İran’ın, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın talimatı üzerine zenginleştirilmiş uranyum üretimini başlatmasının ardından bu ülkeye yönelik tepkiler büyüyor.
Bu nedenle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bugün yapacağı İran ziyareti de büyük önem taşıyor.
Bilindiği üzere Erdoğan, Katar Başbakanı’yla görüştükten sonra ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la da biraraya geldi.
20 dakika olarak planlanan görüşme bir saat sürdü. İki taraf da görüşmenin kendileri açısından verimli geçtiğini açıkladı.
Acaba İran konusunda ne konuştular?
***
Amerikalı yetkililer bölgede cirit atıyor...
Clinton, ikili temaslarda bulunacağı Arap ülkeleri liderlerinden de İran konusunda destek istemeye devam ediyor...
Nitekim Clinton, İran ile ilgili kulisini Katar’dan Suudi Arabistan’a taşıdı.
Aynı önerileri Suudi yetkililere de aktaracak ve onlardan İran’a yaptırıma karşı çıkan Çin’i ikna etmelerini isteyecek...
Amerikan Genelkurmay Başkanı Mike Mullen da Ortadoğu gezisinin ilk durağında Mısır’da Cumhurbaşkanı Mübarek’le İran’ın nükleer programını görüştü.
Mullen, İran’ın nükleer programının bölge için tehdit oluşturduğunu söyledi ve İran’ı Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırmaya çalışmakla suçladı.
***
Gerek Washington, gerek Avrupa, kısacası Transatlantik ittifak, öteden beri Tahran’ın nükleer bomba üretimini hedeflediğine inanmakta...
Bu nedenle de İran’a karşı daha ciddi ekonomik ve siyasi yaptırımlar yapmaya hazırlanıyorlar...
Rusya’yı ve Çin’i de kendi yanlarına çekmeye çalışıyorlar...
Bu iki ülkenin tavrı çok önemli...
Çünkü...
Moskova ve Çin, İran konusunda Batı ile beraber hareket ederse, BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a ekonomik yaptırımlar konusunda Türkiye yalnız kalacak.
Batı ile ittifak konusunda Moskova’dan gelen olumlu sinyaller ışığında bir ikinci ihtimal Türkiye’nin Çin’le baş başa kalması...
Bu Batı ile Türkiye’nin değil, Türk-ABD ilişkileri açısından üşütücü bir soğuk dönemin başlangıcı olabilir...
***
Batı, Türkiye’nin muhtemel tavrını mercek altına almış gözüküyor...
Türkiye, İran’ın komşusu ama Batı’nın da sıkı bir müttefiki...
Ayrıca Hillary Cliton’un son olarak altını çizdiği gibi İran’da rejim, gücü gittikçe artan muhaliflere karşı şiddeti seçmeye eğilimli gözüküyor. Rejimin daha da otoriterleşme riski var...
İnsan haklarının da daha kırılganlaştığı bir süreç bu...
***
Türkiye nükleer programa ve bu askerileşme eğilimine muhalefet mi edecek yoksa Tahran’ı Transatlantik’e karşı kolluyor bir pozisyonu mu tercih edecek?
Tabii bu tercihin en önemli faktörü Türkiye ile İran arasındaki enerji alış verişi...
Ne ki ABD bu ilişkiye resmen tavır almış bulunmakta...
Geçenlerde ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Jeffrey’nin İran konusunda, hem de Türkçe “Amerikan siyaseti bu alanda çok açık. İran ile enerji işbirliğine ABD olarak sıcak bakmıyoruz” dediğini kulaklarımla duydum.
***
Türkiye’nin İsrail ile bozulan ve tatsız bir şekilde sertleşen ilişkileri sürecinde Batı dünyasında “Türkiye dış politikasında bir eksen kayması olup olmadığı tartışması” birden ortalıkta dolaşmaya başlayıverdi...
16-02-2010
Şimdi Transatlantik bunu test etmek istiyor.
Acaba...
Başbakan Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la 20 dakika olarak planlanan ama bir saat süren görüşmede neler konuştu?
Ermenistan, İsrail...
Ama en hayati konu hiç şüphesiz İran’dı.
Acaba Erdoğan ile Clinton, İran konusunda ne konuştular?
***
Olayların gelişimi bizlere neler konuştuklarını gösterecek...
Toplumsal yaşamı derinden etkileyen bu tür dış gelişmelere çok sağır da kalsak, şu veya bu yöndeki bir kararın eksi ya da artı dalgası bizim üzerimize hamle ettiği için teyakkuzda olmanın faydası var...