• Amaç ne? 17 Nisan 2010 Cumartesi
-Son günlerde Kürt sorunundan kaynaklanan çeşitli provokasyon eylemleriyle karşılaşıyoruz. Genel eğilime uyup kimin haklı kimin haksız olduğunu sorgulamayacağım. Bu eylemlerin siyasi hedefinin ne olduğunu çözmeye çalışacağım.
- İstiklal savaşında ve Lozan’da sömürü tekel sermayesi bizi, destekledi. Gayesi 1997 de oluşacak İsrail imparatorluğuna dinsiz Türkleri İsrail’e paralı asker yapmaktır. Türkler İslamiyet’i bırakmadılar. Sömürücü sermayenin İsrail imparatorluğu hayali da suya düştü. Şimdi yapılanlar sömürücü sermayenin son çırpınışlarıdır.
Güneydoğu dışında yaşayan Kürtler demokratik açılım olarak adlandırılanların ötesinde ne istiyor olabilir? Zaten talep edilenlerin hepsi kabul edilse bile bu bölgelerdeki insanların yaşamında hiçbir değişiklik olmaz. Daha doğrusu bugün verilenlerin dışında bir talep de yoktur. Öyleyse bu gerginliğin nedeni nedir?
Kürtlerin istedikleri kendi ihtiyaçlarından ve isteklerinden kaynaklanmıyor. Sömür sermayesi bunları tespit ediyor. Ve kullanıyor. Ciddi sorunlarını ortaya koymuyor. Koysa onlar çözülür ve sermayeye malzeme kalmaz. Türkiye’nin sorunu nelerdir. Türkiye anayasasına göre demokratik, laik, liberal ve sosyal hukuk devletidir. Ne var ki demokrasi ekseriyet sistemidir. Laiklik dinleri etkisizleştirmiştir.Liberallik faizle sömürü tekelinin sömürüsünü amaçlamıştır. Sosyalistlik çalışmayı engelleme şeklinde gerçekleşmektedir. Yapılacak iş yerinden yönetim nispi sistemi uygulamak. Laiklik yönetimin ilme, dine ve ekonomiye müdahale etmeme, şeklinde anlaşılmalıdır. Devlet içinde çoklu sosyal gruplar eşit imkanlar içinde yer almalıdır. Liberallik karşılıklı faizsiz para ile düzenlenmelidir. Sosyallikle genel sigorta getirilmelidir. Primler bütçeden ödenmelidir. İş verenler ezilmemelidir. Bu sorunlar çözülünce Kürtlerin de sorunları çözülmüş olur.
Olayların Kürt kimliği ve kültürü ile ilgisi yoktur. Yurdun çeşitli bölgelerindeki Kürt eylemleri burada yaşayanların beklentilerinin bir sonucu değildir. Aynı şekilde bu bölgelerdeki karşı eylemlerin bölgeyle ilgili bir sonuç yaratması söz konusu değildir.
Sorunlar askeri metotla çözülemez. Ordu kendi halkı ile savaşamaz ve sonuç alamaz. Askerlikte emir komuta ilkesi vardır. Askerlikte güçlünün haklı olma ilkesi vardır. Askerlikte sonuç başarı ile değerlendirilir. Askerlikte kollektif sorumluluk vardır. Oysa hukuk düzeninde emir komuta değil kurallar geçerlidir. Kuvvetli olan haklı değildir. Haklı olan kuvvetlidir. Kişiler sonuçlardan değil davranışlarından sorumludur. Ortak sorumluluk yoktur. Kişisel sorumluluk vardır. Birinin suçundan en yakını olsa bile diğeri sorumlu değildir. Askerlikte cephe savaşı yapılır. Sivilde ise suçlu cezalandırılır. Bu sebepledir ki devlet iç güvenliği sağlayamaz İç güvenlik ancak illeri kendi zabıta teşkilatı ile sağlayabilir. Bunun için illere özerklik verilmelidir. İl sağlayamazsa kendisi sıkı yönetim ilan edip devletten askeri birlik isteyecektir. Askeri birlik askeri metotla güvenliği tesis eder.
Çatışan ve karşıt eylemler yapanların bilmedikleri, akıllarından geçemeyen bir sonucun doğmasına neden olacakları gözlenmektedir. Bu sonuç Güneydoğu bölgesiyle ilgilidir ve eylemlerin arkasındaki odak kendi açısından başarılı bir strateji izlemektedir.
Kürtleri kışkırtan sömürü sermayesidir. Türkiye’yi bölmek ve Kürtleri dinsiz yapabilirse paralı İsrail askeri olarak istihdam etmektir. Türkleri dinsizleştiremeyince şimdi Kürtlerden ümit vardır. Oysa Kürtler Türklerden daha müslümandırlar. Eski medreseler yeniden açılmalı halkı daha dindar hale getirmeliyiz. Bu hem Türkiye’de birliği sağlar hem suç işleme meylini azaltır. Tarikattan çok şeriata imkan vermeliyiz. Tarikatlara özgürlük şeriata ise destek sağlamalıyız..
Her eylemden sonra Kürt politikacılar Kürt halkından söz etmekte ve bunun Türkiye halkından farklı olduğunu, onların demokratik haklarını savunduklarını söylemektedir. Bu söylemler Kürtlerin ayrı bir halk oldukları düşüncesinin yerleşmesi amacını gütmektedir. Ayrıca bu halkın demokratik taleplerini savunduklarını söyleyerek günümüzün halkın egemenliğinin kutsal olduğu düşüncesine atıfta bulunarak karşıt düşünceleri çelişkiye itmektedir. Sonuç olarak bölge için öngörülen hedeflere ulaşmak için bölge dışında eylemler yapılmakta, araçlar kundaklanmakta, kışkırtıcı eylemler yapılmaktadır. Buna karşı yapılan eylemler, bir Kürt politikacıya yapılan saldırı aynı amaca hizmet etmekte ve etkisini eylemin yapıldığı yerde değil, Güneydoğu’da göstermektedir.
Türkiye’de Türklerin ne kadar demokratik hakkı varsa Kürtlerin de o kadar vardır. Telkin edilen Kürtlerin ayrı millet olduğunu şuur altına yerleştirmektir. Tarihte Türk ırkı olmamıştır. Türk devleti olmamıştır. Göktürk değişik halklardan oluşan bir devlettir. Her devletin bir devlet dili olur. Başka dili olmaz anlamına gelmez. Türkiye’de değişik halklar vardır. Bunların dil ve ırkları farklıdır. Ama bu halkların ortak zenginlikleri vardır. Bu özelliklerle bu halklar Türktürler. Nedir ortak özellikler.
a) Bu halkların hepsi Türkiye’de yaşıyorlar ve Türk vatandaşıdırlar.
b) Bu halkların hepsi ortak dilleri olan Türkçeyi bilmektedirler. Türkçe onları anlaştıran bir araçtır ve onları tek ulus haline getirmiştir. Halkların ayrıca kendi dilleri vardır.
c) Bu halklar dışarıya çıktıkları zaman ben türküm demektedirler. Türklük kimliklerini kabul etmişlerdir. Bunlar Türk ırkından değildirler. Ama türküm diyorlar. Mustafa Kemal ne mutlu Türk olana dememiş, Türküm diyene demiş. Biz Türk halklarının ortak adı olmalıdır. Bu da Türkçe konuştuğumuz için Türk olmalıdır. Bunun ırkla bir ilgisi yoktur. Türkiye dışında Türkçeye yakın dillerle konuşanların hepsinin ayrı adları vardır. Kimse kedisine Türk demiyor. Bir Özbek’e asansörde çıkarken sen Türk müsün dedim sert bir ifade ile neden Türk olacakmışım ben Özbek’im dedi. İşte bu bütün gerçekleri ifade eder. Türk halkları vardır. Her halkın kedine özgü dili ve ırkı vardır. Ama hepimizin bir vatanı vardır, o da Türkiye’dir.
d) Dördüncü ilke Türk olmanın başka bir şartı da ırkan Müslüman olmaktır. Dışarıdan ülkemize göç eden kimseler Türkçe bilmeseler bile biz vatandaş olarak kabul etmişizdir. Ama Müslüman olamayanı asla kabul etmedik. Bu işte İslami değildir. Bunun yerini laiklik almalıdır. Ne var ki Cumhuriyeti kuranlar böyle istemişler ve bu gün ki Türkiye’nin yüzde 98 i Müslüman dır. Türk tür. % 2 si gayri müslimdir. Bunların azınlık hakları vardır. 1924 anayasası bunları vatandaşlık bakımından Türk kabul etmiştir. Yüzde 2 lik istisna kuralı bozmaz tanımı değiştirmez. Türkler alevi sünnisi kürdü ve türkü İle Müslüman dır. Menderes Türkiye Müslüman dır ve Müslüman kalacaktır demiştir. Bu bir gerçektir değişmez.
Kürtler Türk tür. Türk vatandaşıdır. Türkçe bilmektedirler, Müslümandırlar. Bir konuda sermaye onları iğfal etmiştir. Ağızlarından türküm kelimesi zor çıkıyor. Bunu da dışarıda söylüyorlar.
-Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: İnsanların haklı taleplerini karşılasanız bile siyasi hedef değişmez ve bu hedefe varmak için yeni yollar icat edilir. Demokratik açılımdan sonra etnik kökenli çatışmaların artmasının sebebi nedir? Bu çatışmaları önlemenin tek yolu onun siyasi hedefini imkansız kılmak ve siyasi açıdan misilleme yapmaktır. Yani misilleme eylem düzeyinde değil siyasi olmalıdır.
-Allah insanları evrimleşecek şekilde yaratmıştır. Daima yenilik yapacak ve ileriye gideceklerdir. Uçağa benzerler. Duran düşer. İmparatorluğumuz yıkıldı Cumhuriyetimizi kurduk. Ellilerde sözde demokrasiyi getirdik. Bunlar aşamadır, ilerlemedir. Bu sebepledir ki biz yaşıyoruz. Şimdi de gerçek demokrasiyi Adil Düzeni getireceğiz. Getirmezsek düşeriz, parçalanırız.Sorunumuz budur sömürü sermayesi çöküyor. Bize bir zarar veremez. Ama onun çökmesi bizi kurtaramaz..
-Bir örnekle ne demek istediğimi açıklayayım: Kürtler için Türkiye dışında daha elverişli bir siyasi çözüm yoktur. Buna rağmen halkları ayrıştırmaya çalışmak Kürt halkını daha kötü bir çözüme sürüklemek ama bir siyasi gücün Türkiye’nin etkinliğini sınırlandırması amacı taşır. Bu güç Kürt siyasetçilere daha büyük avantajlar sağlamayı vaat edebilir. Yani halklarla onu temsil ettiğini söyleyenlerin çıkarları farklılaşır. Olayların sorumlusu olarak bölge halkını görmek yapılacak en büyük yanlıştır.
-Kürtlerin birlikte oldukları vatanları yoktur. İran Türkiye ve Suriye’de yaşıyorlar dağınıktırlar Güneydoğu Anadolu’da hep onlar oturmuyor. Türkler Araplar ve diğer bir çok halk yaşıyor. Kürt illerinin kurulmasına izin verilecektir. Eğer illerinin nüfusu artarsa bölünerek yeni il olurlar. Kürtler böylece komşu illerde toplanmış olurlar. O ilde yaşayan diğer halklar da zamanla Türkçe öğrenirler. Nüfusları otuz milyonu geçerse devlet olmayı hak ederler. Bir bölgede nüfusları 30 milyonu geçmelidir.
Otobüse molotof kokteyli atanla Ahmet Türk’e yumruk atan aynı odağın piyonlarıdır ve birbirinden farklı görülmemelidir. Hedef bunların arkasındaki siyasi güç olmalıdır. Kürt siyasetçi kendi konumunu değil halkın çıkarlarını koruduğu sürece muhataptır. Belki de en doğru yol doğrudan halkla diyalog içinde olmaktır.
Ahmet Türk’e yumruk atan yakalanmıştır. Bu alelade bir suç değildir. Cezası dayak cezası ile bitmez: Adil Düze göre eğer bir bilgi büyük tehlikeyi önleyecekse işkence ile ona doğruyu söyletmek caizdir. Söylesin söylemesin haklı olsun olmasın yapılan işkencenin diyeti olan tazminat devletçe ona ödenir. Karakola alınmalı kim adına bunu yaptığını ona dayakla söyletmeli, böylece ortaya çıkarılan gizli güce karşı tazminat davası açılmalıdır. Sadece ortaya çıkarılması bile arkadaki gücü deşifre edeceğinden etkisiz hale getireceği için yeterlidir.
• Beyin fırtınası 13 Nisan 2010 Salı
,Söylediklerim kendi kendime tartıştıklarımdır. Rusya’daki eylemlerin doğrusunu Rusya devleti bilir. Rusya’da düşen Polonya uçağı bir karşı eyleme benzemiyor. Rusya’nın tepkisi Polonya’ya değil Kafkasya’daki olayları çıkaranadır. Olayı Rusya teröristleri çıkartmış olabilir. Eylemi İslamcı teröristler yapmış olsa bile yaptıran başkasıdır. Teröristin silahı arkasında bulunan devleti belirlemez. Rusya’nın tutumu uçak eyleminin failini ortaya çıkaracaktır.
• Amaç ne? 17 Nisan 2010 Cumartesi
Yazı Özeti:
Uçağın düşmesi olayını Rusların gerçekleştirme ihtimali çok azdır. Dünyadaki bütün teröristlerin merkezi Tekel Sermayedir. Uçağı Çeçen teröristleri düşürmüşse onların arkasında sömürücü Tekel Sermayesi vardır. Amaç ne, Kürt sorunu neden provoke ediliyor.. İstedikleri veriliyor. Ne istiyorlar. Sorun Kürtlerin sorunu değildir. Bölge dışında yapılan saldırı güneydoğuda etkisini göstermektedir. Olayların kaynağı ekonomik veya kültürel değil siyasidir. Olaylarla değil olayın bütünü ile uğraşmak gerekir. Halkı yanımıza almalıyız.
Özet Yorum
Halkı yanımıza almanın yöntemi, 1) İl ve bucaklar özerkleştirilmeli, iç işlerine karışılmamalıdır. Güvenlikten il sorumlu olmalıdır. Batmanlılar, Artvin’deki olaydan devleti değil ili sorumlu tutmalıdırlar. 2) Hakemlik sistemi ile kişiler veya gruplar haklarını aldıklarından emin olmalıdırlar. 3) Olayların arkasında olan sömürücü gücün iç yüzü çekinmeden ortaya konup basın ve yayın yoluyla halka anlatılmalıdır. Halk gerçekleri bilmelidir. 4) Ülkenin dış borç sorunu ile birlikte işsizlik sorununu da çözmeliyiz. Türkiye’de yaşamak imtiyazlı olmalıdır. Halkına sıkıntı yaşatan devletlerin yaşama hakları yoktur. Bu doğa kanunu