MEDHAL DERGİ ADİLDÜZEN YAZILARI
Süleyman Karagülle
1147 Okunma
Ekonomi ve Hayat

Ekonomi ve Hayat

 SÜLEYMAN KARAGÜLLE

7 MAYIS 2012 YIL;2 SAYI;56

 

Varlık: Kâinatta yer işgal edenlerdir. Bir yerde iki varlık bulunmaz. Kâinat 13,7 milyar yıl önce yaratılmış ve ışık hızıyla büyümektedir. 2 milyon ışık yılı aralıklarında birer galaksi vardır. Galaksi içinde 200 milyar yıldız vardır. En yakın yıldızdan bize dört senede ışık gelmektedir.

Güneşimizde on gezegen vardır. Yalnız bizim gezegende hayat vardır. Gezegenimizin yarıçapı 6300 kilometredir. % 29 u karalardır. Karada ve denizde canlılar yaşar. İnsan da canlıdır. Bunların hepsi birer varlıktır. Varlıklar ikiye ayrılırlar: Canlı ve cansız.

Cansız: Varlıklar küçük küçük parçacıklardan oluşur. En küçük parçanın büyüklüğü me = 9.11 10 ^(-31) kg’dır. Bunların birleşmesinden Hidrojen atomu onların birleşmesinden atomlar meydana gelir. Atomlar birleşerek molekülleri oluştururlar. Bunlar katı sıvı ve gaz halinde bulunurlar. Çevre şartlarına göre etkilenirler ve karşı etki verirler. Kural dışı bir oluşmaları yoktur. Entropinin büyümesi kanununa tabidirler. Yani zamanla bozulurlar. Sonunda her şey demire doğru yaklaşır. Varlıklar kurallar içinde birleşir, ayrılırlar, yavaşlar, hızlanırlar. Böylece devamlı etkileşim yapar.

Canlı: Canlının özel projeye göre dizilmiş atomlardan oluşan yapıları vardır. Bu yapılar eşleşerek çoğalır. Dışarıdan besin alarak kendilerine benzerlerini oluştururlar. Artıkları dışarıya verirler. Doğarlar, gelişirler, yaşlanır ve ölürler. Maddelerin entropilerini küçültürler. Yani dağınık olan maddeleri düzgün şekilde örerler. Cansızlarda çökme canlılarda evrim vardır. Bütün canlılar çalışıp elde ettikleri besinlerle yaşarlar. İnsan da bir canlıdır.

Evrim: Birbirine benzeyen ama aralarında işbölümü olmayan varlıklardan birbirine benzemeyen ama birbirlerine muhtaç olan varlıklara doğru gidiştir. Böylece birçok varlık bir varlık haline gelir. Canlı entropisi küçülmüş moleküllerden oluşur ve aralarında işbölümü olan hücreler vardır. Kâinat 13,7 milyar yıl önce yaratıldı. Bir taraftan evrimleşerek bugünkü duruma geldi. Yaşlanmaktadır. Ölüme gitmektedir. Yeryüzündeki canlılar 2,5 milyar yıl önce yaratıldı. Türler arası evrimle bugünkü hale geldiler. İnsan en çok evrimleşmiş bir varlıktır.  İnsandan sonra biyolojik evrim yoktur. Şimdi insan sosyolojik evrim yapmaktadır.

İnsan: Kendi kendisini evrimleştiren varlıktır. Evrim zeki ve irade sahibi varlıkların eylemleriyle olabilir. Canlıları melekler evrimleştirdiler. İnsan melekler gibi çevreyi evrimleştiriyor. İnsan meleklerden farklı olarak kendi kendisini evrimleştiriyor. Bu da bilgi sahibi olmayla sağlanmaktadır. Eğitimle sağlanmaktadır. İnsandan başka kendi kendisini evrimleştiren varlık yoktur. Melekler yalnız öğretileni öğrenirler. İnsanlar ise ilmi üretirler. Bunu dilleriyle başarırlar. İnsanı diğer canlılardan ayıran 10 kadar özellik vardır. Başka canlılarda bulunmaz.

 

KİŞİ: İnsan, kişiliği olan varlıktır. Kişilik, bir topluluğun ferdi olarak toplulukla ilişkisi borç ve alacaklı olma ilişkisidir. Yani topluluğun ferdisin, onunla birlikte varsın ama o sana hükmetmiyor. Sen onunla sadece sözleşme ve anlaşmalarla bağlısın. Birlik sınırlıdır.

1- İnsan kişiliğini koruyarak topluluğun üyesi olur. Diğer bütün canlılar ya ayrı ayrı yaşarlar. Ya da birlikte yaşarlar. Birlikte yaşadıklarında tamamen topluluğun kurallarına uyarlar. Kendilerinin ayrı varlıkları yoktur. Topluluktan koptukları zaman ölüp giderler. Ayrı ayrı yaşadıklarında ise herkes kendi varlığını kendisi korur. İnsan kendi dünyasını ailesi içinde yaşamaktadır. Topluluğa katılarak birlikte işler de yapmaktadırlar. Evrim kendi özel yapısında olmamaktadır. Evrim toplulukta olmaktadır. Bağımsız kişi iken topluluğunu evrimleştirir. Topluluğun ferdi iken de evrimleşir. Bu iki özelliği insanı uygarlaşan varlık yapmaktadır.

2- İnsan eğitimle topluluğun üyesi olurİnsan doğar 33 yaşına kadar yaparak öğrenir. Geçmişte yapılan yenilikleri dedelerinden öğrenir. 33 ile 66 yaşları arasında öğrendiklerini uygular. Bu uygulamada yenilikler yapar. 66 yaşına gelince emekli olur. Uygulamayı çocuklarına bırakır, kendisi torunlarını eğitir. İşte bu yolla insanlık evrimleşir. Katlanarak eklene eklene insanlar aya gidebilir duruma geldiler.

EVRİM: İnsan genleri değişmediği halde kendindeki programı kendisi değiştirebilmektedir. Diğer canlılarda türden türe değişme olduğu ve bunu türün kendisi değil başkaları yaptığı halde insan kendi beyninde değişik program yükleyebilmekte ve çevresinde gelişmeyi sağlayabilmektedir. Bunu çatışma ve yarışma içinde yapmaktadır.

 

3- Yarışarak Gelişme.  Yarışmada kurallar bellidir. O kural içinde yarışırlar ve birbirlerini elerler.

Gelişmede elenme vardır. Evrimleşme yoktur. Sadece sağlamlar kalır sakatlar hayattan çekilir. Sağlamlar bu suretle çoğalırlar.  Canlıların türleri arasında yarış vardır. Birbirlerini yiyerek seçilir ve gelişirler. Bir tür içinde yarışma yoktur. Oysa insan bir tür olduğu halde, yanı birbirleri ile çiftleşerek çoğalabildikleri halde ayni zamanda yarışma ile çoğalmakta ve gelişmektedirler. Zengin olanlar evlenerek çok çocuk yapmakta yoksular ise evlenemeyerek soylarını sona erdirmektedirler.

4- Çatışma içinde evrimleşirler. Diğer canlılarda da evrim vardır. Ancak bu evrim türden türe olmaktadır. Aynı tür evrimleşmiyor. Onlar beyinlerini sadece kullanabilir, değiştirilemez. Oysa insanlar birbirlerinin beyinlerine yeni programlar yükleyerek insanlığın evrimini sağlamaktadırlar. Bugün elde ettiğimiz bu imkânları insanlar 60 000 sene içinde elde edebilmişlerdir. Bundan bir asır evvel uzaktakilere ancak mektup gönderebiliyorduk ve aylar sonra ulaşabiliyordu. Biz en lüks olarak at arabası ile seyahat yapabiliyorduk Bugün bir günde ulaştığımız mesafelere ancak yıllar içinde ulaşabiliyorduk. Akşam olunca hayat bitiyor herkes yatağına girmek durumunda idi. Dumanın isine kuş tüyü batırarak yazı yazabiliyorduk. Şimdi bilgisayarda yazı yazıyoruz. Yeni alet keşfetme yalnız insana mahsustur.

İNSANLIKKişi topluluk içinde kişilere değil topluluğa karşı ve borçlu ve alacaklıdır. Topluluk ona güvence vermiştir. Ben birisine borç verdimse ona değil topluluğa vermiş oluyorum. Toplulukta ona vermiş oluyor. O kişi bana borcunu ödeyemezse devlet bana onun borcunu öder, ondan sonra da ondan alırsa alır. Bizim insan anlayışlımız budur. Bugün ise mahkemeler borçludan alırsa vermektedir.

5- İnsan borçlu ve alacaklı olmaktadır. Bunun anlamı şudur: Ben şimdi size bir şey veririm karşılığını şimdi değil sonra alırım.  Hayvanlarda böyle bir şey yoktur.  Bu borçlu ve alacaklı olma sayesinde ortak üretim doğmaktadır. İşbölümü ve yardımlaşma olmaktadır. Tek başına bir işi yapamadığınız zaman beraber yapar böylece emeklerimizi değiştirebiliriz.  İnsanlar devamlı borçlu veya alacaklı olunca birbirlerinden ayrılamazlar. Topluluk böyle oluşur.

6- Birlikte üretip ayrı ayrı tüketmektedirler. Diğer canlılardan ağaçlar ayrı ayrı üretip ayrı ayrı tüketirler. Veya bir canlının hücreleri gibi birlikte üretip birlikte tüketirler, Arılar ise ayrı ayrı üretip birlikte tüketirler. İnsanlar, yalnız insanlar birlikte üretip bölüşerek ayrı ayrı tüketirler. Bunu sağlayan borç ve alacak düzenidir.

EĞİTİM: İnsan evrimleşen varlık olduğu için sürekli olarak büyükler küçükleri eğitirler. İnsanın normal ömrü 100 yıldır. 33 senesi uygulamalı eğitimle geçer. 33 senesi buluşlu uygulama ile geçer. Son 33 senesi de buluşları ile birlikte atalardan gelen birikimi torunlara öğretmekle geçer. Ömür beşikten mezara kadar öğrenimle geçer.

7- Her canlı hayatını belli kuralar içinde yürütür. Mesela ipek böceği özel davranışları ile ipek yapar. Onunla yaşar.  İnsanlar da kurallar içinde yaşarlar. Ne var ki kendi yaşama kuralarını kedileri oluştururlar. Dolaysıyla insanların hayatları ve çevreleri farklıdır. Bu farklılaşma sayesinde evrimleşme meydana gelmektedir.

8- Sözleşme yaparlar ve ona uyarlar. Diğer canlılarda da sözleşmeler vardır. Onlar da o sözleşmelere göre hareket ederler. Ne var ki sözleşmeleri kendileri yapmaz, kromozomlarındaki genlerde yazılıdır. Oysa insan kedisi sözleşme yapar, o sözleşmeyi yerine getirir. Birlikte üretme bu sayede mümkün olmaktadır.

 

TOPLULUK: Topluluk fertlerin iş bölümü yapması ve farklılaşması ile oluşur. İnsan başlangıçta ayrı ayrı yaşayacak şekilde yaratıldı. 60 bin yıldır gittikçe birlikte üretmeye gitmektedir. Elde ettiği ürünleri bölüşerek aile içinde tüketmektedir. Yani gittikçe daha çok topluluğa dönüşmekte ama kişiliğini kaybetmemektedir. Topluluk içinde daha özgür hale gelmektedir. Eskiden Amerika ya gitme özgürlüğüne sahipti, ama gitme imkanı yoktu. Şimdi Amerika ya gitme özgürlüğünü kullanabilmektedir.

9-İnsanlar kendi topluluklarını kendileri kurar. Diğer canlılar topluluk içinde doğar, dağılır veya birlikte yaşarlar. Kendileri ayrı topluluk oluşturmazlar. Oysa insanlar birleşerek ortak sözleşme ve bir başkanın başkanlığında yeni topluk oluşturabilir. Böylece istedikleri topluluk içinde yaşama imkanını bulurlar. Kişilerin hayatları farklı olduğu gibi topluluklar da birbirlerinden farklı olurlar.

10-İnsanlar iç içe topluluklar oluştururlar. Diğer canlılar bir kademede topluluk oluşturabilirler. Ne kadar çoğalırlarsa çoğalsınlar tek başkanları vardır. İnsanlar iç içe topluluk oluşturmaktadırlar. En küçük topluluk ocaktır. Yaklaşık on aileden oluşur. Yaklaşık yüz ocaktan bir bucak, yaklaşık yüz bucaktan bir il, yaklaşık yüz ilden bir ülke ve yaklaşık yüz ülkeden insanlık oluşmaktadır. Bu insanın topluluk içinde özgür olmasından doğan özelliğidir. Ocakta özgürlük en azdır. Topluluk sıkıdır. İnsanlıkta özgürlük en çoktur. Toplu olma en azdır.

 

Ekonomi: İnsanın birlikte ürettiklerini bölüşerek ayrı ayrı tüketmesine ekonomi denmektedir. Ekonomi ilmi bunun nasıl gerçekleştiğini veya gerçekleşebileceğini inceler. Ekonomi sosyal ilimdir. Mevcut olanları incelediği gibi uygarlaşmak için nelerin yapılama gerektiğini de inceler. Fen ilimleri ile sosyal ilimler arsındaki fark budur. Fen ilimlerinde sadece doğa incelenir. Sosyal ilimlerde sadece doğa incelenmez, aynı zamanda onlardan nasıl yararlanacağımız da incelenir. Biyoloji doğa kanunlarını inceler. Tıp ise o kanunlardan nasıl yararlanacağımızı inceler. Kanunlara müdahale edemez. Oysa sosyal ilimlerde kanunları da insanlar koyduğu için konacak kanunları da incelenir.

Borçlanarak Yaşama: İnsanlar doğdukları zaman çalışma gücüne sahip değildirler, onları anne babaları ve akrabaları bakar büyütürler. Bu esnada anne babalarına değil topluluğa borçlanırlar. Çünkü anne babaları da anne babalarına borçlanmış öyle büyümüşlerdi.

Alacaklı olma: insan erginlik yaşına gelince çalışmaya başlar, kendisini geçindirir. Fazla kazanır borçlarını öder. Ayrıca yaşlılara bakarak alacaklı hale gelir. İnsanlıktan alacaklı hale gelirler.

Birikimle yaşama: Yaşlanınca artık üretim yapamaz. İnsanlıktan olan alacağını tahsil ederek yaşar. Böylece ömrünü doldurmuş olur. İnsanlıktan demiş olmamızın sebebi şudur. Anne babası olmasa da topluluk onu büyütmekle yükümlüdür. Yaşlanınca çocukları olmasa da o yaşatılır.

Yeryüzü kirası: İnsanlar yeryüzünden yararlanarak yaşarlar. Onu imar ederek kirasını öderler. Artan emekle yeryüzünü imar ederler. Böylece kirasını ödemiş olurlar.  Daha fazla çocuk yetiştirerek sermaye payını kira olarak öderler. Böylece insanlık gelişir. İmar demek daha çok insanın yaşamasını imkana kavuşturmaktır.

 

 

 

 

İNSAN

Ekonomi, birlikte fayda üretip bölüşme ve evlerde ailece birlikte tüketerek güç üretmedir.

Fayda: İnsanın yaşamsı için gerekli olanları sağlar. Eşyanın özelliğidir.

Güç: Eşyadaki faydayı artırandır. İnsanın özelliğidir.

Bıreakır fayda ile eşya birbirine dönüşerek insanlar yaşarlar.

Büyüme: Çalışma da daha fazla fayda elde edilir. Yeryüzü imar edilir. Yaşamada daha fazla güç elde edilir. Nüfus artar. Döngü de devamlı büyüme vardır. Yani devamlı nüfus artmakta, yeryüzü de daha çok nüfus yaşatacak hale gelmektedir.

İmar: Bir yerin daha çok insanı yaşatacak hale getirilmesidir.

Yeryüzü: Yeryüzü insanlığındır. Her insan ondan kendisine düşen payını insanlıktan devralır, ondan yararlanarak yaşar.  Karşılığında onu imar ederek insanlığa bırakır.

Çalışmayanların Payı: Yeryüzü insanlığındır. Ürünlerde çalışmayanların da yeryüzü kira payları vardır. Onunla yaşarlar. Bunlar dört gruptur. Yetimler, emekliler,  İş bulamayanlar, çalışmak istemeyenler. Bunlara ürünün 1/5’i ayrılır, bunlara eşit olarak paylaştırılır.

Yetimler: Anne veya babaları olmayan küçüklerdir. Doğuştan kendisine bakamayan 15 yaşından büyük kimseler de anne babaları olsa da yetim sayılırlar. Bunlara bakan kadınlara yahut bunlara nafaka temin eden erkeklere bu pay bölüştürür. Yarısı annelik yapan kadınlara yarısı babalık yapan erkelere bölüştürülür. Eşit pay verilir.

Yaşlılar: Çalışabilecek erkek veya kadına çalışma kredisi verilir. Çalışma kredisini almayanlara yaşlılık payı verilir.  Bu pay kredi alıp çalıştıkları saatlerle orantılıdır. Kadın erkek eşit haklara sahiptirler. Yaşlılar isterlerse çocuklarının yanında kalırlar. O zaman bu yanında kalan çocuklara verilir.

İşsizler: İşsizler için serbest iş yerleri yapılır. Oraya geldikleri zaman işsizlerin payından pay alırlar. Bu pay mesleki derecelere göre bölüştürülür. Kredi verilmez. İşyerinde ne isterlerse onu yaparlar. Ürettikleri mallar da değerlendirilir. Yarısı üretenlere yarısı bütün katılanlara bölüştürülür.

Çalışmak istemeyenler: Bunlar evlerinde otururlar. Emeklilik derecelerine göre paylaşırlar. Hasta olanlara da buradan pay verilir. Kendi beyanları yeterlidir. İşverenin her hangi sorumluluğu yoktur.

EMEK

Fayda üretiminde çalışanlar:  Fayda üretiminde çalışanlar ikiye ayrılırlar. Üretimin illetini işleyenler, üretimin şartını işleyenler. İlletini işleyenler asıl üreticilerdir. Şartını işleyenler destekleyenlerdir. Elde edilen ürünün beşte dördü buraya verilir. 

Üreticiler: Harcadıkları güçle orantılı olarak ürün elde ederler. Ürün verdikleri zamanla orantılıdır. Asıl faydalı olan ürün olduğu için ekonomi bunların üzerinde oturur. Diğerleri hep bunlara tabidir. Bunlar dört sınıftır. Tarımcılar, sanayiciler, inşaatçılar ve tüccarlar.

Destekçiler: Üretim olması için gerekli işleri yaparlar. Bunlar olmazsa üretim olmaz. Ama bunların varlığı üretim yapmaz. Üretimin yapılması için gerekli destek de dört çeşitti. Kamu görevlileri, Genel Hizmetler, Bakım ile ambar ve nakliye. Bunların payları üründen verilecektir. Bunlara yarı pay ayrılır aralarında bölüşürler. Üretime eşit destek payı ayrılır.

Tarım: İnsanların yıllık ihtiyaçları vardır. Onlara sahip olmazlarsa yaşayamazlar. Daha fazla da üretilemez. Çünkü tarım ürünleri dayanıklı değildir. Bir senede tüketmek gerekir. En çok iki sene elde tutulabilir. Buraya ne kadar emek gerekiyorsa o burada harcanır. Bolluk senelerde daha az emek yeterlidir. Daha çok emek artar. Darlık zamanlarında çok çalışmak gerekir. Artan emek belki hiç olmaz. O halde tarıma gidecek emek ihtiyaca göre her yıl belirlenir. Tarım sektörü sipariş kredisi ile dengelenir.

Sipariş Kredisi: Halka yıllık ihtiyaçlarını gidermeleri için sipariş kredisi verilir. Onlar onunla üreticilere sipariş verirler. Böylece o yılkı tarım üretimi dengelenmiş olur. Yani ne fazla ne de eksik üretilmiş olur. Yılbaşında sipariş veriler. Yıl içinde üretir hafta hafta borçlarını kapatırlar. Hafta hafta siparişlerini alıp tüketirler.

İnşaat: Artan emekle inşaat yaparız. Gelecekte artacak nüfusa imkanlar sağlarız. Uygarlaşmayı geliştiririz. İnşaat iş bölümü yapmamızı sağlar, kimimiz tarımda çalışırız, kimimiz inşaat yaparız. İnşaat yapanlar yapılarını tarım yapmalara verirler, tarım yapanlar da ürünlerini inşaata yapanlara verirler. İnşaat çalışana kredi ile dengelenir.

Çalışana Kredi: İnşaat artık emekle yapılacaktır. Herkese çalışma kredi veririz. Üretimde çalışanlar kredilerini orada kullanırlar. Üretimde iş bulamayanlar inşatta çalışırlar. Müteahhit resmi ücretle işçi bulursa inşaat yapar. Böylece çalışana kredi çalışana ücrete dönüşmüş olur. Bu da artık emeği yanı inşaatı dengeler.

Sanayi: Tarım ürünlerinin işe yarar hale gelmesi için özel işlemler yapılır. Buğday un yapılıp ekmek haline getirilir. Pamuk iplik yapılır kumaş elde edilir. Dikilir elbise olur. Diğer taraftan inşaatın yapılabilmesi için de demir çimento fayans doğrama elde edilmesi gerekir.

Bunların özelliği üretimleri zamana ve yere tabi değildir. Oysa tarım yere ve zamana ihtiyaç gösterir. İnşaat ta belli yerde yapılır taşınamaz. Bu sebepledir ki tekniği yeterli olunca sanayi ürünlerini istediğimiz kadar ve istediğimiz zaman kolayca elde edersiniz. Tarım sektörü ihtiyacı kadar emeği sanayiye aktarır. Sanayi sektörü de ihtiyacı kadar emeği sanayiye aktarır. Sanayi sektöründe sonuna kadar iş bölümü yapılabilir. Mübadele imkanı dolayısıyla inşaat sanayisi ile tarım sanayisi içi içe çalışır.   Sanayi ürünlerinin çoğu hem tarımda hem de inşaatta ortak olarak kullanılabilir. Sanayiciye mal kredisi verilir.

Mal kredisi: Üretilen mal ortaya ambara konur. Üreticiye kredi verilir. Üretici onu harcayarak yaşar. Ürün satıldığında kredi kapatılır.  Ürün satılıyor demek sipariş kredileri ödeniyor demektir. Malzeme satılıyor demek inşaat yapılıyor inşaat kredisi buraya kayıyor demektir. Sanayi sektörü mal kredisi ile dengelenir.

Ticaret: İnsanlar birlikte çalışıp ayrı tüketirler. Bunun sağlanabilmesi için malların mübadele edilmesi gerekir. Bu da ancak aracılarla mümkündür. Bunlara tüccar demekteyiz. Bunlar sayesindedir ki Brezilya’da üretilen kahve dünyanın her yerinde tüketiliyor. İzmir’de üretilen zeytini de herkes yiyor. Ticaretin insanlığa yararlı hal alması için rakip tüccarların bulunması gerekir. Ne kadar çok tüccar olursa o sektöre aktarılacak pay o kadar azalır. Çünkü kar yüzdesi düşer. Gelirleri ise kendiliğinden azalır. Dolayısıyla buraya giden emek kendiliğinden belirlenmiş olur. Aracı sektörü sipariş alma kredisi ile dengelenir.

Aracı kredisi: Sipariş kredisini alanlar tüccara sipariş verirler. Böylece sipariş kredisi tüccara da kredi olmuş olur. Onlar da işyerlerine sipariş verirler. Sipariş kredisi onlara geçmiş olur. Çalışan kredi de inşaat müteahhidinin eline geçer. Demek ki çalışma kredisi müteahhide verilen kredi demektir. Malzeme kredisi de sanayiden inşaata geçmiş olur. Aracılara ayrıca kredi verilmez. Sipariş alma ve işçi çalıştırma kredisi ile onların kredilerini kullanırlar.

Kira ve Bakım: İnsanlar, tesisler içinde üretim yaparlar ve tesisleri içinde yaşarlar. Tesislerin bakım ve tamire ihtiyaç vardır.  Emeğin 20’de biri tamir ve bakıma ayrılır.  Kira ile günlük bakımı yapılır ve artan ise hisse sahiplerine bölüştürülür. Mesken kiraları da üretim kiralarla birleştirilir.  İşyerlerinde çalıştıranlar çalışanların ev kiralarını da öderler. Ev sahipleri de çalışanların cirolarından kira alırlar. Yüz dairelik apartman projesi buna dayanmaktadır.

Ambar ve nakliye: Elde edilen ürünler ortak ambara konur. Sonra da sipariş edilen yerlere ulaştırılır. Bunun için harcanan emek de ürünün 20’de biridir. Yani üreticiler 20’de birini ambar ve nakliye karşılığı vermiş olurlar. Ürüne göre bu nispet değişebilir.

Genel Hizmet: Serbest rekabetin sağlanamadığı işler genel hizmet ortaklıkları ile yapılır. Bu hizmetleri yapanlar ürünün 20’de birini alır aralarında bölüşürler. Yirmi beş genel hizmet vardır

Kamu görevi: Genel hizmet işletmelerle ve kişilere yapılan serbest rekabetin sağlanamadığı işlerdir. Kamu görevlisi tüm ortaklığın genel hizmetleridir. Bunlar da 20’de birdir. Böylece ailede üretilen emeğin dağıldım yerlerini kahverengi emek çizgilerinde görüyoruz.

Pay belgeleri: İşletmeye, emek dışında tesis, hammadde ve destek hizmetleri girer.  Üretim yapılır. Ortak ambara teslim edilir. Ortak ambardan alınan pay belgeleri işletmelere bölüştürülür. Çalışanların payları kendilerine verilir. Hammaddeyi tüccarlar temin etmiştir. Onlara verilir. Diğer paylar kooperatife verilir. Bu belgeler pazarlıkla tüccarlara satılır. Tüccarlar da onu bakkallara satarlar. Mavi renkli pay belgeleri yazılan çizgiler bunları gösterir.

Bakkallar: Bakkallar halkın ihtiyacı olan malları tespit ederler. Tüccarlardan o belgeleri satın alırlar.  O belgeleri nakliyeye verirler. Nakliye de ambardan malı alırlar bakkala teslim ederler.

Ambar ve nakliye: Ara tüccarlar vardır. Ara ambarlar vardır. İşletmeden bakkallara kadar malı getiren nakliyeciler vardır. Bunların pay belgelerini kooperatif dağıtır. 

Mal: İşletmede üretilen mal ambara teslim edildikten sonra bakkallar tüccarlardan aldıkları pay belgeleri ile ambara gidip malları alırlar ve ailelere verirler. İllere bunları tüketerek insanların yaşamasını üremsini sağlarlar. Mal üreticiden tüketiciye gitmeden önce ambarlardan ve nakliyeden geçer. Siyah renkli mal yazılan çizgiler bu döngüyü gösterir.

Para: Pay sahipleri pay belgelerini tüccarlara para ile satarlar. Pay belgesi üreticinin işletmedeki payını gösterir. Para ise üreticinin tüm çevrede üretilen ürünlerdeki payını gösterir. Bucağın, ilin, ülkenin ayrı ayrı paraları vardır. Kişi borsada her zaman parasını değiştirebilir. O çevredeki paya iştirak etmiş olur.

Paranın döngüsü: Para halka sipariş kredisi olarak verilir. Bakkala sipariş verirler, bakkal o para ile tüccara sipariş verir tüccar o para ile işletmeye sipariş verir. İşletme girdileri parayı ödeyerek üretim yapar. Üreticiler bu parayı alırlar ailelerine götürürler.  Kooperatifte kendisine düşen pay belgelerini tüccara satar. Çalışmayanlara ve genel hizmet sahiplerine, kiralayanlara bölüştürür. Bunların hepsi kredilerini kapatırlar, artan ile de bakkala yeni siparişler verirler. Para döngüsü para yazılı kırmızı çizgilerler takip edilebilir.

AİLE:

Karı: Can üreten yer olan ailenin temeli kadındır. Kocası olan her kadın bir aile oluşturur. Bir kadının yalnız bir kocası olabilir. Birden fazla koca olması biyolojik kanunlarına aykırıdır.  Bir erkeğin birden fazla karısı olabilir. Buna biyolojik ve sosyolojik bakımdan gerek vardır. Her evli kadın ayrı aile teşkil eder.  Ekonomik faaliyet ona göre olacaktır.

Koca: Koca ailenin mali gereksinimleri temin etmekle yükümlüdür. Aile insan üretme ortaklığıdır. Kadın doğurup büyütmeyi üzerine alır, erkek ise nafaka ve savunmayı üstlenir. Kadın da çalışıp kazanma hakkına sahiptir. Ancak kadın evin giderlerine iştirak etmek zorunda değildir. Bu hukuken böyledir. Fiilen ise genellikle kadınlar da kazanma işlerine katılmaktadırlar.

Kadın erkek iş bölümü: Kadınlara ait olan işler sayılmıştır. Bunların dışındaki bütün işler erkeğe aittir. 

1- Çocuk doğurmak ve büyütmek.

2- Evin ve giyimlerin düzenini sağlamak. 

3-Yemekleri pişirmek ve sofrayı kaldırmak.

4- Evde yapılacak bazı işleri yapmak. (dikiş dikmek, örgü örmek, hayvanlara bakmak, gibi yere göre değişen hizmetler söz konusudur.)

(Bu genelgeçer bir ayrımdır. Evlilik sözleşmesi ve hayatın akışı ile farklı durumlar ortaya çıkabilir.)

Çocuklar: Çocuklar 7 yaşına kadar tamamen annenin sorumluğundadır. 7 yaşında çocuk okula başlar ve babanın eğitimindedir. Ev içinde ise annenin eğitimindedir. 10 yaşına geldiğinde çocuğun kendi görüşü de artık geçerli olmaya başlar. Anne veya babanın sözlerinden hangisine katılırsa onun dediği olur. 15 yaşına geldiği zaman artık çocuk kendi sorumluğu içine girer. 7 yaşındaki çocuk bir başkasının nezaretinde çalışıp kazanabilir. 7 yaşından sonra velisinin izin verdiği işlerde kendisine verilen işi yapabilir ve ücreti istihkak eder. Çocuk bu kazancını evin giderlerine harcamak durumunda değildir. Bunları biriktirebilir veya bunları ev harcamaları dışında harcar. 15 yaşına geldiği halde anne babasının yanında kalmak isteyen kız artık ev işlerinde annesine yardım etmekle mükelleftir. Erkek çocuk da gelirlerini aile giderlerine katmak zorundadır. Bunlar mufavada şirketini kurmuş olurlar

Büyük anne ve büyük babalar: Yaşlananlardan birisi ölünce onun ailesi dağılmış oluyor. Çocuklarının yanına giderler. Yahut kendi kendilerini idare edemezlerse yine çocuklarının yanına giderler. İsteyen anne baba yaşlanınca mallarının yönetimini çocuklarından birine verir ve kendileri de onun yanında kalmaya başlarlar. Çocuk malların ana sermayesine dokunamaz. Gelirlerinden yararlanır. Kredileşme hakkından yararlanır. Kar zarar çocuğa aittir.

Yakınlar:  15 yaşına geldiği halde aile kuracak durumda olmayanlar ile yaşlananlardan ayrı yaşama imkanına sahip olmayanlar da çocuklar ve yaşlılar gibi anne ve babalarının veya çocuklarının yanında kalma hakkına sahiptirler. Anne babaları veya çocukları olmayanlar, en yakın akrabalarının yanında kalırlar. Bunlara bakanlar, kamudan bakım karşılığını istihkak ederler.

Sonuç: Bütün insanlar aile içinde yaşarlar. Aile yakınlığa dayanır. Ailenin giderlerini karşılamaya gücü yetmezse o takdirde sosyal dayanışma içinde desteklenir. Ayrıca yetim haneler ve huzur evleri kurulmaz. Doğal ekonomiye aykırıdır.

 

KOOPERATİF:

Ekonomik faaliyetlerin eksiksiz yürümesi için halk kooperatifler kurmaktadır.  Yüz hanelik bir topluluk bir semt kooperatifi kurmaktadır.   Her semtte bir işyeri vardır. İşyerinde üretilen mal ambara teslim edilmekte, ambardan mallar bakkallara gitmekte, halk bakkallardan malları alıp tüketmektedir.   İşyerinde çalışmalar, işyerinden belge almaktadırlar. Bu belge işyerinden üretilen mallardaki pay belgesidir. Çalışmayanlara da pay ayrılmaktadır. Mağazalara gelen malları bu pay belgesi ile bölüşülmektedir. İşte bu organizasyonu yapmak üzere bir ortaklık kurulur. Bu ortaklık kooperatif ortaklığıdır. Kooperatif şunları yapar.

a) Semt sendi çıkarır, pay belgeleri bu senetle belirlenir. Halk bu belgelerle tüccarlara sipariş verirler. Tüccarlar bu pay belgeleri ile işyerlerine sipariş verirler. Ürettirdikleri malları sipariş eden bakkallara teslim ederler. Bakkallar da halka teslim eder. Bu pay belgelerini çıkarmak kooperatifin ilk işidir.

b)  Tesis ortaklığı ile iş yerleri kurarlar, çalışanlara cirodan kiraya verirler. Kiraları ortaklara bölüştürürler.

c) Bazı ortaklara ticaret yapma yetkisini verirler.  Bunlara sipariş alma yetkisini tanırlar. Aldıkları siparişin değeri kadar üretilmiş mallardan alıp piyasaya satma yetkileri vardır. Tüccarlar piyasadan aldıkları malları bakkala teslim ederek siparişlerini kapatırlar.

d)  Serbest rekabetin sağlanamadığı işler için hizmet ortaklıklarını kurarlar. Toplam üretimden aldıkları genel hizmet paylarını bunlara bölüştürürler. Ortak ambar, nakliye, ortak kasa hizmetleri genel hizmetlerdendir.

 

 

Kooperatif Çeşitleri: Semt kooperatifleri bir işletme kooperatifidir. Bucaklarda işletmeler kooperatifleri kurulur. İşletmeler arası ilişkileri bu kooperatifler yürütür. Sipariş kredileri bunlar verir.  İllerde hizmet kooperatifleri vardır. Genel hizmetleri bunlar yapar. Mal kredisini bunlar verir. Ülkede çalışma kooperatifleri vardır. Çalışma kredisini bunlar verir. İnsanlıkta kredileşme kooperatifi vardır. Ticari kredileri bunlar verir. Kooperatifler pay belgelerini çıkarır. Döngüleri sağlar.

 

 

 

Üretim ve Bölüşüm

Eski Firmalar

Yeni Firmalar

 

Sabit Giderler:Bugün işletmenin, üretse de üretmese de harcamak zorunda olduğu sabit giderleri vardır. Bunlar dört tanedir.

a) Kiralar: Tesisin kirasını devamlı ödemektedir. Tesisler de faizle inşa edilmiştir. Yani kira faizlerini ödemektedir.

b) Ücretler: Üretim olsa da olmasa da ücretler ödenmektedir. İş olmadığı zaman da işçisini çıkaramadığı için devamlı gider olmaktadır.

c) Faizler: Hammadde almıştır. Onun için bankadan sermaye olarak kredi almıştır. Yahut işçiye ücret ödemiştir. Ona da izin vermektedir. Üretim olmasa da bunlar harcanmaktadır.

d) Vergi: Ülkemizde gelir vergisi olduğu için kiradan, ücretten, faizden vergi alınmaktadır. Bunlar üretim olmadan alınan vergilerdir.

Üretim giderleri: Üretimin yapılması için hammadde satın alınmaktadır. Bedel ödenmektedir. Ama bu üretim miktarı ile orantılıdır. Harcanan enerji de üretim miktarı ile orantılıdır.

Gelirler: Sabit gelirler yoktur. Satılan miktar kadar gelir vardır. Satıldığı kadar üretileceği için gelirler satılan miktarın fiyatla çarpımına eşittir. Gelirler sıfırdan başlar ve satılan miktar la orantılı olarak artar. Öyle bir miktar vardır ki orada gelirler giderlere eşir olur. Bundan az üreten firmalar zararda olur. Üretim yapmazlar durdururlar. Bundan yeteri kadar fazla üreten firmalar üretime devam ederler ve yaşarlar.

Seerbest Rekabet: Ne kadar fazla üretirseniz karınız o kadar fazla olur. Aynı karla yetinirseniz daha çok satarsınız. Sizden az üreten firmayı iflas edersiniz. Bu böyle devam edince bütün firmalar elenir. Marx’in dediği sosyalizme gider. Tekel oluşur.

Rekabetin korunması: Merkez bankası, firmaların sayısını 10 ile 20 arasında tutmak ister. Bunun için elinde iki imkanı vardır.

a) İnşaat faizlerini düşürür, carı harcama faizlerini yükseltir.  Böylece sabit masraflar azalarak daha aşağı seviyede asgari üretim haddi oluşur. Yahut aksini yapar daha yukarıya çıkarır.

b) Mamulün satış fiyatlarını düşürür veya yükseltir. Yükseltince küçük sermaye de kazanmaya başlar. Düşürürse küçük sermayeler elenir.

Eğer firmaların sayısı 10’dan aşağı olursa inşaat kredisini düşürür. Fiyatları yükseltir. Eğer firmanın sayısı 20’den fazla olursa bu sefer inşaat kredisini yükseltir. Fiyatları düşürür. Böylece firma sayısını daima 10 ile 20 arasında tutar ve dengeyi böylece korur.

Bu sistemin mahzurları şunlardır:

a) Bu sitemde merkezi yönetim vardır. Merkezi yönetimde bir kişi düşünür bin kişi iş yapar. Bu da zihinsel gücün israfıdır.

b) Bu sistemde kar maksimize edildiği için üretim yarıya düşer ve % 50 işsizlikte denge oluşur.

c) Bu sistemde adil bölüşme olmaz nakıs istihdamda denge oluşur. Yarısı sefahatte yarısı sefillikte olur.

d) Bu sistemde arz ve talep kanunları çalışmadığı için üretim ve tüketim arasında denge sağlanamaz. Bazı mallar satılmaz, çürür. Bazı mallar ise kan pahasında olur veya kuyruklar oluşur.

ADİL DÜZEN’de üretim:

1)  Kira cirodan pay olarak verileceği için sabit gider değildir.

2) Ücret üretimden pay olarak verileceği için sabit gider değildir.

3) Kar da cirodan tahakkuk edeceği için sabit gider değildir.

4) Devlet gelir vergisi aldığından geldiği kadar vergi verileceği için sabit vergi yoktur.

 

 

1- Kooperatif kuruluyor. Akevler İstanbul Konut Yapı Kooperatifi

2- İki yazıhane, bir işyeri satın alıyor. Bir dairenin kirasına sahip oluyor. Bir araba satın alacak sermayesi vardır.

3- Muhasebe çalışması bittiği taktirde 25 000 sermaye taahhüt ediliyor.

4- Bir ayakkabılık inşaatı atölyesi tesis ediliyor. İş yeri oluşturuluyor.

Başlangıçta:

1) Dükkan ve lojman kirası alınmayacak

2) Sadece benzin parası alınacak, nakliye kirası alınmayacak.

3) Sermayeye kar verilmeyecek.

4) Kooperatif payı da alınmayacak.

Anlaşma Yapacaklarımız:

1) Karı kocaya dükkan ciro ile kiraya verilecek. Evde oturacaklar, dükkanı 18 saat açık tutacaklar.

2) Araba bir ortağa kiraya verilecek. Biz araba kirasını istemeyeceğiz. O da şoförlük kirasını istemeyecek.  Yapabilirsek dolapları evlere teslim edecek.

3) Nakliyeci de olabilir, tüccar ortaklarla anlaşacağız. Sipariş ettiğimiz malları getirdiği taktirde hemen kendisine ödeme yapılacaktır.

4) Para ile alışveriş yapmak isteyenler, bakkalların fiyatı ile alacaklardır. Semt senedi ile alış veriş yapanlara maliyetimizle vereceğiz. Süper marketlerden de ucuz olabilir.


 

 


MEDHAL DERGİ ADİLDÜZEN YAZILARI
1-Kur'an ile yaşama Süleyman KARAGÜLLE
836 Okunma
2-Fatiha Suresinin Demokratik Yorumu(2010 VERSİYONU)
793 Okunma
3-İstanbul’da trafik sorunu ve çözümü
822 Okunma
4-Ekonomi - İnsan ve Paylaşım
830 Okunma
5-Adil Düzen Ekonomisi
839 Okunma
6-İnsan
813 Okunma
7-Ortaklık
816 Okunma
8-İşsizliğin çözümü (soru-cevap)
780 Okunma
9-Tedayün ayeti (Bakara, 282)
800 Okunma
10-Tasarruf
1010 Okunma
11-Ortaklık(2)
916 Okunma
12-Merkez Bankası
823 Okunma
13-BİR BELEDİYE İŞSİZLİĞİ NASIL ÇÖZER?
929 Okunma
14-ALTIN SENEDİ
779 Okunma
14-GRAFİKLER
1225 Okunma
15-KUR'AN-I KERİM MUCİZELERİ-FİHRİST VE GİRİŞ
827 Okunma
16-Kur'an Eşsizdir-1-Kur’an Benzerini İstemektedir
800 Okunma
17-Kur'an Eşsizdir-2-Her Yaşa Hitap
806 Okunma
18-Varsayımlar-1
794 Okunma
19-Varsayımlar-2
924 Okunma
20-Kur'an Usulu İle Korundu - I -
918 Okunma
21-Kur'an Usulu İle Korundu - II -
786 Okunma
22-Kur'an Tarihi İle Korundu - I -
786 Okunma
23-Kur'an Tarihi İle Korundu - II -
922 Okunma
24-Kur'an Her Asra Hitap Eder - I -
780 Okunma
25-Kur'an Her Asra Hitap Eder - II -
860 Okunma
26-Kur'an Her Topluluğa Hitap Eder -I-
877 Okunma
27-Kur'an Her Topluluğa Hitap Eder -II-
829 Okunma
28-Kur'an Her Yaşa Hitap Eder - I -
824 Okunma
29-Kur'an Her Yaşa Hitap Eder - II -
884 Okunma
30-Kur'an Fasihtir Gramer Hatası Yapmaz -I-
801 Okunma
31-Kur'an Fasihtir Gramer Hatası Yapmaz - II -
821 Okunma
32-Kur'an Belîğdir Her Akla Hitap Eder - I -
794 Okunma
33-Kur'an Belîğdir Her Akla Hitap Eder - II -
806 Okunma
34-Kur'an Bedi'dir; Hislere Hitap Eder - I -
943 Okunma
35-Kur'an Bedi'dir; Hislere Hitap Eder - II -
787 Okunma
36-Kur'an Vecizdir - I -
971 Okunma
37-Kur'an Vecizdir - II -
905 Okunma
38-ASR SURESİ
796 Okunma
39-Gazâlî ve Felsefe
783 Okunma
40-Adil Düzende Mimari-1
1402 Okunma
41-Adil Düzende Mimari-2
749 Okunma
42-Adil Düzende Mimari -3-
768 Okunma
43-Adil Düzende Mimari -4-
728 Okunma
44-Ekonomi ve Hayat
1147 Okunma
45-Üretim ve Bölüşüm
735 Okunma
46-Faizsiz Kredileşme Bankası
722 Okunma
47-Müsbet İlim ve Kuran
810 Okunma

© 2024 - Akevler