MEDHAL DERGİ ADİLDÜZEN YAZILARI
Süleyman Karagülle
729 Okunma
Adil Düzende Mimari -4-

 Adil Düzende Mimari -IV-

 SÜLEYMAN KARAGÜLLE

2 NİSAN 2012 YIL;2 SAYI;51

 

YERYÜZÜ

Yeryüzü ona yakın kıtaya ayrılacaktır. Doğal olarak kıtalar vardır. Güney Amerika, Kuzey Amerika, Afrika ve Avustralya, Antarktika doğal kıtalardır. Antarktika meskûn değildir. Avustralya’nın tek başına nüfusu çok azdır. Denizlerde yayılmış adalar vardır. Yeni Zelanda vardır. Bunlar bir kıta olarak sayılacaktır. Bir de büyük kara parçası vardır. Çin ve Hint başlı başına kıtalardır. Avrupa kendisini ayrı kıta saymaktadır.

Ortada kalan yerler vardır. Sibirya ve Orta Asya. Buraların şimdi nüfusları azdır. Ama alanları geniştir. Yarı kıta olarak düşünebiliriz. Genel planlama böyle yapılmalıdır. Teknoloji geliştikçe sulama yapıldıkça Sibirya ormanlarının yanında Orta Asya ormanları neden olmasın. Bize göre Orta Asya, Moğolistan, Sibirya bir arada tek kıta olarak görülmelidir.

Bugünkü bölüşme değil de bundan 500 sene sonra ki bölüşmeyi düşünmemiz gerekmektedir. Ortada Türkiye- İran- Arabistan ülkeleri vardır. Afganistan vardır. Burası nereye eklenecektir? Avrupa kıtası içinde yer alması normaldir. Ural dağları Hazar denizi ve Belucistan çizgisi Avrupa kıtasını Asya’dan ayıracaktır.

Bu durumda Türkiye Avrupa Kıtasının merkezinde olacaktır. Avrupa Kıtası da dünyanın merkezinde olacaktır. Devletlerin sınırlarını savaşlar değil barış çizmelidir. Halk devletlerini değiştirebilmelidir. Toprağı az olan ülke toprağı çok olan ülkeden toprak almalıdır. Geniş planlama doğal oluşum varmış gibi kabul edilecektir. Zamanla savaşla da olsa tarih insanlık mecrasına götürecektir.

Her mimarlık bürosu kendisini merkez kabul ederek dünyayı kendine göre planlayacaktır. Bu planlamada kendi kıtasının sınırını çizecektir. Biz şimdi çiziyoruz. Kıtamız Avrupa kıtasıdır. Bu kıtanın sınırları Ural dağları, Hazar denizi, Belucistan, Hint okyanusu, Kızıl deniz, Ak deniz, Atlas okyanusu. Ve biz buradayız. Kıtamızın merkezi de İstanbul’dur. Bunu biz keyfi olarak tespit etmiyoruz yeryüzü böyle yaratılmıştır.

Kıtanın merkezi İstanbul olacaktır. Dünyanın merkezi de İstanbul olacaktır. Birleşmiş Milletlerin merkezi burası olacaktır. İstanbul açık şehir olacaktır. Belli bir alan insanlığa terk edilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dış saldırılara karşı burasını koruyacaktır. İstanbul şehrinin planlaması böyle yapılacaktır.

Bu şehrin diğer kıtalara olan yolları söz konusu olacaktır. Kara, deniz, hava, denir yoları ile tüm kıtalar birbirine bağlanmış olacaktır. Bu kıtalar arası yol planlamasını yapacaktır.

Her mimarlık bürosu kendisi planlayacaktır. Sonra aralarında tartışma yapılacak hakemlere gidilecek ve sonunda İstanbul mimarları bir dünya projesini oluşturmalıdır. Bu toplanarak parmak hesabı ile el kaldırarak değil de ikili tartışmalarla uzlaşılarak yapılmalıdır. Hakemlere başvurulabilir.

Buradan kalkan bir yol Hindistan’a gidecektir. Oradan Çin’e ve Avustralya’ya gidecektir. Türkiye’den ayrılan yol Kafkasya’nın üzerinden orta Asya kıtasına ve oradan Alaska’yı geçerek kuzey Amerika oradan da güney Amerika’ya gidecektir. Oradan Antarktika kıtasına bağlanacaktır. Süveyş kanalından geçerek Afrika’ya gidecektir.

Bu yollar kara, demir ve hava yolları şeklinde olacaktır. Geniş bir şerit halinde olacaktır. Bu şeritlerin kenarlarında insanlık içinde bir devlete ait olmayan topraklar olacaktır. Orada insanlık il ve bucakları olacaktır.

Her kıtanın merkezinde insanlığa ait bölgeler olacak ve o bölgeler insanlığa ait olacaktır. Denizlerin tamamı insanlığa ait olacaktır. Devletlerin karasuları sınırlı hale getirilecek. Karalar arası denge içinde daima uluslararası geçiş bırakılacaktır. Örnek olarak İstanbul ve Çanakkale boğazları uluslararası sulardan olacaktır.

Denizlerde araba gemileri çalıştırılarak, tren gemileri çalıştırılarak denizlerde kıtalar birbirine bağlanacaktır. Davut peygamber Akdeniz’i göl yapmıştı. Biz de şimdi dünya denizlerini göl yapmalıyız

 

 

Ülke toprakları

Onlu sistemi esas alıyoruz. Diyoruz ki yeryüzü yüze yakın ülkeye ayrılmalıdır. Ülkelerin nüfusu 30 milyondan az olmamalı 100 milyondan da fazla olmamalıdır. Mimari olarak, bir ülke nüfusu 30 milyondan fazlaysa onu iki ülke sayıp planımızı ona göre yapmalıyız. Eğer 30 milyondan azsa onu başka ülke ile birleştirerek planlamalıyız. Böyle düşünmeliyiz. Nüfusları 20 milyonu geçen ülkelerin de ilerde 30 milyona ulaşacaklarını kabul edeceğiz.  

İstanbul mimarının düşüneceği ikinci yol haritası kıtada yaşanılan devletlerin bölge merkezlerine ulaşacak yollardır. Her bölgenin insanlık yollarına bağlantısı olmalıdır. Kapılar buradan geçmelidir. Bu sefer de Türkiye’yi bölgelere ayırmak durumundayız. Türkiye 12 bölgeye ayrılacaktır.

İstanbul insanlığın merkezi olacaktır. İstanbul insanlığa İstanbul’da yer ayırmalıdır. Bize böre bu yer çatalca gölünden başlayarak Karadeniz’e bağlanacak olan İstanbul kanalının çevresi olmalıdır. İnsanlık kıta merkezleri birer bölge büyüklüğünde olmalıdır. İnsanlık yollarının genişliği 5 km2 olmalıdır. Dünyadaki bütün insanlar vizesiz, izinsiz buralara gelip yerleşebilmeli ve burada işyeri kurabilmelidir. Önerilen kanalın 5 km2 genişliğindeki arzı üzerinde 10.000 kadar apartman kurulabilir. Burası insanlığa bırakılmalıdır. Burada inşa edilecek 100 dairelik apartmanların katları tüm dünyaya pazarlanmalıdır.

Türkiye 12 bölgeye ayrılmalıdır. Buralarda bölge merkezleri oluşturulmalıdır. Her bölge merkezinde bir merkez ili bulunmalıdır. Bir ilde 1.000 apartman olacaktır. Demek ki merkez ilin büyüklüğü 10.000 dönüm olacaktır. Sanayi tesisleri burada kurulmalıdır. Semtlerde üretilenler ilçe merkezlerindeki laboratuvarlarda kontrol edilip kaliteleri tespit edilecek, sonra bölge merkezlerinde de standart ürün olarak paketlenip dünya piyasalarına sürülmelidir. Dünya bölge merkezlerindeki toptancılar ilçelerdeki mağazalara onlar da bakkallara satarak tüm dünya tek Pazar halinde çalışmalıdır.

Türkiye’de 12 bölge olarak Samsun, Tekirdağ, Bursa, İzmir, Adana, Diyarbakır, Van, Erzurum, Kayseri, Konya ve Afyon ile Ankara’yı belirliyoruz. İstanbul Avrupa yakası Tekirdağ’a Asya yakası Bursa bölgesine girmelidir. İstanbul’da yirmiye yakın il oluşturulmalıdır. Her ilde yüzer bucak olmalıdır. Bunlar Anadolu’daki ilçelerle kardeş olmalıdır. Böylece örnek olarak Kürtlerin İstanbul’un iki yakasında Kürt illeri olmalıdır. Anadolu’daki her ile İstanbul’da iki ilçe eş kabul etmelidir.

Dünyadaki her yer özel durumdadır. Birinin proje planı başka yere uymaz. Dolayısıyla bölgeler ve bölgeler arası yolların imarı devlet merkezi planlama tarafından belirlenmeli ama ondan sonra her il kendi planını kendi seçmelidir. Biz İstanbul’da olduğumuz için bir yer seçmek ve orada planımızı yapmak durumundayız. İstanbul’un ilçeleri büyüklük itibari ile birer il durumundadır. Dolayısıyla bir ilçe içinde plan ve projemizi biz yapmak durumundayız.

Türkiye üzerinde planlama yaparken bölgeler arası yollar da nazarı itibara alınmalıdır. Avrupa’dan gelip Asya’ya gidecek insanlık yolu ile Karadeniz’den gelip kanaldan geçerek Marmara’ya gidecek insanlık deniz yolu dışında Tekirdağ bölgesiyle Bursa, Samsun, İzmir, Afyon ve Ankara bölgelerine bağlayan yollar da planlanmalıdır. Tekirdağ’ı Bursa’ya ve Samsun’a bağlayan ülke yollarını planımız içinde ele almalıyız.

 

 

           İl Planlaması

İstanbul’da bir ilçeyi il olarak seçebiliriz. Bu ilçeyi seçerken belediye başkanları ile görüşüp yüz dairelik projeye sıcak bakanlar arasından bir ilçe bizim çalışma alanımız olmalıdır.  İstanbul’daki bir ilçenin planlamasında yapılacak iş ilçeyi mahallelere ayırmaktır. İstanbul’un mahalleleri birer ilçe büyüklüğündedir. Dolayısıyla hangi belediyeyi seçersek oranın mahallesini baz alarak birer ilçe olarak düşüneceğiz. Her ilçe merkezinde bir merkez bucağı yerleştireceğiz. Ayrıca bir il merkez bucağı olacaktır.  Bu ilçeler arasında ilçe yolları olacaktır.

 Önemli olan husus İstanbul’dan bir İnsanlık yolu geçecektir. Bizim ilçeden de geçmiş olabilir. İkincisi İstanbul’dan bir de ülke yolu geçecektir. O da ilçemizden geçebilir. Bu yollar birbirinden tamamen ayrı olacaktır. İnsanlık yolu serbest bölge olacaktır. Kim gelirse gelsin gelip geçecektir. Vize pasaport aranmayacaktır. Ülke yolundan vatandaşlar serbestçe gelip geçeceklerdir.

İlçemizdeki il yolu diye adlandırdığımız ve ilçe mahallelerini birbirine bağlayan ve ilçemizi ülke yoluna bağlayan yollar ise ilçemizin yolları olacaktır. Buraya her araba serbestçe girip çıkamayacak. Burası bağımsız olacaktır. Kendi kanunlarını kendisi yapacaktır.

Mimari olarak biz en iyi bir şekilde ilçemizi il olarak planlayacağız. Bizim gibi çalışan mimarlar olursa onlarla diyalog kurup uzlaşmaya çalışacağız, gerektiğinde hakemlere gideceğiz. Bizim ilçemizi il statüsünde planlayacağız.

 Bu imar çalışmalarını biz ortaklıkla ihdas edeceğiz. İstanbul’da isteyen mühendis, mimar, teknisyen, hukukçu vesaire bu çalışmalara katılacaktır. Verdikleri saat veya yaptıkları iş değerlendirilerek bu çalışmanın maliyetine şarj edilecek. Sonunda saat olarak bu çalışmanın maliyeti ortaya çıkacaktır.  Bu planlamanın proje bedeli %5 kabul edilecektir. Bizim plana göre yüzer dairelik inşaatlar başlayınca her inşaattan yüzde beş payımız olacaktır. İşte o payları bu çalışmalara katkıda bulunan kimselere paylaştıracağız.

Bu çalışmalara, uygarlığa hizmet etmeyi isteyen kimseler katılacaklardır. Daha çok boş zamanlarını değerlendireceklerdir. Kooperatifimiz kurslar açarak bu çalışmalara katılacak kimseleri eğitecektir. Bu planlamada en önemli olan husus mevcut olanları tespit etmek durum haritaları çıkarmak, bunları bilgisayarlara işlemek, meydana gelecek olan değişiklikler ile bilgisayarları güncellemektir.

Bunun için orada oturan öğretmeni imam, bakkalı emekli ev hanımı istihdam edilecektir. Kooperatife ortak edilecek ve onlar bu projeye ortak edilecektir. Kooperatifimiz bu katkıya imkan hazırlayacaktır. Katılıp katılmayacakları hususu bizi fazla ilgilendirmeyecektir. Biz iki kişi beş kişi de olsak bu çalışmalara katılmaya karar verdik. İlk çalışma bu kitabı hazırlamakla başlamıştır.

Muhasebemiz kurulacaktır. Bu kitaba katkıda bulunanlar iştirak edecektir. Sonunda kitap basılacak ve baskı maliyetinin iki katı ile satılmaya başlanacaktır.  Bunun yarısı matbaa masraflarına verilecektir. Yarısının beşte biri Medhal’in geliri olacaktır. Beşte ikisi satıcılara ait olacaktır. Beşte biri telif hakkı olarak burada katkıda bulunanlara gelecektir.

 Seçtiğimiz ilin planlaması yapılmış olacaktır.

 

 

Bucakların Planlanması

İl planlamasında mahallere ayrılacak ve her mahalle ona yakın bucağa ayrılacaktır.  Asıl sosyal hayat buralarda başlayacaktır. İl ilçe bir bucak seçilecektir. Bu bucağın nüfusu, 3000 ile 10 bin arsında olacaktır. Burada on tane apartman yerleştirilecektir. Bu nasıl sağlanacaktır. Önce biner lira ortakla 10 000 ortak bulunacaktır. Bu başarılacak mıdır? Akevler denemesi göstermiştir ki Türk halkı böyle çalışmayı desteklemektedir.  2000 ortaklı kooperatif hala kırk senden sonra hala aktif olarak faaliyete devam etmektedir. Kurulmuş olan müessese sonra yenilik yapamaz. Kurulduğu şekliyle kalır.  Akevler denemsinde bazı hatalar yapılmıştır. Dolayısıyla büyüyememiştir. Şimdi İstanbul’daki kooperatifte bu hatalar yapılmayacaktır. Dolaysıyla böyle bir ortak bulacaklardır. Bu kitap yazıldıktan basıldıktan ve bir belediyede bir arsa bulunduktan sonra yola çıkılacaktır. Yüz dairelik apartmanın özellikler orada vardır. Buraya taşınacak kimseler daireyi satın almayacaklardır. Sadece işyeri bulmuş alacaklardır. Erkeklerden çok kadınlara ve yaşlılara iş bulmuş ocaklardır. Eve kirasız oturacaklardır. Sadece haftada 6 gün buranın işyerlerinde çalışacaklardır. Kiralarını böylece ödemiş olacaklardır.

 Bu binalar konforlu binalar olacaklardır. Klimalı binalar olacaklardı. Toplantı yerleri, orak yaşama yerleri evin içindeki mobilya itibari ile en sağlıklı ve rahat bir hayat süreceklerdir. En önemlisi antlaşa bilen kimseleri bir arada olmak isteyenleri bir araya getirecektir. İstedikleri zaman da ayrılabileceklerdir.

 Zelzeleye karşı mukavim yapılar oluşmuş olacaktır. Çevre kirliği zamanla önlenecektir. İşte bu amaçla insanlar bu apartmanlara taşınacaklardır. Erkekler dışarıda fabrikalarda çalışırken eşleri bu apartmanda çalışacaklardır.  Ek iş bulunduğu için fabrikalardaki işçiler azalacaktır. Kirasız ev bulununca kimse kiralık evde oturmak istemeyecektir. O civarda kiralar düşecektir. Kooperatif buradaki gece kondu apartmanları satın alacaktır.  İkinci apartman böylece yer açılacaktır. 

  Kişiler bir taraftan garantili iş bulmuş olacaktır. Diğer taraftan kirasız taşınacaklaradır. Ayrıca oradaki gece kondu biçimli evlerin de satma imkânını bulacaklardır. Bir de istedikleri kimseler ile beraber oturacaklardır. İşte İstanbul böylece kendisini yenileyecektir.

Planlamak için seçeceğimizi bu arsada aradığımız imkânlar şu olacaktır. Katlı binaların az olduğu sokaklar seçilecektir. İçlerinde on dönümlük boş arsanın bulunduğu sokaklar seçilecektir. Belediye veya hazineye ait yerlerin olduğu yer seçeceklerdir.

  İzmir Akevler Kooperatifin Bahşayış’da beşer dönümlük yerleri vardır. Yeni Bosna’dan 27 kilometredir. İlk apartmanları ruhsat alabilirsek oralarda yapmak üzere çalışmalar yaparız. Orda genel hizmet apartmanlarını yapınca, işçileri kadrosunu oluşturunca ondan sonra İstanbul için çalışmalara başlamamız gerekmektedir. Burası aynı zamanda yatırım alanıdır. Sera tanımını de içeren bir bucak oluşturabiliriz.

Bu bucağın özerk bucağı olacaktır. Burada on kadar apartman olacaktır. Çatalca tem çıkışından dört kilometredir. Bir veya iki minibüs alınacak. Bu minibüsler çatalca çıkışına servis yapacaklardır. Boş da olsa yarım saat veya on beş dakika da gidip geleceklerdir. Binip inmek bedelsiz olacaktır. Masrafları apartman altındaki işyerleri gelirinden sağlanacaktır. Orda oturacak erkeler bir vasıta ile metrobüse ulaşacaklardır onunla da istediği yere gideceklerdir.

Oranın kanal problemi olacaktır. Bu da tam tecritli bir künk projesi ile pis sular denize akıtılmış olacaktır.

 

Sanayi semtleri:

 

 Sanayi semtleri onar dönümlük yerler de yerleştirilecektir. Binanın oturduğu yer beş bin metre kare olacaktır.  Kalan yol olarak terk edilecektir. Her tarafı yol olarak kullanılmayacaktır. Aralarında açıklık olacaktır. Yeşillik olacaktır.  Havanın akışlarına imkân verilecektir.  Parseller bütün dairelere güneş gelecek şekilde parseller seçilecektir. Bunun için iki sistem seçilmektedir.

  Uzun sistem güney kuzey istikametinde yerleştirilecektir. Öğleden önce dairelerin yarısını güneş görecek, Yarısını da öğleden sonra görecektir. Diğer apartmanların da gölge yapmaması için parsel ona göre yerleştirilecektir. Güneş durumunu buna ayarlamak bucak sanayi semti de olsa, daha geniş alan bırakılabilir.   

Kareye şeklinde oluşacak parsellerde, apartmanların doğu batı şeklinde yerleştirilecek dairelerin yarısı sabah ve akşam güneşlerini alacak, yarısı da gün ortaları güneş alacaktır. Bütün dairelerin güneş camları simetrik olmayacaktır.  Akşam ve sabah güneşleri pencerelere daha dik geleceği için güneşten yararlanma bakımından dezavantajlı olmayacaklardır.

 Arazı engebeli olsa da binanın oturduğu alan yanı beş bin metre kare düzeltilecektir. Bir kısmını hafriyat yapılacak bir kısmı dolgu halinde netleştirilecektir. Bina arsanın kenarın çekilerek aydınlık alanı çoğaltılacaktır.  Arazı yüz dairelik projenin aynen oturtulması şeklimde olacaktır. Zeminin farklı olması, farklı betonarme projesi giderilmeyecektir. Sadece zemin o projeyi taşıyacak şekilde yerleştirilecektir.  Zemin temel hesapları ona göre yapılıp ona göre zeminde betonarme oturtulacaktır.  Yapı zeminine oturtulacaktır. Zemine kazıklanmayacaktır.  

Betonarme binaların dengeleri zeminden tecrit edilmezse meydana gelene elektrik akımları demiri paslandırmaktadır. Bu sebeple zemin asmakat benzeri maddelerle tecrit edilerek oturtulacaktır. Bodrum çevreleri de rutubetten tecrit edileceği gibi elektrikten de tecrit edilecektir.

Beton karkasın zemine kazıklamadan oturtulmasının zelzele için de yararı olacaktır. Binanın tamamı gidip gelerek enerjisini birlikte harcayıp karkasın kendisinin bozulmasını önleyecektir.    Bu şekilde oturtma faydalı olacaktır.

Diğer taraftan bodrum katların çevresi sert yapıdan oluşacağına yumuşak topraktan oluşması gerek bombalarda gerekse zelvelerde toprağın sıkışması ile daha az hasar görmesi sağlanmaktadır. Buna göre bucak planlaması yapılacaktır. Buralarda arsalar böyle seçilecektir.

 

Sanayi da sitenin yapıların birbirine yakın olmalıdır. Karşılıklı ilişkiler kolay doğar, taşımacılık ucuz olur. Yol yapım masrafları azalır. Onların bakımı kolaylaşır. Buna karşılık çok yakın olası güneş sıklığını meydana getirir. Hava kirliği oluşturur. Bundan dolayı en uygun mesafede seçilmelidir.

Sanayi sitelerinin planlamasında karşılaşılan ikinci problem pis sular ile yağmur sularının akıtılmasıdır. Deniz veya göl kenarlarında yapılan binaların bodrumun en alt katı mutlaka su seviyesinden birkaç metre yukarıda olmalıdır. Çıkan sular, arıtıldıktan sonra yağmur suları ile birleşip sonunda denize ulaşması gerekir.

 

Tarım semtleri

Tarım da köylüler tarlalarına hayvanlarına yakın olmaları gerekir. Tarlalarının başında ya da kendi kulübeleri, odaları olacaktır.  İnsanlar gökten gelen güneşi kullanan bitkilerin ürettikleri maddelerle yaşamaktadırlar. İnsanlar avını oluşturamadıkları gibi organik maddeleri besinleri de yapamamaktadırlar. İnsanlar makroda çalışırlar. Üretimi ancak makroda yaparlar. Oysa kimya molekülleri mikroda oluşmaktadır. Saf elde edilememektedir. Elde edilse bile sağ moleküllerle sol moleküller farklıdır. Canlılar yalnız sağ molekül kullanırlar sol molekülle karışan moleküleler bedene zehir olmaktadır.  Bunun anlamı şudur, demek ki insanlar bitkilerin ürettiği besinleri, kullanmak zorundadırlar. Bu besinler de yalnız güneş enerjisinden elde edilmektedir,

Güneş enerjisi akan su gibidir. Yararlanırsanız yaralanırsınız. Yoksa depolayamazsınız. Su gibi akıp gider. Bu sebepledir ki yeryüzünü değerlendirmemiz gerekir. Antarktika’da güneşten de yararlanmalıyız. Kışın hiç güneş yüzü görülmez ama yazında hiç güneş batmaz 24 saat güneş görünür. Dik yapılar üzerine güneş dik gelir. Yüksek dağlarda bile hayatımızı sürdürecek tedbir alınmalıdır. Bu da yüz dairelik apartmanla mümkün olacaktır.

Apartman birden ısıtılıyor. Balkonlar dahil kapalıdır.  Yaz kış olması değişmiyor. İşyerleri de içerdedir. Tüm kış boyunca hiç dışarı çıkmıyorsunuz. Bir yıllık ihtiyaçlarınız bodrumun ikinci katında depolanmıştır.

Enerji de yedeklenmelidir. Elektrik kesilse bile bir yıl yaşayacak haldesiniz. Canlıların tohumları ve sporları böyle yapar ağaçlar yapraklarını dökerek kış uykunsa girerler. Canlıların çoğu kışın yarı öldüreler. Biz de tarım semtlerini bu hale getirmek durumdayız. Kışın hiç dışarı çıkmadan kedi dünyamızda yaşayabilmeliyiz.

Tarım semtlerinin özel durumları birbirinden uzak olmalarıdır. Aralarında ulaşım zordur. Bununla beraber köylülerimiz halat gererek uzaktan eşya gönderip eşya alabilmektedirler. Demek ki semt arsı ilişkiler de köylülerin hava hattı dediği sitemden yararlanacağız, kışın zifir karanlığında bile eşyaları birbirine gönderebiliriz. Apartmanlar yerleştirilene kadar yolarının yanında hava hatları da nazarı itibara alınmalıdır.

Sanayi semtlerinde zorunlu mesailer konabilir. İşçi ile işveren işi varken başka iş yapmasına işe gelmesine izin vermeyebilir. Böyle anlaşmalar yapılır. Böyle anlaşmalar yapma zorunludur. Birçok iş vardır ki onun durdurulması mümkün olmaz. Üretici de her zaman emeğinin karşılığı üretimden alır.

Tarımda ise durum tamamen farklıdır. Tarımda bazen hiç çalışmazsın devşirme zamanı meyveniziz ürününüzü alırsınız. Bazen hastalık ve mevsim şartları sebebiyle uyuma vaktini bile bulamazsınız. Demek ki tarım semtlerinde belirsiz bir emek aralığı vardır. İşte yüz dairelik apartmanın en büyük hizmeti bu serbest emeği değerlendirmektir. Yani tarımdan artan emek varsa onu değerlendirmektir.

Sanayi işlerinde de benzer sorun vardır. Erkek zorunlu tam mesai yapabilir ama kadın için bu her zaman mümkün değildir. Dolayısıyla onun da ancak artırdığı emeği değerlendirme imkanı vardır. İşte apartmanın altındaki işyerleri, zorunlu işler yapmaz. Yapsan ürün alırsın, yapmasan zarar olmaz.

Bu sebeple yüz dairelik apartmanlarda yapılacak işler, kirlilik yapmamalıdır. Gürültü olmamalıdır. Yapılmadığı zaman o gün çalışan gelemediği zaman zarar doğmamalıdır. İsteğe bağlı iş yapılmalıdır. Çalışma isterse geliri çalışır isterse gelmez. Bu sadece tarım  semtleri için söz konusu değildir. Kenette de burada çalışanlar daha çok kadınlardır, yaşlılardır, sakatlardır, çocuklardır. Sıkı işe gelemezler.

 

Özel apartmanlar

Taşra bucakları sanayi veya tarım sitelerinden apartmanlarından oluşur. Bir de merkez bucakları vardır. Bu bucaklarda taşra bucaklarında görülen işlerden farklı işler görülür.  Sosyal yaşayış hesap kitapla planlamaya dayanmaz. Onlar insanların günlük yaşayışlarına göre ve sitelerle oluşur.

İnsanlar büyüyecek, birbirleriyle karşılaşacaklar. İlgi duyacaklar. Özel merasimler olacaktır. Bunları planlamamız mümkün değildir. Bir kimsenin okuması da böyledir. Planlama daha çok ekonomide olur. Sosyal planlama da yapıyor olsak yine ekonomi için yapıyoruz. Marks buna dayanarak temel yapının ekonomi olduğunu söylemiştir.

Evet, bizim planlamamız sosyal olaylarla ilgili değildir. Ekonomi ile ilgilidir. Sosyal planlama ya yoktur ya da bizim konumuz değildir. Bununla beraber ekonomi insan için vardır,  topluluk için vardır. Onların ihtiyaç ve isteklerini bilmezsek ne yapacağımızı bilemeyiz. Yüz dairelik yapılarımız diğer ihtiyaçları da karşılamalıdır.

Yüz dairelik apartmanlar bodrum katındaki işyerlerinde mallar üretir. Bunlar sanayi malları veya yatırım malları olabilir. Halk gider ormandan yaprak toplar getirir, ikinci bodrum katına koyar. Üretim dışarda tarlada olmaktadır ama sonunda değerlendirme apartman içinde başlar.

Tarım ürünlerinde de tarlada yapılmayan işler vardır. Fındığı toplarsınız ama bunları dış yapraklardan ayırma kapalı yerlerde yapılacaktır. O halde tarım semtlerinde de dahi tarım işlerinin bazısı apartmanın bodrum katında yapılacaktır. Bunlara kasalar veya torbalar konacak. Üzerine kime ait olduğu yazılacak ve ambara teslim edilecektir. Sahibine de şu numara şu maldan şu kadar kilo mal teslim etti diye yazılacaktır.

Bucak nakliyesi gelecek, bu malları alıp ilçe merkezlerine götürecekler. İlçe merkezlerinde bu malların kalitesi tespit edilecektir. Bu sefer kalitesi tespit edilmiş etiket yapıştırılacaktır ve bu kalite bilgelerini belirleyen belge teslim edene verilecektir. Kalitesi belli belgeyi geri almış olacaktır. Ambara ulaştırılarak teslim kanıtlanacaktır.

Buradan hareketle de yarı mamuller, bölgelere gelecek ve bölgelerde fabrikalara girecektir. Tasnif edilecek, ambalajlanacak, etiketlenecek markalaşmış mal olarak ambara teslim edilecektir. Pay sahiplerine pay belgeleri verilecek.

Buradan kalan mallar dünyanın diğer bölgelerine gidecek oradaki toptancılar pazarlayacaklardır. Toptancılardan çıkan mallar ilçelerdeki perakendecilere ulaşacaktır. Perakendecilerdeki satışlardan sonra mallar bakkallara gelecek, bakkallardan da halk alacaktır.

Brezilyada üretilen kahve Artvin’de tüketilecektir. İşte bu birliği sağlamak için ambarlar ve nakliye devreye girer. Birde kontrol ve imalat devreye girer.  Bu sebepledir ki bütün bunlara bizim taşra yüz dairelik apartmanlar cevap vermez.

Köylerde de kereste imalatı yapılacaksa, o apartmanın ambarlarına giremez.  Hayvancılık mesken apartmanlarında yapılamaz. Kümes ve inek için ayrı yapılar düşünme zorunluğu vardır. Burada takıp edilecek sistem budur.

Bunun dışında hastane, okul gibi, ekonomik olmayan yapılar da söz konusu olacaktır. Bunlar için farklı yapılar düşünmek zorundayız. Biz bu kitabımızda sadece tek tip yüz daire taşra apartmanından bahsedeceğiz. İleride ömrümüz yeter de zamanımız olursa diğer kitapları da oluşturmaya çalışırız. Yahut diğer mimarlar o işi yaparlar.

 Bu hususta bazı ilkeleri belirterek konumuz döneceğiz.

1- Önce mümkünse taşra yüz dairelik apartmanın betonarmesinde sorun çözülmelidir. Bunun yararı şudur ki işleri de ihtiyaca göre apartmanın kullanış şekli değiştirilebilir.  Kontrol binası şike perakende satış binasına çevrilebilir.

2- Bu mümkün değilse sadece aks genişliği değiştirilerek mesela altı metreye veya beş metreye çıkacak yeni özel apartmanı ona göre planlamalıdır. Bunun yararı teknikte sadece boyut değiştirilmekle başka inşaat aynı şekilde yapılmış olur. Onlar arsında değişik amaçlarda değişik amaçlarla kullanılabilir.

3- Standart apartmanlar ihtiyaca cevap vermiyorsa, tip projeler geliştirilmelidir. Fraklı projeler olur ama aynı sektörde benzer projeler üretilmiş olur. Bunun içinde makinelere göre proje yerine yere göre makinalar üretilmelidir. Buzdolabının yeri standart olmalıdır. Buzdolabı üreticisi yere göre dolap üretmelidir. Arabalar için de aynı şey söz konusudur. Dört metre açıklıktaki alanlarda sığabilecek arabalar üretilmelidir. Arabalara göre garaj yapılmalıdır.

4- Başka önemli bir husus, üretim yapılırken mümkün olduğu kadar bir yerde az çeşit ürün üretilmelidir. Bir bölgede her çeşit mal üretilerek kendi kendine yeterli ekonomiye sahip olunmalıdır. Savaş ve tehlike zamanlarında bölge kendi iç üretimi ile yaşayabilmelidir. Normal zamanlarda tüm dünya ile alışveriş yapılarak verim yükseltilmelidir. Ama bunun mümkün olmadığı zamanlarda apartmanımız yalnız bir sene değil yıllarca varlığını sürdürmelidir. Bu da ancak bir bölgedeki yüze yakın ilçelerin farklı ürünleri elde etme imkanı ile sağlanır. O halde temel kuralımız şu olmaktadır: bir ilçe mümkün olduğu kadar tek tip mal üretmelidir. Bir bölgedeki ilçeler öyle mallar üretmelidir ki ablukaya alındığında kendi kendimize yaşamaya devam edebilmelidir.   

Kirli veya gürültülü üretim yapan yerler meskun semtlerden uzakta olmalıdır. Bunlara meskun yerlere ulaşım en kısa yoldan ve tarifesiz sağlanmalıdır. İş yerlerine gidiş geliş için özel servisler istihdam edilmez. Arabası olanlar semt komşularını da alırlar. Ücret semtin ortak gelirinden veya işyerinden ödenir. Bunlara onlara yakın olur ki yemeklerini evlerinde yerler. İş yerinde yemek verme sistemi yanlıştır.  

Mesai saatleri 6 saatten fazla olamaz. Vardiyalar değişecekse dört vardiya olmalıdır.

İlçe merkezlerindeki iş yerlerinde taşra bucaklarında oturanlara işe gelirler. Merkezle taşra arasında sürekli servisler vardır. Gerek gerek iş taşımacılığı daima bedelsizdir. Bedel taşra ambarına giderken fazla verilerek bir defaya mahsus olmak üzere ödenir. Ne zamanın uzaması ne de mesafenin uzaması ambar ve nakliyeyi arttırmamış olur.  

Taşra semt planını yaparken yüz kişilik bir iş yeri düşüneceğiz. Burası çoğu zaman yarı yarıya boş olacaktır. Erkekler semt dışı ağır işlerde daha karlı işler yaparlar. Oralarda kriz olduğu zaman semtlerine dönüp orada çalışacaklardır. Bucak içinde çalışanlar da kendilerine uygun işler bulurlarsa bucağın diğer semtlerinde çalışabileceklerdir.  

Ekonominin en önemli hususu serbest piyasanın oluşturulmasıdır. Ücret ve fiyat gerçekleşip serbestliğini kaybederse orada ekonomi dengesizleşir. Sovyetler planlı ekonomiyi denediler, ama asla başaramadılar. Batıdan aldıkları otuz kırk senelik en önceki teknik içinde dolanıp durdular.

Bunun önemi şudur ki tarım kentlerinde dahi apartmanlar mümkün olduğu kadar yakın olmalıdır. Böylece kişiler birbirlerinin işlerine gidebileceklerdir. Bir de genel hizmet ihtisas ister. Her apartman sakinleri her işi bilmeyecekler. Komşu apartmanlarda bu konularda ihtisas sahiplerinden istihdam edebilmelidirler.  

100 dairelik bir apartman bir canlı gibidir. Dışarıdan besinleri alırlar. Üretir dışarıya verir. Canlılar da böyle yaparlar. Ne var ki onlar ihtiyaçları kadar alırlar artıklarını da verirler. Mübadele söz konusu değildir. Halbuki insanlar ürettiklerini verirler, ona denk başkalarının ürettiklerini alırlar. Hücreler de böyle kan ve sinir damarları ile vücuda bağlıdırlar. İnsanlar da apartmanı bir ekonomik hücre kabul edecekler ve anda damarlara bağlanmak zorundadırlar. Komşu hücrelerle de bağlantıları olmalıdır. Birbirlerine bazı malları aktarmalıdırlar.

 Dışarıda buğuna anten ve hatlarla alıcılarla alıcılarınız vardır. İnternete bağlanıyoruz. Apartmanlarımızı bir yerde bu alıcı ve gereçlerle bağlanmışlardır. Bunlar için kullanıcılar bir ücret ödememelidirler. Bucak içinde tüm haberleşmeler ücretsiz olmalıdır. Bucaklar arası haberleşme de ücretsiz olmalıdır. İllerin ülke içinde de haberleşmeleri sağlanmalıdır. Ülkeler arası görüşmeler de yapılmalıdır. Bunları ücretleri şu anda konumuz olmadığından sadece haberleşmenin ücretsiz olduğunu belirtmekle yetineceğiz.

Elektrik bağlantısı da yeraltı kabloları ile yapılmalıdır. Yeraltı kabloları pahalı olmakla beraber güvenlidir. Yaz kış arızalara karşı korunmuş olunur. Ayrıca sabotajlara da kolay imkan vermez. Elektrik enerjisi zorunlu hallerde her apartman kendisi üretir. Rüzgar, güneş ve yedek yakıt kullanarak bu üretimler yapılabilir. Normal zamanlarda merkeze bağlı olmalıdır. Bu bağlantı öyle olmalıdır ki komşu apartmanlar enerjilerini bir birinden aktarmalıdırlar.  

Gaz veya buhar, en önemli husus katı ve kişi taşımacılığıdır. Kara yolu irtibatı kurulmalıdır. Semtler arası ağ şeklinde yollar oluşturulmalıdır. Yollardan bazılar kapandığı zaman trafik durmamalıdır. Diğer yollar biraz dolaşmalı olsa da ulaşım sağlanmalıdır.

Daha önce bahsettiğimiz gibi apartmandan iş yerlerine kara yolundan ziyade hat yolları tesis edilmelidir. Yükler hatlarla apartmana getirilmelidir. Yollar hem pahalı hem de tahrip edicidir. Hatlar hem ucuzdur hem de doğa da hiçbir değişikliğe sebebiyet vermezler.  

Hatlar ayrıca semtler arasında yapılabilir. Bir yerde yapılan imalatın parçaları başka yerde de kullanılabilir. Yahut bir yerde fazla olan hammadde veya mamul madde başka apartmanlara aktarılabilir. Depolar yetmezse komşu depolar kullanılabilir. Yer yüzünde yetmiş kadar demir madeni vardır. Emekle sağlanan verim, herkese iş bulma sonucu bütün bunların yapılması sıkıntısız temin edilecektir.  

Bucak merkezlerinden de ilçe merkezlerine hat bağlantıları yapılabilir.

Asıl önemli sorun atıkların atılmasıdır. Gazlar hava kirliliği yapmaktadır. Kanalizasyon atıkları çevre kirliliği yapmaktadırlar. Çöpler ise daima sorun olmuştur. Bir zamanlar İstanbul çöp sebebiyle gezilmez duruma gelmişti.  

Sıvılar kanalizasyona atılarak akarsulardan ayrı verilmelidir. Ya da özel kanallarla denizlerin diplerine kadar götürülmelidir. Ama bir apartman için bunlar mümkün olmaz. Sıvılar arıtıldığı kadar arıtılıp otuz metrenin aşağısına akıtılmalıdır. Onlar yer yüzüne doğrudan sızarak kirlilik yapmazlar.

Artıklar çevre kirliliği yapmayacak şekilde yakılmalı veya kimyevi işlemlerle zararsız hale getirilmelidir. Bu her zaman mümkün olamaz. Bunun için bunlara özel çevre ile tecrit edilmiş çukurlar açılmalıdır. Oralarda depo edilmelidir. Nelerin depolandığı da kayda geçirilmelidir. İlerde bulacağımız tekniklerle onlardan yararlanabiliriz.

Çöp toplanmasını semtler değil bucaklar yapacaktır. Bucak çöpleri toplayıp presleyip çöp sanayisine gönderebilir. Bunu bir vakıf yapar. Bu vakfın giderleri su tüketiminden de sağlanabilir.

Gelecekte insanlar elektriksiz yaşayamayacak hale geleceklerdir. Suya olan ihtiyaçları devam edecektir. Bunun için apartmanın yapıldığı yerde sondaj yapılmalı. 100 metrenin altında su varsa orada inşaat yapılmalıdır. Eskiden tüm yerleşim yerleri su kenarlarında veya kaynaklarında kurulurdu. Şimdi de yer altı suları olan yerlerde kurulmalıdır. Tarıma öncelik yer altı suların bulunduğu yerlerde öncelik alınmalıdır. Akarsulara ihtiyacımız vardır. Çünkü yer altı suları kullanıldıkça kirlenmekte bir daha kullanılamaz hal almaktadırlar.

İnsanlar ortaya çıkana kadar, canlılar arasında yeni türler ortaya çıkıyor ve yeryüzüne yeniden canlılık getirirlerdi. İnsan yaratıldıktan sonra yeni tür canlılar ortaya çıkmamaktadır. Canlıların türleri inkıraza başlamışlardır. Tarım geliştikçe insanlar kendi istedikleri bitkileri yaşatmaya başlamışlar ve dolayısıyla bir çok doğa alanları yok olmuştur. Ormanlık olan yerler çıplak hale gelmiştir. Ormanlar kuruyunca bu sefer orada yaşayan hayvan ve bitkilerin de nesilleri tükenmeye başlamıştır.

İnsanlar yaşamları için kendilerine uygun besinleri üretmek zorundadırlar. Tarımdan vaz geçmeleri söz konusu değildir. Sonunda besin zinciri kopar ve tüm canlılar yaşayamaz hale gelir. Bu sebepledir ki doğadaki besin zincirini öğrenip ona göre tarım planlaması yapmamız gerekmektedir. Korunma alanları bırakmamız gerekmektedir. Bunu kim yapacak? Tekel sermaye bu işi zevkine yapmaktadır. İyi niyetle yapmak istese bile bu işe hakim olamamaktadır. Bize göre çözüm yerel mimarların bu hususta bilgi sahibi olması ve araştırmalar yapması gerekmektedir. Bu amaçlar mimar kooperatifleri kurulmasını talep ediyoruz.

Toki bugün yüksek binalar yapmaktadır. Devletin sağladığı imkanlarla kanser hücreleri gibi çoğalmaktadırlar. Bir yerde bir apartman yaptığınız zaman onun pis sularını, trafiğini, hava kirliliği vb. gibi her şeyi hesaba katmak zorundasınız. Halk kooperatifleri kurulmalıdır. Halkın ve insanlığın çıkarına göre bir yeryüzü planlamasına başlamalıyız. Biz planlarız siyasiler uygulamaz dememeliyiz.

 

 

Sonuç

Merkezi tekel sermaye planlama yapmaktadır. Dünya enerji kaynaklarını tek merkezde birleştirip dünya dünyada sermaye hakimiyetini sağlamaktadır. O da çözümdür. Bugün bu sayede yeryüzü uygarlaşmaktadır. Ama insanlığı saadete götürmemektedirler. Veya bize öyle gelmektedir. Biz küçük çapta bir dernek olarak bir kooperatif olarak merkezi tekel sermayeye alternatif yeryüzü planlamasını sunmak için ilk hücreyi oluşturuyoruz. Bu hücre kendi kendine yaşayan bir hücre olacaktır. Bu hücre çoğalan bir hücre olacaktır. Kapitalizmin güçlü tekeli, salacağı zehirlerle bu hücreleri sindirmeye yok etmeye çalışacaktır. Bizim hücre çekilerek kendi kabuğunda yaşamaya devam edecektir. Eğer mevcut tekel düzen sağlıklı düzense bizim hücremiz spor olarak kalacaktır. Bizim çalışmalarımız sadece teorik mütalaalardan ibaret olacaktır.

Ne var ki bu kadar dümdüz değildir. Hayatın kendi kanunları vardır. Her canlı gibi her sosyal müessese de canlıdır. Doğar, gelişir, yaşar, yaşlanır ve ölür. O canlılar başkalarına besin olurlar, bu sefer yeni canlılar doğarlar, yaşarlar, gelişir ve ölürler. Nasıl insan hayatında ölüme çare bulunamıyor, ömrü tamamlanınca herkes gidiyor, topluluk da öyledir. Yaşlanırlar ve ölürler. Bizim onu durdurmamız mümkün değildir.

Bugün merkezi teknoloji zirvededir. Merkezi uygarlığın tepesine çıkılmış ve artık yaşlanmaya başlanmıştır. Bundan sonra onun daha ileriye hamle yapması mümkün değildir. Yeni hamle alternatif yeni uygarlıkla doğacaktır. Bu alternatif ikinci merkezi uygarlık değildir. Sosyalizm değildir. Nitekim olmamıştır. Sosyalizm Marx’ın dediği gibi kapitalizmin son aşamasıdır. Kapitalizmin daha ilerisi yoktur. Kapitalizm tekelleşme demektir. En büyük tekel enternasyonal sosyalizm olmaktadır. Şimdi de global sermaye adını almaktadır.

 İnsanlar uygarlaşan varlıklar olmasaydı bu tip devlet hayat bulabilirdi. Ama insanlar uygarlaşan varlıklardır. Daha denizlere inmediler, daha gezegenlerde hayat kuramadılar. Daha yıldızlara doğru yol almadılar. İstikbal bunları bekliyor. İnsan nesli yeni buluğa erdi. Daha önünde çok uzun yılları vardır. Dolayısıyla global sermaye son aşama değildir. Biz böyle diyoruz. Akevler bundan kırk sene önce bunu iddia ederek kuruldu. Ondan sonra Akevler görüşüne doğru büyük yollar açıldı. Gerçi başarıya ulaşmaya başlayan ahlak düzeni çalışmasına sermaye sahip çıkmış şimdi kendi etrafında faaliyet içindeler. Gerek Milli Görüş’çüler gerek Gülen’ciler sermaye ile uzlaşmış durumda statükoyu korumaktadırlar. Evet kapitalizmi biraz rahatlatmışlardır. Ama sonucun çok iyiye gittiğini söylemek zordur.

Çevre kirliliği devam ediyor. Anarşi ateşi sönmüş değil. İşsizlik ortadan kalkmamıştır. Köyler boşalıyor. Borçlular artıyor. Bütün bunlar kapımızda iken geleceğe güven içinde bakmak mümkün görülmüyor.

Açık ki mevcut merkezi tekel sistemine mutlaka alternatif bulmalıyız. Her varlığın bir muhalifi olmalıdır, bir dengeleyicisi bulunmalıdır. Bu kainat böyle yaratılmıştır. Canlılar mikroplarla savaşarak yaşamaktadırlar. Akıllı sermaye bize karşı çıkmaz. Bizzat destekler. Ama eceli yakınca bize karşı çıkar ve hezimete uğrar. Biz galip geleceğiz. Çünkü doğa kanunudur bu, yaşlılar gider gençler gelir. Ama bu biz olmayız da başka gençler olabilir. Yani belki biz galip gelmeyeceğiz ama merkez tekel sistem mağlup olacaktır.

 

 


 

 


MEDHAL DERGİ ADİLDÜZEN YAZILARI
1-Kur'an ile yaşama Süleyman KARAGÜLLE
836 Okunma
2-Fatiha Suresinin Demokratik Yorumu(2010 VERSİYONU)
794 Okunma
3-İstanbul’da trafik sorunu ve çözümü
822 Okunma
4-Ekonomi - İnsan ve Paylaşım
830 Okunma
5-Adil Düzen Ekonomisi
840 Okunma
6-İnsan
813 Okunma
7-Ortaklık
816 Okunma
8-İşsizliğin çözümü (soru-cevap)
780 Okunma
9-Tedayün ayeti (Bakara, 282)
801 Okunma
10-Tasarruf
1010 Okunma
11-Ortaklık(2)
916 Okunma
12-Merkez Bankası
824 Okunma
13-BİR BELEDİYE İŞSİZLİĞİ NASIL ÇÖZER?
929 Okunma
14-ALTIN SENEDİ
779 Okunma
14-GRAFİKLER
1225 Okunma
15-KUR'AN-I KERİM MUCİZELERİ-FİHRİST VE GİRİŞ
827 Okunma
16-Kur'an Eşsizdir-1-Kur’an Benzerini İstemektedir
801 Okunma
17-Kur'an Eşsizdir-2-Her Yaşa Hitap
807 Okunma
18-Varsayımlar-1
794 Okunma
19-Varsayımlar-2
924 Okunma
20-Kur'an Usulu İle Korundu - I -
918 Okunma
21-Kur'an Usulu İle Korundu - II -
786 Okunma
22-Kur'an Tarihi İle Korundu - I -
786 Okunma
23-Kur'an Tarihi İle Korundu - II -
922 Okunma
24-Kur'an Her Asra Hitap Eder - I -
780 Okunma
25-Kur'an Her Asra Hitap Eder - II -
860 Okunma
26-Kur'an Her Topluluğa Hitap Eder -I-
877 Okunma
27-Kur'an Her Topluluğa Hitap Eder -II-
829 Okunma
28-Kur'an Her Yaşa Hitap Eder - I -
825 Okunma
29-Kur'an Her Yaşa Hitap Eder - II -
884 Okunma
30-Kur'an Fasihtir Gramer Hatası Yapmaz -I-
801 Okunma
31-Kur'an Fasihtir Gramer Hatası Yapmaz - II -
822 Okunma
32-Kur'an Belîğdir Her Akla Hitap Eder - I -
794 Okunma
33-Kur'an Belîğdir Her Akla Hitap Eder - II -
806 Okunma
34-Kur'an Bedi'dir; Hislere Hitap Eder - I -
943 Okunma
35-Kur'an Bedi'dir; Hislere Hitap Eder - II -
788 Okunma
36-Kur'an Vecizdir - I -
971 Okunma
37-Kur'an Vecizdir - II -
906 Okunma
38-ASR SURESİ
796 Okunma
39-Gazâlî ve Felsefe
783 Okunma
40-Adil Düzende Mimari-1
1403 Okunma
41-Adil Düzende Mimari-2
749 Okunma
42-Adil Düzende Mimari -3-
768 Okunma
43-Adil Düzende Mimari -4-
729 Okunma
44-Ekonomi ve Hayat
1147 Okunma
45-Üretim ve Bölüşüm
735 Okunma
46-Faizsiz Kredileşme Bankası
722 Okunma
47-Müsbet İlim ve Kuran
810 Okunma

© 2024 - Akevler