…
Star yazarı Murat Birsel dün ABD'nin en önemli düşünce üreten kuruluşlarından CFR'da (Center for Foreign Relations) kısa süre önce yapılan Türkiye üzerine bir panelde konuşulanları aktardı. Çok uzun yıllardan beri ülkemizde yaşayan gazeteci Hugh Pope şunları söylemiş:
"Mart ayında, Türk Parlamentosu, Amerikan askerinin Irak'a Türk toprakları üzerinden girmesine onay vermedi. Bu reddediş, bu izin vermeme tavrı, Pentagon üzerinde muazzam bir şok etkisi yarattı. Pentagon'u (içinden) bilirim ama anlaşılan Amerikalı generaller bu olayı açıkça -kişisel ilişkiler düzeyinde- şahıslarına karşı konulmuş bir tavır olarak algıladılar. Gerçekten üzerlerine aldılar, açıkça ihanete uğradıklarını düşündüler."
"Ondan sonra da, ellerinden gelen her fırsatta Türkiye'ye yardım etmeleri gerekirken, onlar her fırsatta küçük düşürmek için her yolu denediler ve bu böyle gitti- ve de kim bilir şu anda darbe tezgâhlamak suçuyla yargılanan generallerin kulaklarına neler fısıldadılar? Pentagon'a ne kadar yakın olduğunu bildiğim insanlar var orada..."
Komutanlar aralarında kavga edeceklerine kulaklarına kimlerin ne fısıldadığını anlatsalar da öğrensek, ne güzel olur...
Fehmi Koru
f.koru@yenisafak.com.tr
18 Nisan 2010 Pazar
Yorum:
Darbe(ler) ve plan(lar-ı) gündeme geldiğinden beri en az işaret edilen nokta, sivil ve dış bağlantılar oldu. Tartışma bugüne kadar dokunulmazlığı konuşulmayan isimler üzerinden yürüdükçe bu bağlantıların yeterince sorgulanması belki mümkün olmayacak. Bizler genellikle darbeleri silahlı kuvvetlerin kötü bir alışkanlığı olarak görme eğilimindeyiz. Oysa bir darbenin planlanması, gerçekleştirilmesi ve yeniden sivil siyasetin inşa edilmesi süreçleri 20. yüzyıl şartlarında silahlı kuvvetlerin kendi başına başaramayacağı kadar kompleks bir meseledir.
Silahlı kuvvetler ancak “işgal” ve “denetim” planları yaparlar. Görevleri bitince de kendi asli görevlerine dönerler. Dolayısıyla sivil kuvvetleri harekete geçiren, yönlendiren bir tahrik odağının varlığına ihtiyaç vardır. Silahlı kuvvetler bir savaşın nasıl kazanılacağı bilir ve bunu uygular. Devlet idaresi, siyaset, ekonomi, bilim, din gibi sosyal hayatın temel alanlarını yönetmek konusunda bilgi ve beceri sahibi değildirler.
Bugün silahlı kuvvetlerin bazı mensuplarına yüklenirken üniformalı olmayan muharrikleri ve odakları da dikkate almak gerekiyor. Yargılama ve cezalandırma ayrı bir bahistir. Biz yalnızca bir değerlendirme yapılırken dahil olan tüm unsurların göz önünde bulundurulması gerektiğine işaret ediyoruz.