26 ŞUBAT 2010
Ilımlı İslâm diyorlar, tarifini yapmıyorlar. Sanırım onların ılımlı İslâm'dan anladıkları şu: Gerçek İslâm'da din ve dünya ayrı değildir. Onlar Batı'da olduğu gibi dünyadan (ve arada siyasetten) elini eteğini çekmiş, seküler eksik bir İslâm istiyorlar.
Batı medeniyetini kabul etmiş, kendi medeniyetinden kopmuş bir İslâm istiyorlar.
İslâm'ın kendi değerlerine ters düşen, onlarla uyuşmayan değerlerinden vaz geçmesini istiyorlar.
Avrupa'da Hıristiyanlık din olarak hemen hemen çökmüştür, ism ve resmden ibaret kalmıştır. ABD'de bin çeşit kilise (mezhep, tarikat) vardır. Bunların Hıristiyanlığı bir tür hümanizma, ideoloji haline gelmiştir. Onlar Müslümanların da, kendilerini taklid ederek İslâm'ı bu şekilde ılımlı hale getirmelerini istiyorlar.
Emperyalist kolonyalist Batılılar Müslümanları ikiye ayırırlardı:İyi Müslümanlar, kötü Müslümanlar.
Onların "İyi Müslümanları" sömürge idaresini kabul eder, Batılılaşır, cihad ruhunu terk eder, kendi halkına sözde medeniyet getiren sömürge idaresini bir nimet olarak görür, işbirliği yapar, itaat eder, onları üzmez, başlarını ağrıtmaz, önlerine atılan kemikleri yalar.
Kötü Müslümanlar:İslâm'a sâdık ve bağlı kalır... Sömürge idaresini kabul etmez... Eline fırsat ve imkân geçince isyan eder...Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata, İslâm medeniyetine ihanet etmez...
Artık çağımızda eski klasik sömürge kalmadı...İslâm dünyasında postmodern bir sömürge tipi vardır:Siyonistlerle, Haçlılarla, emperyalistlerle dost ve müttefik bir rejim... Halkı sekülerleştirerek İslâm'dan uzaklaştıran bir düzen...
Batılıların, Haçlıların, Siyonistlerin, Ateistlerin özledikleri ılımlı İslâm ile gerçek İslâm arasında ne gibi farklar vardır:
1. Gerçek İslâm'da din ve dünya işleri ayırımı yoktur.
2. Gerçek İslam'ın kendi medeniyeti vardır. Bu medeniyeti bırakıp başka bir medeniyeti kabul etmeyi doğru ve uygun bulmaz.
3. Gerçek İslâm'ın temel hükümleri vardır (Zaruriyat-ı diniye, muhkemat). Bunlar terk edilemez, bunlardan tâviz verilemez.
4. Gerçek İslâm Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete dayanır.
5. Gerçek İslâm'da dini, icazetli ulemâ ve fukaha öğretir ve anlatır. Müslüman veya gayr-i müslim oryantalistlerin bu sahada hakları otoriteleri, salahiyetleri yoktur.
İslâm'ın zaten kendisi ılımlıdır. Kur'ân, Müslümanları vasat (ortada) bir ümmet olarak bildirir.
Kendime hiçbir fazilet payı çıkartmaksızın, ılımlı bir Müslüman olduğumu söyleyebilirim.
Edille-i erbaayı (Kur'ân, Sünnet, icmâ-i ümmet, kıyas-ı fukaha) kabul ederim.
Başta Kur'ân-ı Kerîm olmak üzere bu edille-i erbaadan çıkartılmış hükümlerin mecmuu olan şeriatı kutsal kabul eder ve elimden geldiği kadar ona uymaya çalışırım.
Dosdoğru kılamasam da beş vakit namazı kılarım.
Allah'ın inzal ettiği ahkamdan başkasıyla hükm edenlerin zalim ve fasık olduğunu bilirim.
Adalet, nasafet, mürüvvet, fütüvvet gibi islâmî değerleri kabul ederim.
Resul-i Kibriya aleyhissalatü vesselam Efendimizin insanlık için en güzel örnek ve model olduğunu kabul ederim.
Dünyanın büyük bir sofra olduğunu, bu sofradaki yiyeceklerin (nimetlerin) bütün insanlara yetmesi, herkesin doyması için kanaatle yenilmesini, israf ve tebzirden uzak durulmasını isterim.
Faydalı ve lüzumlu ilimlerin, fenlerin, hüner, marifet ve hırfetlerin öğrenilmesini, teşvik edilmesinden; zararlı, şeytanî, felâkete ve helâke sebep olanların öğrenilmemesinden, teşvik edilmemesinden yanayım...
Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin kötü adetlerini, örflerini, hayat tarzlarını, zihniyet ve kültürlerini maymunca taklit etmelerine karşıyım.
Başka medeniyetlerde faydalı dünya ilimleri varsa bunların öğrenilmesine karşı çıkmam.
Faydalı zararlı karışık şekilde alınmasına ve öğrenilmesine muhalifim.
Tesettüre taraftarım.
Dünyada genel bir barış ve huzurun ancak İslâm ile olacağını çok iyi biliyorum.
İslâm ilâhî bir dindir, binaenaleyh kesinlikle onda reform, yenilik, değişiklik, ılımlılaştırma, hafifletme yapılamaz diyorum.
Cumhur-i ulemâ tarafından verilmiş fetva ve ruhsatlara uyulabileceğini kabul ediyorum.
Ilımlı, orta, sıradan bir Müslüman olarak ifrata da tefrite de karşıyım.
Uzatmayayım... Ilımlı bir Müslümanım... Yukarıda arz ettiğim ölçü ve kıstaslar ılımlılığın sınırıdır.
Siyonistlerin, Haçlıların, Ateistlerin, Zındıkların, Mülhidlerin, yoldan çıkıp sapmışların, dinini dünya için satmışların, münafıkların istediği gibi ılımlı bir Müslüman olmaktan Allah'a sığınırım.
Yazının devamı için tıklayınız.
Yorum:
Yazarın söylediğine bende katılıyorum. Çevremde gördüğüm kadarıyla insanların çoğu İslam dini deyince dünya ve ahiret olarak ayırıyorlar. Öyle ikna edici sözler söylüyorlar ki hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için hemen ölecekmiş gibi ahiret için çalışmalıyız diyorlar. Evet, bu söz doğru fakat dünya ve ahireti ayırmış oluyor. Bunu duyanlar için dünya ve ahiret ayrı şeyler olduğunu anlamış oluyoruz. Dünya için çalışma, yeme içme vs. şeyler anlaşılıyor. Ahiret için çalışma ise sadece namaz, oruç, zekât hac gibi Kuranda geçen bazı emirleri içine almış oluyor. Böylece aza indirgemiş olup sadece bunları yapanların cennete gideceklerini söyleyebiliyorlar. Hâlbuki Kuranı okuduğumuzda dünya hayatını düzenleyen, dünyada nasıl barışçı, huzur, refah, mutlu olarak yaşacağımızı yol gösteren rehber olduğunu anlıyoruz. Bu saydıklarımı yerine getirmek için uğraşanlar için cennetin olduğunu anlıyoruz. O zaman İslam dünya ve din diye ayrı değil beraber düşünülmelidir. İslam barışa girmek demektir. O halde İslam dininden anlaşılan dünyada barış içinde yaşamak olmalıdır.
Yazarın dediği gibi “Gerçek İslâm'da din ve dünya işleri ayırımı yoktur, kendi medeniyeti vardır, temel hükümleri vardır ve Kuran sünnet, icma ümmetine dayanır. Bunlara bende katılıyorum fakat beşinci maddesi olan ve birçok yazısında devamlı tekrarlayan icazetli ulemaya kim icazet veriyor. Burasını doğru görmüyorum. Bana göre gerçek icazetli olan yerine, pozitif ilimler ışığında doğru söyleyen herkes icazetlidir diyorum.
Ayrıca yine yazarın dediklerinden ben ılımlı Müslüman taviz veren Müslüman olarak nitelendirdiğini anlıyorum. Aslında Allah’a inanan ve yararlı işler işleyen herkesin cennete gideceğini söyleyen Kuran’a göre bu insanları bizler Müslüman olarak anlıyoruz. Yazarın söylediği kötü Müslüman ise yine Kuran’dan anlaşılan mümin insanlar olduğunu anlıyoruz.
Ayrıca yazar yazısının başında ılımlı Müslüman olduğunu söylüyor sonrada ılımlı Müslüman olmaktan Allah’a sığındığını belirtiyor. Çelişki var. Anlamadım.