Hakçası – 17.04.2010
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın “Kutlu Doğum Haftası” dolayısıyla yaptığı konuşmaya yeri ve zamanı gelince değineceğimizi baştan belirtelim de “Neden ele almadın?” sorularını peşinen yanıtlamış olalım. Bugün de -kabak tadı verdiğini bile bile- “Anayasa değişikliği” konusunu irdelemeye kendimizi mecbur hissediyoruz.
***
Bu öneriyle ilgili olarak başta Başbakan Erdoğan olmak üzere -Allahları var- Cemil Çiçek, Bülent Arınç dahil Adalet ve Kalkınma Partisi'nde dili dönen herkes muhalefete -özellikle de CHP'ye- “uzlaşma” çağrısında bulunmadı mı?
O sırada her “Uzlaşalım” diyeni, ağzına böyle bir söz aldığına pişman eden Baykal değil de biz miydik?
O tarihte -haklı olarak- önerinin aslında Yüksek Yargıyı da iktidarın dümen suyuna sokmayı ve Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında kapatma davası açılmasını önlemeyi amaçladığını söyleyen ve tepkilerini bu gerekçe üzerine oturtan Baykal, öyle yapmasa da “Üç maddeyi ayırmanız koşuluyla bu öneri üzerinde konuşalım” deseydi “iki ay”ımız boşa gitmekten kurtulmaz mıydı?
Tayyip Erdoğan'ın ve partisinin Anayasa değişikliği konusunda zerre kadar samimi olmadığına biz de inanıyoruz. Ama başkasının gözündeki çöpe koşanın kendi gözündeki merteğin farkında olması gerekmez mi?
Yorum:
Kısır Döngü
Ekşi Erdoğan’ın Anayasa değişikliği konusundaki samimiyetine inanmıyor da, Ekşi’nin Erdoğan’a karşıtlığının İslam karşıtlığı olmadığına kim inanacak? Bugüne kadar Baykal’a toz kondurmayan ve Baykal’ın her söylediğini kayıtsız şartsız doğru kabul edip, yazılarında geniş yer ayıran aynı zamanda hep aynı şeyleri yazarak bıktıran Sayın Ekşi değil miydi?
Bugünkü yazısında ise Baykal’ı eleştiriyormuş gibi görünse de, sadece Baykal’ı Erdoğan’a karşı pasif durup yeteri kadar çığırtkanlık yapmamakla suçluyor.
Baykal’ın her yaptığı doğrudur mantığı ne derece yanlışsa, Erdoğan’ın her yaptığını da süzgeçten geçirmeden onaylamak o derece yanlıştır. Ama Erdoğan bugün iktidar koltuğunda ve bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün siyasetçilerin seçimlerden önceki ortak görüşü olan Anayasa değişikliği ihtiyacını samimi veya gayrı samimi yapmak istiyor. Bunun için köstek olmak yerine Erdoğan’ın samimiyetini de samimiyetsizliğini de ortaya çıkarabilecek formüller üretip, ülke için en hayırlısına destek olmak gerekir. Bunun için Baykal’ın ve yegane destekçisi Ekşi’nin resme bakışlarının değişmesi gerek. Konulara hakim olup farklı pencerelerden bakmayı öğrenmeleri ve çözüm üretmeleri gerek.
Ekşi, elindeki kalemi, gazete köşelerinde boş boş yazı yazma yerine, Adliye önünde form doldurmak amacıyla kullanması daha faydalı bir durum olur. Çünkü Ekşi’nin yorumcusu olarak bir hafta boyunca takip ettiğim yazılarında toplamda kayda değer bir cümle bulamıyorum. Eleştirinin son noktası olarak susmayı deneyeceğim ama o da konsepte uymuyor. Dolayısıyla çoğu kez ben de Ekşi gibi davranıyorum. Sadece sayfayı boş kelime ve cümlelerle doldurmak. Ama bunu da başarmak pek kolay değil. Ekşi ustalaşmış olsa gerek. Çünkü sayfayı doldurmaya çalışmak resmen bir çile.