Gel de yanma birader
Son zamanların en büyük safsatası generallerin topluca gözaltına alınması sonrasında daha da yaygın hale getiriliyor. Safsata şu: "Ak Parti kendi zenginlerini yarattı; geçmişle hesaplaşıp intikam alma peşindeler; eskiden mağdur ve mazlumdular, şimdi mağrur ve zalim oldular..."
…
Ortalıkta dolaşan iddiaların en yanlış bölümü ise, sekiz yıllık Ak Parti iktidarında mağdurlarla mazlumların yer değiştirdiği önermesidir. Ak Parti iktidarı sekiz yılda zenginlerini daha zengin edemediği gibi, fakir-zengin her muhafazakârın şikâyet konusu olan sorunlu alanları ortadan kaldırmada da pek başarısı görülmedi.
Sekiz yıl önce kimler mağdur ve mazlum idiyse, 2010 yılında da mağduriyetleri ve mazlum olma halleri devam ediyor onların; aradaki tek fark, iktidar kendilerine yakın olduğu için seslerini yükseltememeleri...
Zâlimlerin avukatlığına soyunan bir kalem, eskisi kadar zulüm yapamadıkları için yakınanlara, sabır ve tevekkül tavsiye ediyordu.
Bu insanı kahrediyor işte...
Fehmi Koru
f.koru@yenisafak.com.tr
27 Şubat 2010 Cumartesi
Yorum:
Bu yazıdan çıkarılacak en kesin yargı geçmişte birilerinin zulme uğradığı ve mağdur edildiğidir. Ekonomik olarak ‘yoksul’ kesimlerden oluştuğu anlaşılan bu insanlar kin ve öfke ile dolacak kadar tahkir edilmişler. Sonra bir gün iktidar kendilerine geçip de fırsat bulduklarında kendilerine zulmedenlere bunun hesabını sormaya başlamışlar. Koru’nun aktardığı teze göre AK Parti de ülkeyi tamamen ele geçirmek için bu insanların önce zenginleşmesine sonra daha da zenginleşmesine imkan sağlamış. Sağlam bir sermaye gücüne dayanmayan bir iktidar düşünülemez ne de olsa.
Yazının sonunda zulümlerine ara verilenlere sabır tavsiye eden her kimse ilginç bir ruh dünyası olmalı. Fakat durup düşünmek gerekiyor, hangi zulüm bitti diye.
Başörtüsü sorunu MHP’nin gayretli ‘siyaseti’nin de büyük katkısıyla çözümsüzlükte kitlendi. Bırakınız bir kamu görevinde çalışmayı eğitim hakkı dahi ellerinden alınmış durumda başörtülü insanların.
Meslek liseleri sorunu Danıştay’ın ‘hukuk üstü hukuk’u sayesinde hala çözümsüz.
Siyasi partiler hala kapatma tehdidi ile karşı karşıya.
Hala düşünceleri nedeniyle ceza alan insanlar var Türkiye’de.
Eğitim, ekonomi, sağlık, güvenlik konuları hala birincil derece önemli sorunlar. Üstelik bütün bu sorunlar darbe planlarının gölgesinde ve sivil postal fetişistlerinin tacizleri altında çözülmek zorunda.
AK Parti iktidarı süresince Türkiye’de çok önemli gelişmeler yaşandı, bu ortada. Fakat bugüne kadar kendi asli tabanı olarak görülen ve yukarıda özetle işaret edilen mazlum tabanın hiçbir derdine çare olamadı.
Tam da bu noktada asıl mesele ortaya çıkıyor: 28 Şubat siyasi sürecin ideolojik nedenlerle değil ekonomik nedenlerle kesintiye uğratılma operasyonudur. Görevliler bunun farkına siyasete girmek istediklerinde kendilerini pohpohlayanlar dalga geçmeye başladığında mı yoksa milenyumun ilk yıllarında Türkiye ekonomisi çökertilirken mi anlamışlardır bilinmez. Hoş, belki de hiç anlamadılar. Ama bugün yapılan tartışmaya bakın; Anadolu kaplanları güçleniyormuş ve zulmediyormuş!
Birileri çıkıp hatırlatmalı: eğer post üzerine kavga ediyorsanız bu ancak kardeş kavgasıdır, çakalların kardeş kavgası. Ve çakallar bizden değildir!