Urumçi’den Sofya’ya milliyetçilik böyledir
1257 Okunma, 2 Yorum
Bekir Berat Özipek - Star
Bünyamin Demir

Milliyetçilik bir çocukluk hastalığıdır’ diyordu Einstein; ‘O insanlığın kızamığıdır’.

Çocukluk hastalığı diye küçümsemeyin, ne kadar geç atlatılırsa, bünyeye verdiği tahribatın o kadar büyük olduğu, öldürücü bir hastalıktır o.

Milliyetçilik bölücüdür, insanı kendi tercihi olmayan bir kimliğinden dolayı mahkum eder. O kabileciliğin yeni versiyonudur. ‘Kabileden’ olmayana karşı en acımasız, yabancı işçilere, azınlıklara ve sığınmacılara karşı en katı politikalar onlardan gelir.

Yurt dışına çıkan bir milliyetçinin sığınak aradığında kapısını çalacağı insanlar oranın milliyetçileri değildir; evrenselci sosyalistleri, Katolikleri veya Müslümanlarıdır. Orada oy vereceği en son parti de milliyetçi partidir.

O bütün kötülüklerin kaynağı değil, ama önemli bir tezahürü veya meşrulaştırıcısıdır.

Hayır, onu ırkçılıkla karıştırmıyorum.

Doğu Türkistan’da ‘ben insanım’ diyen herkesin vicdanını kanatan katliama bakın. Urumçi sokaklarını insan kardeşlerine dar eden, katleden, yağmalayan ve ırza geçen o sürünün mutlaka ırkçı olması gerekmez. Tıpkı 6-7 Eylül’de İstanbul’u Rum, Yahudi ve Ermeni insan kardeşlerine dar eden, katleden, yağmalayan ve ırza geçen o sürünün olmadığı gibi.

O ruh halinin ürediği bataklıklardan biridir milliyetçilik. O katliamı yaptıran veya göz yuman Çinli yetkililere atfedilebilecek en uygun kimlik ne Konfüçyen ahlak, ne de evrenselciliktir; milliyetçiliktir.

Doğu Türkistanlıları katletmenin Çin’e hiçbir faydası olmadığını da milliyetçi Çinli yetkiliye anlatamazsınız; çünkü milliyetçilik körlük yapar.

Milliyetçilik adaletsizdir; ‘yetmiş iki millete bir göz ile’ baktırmaz; hepsini aynı adalet terazisinde tartmaz. Dışarıda ‘soydaş’ için istediği hakları, içeride ‘soydaş olmayan’ için bölücülük olarak görebilir.

Doğu Türkistanlıların ana dilde eğitim hakkını savunan ve resmi dil dayatmasına isyan eden bir milliyetçi, aynı hakları Türkiye’deki Kürtler için nadiren savunur (en azından benim hala rastlayamadığım kadar nadir).

Milliyetçiliğin dili dünyanın her yerinde aynıdır. Sadece kurbanları farklıdır.

Bulgaristan’ı Türklere dar etmeye çalışan milliyetçi Ataka Partisi’nin seçim beyannamesine bakın.

‘Bulgaristan tek uluslu bir ülkedir’ diyor Ataka Beyannamesi, ‘din, etnisite ve kültürel farklılıklara göre bölünemez’.

Kim bölmek istiyor, Türkler veya Pomaklar mı? ‘Etnisite ve kültür farklılığını’ tanımak Bulgaristan’ı niye bölsün? Milliyetçiye anlatamazsınız.

Devam ediyor:

‘Bulgaristan’ın dili Bulgarca’dır. Ulusal medyada başka dillerin kullanımı söz konusu değildir’.

‘Öncelik hakkı yabancılara karşı Bulgar yatırımcılarındır. Bulgar üretim ve finans sistemi Bulgarların elinde olmalıdır’.

Özetle, ‘Bulgaristan Bulgarlarındır’ diyor. Her gün logosunun yanından ‘Türkiye Türklerindir’ diyerek sürekli fitne sokan Hürriyet’in diliyle konuşuyor.

Onlara, ‘Niye Pomakları rencide ediyorsunuz, durduk yere bir tartışma çıkarıyorsunuz?’ deseniz, sizi suçlu çıkarırlar: ‘Biz her kökenden Bulgar vatandaşından söz ediyoruz, niye gocunuyorsunuz?’ derler.

Eğer ahlaken tutarlı ve adil olmak istiyorsanız, bir test yapın.

Bir an için kendinizi Bulgaristan’daki bir Türk’ün veya Çin’deki bir Tibetlinin yerine koyun.

Oradaki milliyetçilerin, sizinle ilgili nasıl bir dil kullandıklarına, sizin haklı taleplerinizi nasıl bir ‘tehlike’ gibi göstermeye çalıştıklarına bakın.

Bunu yapanların her yerde nasıl aynı dili, aynı kalıpları kullandıklarını göreceksiniz.

Bütün bunları gördükten sonra vicdanınız size hala ‘milliyetçilik iyidir’ diyorsa da, alın hayrını görün!..

Yorum:

Bekir bey yazısıyla Sincan da ki olaya farklı bir pencereden, farklı bir ufuk çizgisini hedef göstererek bakmış. Söylediklerine harfiyen katılmakla birlikte birkaç kelam etmek isterim. Millet benim milletim ise iyidir, başkasının ise kötüdür. Demokrasi benim istediğim kişiyi getiriyorsa iyidir, karşıt fikri getiriyorsa değildir. İnsan hakları benim hakkımı koruyorsa insan hakkıdır, yoksa değildir. İnanma hakkı benim başörtülü kardeşime yarıyorsa iyidir, Hindu kardeşimin ineğine yarıyorsa kötüdür anlayışından kurtulmak öncelikli hedef olmalıdır. Tahammül katsayımızın çarpanları içine bütün insanlığı koymadığımız zaman varacağımız yer zulüm ve gözyaşından başka yer  değildir. Dünyanın yuvarlak olduğunu kabul etmeyenlerin torunları bugün dünyanın tek bir sisteme doğru gittiğini görmekten aciz olanlardır. Bir hocamın deyimiyle; “30 yıl önce dünyam tarihi yarımadadan ibaretken bugün kuzey kutbundaki balinaların soylarının tükenmesi beni ilgilendiriyor” demesi çok şeyi anlatıyor kanaatindeyim. Aramıza ve zihnimize çekilen setlerden kurtulup tabloya uzaktan bakmak gerekir. Son bir örnek; bugün Müslüman bir arkadaşım Budist bir bayanla evlenmek için Moğolistan’a gidebiliyorsa Dünya artık ezberimizdeki Dünya olmaktan çıkmıştır. Bize düşen her yerde barışı talep etmektir.

 

Bünyamin Demir


YorumcuYorum
Lütfi Hocaoğlu
14.07.2009
10:00

Ayette ne diyor: La ikrahe fi-d din.

İnsanlar belirli fikirlerin arkasından koşarlar. Bu moda şeklinde sürekli değişir. Milliyetçilik akımı yayılır, topluluklar o akıma göre hareket etmeye başlar. Bir bakarsınız ki bir çok yere yayılmış. Kapitalizm çıkar, sosyalizm çıkar vs. vs. Bunların hepsi denenir. Denemelerle zaman içinde modası geçer ve işe yaramaz hale gelir. Bir de bu fikrin adı değil, içeriği önemlidir. Milliyetçiliği geçmişin iyi değerlerinden faydalanmak, geçmişin hatalarından ders almak şeklinde tanımlarsanız o zaman iyi olur. Milliyetçiliği kendi milletin dışındakiler kötüdür şeklinde anlarsanız Milliyetçilik kötü olur. Laikliği dinsizlik anlarsanız kötü olur, her inanca saygı olarak anlarsanız iyi olur.

Her biri ne olursa olsun, yukarıda bahsettiğim ayette cümle umumi olumsuzluk bildiren cümledir. Yani hiç bir halde ve şartta din (düzen) içinde zorlama yoktur deniyor. Yani bir kimseye zorla hiç bir şey yaptıramazsınız.

Çin halkının büyük çoğunluğu Kuran ehli olan nir halk değildir. Onlardan Kuran’a uygun hareketler bekleyemeyiz. Ancak oradaki Uygurlar ve buradaki Türkiye halkı ezici çoğunlukla Kuran’a inanan bir halktır. Yapmamız gereken bir sorunla karşılaştığımızda Allah acaba bu sorunun çözümü için ne demiş diye bakmak değil mi?

"Bu Kur’an’da insanlara, öğüt alsınlar diye her türlü misali verdik. (Zümer 27)" ayeti sorunlarımızın çözümünün sadece Kuran’da olacağını söylemiyor mu?

Kuran’ın hayatımızı yönlendiren bir kitap olması dileğiyle.

orhan
25.07.2009
20:16

Bazı Müslüman aydınların,”milliyetçilik alerjisi” ni anlamak hakikaten zor.Kozmopolit

sosyalistler bile millet ve milliyetçilik gerçeği ile yüzleşip; bu kavramları ve gerçekliği karalayıp tasfiye etmek yerine, milletsiz sosyalizm kurulamayacağını anladılar.

Doğu Perinçek’e sordular,”Sosyalizm ile türk milliyetçilğini nasıl bağdaştırıyorsunuz?”.Cevap,”Ben sosyalizmi, türk milleti olmadan kiminle kuracağım.”

İnsanlığa evrensel bir mesajınız varsa, bunu milliyetçiliğini yapmanız gereken bir millet üzerinden gerçekleştirebilirsiniz.

Millet, insanlığın derin tarihsel tecrübesinin “milliyet duygusu”nun tılsımlı mayasıyla anlam ve bilinç kazanmış sosyolojik bir aşamasıdır; ve hatta sadece ilmi değil İlahi düzenin bir aşamasıdır.

Millet, bu süreçte muayyen nüfus yoğunluğu ile ülke,aidiyet hissi (milliyet duygusu),fasih bir milli lisan,örf.sanat,teknik(milli kültür) üreten; politik örgütlenme bilinci ile milli devlet kurabilme yetenekleri kazanmıştır.

Bu sebeple tarih, sınıfların,zümrelerin,ümmetlerin değil;milletlerin mücadelesine tanıklık etmiş ve etmeyede devam edecektir.

Milletçe varolmanın,mukayase(açık toplum kültürel mübadele) ve ittifakların(imparatorluk ve uygarlıklar),mücadelenin(haklı rekabet ve savaşlar) yolu, milli yetenekleri korumak(muhafazakarlık) ve geliştirmekten ( ilericilik – muasır medeniyet seviyesni aşmak) geçer.Adına “kültürel milliyetçilik”,”rasyonal milliyetçilik” diyelim, ne dersek diyelim milliyetçilik budur.

Sayın Berat Özipek’in bölücülük,adaletsizlik,körlük isnat ettirdiği ve sayın Bünyamin Demir’in de harfiyen katıldığı tanım olsa olsa asabiye(etnik ırkçılık) veya şovenizm olabilir.Çin mezalimini,”milliyetçik”;asırlardır yaşadıkları yurt ve ülke edindikleri topraklarda işgale uğramış Uygur Türklerinin var olma mücadelesini “etnik bölücülük” olarak görenler ne kadar ? haklı ve ne kadar? adil olabilirler.

Orhan ÇAKMAK

25/7/2009

kayseri





Sayı: 5 | Tarih: 12.07.2009
Yılmaz Özdil
Jetskici ulema...
2458 Okunma
28 Yorum
Leyla Okta
Nazlı Ilıcak
One minute Hu Jintao!
2232 Okunma
4 Yorum
Fatma Karuç
Hayrettin Karaman
Hz. Ali döneminde muhalefet
1797 Okunma
Hilmi Altın
Ahmet Hakan
Eğer bir başı açığa gönül verse idim
1352 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ahmet Turan Alkan
Işıkçı!
1351 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mehmet Altan
Irk ırkçısı, din ırkçısı, mezhep ırkçısı
1308 Okunma
2 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Mahir Kaynak
Uzaktan Bakınca
1298 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Bekir Berat Özipek
Urumçi’den Sofya’ya milliyetçilik böyledir
1257 Okunma
2 Yorum
Bünyamin Demir
Ruşen Çakır
TSK bu savaşı kazanamaz
1234 Okunma
8 Yorum
Tayibet Erzen
Cengiz Çandar
“Bilinmeyen İç Asya” - “Anlaşılmayan Küçük Asya”
1229 Okunma
Ekrem Fildişi
Ertuğrul Özkök
Kavgayı bitirmek için plan
1209 Okunma
1 Yorum
Süleyman Akdemir
Toktamış Ateş
Yargının 'cinsi'
1194 Okunma
1 Yorum
Osman Eskicioğlu
Bekir Coşkun
Külaha bir ilmik...
1190 Okunma
3 Yorum
Ersoy Kılıç
Reşat Nuri Erol
Sorunlar ve Çözümler
1184 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Fehmi Koru
Halkı unutan "ördek"
1147 Okunma
Ahmet Kirtekin
Hakan Albayrak
Iraklı Kürtlerle Birlik
1102 Okunma
2 Yorum
Veysel İpekçi


© 2024 - Akevler