Bu iktidar savaşı kolay kolay bitmez
1144 Okunma, 0 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

19.02.2010

Türkiye ne zamandır çok ciddi ve sert bir iktidar mücadelesine tanık oluyor. Hatta bunun “mücadele” olmaktan çıkıp bir “savaş” halini aldığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Fakat taraflardan hiçbiri yaşananların bir mücadele, çatışma ve tabii ki savaş olarak tanımlanmasından asla memnun değil: Bir taraf “demokrasiyi inşa etmek” ; karşı taraf “cumhuriyeti korumak” iddiasında.

Bu iddialarda belli haklılık payları olabilir fakat esas olup biteni şöyle tasvir edebiliriz: Türkiye her bakımdan çok büyük bir dönüşüm yaşıyor ve geleneksel iktidar ilişkileri buna bağlı olarak altüst oluyor. Sancıların kaynağında, eski iktidar sahiplerinin etki ve mevkilerini korumak için direnmeleri; buna karşılık yeni güç sahiplerininse iktidarı bunu eskilerle paylaşmaya yanaşmamalrı yatıyor.

Bizi kategorize etmeyin

Her iki taraftakiler de bu “yüce” davalarına gölge düşürebilecek her türlü yorum ve değerlendirmeye şiddetle karşı çıkıyor, bunları yapanları son günlerin gözde terimleriyle “cuntacı” veya “yandaş” olarak kategorize ediyor, kısacası “düşman” olarak görüyorlar. Dolayısıyla her iki tarafın da George W. Bush’un dünyayı iyice felakete sürükleyen o meşhur “ya bizdensin ya onlardan” dayatmasına başvurduğunu, arada kimsenin kalmasına tahammül edemediğini söyleyebiliriz.

Zira bu savaşın sonucunu kendilerinin değil bunu seyredenlerin, daha doğrusu onların tercihlerinin belirleyeceğinin bilincindeler. Fakat çok aceleleri var çünkü bu savaşın uzaması halinde kimsenin kazanamayacak olmasından, hatta geriye kazanılacak bir iktidar kalmamasından ürküyorlar. Toplumun kararını bir an önce vermesinin yegane yolununsa “seyirci” konumundan sıyrılıp bu savaşa girmesi olduğuna inanıyorlar. Bu yüzden her iki taraf da en çok, “bu aslında sizin savaşınız değil” diye seslenip toplumu “aktif ve bilinçli bir tarafsızlık”a davet edenlere kızıyor, hatta onlardan nefret ediyorlar.

Her ikisi de ihlal

Önümüzde çok büyük ve sürekli değişmekte olan bir resim var ve her iki taraf da bize bunun sadece işlerine gelen bölümlerini gösterip diğerlerini gizlemeye çalışıyor. Son Erzincan-Erzurum geriliminden kronolojik bir örnek verelim:



Yazının tamamı için TIKLAYINIZ

  

Yorum:

İktidar Savaşı Hiç Bitmez

Düşünün ki, bir iktidar var; seçim sürecinde verdiği bütün vaatleri koltuğu kapınca yerine getiriyor, iyi işler yapıyor, vatan-millet aşkıyla çalışıyor, devletin menfaatlerini her şeyin önüne geçirmiş, halkıyla birlik içinde dinamik bir yönetime sahip.

 Ve gene düşünün ki, bir muhalefet var; seçim kampanyalarına en iyi şekilde hazırlanmış, çok sıkı çalışmış ancak iktidar olamamış. Olsun, bunu sineye çekmiş, baş koltuktan vazgeçmiş. Tek derdi koltuğunun hakkını vermek olan, adı “muhalefet” de olsa tek işi muhalefet olmayan bu kimseler canla başla çalışan iktidarı takdir ediyor ve çalışmalarına destek veriyor.

Şimdi başına Türkiye’de koyarak okuyun:

Türkiye’de bir muhalefet var; seçim kampanyalarına en iyi şekilde hazırlanmış, canla başla çalışmış ancak iktidar olamamış. Olsun, bunu sineye çekmiş…

Hiç inanılır geliyor mu?

Bana gelmiyor. Bırakın Türkiye’yi dünyada böyle bir muhalefet var mıdır, şüpheli. Ne yazık ki, Türkiye’deki iktidar-muhalefet çekişmesinin bir benzerinin olması da bir o kadar şüpheli.

Ülkemizde muhalefetin hali oyunun mızıkçı çocuğundan beterdir.

İktidar hırsızlık yapmıştır, Muhalefet’in vicdanı kabul etmez İktidar’a seslenir:

M:  Seni bakkaldan çikolata çalarken gördüm.

İ:  Ama onu seninle paylaşmıştım.

M: İyi de sen büyük parçayı aldın.

Kendi iktidarında yaptığını, muhalefetken yerden yere vurmaktan, muhalefetken topa tuttuğunu ise işine gelince göklere çıkarmaktan zerrece rahatsızlık, kaygı ve utanma duymaz. Pusuya yatmış beklemekte, o da olmadı yolla muz kabuklarını nasıl olsa birine denk gelir. Bu ne rezillik, Allah aşkına!

Gelelim iktidara!

İktidar ise oldukça alıngandır, burnundan kıl aldırmaz. O mazlumdur, O’nu halk seçmiştir, O halkın iradesidir, gerisi hikâyedir. Yaşasın iktidar, kahrolsun azınlık! Beğenmeyen gitsin, kalan sağlar bizimdir!

Durum vahim, çakan varsa beri gelsin.

 

Tayibet Erzen






Sayı: 37 | Tarih: 21.02.2010
Ali Bulaç
Adil Piyasa
1326 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Hayrettin Karaman
İmam Hatip Liseleri Yüzünden
1311 Okunma
Hilmi Altın
Mehmet Şevket Eygi
Medenî İnsan Kimdir?
1229 Okunma
Emine Hocaoğlu
Nazlı Ilıcak
Haydi gülümse....
1203 Okunma
Fatma Karuç
Ahmet Hakan
İki mağdura dair yedi tez
1163 Okunma
5 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Bu iktidar savaşı kolay kolay bitmez
1144 Okunma
Tayibet Erzen
Toktamış Ateş
Ekonomideki gelişmeler
1134 Okunma
Osman Eskicioğlu
Ebubekir Sifil
Kuranı Sünnetsiz Anlamak
1129 Okunma
2 Yorum
Zafer Kafkas
Fikret Bila
Yine yetki sorunu çıkacak
1114 Okunma
Harun Özdemir
Dücane Cündioğlu
Aşıksan niçin Roma'dan kaçıyorsun?
1113 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Reşat Nuri Erol
Ana sorunlar, yargı ve “ADALET”
1111 Okunma
Ilker Ardic
Mehmet Altan
Clinton Erdoğanla Neler Görüştü
1061 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Oktay Ekşi
Bu Gidiş İyi Değil
1057 Okunma
Vahap Alma
Bekir Berat Özipek
Ergenekon Caddesi AK Parti’nin neresine düşer?
1051 Okunma
Bünyamin Demir
Zülfü Livaneli
Dünya insanoğluna ait değil
1048 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Altan
GERÇEK
1043 Okunma
Özer Ataç
Can Ataklı
Yeni bir kapatma davası söylentisini AKP çıkarıyor
1038 Okunma
Mesut Karaaytu
Mahir Kaynak
Durum raporu
1035 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Niyazi
Erzurum'da savcı ve yargıçlar var
1008 Okunma
Abdurrahman Erol


© 2024 - Akevler