Uzaktan Bakınca
1299 Okunma, 1 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

7 Temmuz 2009

Demokrasi üzerindeki tartışmalarımız yoğunlaşırken dünyada önemli değişmelerin temelleri atılıyor. Mesela dünyada rezerv para ne olacak, dolar konumunu koruyabilecek mi, avro yeni güçlü para mı, yoksa başka bir para sistemin sultanı mı olacak?


Geçmişte olduğu gibi tek bir paranın başat konumda olacağını sanmıyorum. Her para biriminin kullanıldığı bölgeler oluşabilir ve bu bölgenin sınırları aynı zamanda nüfuz alanlarını da belirler.

Uzakdoğu ülkelerinin doları desteklemesi beklenir. Çünkü büyük ölçüdeki birikimleri doların egemen olduğu alanlardadır. Doların değer kaybetmesi onların varlıklarının erimesi anlamına gelir. Zaten bu süreç belli bir oranda gerçekleşmiştir , Birikimleri değer kaybetmekle kalmamış bunları yatırdıkları fonların iflasıyla yok olmuştur.

ABD ile Rusya arsındaki görüşmelerin sadece füze kalkanı gibi güvenlik konularıyla sınırlı kalmayacağı söylenebilir. Yeni ekonomik düzen ve bununla uyumlu olarak nüfuz bölgelerinin belirlenmesi konusu da tartışılacaktır. Sahip oldukları nükleer güç onları diğer ülkelere göre avantajlı hale getirdiği için geçmişte olduğu gibi iki kutuplu bir dünya yaratmak isteyeceklerdir.

Avrupa ekonomisine güvenerek bu yarışta yer almışsa da askeri üstünlük göz ardı edilemez ve bu konuda Avrupa ön sıralarda değildir. Kaldı ki yaşanan ekonomik krizin Avrupa’da yol açacağı tahribat henüz bilinmemektedir. Genel eğilim dünyada dış ticaret hacminin azalacağı ve ekonomisi ihracata dayalı ekonomilerin güç kaybedeceği yönündedir. Hammadde ve tarım ürünleri ihraç edenler bu kategorinin dışındadır.

Hammadde ve tarım ürünleri ihraç eden ülkeler üzerinde bir nüfuz mücadelesi olması beklenir. Bu ülkeleri kontrol edenler buna muhtaç olanları da kontrol edebilirler. Dünyanı n yeni gelişen güçleri olan Avrupa ve Uzakdoğu’nun zaafı bu noktadadır. Her iki gücün de Ortadoğu’da etkisi sınırlıdır ve Afrika üzerinde ABD öncelik kazanmak üzeredir.

Önümüzdeki dönemde gücünü kaybeden küresel sermaye, daha doğrusu bu sermayenin sıcak para olarak kullanılan bölümü çok küçülmüştür ve bundan sonra dış ticaret açıklarını bu kaynaktan kapatmak zordur. Ancak yatırıma ayrılan sermayenin artması ve bunların petrol geliri olan ülkeler tarafından karşılanması beklenir. Bu sermayenin akacağı bölgelerin Afrika ve Türkiye çevresi olması muhtemeldir. Eğer tahminim doğruysa ve ülkemiz bir üretim üssü olacaksa Türk parasının kısmen rezerv para haline dönüşmesi mümkündür.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin gelişmesi beklenir. Bu iki ülke birbirini ekonomik açıdan tamamlayan ülkeleri konumuna gelirse Avrupa’nın her iki ülkeyle ilişkileri zayıflar.

Bir soruya henüz cevap bulamadım. Rus Patriği Kiril ile Fener Patriği Bartehelomeus arasındaki yakınlaşma Avrupa ile dini açıdan da bir uzaklaşma anlamına geliyor mu? Geleceğin iki dini, onların söylediği gibi, Müslümanlık ve Ortodoksluk mu?

 

Yorum:

 

Cebinizde 100 lira varsa 1 sene sonra onu 110 lira yapamazsanız zarardasınız. Çünkü enflasyon var. Sizin paranızı 10 lira artırmak için merkez bankaları yeni para basmaları gerekir. Böylece %10 enflasyon olur. Böylece yeryüzünün dengesi sağlanır. Bu sistem faizli para sistemidir. Yani para her yıl artırılmaktadır. Faizi vermek için artırılmaktadır. O kadar da enflasyon olmaktadır. Bunun mahzurları nelerdir:

a)      Parayı basan merkez bankası faiz kadar vergiyi masrafsız toplamaktadır. Tekel sermayenin olan ABD merkez bankası diğer bütün merkez bankalarını İMF ile yönetimi altına almaya çalışmaktadır. Böylece başarırsa gelecekte dünyada sermaye devleti oluşacak ve faizli para sayesinde dünyanın uygarlaşmasına devam edilecektir.

b)      Elimizde eğer Kur’an olmasa bu gidişin durdurulacağını düşünmemiz zordur. Çünkü bir defa hakimiyetini kurmuş iktidar olmuş nasıl düşürülecektir? Kur’an başka bir şey söylüyor. Sanayileşmek için gerekli idi.  Bundan sonra faizli karşılıksız para bitecek, onun yerine bu parayı bitirecek başka para sistemi doğacaktır. Faizli para sistemi içinde denge kurulamaz. Faizli para sistemi kumara benzer. Kaybedenlerin bir daha kazanma şansları yoktur.

c)      Faizli karşılıksız parayı ortadan kaldıracak para nasıl olacaktır? Kim yapacaktır? Bugün siyasette sermaye her şeye hakimdir. Önce tekel sermayenin hakimiyeti son bulacaktır. Siyaset bağımsız hale gelecektir. Diğer taraftan da siyaset de din ve ilme karışmayacaktır. İlim, din, iktisat ve yönetim birbirine mahkum olmadan laiklik içinde kuvvetler ayrılığına dayalı bir düzen oluşacaktır.

d)      Halk ekonomisi dediğimiz ekonomi, ekonomi kuralları içinde tekel ekonomisini yenecektir. Tekel yönetimi bunları kaldıracak ama yenemeyecek. Çünkü bunlar kendilerini savunacaklardır.  Bir de faizli ekonomi sorunları çözmüyor.

 

Halk faizli parayı nasıl yenecektir:

1-      Bugün değerler para ile alınıp satılmaktadır. Bu dünyayı tek pazar haline getirmektedir, ekonomik denge uygulanmaktadır. Oysa Adil Düzende değerler para ile değil senetle alınıp satılmaktadır. Para ile mallar değil senetler alınıp satılmaktadır.

Mal = işletme senetleri*Fiyat     

Para = Senet* senet değeri

İşte halk işletmeleri bunu başka zorunlulukla yapacaklardır. Sonunda bu paranın reel ekonomiye olan hakimiyeti sona erdirilecektir.

2-      Faiz yerine kredileşme sistemi getirilecektir. Yani kullandırdığı kadar kendisi kullanacaktır. Faizli ekonomide fiyatlar zamanla durup dururken artmakta ve satılmayan satılmamaktadır. Halbuki halk ekonomisinde faiz olmadığı için zamanla fiyatlar artmayacak eski mallar satılabilecektir. Böylece faizsiz sistemde fiyatlar ucuz olacağı için faizli sistem piyasadan çekilmek zorunda kalacaktır.

3-      Halk ekonomilerinde Genel hizmet kooperatifleri kurulacaktır. Bunlar sayesinde küçük işletmeler bağımsız kalacaklar ama büyük işletmeler gibi hareket edeceklerdir. Büyük işletmelerin tüm imkanlarını elde edeceklerdir, Oysa büyük işletmeler  halka dayanmadıkları için eksiktirler. Halk ekonomisi ile rekabet edemeyeceklerdir.

4-      Sanayileşmeden önce halk bilgisiz ve kapalı idi. Sanayileştikten sonra artık bugünkü imkanlar içinde gözü açılmıştır. Artık tekel sermayenin zannettiği gibi insanlar geri zekalı değildirler. Bu da onların bağımsız kazanmalarına imkan veriyor. Sermayenin insanla savaşı başarılı olamayacaktır.

    Adil Düzende karşılıksız bir kuruş olmayacaktır.

    Şöyle ki, insanlar ürettikleri ürünleri ambarlara vereceklerdir. Karşılığın da senet alacaklardır.  Senetleri bankaya götürüp paraya çevireceklerdir. Senet karşılığı olanlar paraya çevrilecek, mal karşılığı olanlar senede çevrilecektir. Diğer hizmet kira ve verginin payları da mal olarak verileceğinden karşılıksız bir şey olmayacaktır.

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Harun Özdemir
16.07.2009
16:04

Papa 16. Benedict’in Türkiye ziyareti günlerinde yapılan yorumları hatırlatmaya gerek var mı? Verilen bilgilerde o kadar yanlışlıklar vardı ki, kimse bunları tartışamadı. Koca unvalar, gülünç bilgilerle ayaklar altına serilmişti. Bilgiler yanlış olunca doğal olarak yorumlar da yanlıştı.

Katoliklerle Ortodoksların bin yılı aşkın kökleşmiş sorunlarının bir çırpıda çözüleceğini çığıranlar, nedense Rus Patriği Kiril ile Fener Patriği Bartehelomeus’un görüşmesiyle ilgilenmediler. Oysa Papa 16. Benedict’in gezisi Katoliklerle Ortodokslar arasında nezaketi aşamazken; Rus Patriği Kiril ile Fener Patriği Bartehelomeus görüşmesinde çok daha ciddi konuların gündeme gelmiş olması gerekir. Ama nedense ne medya, ne de fitne odakları, ne de akademisyenlerimiz bu konuyu gündemlerine almadılar.

Hani, "saçmalamaktansa hiç konuşmasak daha iyi olacak" erdemine mi ulaştık denecekse, bu suskunluk bununla da açıklanamaz. Çünkü erdemin en son uğrayacağı yer bizim kamuoyu oluşturucularımız olacak. Tecrübelerimiz bunu gösteriyor.





Sayı: 5 | Tarih: 12.07.2009
Yılmaz Özdil
Jetskici ulema...
2458 Okunma
28 Yorum
Leyla Okta
Nazlı Ilıcak
One minute Hu Jintao!
2232 Okunma
4 Yorum
Fatma Karuç
Hayrettin Karaman
Hz. Ali döneminde muhalefet
1797 Okunma
Hilmi Altın
Ahmet Hakan
Eğer bir başı açığa gönül verse idim
1352 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ahmet Turan Alkan
Işıkçı!
1351 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mehmet Altan
Irk ırkçısı, din ırkçısı, mezhep ırkçısı
1308 Okunma
2 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Mahir Kaynak
Uzaktan Bakınca
1299 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Bekir Berat Özipek
Urumçi’den Sofya’ya milliyetçilik böyledir
1257 Okunma
2 Yorum
Bünyamin Demir
Ruşen Çakır
TSK bu savaşı kazanamaz
1234 Okunma
8 Yorum
Tayibet Erzen
Cengiz Çandar
“Bilinmeyen İç Asya” - “Anlaşılmayan Küçük Asya”
1229 Okunma
Ekrem Fildişi
Ertuğrul Özkök
Kavgayı bitirmek için plan
1209 Okunma
1 Yorum
Süleyman Akdemir
Toktamış Ateş
Yargının 'cinsi'
1194 Okunma
1 Yorum
Osman Eskicioğlu
Bekir Coşkun
Külaha bir ilmik...
1190 Okunma
3 Yorum
Ersoy Kılıç
Reşat Nuri Erol
Sorunlar ve Çözümler
1185 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Fehmi Koru
Halkı unutan "ördek"
1147 Okunma
Ahmet Kirtekin
Hakan Albayrak
Iraklı Kürtlerle Birlik
1102 Okunma
2 Yorum
Veysel İpekçi


© 2024 - Akevler