.
Ayet “Fe Le Ya’lemenne Allahu Ellezîne Sadakû / Allah doğru olanları bilecektir” şeklinde devam etmektedir. “LeYa’lemenne” demek “kesinlikle bilecek” demektir. Şüpheleri çok şiddetli bir şekilde gidermektedir. Bu ifade “kesinlikle ve kesinlikle ve kesinlikle” şeklinde tercüme edilebilir. Her zaman gelecek zamanı gösterir. “Sadakû” demek “hedeften sapmadılar, doğru davranışlı, doğru sözlü oldular” demektir. Bir sapma, kayma olmadan doğru bir şekilde hedefe isabet etmek manasındadır. İnsanlar için doğru davranışlı, doğru sözlü olmak anlamında kullanılır. Genel anlamda hedefi tutturmak anlamındadır. “Ellezîne Sadakû” ise “hedeften sapmayanlar, hedefi tutturanlar, doğru sözlü ve davranışlı olanlar” demektir. Organize olmuş bir topluluktur. Organizasyonları doğruluk üzerinedir. Hedeflerine doğru sapmadan ilerlemektedirler. “Le Ya’lemenne Allahu Ellezîne Sadakû / Allah hedefi tutturanları, doğru sözlü ve davranışlı olanları kesinlikle bilecektir” demektir. Ayet “Ve Le Ya’lemenne’l-Kâzibiyne / Ve yanlış yapanları bilecektir” şeklinde sona eriyor. “Kesinlikle hedefi tutturmayanları bilecektir” demektir.
Allah fitnelenmelerle insanları ayırıp ayıklamaktadır. İman ettik diyen insanlardan fitnelenmeyi başarıyla geçenler hedefi tutturmuş, onlar sadıklardan olmuş, böylece sadık olmayı başaranlar organize şekilde başarılı olmuş ve doğru işleri yapmışlardır. Fitnelenmeyi başarıyla geçemeyenler ise organize olamamışlar, hedefi tutturamamışlar, hedeften sapmışlar ve kâziblerden olmuşlardır, fitnelenme sırasında doğru işler değil yanlış işler yapmışlardır.
İnsanları büyük ihtimalle yapay olarak üretilen bir virüsle yani Covid-19 ile fitnelenmişlerdir; bu konuda doğru yapanlarla yanlış yapanları Allah bilecektir. İman edenler insanlara zorla hiçbir şey yaptırmazlar. Dinde (düzende) ikrah (zorlama) yoktur demek bu demektir. İnsanlara hoşlanmadıkları halde aşı olmak zorunda bırakmak, ileride çıkabilecek ciddi yan etkiler olabileceği biline biline bunu yapmak hedefi tutturmak mıdır, tutturmamak mıdır, doğru yapmak mıdır, yanlış yapmak mıdır? Aşı yaptırmayanlara ikinci sınıf vatandaş gibi muamele etmek ne derece doğrudur? Çok daha ilginci mantıksız uygulamalardır. Uçağa, otobüse binerken eğer aşın yoksa PCR testi yaptıracaksın demek ne kadar mantıklıdır? Belediye otobüsleri, metrobüsler, metrolar tıka basa dolu olacak ve orada bu uygulama yapılmayacak, yolcuların en seyrek oturduğu şehirlerarası otobüslerde ve uçaklarda PCR istenecek! Daha da ilginci, genelgeler ile yasakların konulması ve zorlayıcı uygulamaların yapılmasıdır. İçişleri Bakanlığı genelgeler ile sokağa çıkma yasağı koymakta ve seyahat özgürlüğünü kısıtlayabilmektedir. Son günlerde de Çalışma Bakanlığı bir genelge ile patronlara aşı olmayan işçilerinden haftada bir PCR isteyebilme yetkisi vermiş! Bu uygulamaların Kur’an’a uygunluğunu geçtik, mevcut anayasa ve yasalara uygun mudur? Bu uygulamalar neredeyse tüm dünyada yapılmakta ve açıkça savrulmakta. Organize olunmamıştır. Her an kararlar değişmekte, o gün akla, mantığa e bilime uymayan kararlar alınmaktadır. Sürekli yanlış işler yapılmakta, Sermaye ne söylerse o yapılmaktadır. Sermaye maskesini satmakta, aşısını satmakta, servetine servet katmaktadır. Eve kapanmalarla Sermaye daha da zengin olmuştur. Aşılardan dolayı ileride çıkabilecek yan etkiler Sermaye’nin yeni ilaçlarına pazar oluşturacaktır. İnsanlar bu fitnelenmeden geçmektedir ama çok az kimse sadıklardan olacaktır. Maalesef çok kimse yanlış yapmakta ve kâziblerden olmaktadır.
Tıp doktoru Lütfi Hocaoğlu arkadaşımıza teşekkür ediyor ve ‘devamı var’ diyoruz…