İç düşman
RSS
Siyasi nedenlerle yargılanmamış ya da mahkum olmamış bir liderimiz yok gibi. İdam edilen, hapiste yatan, zorunlu ikamete tabi tutulan, yüce divanda yargılananları sayarsak geriye kimse kalmaz. Bunlar, iç düşman sayılmasa bile, sakıncalı kişiler listesine girebilirler. Acaba siyasi değerlerimizi yıpratan mı yoksa sakıncalı kişiler tarafından yönetilen bir ülke miyiz?
Yönetenler için gözlenen bu durum kitleler için de geçerlidir. Ülkemizde zararlı sayılmayan siyasi akım azdır. Geçmişte DP yandaşlarına kuyruk denirdi ve makbul kişiler sayılmazdı. Sonradan solcular, ülkücüler, İslamcılar, Kürtçüler zararlı sayıldı ve ülkesine bağlı olduğu düşünülen kişiler neredeyse azınlık haline geldiler. Bir ülkede siyaset bu kadar riskli hale gelirse bunu kim göze alabilir diye sorulmadı ve bu engeli aşmak için destek aramak normal hatta zorunlu hale geldi. Bu yüzden her iktidarın arkasında bazen yerli, çoğunlukla yabancı desteğin bulunduğu düşünüldü. Bu arayış siyasetçilerle sınırlı kalmadı, kamuoyunu etkileyen kişileri için de aynı sorular sorulmaya başlandı.
Bir ülkede iç düşman olmaz. Bazı kişilerin yabancı güçlere hizmet etmesi mümkündür ama bunu geniş kitleler için düşünmek abestir. Bazı siyasi akımlar yabancılar tarafından kullanılabilir. Bunu engellemek için bu akımı yasaklamak gerekmez. İçindeki sızmalar etkisiz hale getirilir ve akımın başkaları tarafından kullanılması engellenir. Bu sızmaları tespit ve bunları etkisiz hale getirmek devletin görevidir.
Bir akımın yabancılar tarafından kullanılması bu akımın karakterine bağlı değildir. Yabancılar her akımı kendi amaçları için kullanabilirler. Yani dış sızmalar milliyetçi, İslamcı ya da laik bir akımı kullanabilir. Burada ideolojik bakış açısıyla akımı değerlendirme son derece yanlıştır. Yabancı güç en milli saydığımız akımları kendi siyasi hedeflerini gerçekleştirmekte kullanabilir. Mesela El-Kaide’nin İslam’a hizmet ettiği söylenemez. Birkaç masumun canına kıymak, bırakın düşman saydığı gücü yok etmeyi, cezalandırmak bile sayılmaz ama onların siyasi hedeflerini gerçekleştirmeleri için bahane yaratır.
Türkiye bir imkansızı hatta anlamsızı gerçekleştirmek istemiştir. Tek bir ideoloji ve çeşitli partiler tarafından oluşturulacak siyasi bir model aramıştır. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine aykırı her akım zararlı ise ve herkes buna bağlı kalmak zorundaysa partiler arasındaki fark ne olacaktır? Bu ideoloji mükemmeldir ama belli bir zaman diliminin gereğini yerine getirmiştir. Değişen şartlar, bu ideolojinin değişmesini demesek bile, geliştirilmesini ve çağa uygun hale getirilmesini gerektirir.
Bu ideoloji sınırlarımızın dışında geçerli değildir. Bugün bölgemizde önder konumunda olacaksak ve geçmişteki içe kapanık politikanın dışına çıkacaksak bölgesel bir ideoloji yaratmak zorundayız.
Bu konuda başarılı sayılmayız. Bir ideoloji yaratmak yerine liberal dünya görüşünü benimsiyoruz. Bu başka güçler tarafından kullanılıyor ama her güç ona kendi görüşünü de ekliyor. Özgün bir dünya görüşü yaratmayı başaramazsak bağımlılığımız devam eder.
Yorum:
Sömürü sermayesi Hıristiyanlığı ve imparatorlukları yıkmak için, önce derebeylikleri yıkarak krallıkları ortaya koydu. Sonra krallıkları da yıkarak cumhuriyetleri icat etti. Sonra cumhuriyetleri de yıkarak sosyalizmi ve kapitalizmi ortaya koydu. Bunu benimsetti. Türkiye cumhuriyetlerin moda olduğu dönemde oluştu. Milli devlet kuruldu. Demokrasiye geçti. Bugün Avrupa birliğine girme çabası içinde milli devlet olma vasfını yitirmek istenmektedir.
Önce şunu belirtelim ki Kur’an insanlığı tek ümmet olarak tarif etmekte ama sonra ümmetlere ayırdık denmektedir. Yani bir insanlık var olacaktır. Ama insanlık uluslara ayrılacaktır. Her ulus iç işlerinde tamamen bağımsız olacaktır. İnsanlık yani birleşmiş milletler, uluslar arası ilişkilerde ve insanlığın uygarlaşmasında hizmetini verecektir. Birleşmiş milletlerin ortak ordusu olmayacaktır. Ordular ulus devletlerin olacaktır.Hakemlerden oluşan yargının kararlarına uyanlar barış devletleri olacak ve birbirini koruyacaktır. Uymayanlar savaş devletleri olacaktır. Onlar birbirleri ile savaşacaklar, barış devletleri birlikte bunlarla savaşacaktır.
Ulus devletler de illere ayrılacaktır. İller iç işlerinde bağımsız olacaklardır. İç güvenliklerini kendilerini sağlayacaklardır. Kendi il dilleri olacaktır. Lise öğrenimini bu dillerle yapacaklardır. Bir ülke yüze yakın ile ayrılacağı için ülke için bölünme tehlikesi olmayacaktır. Sadece iç işlerinde bağımsız olacaklardır. İller ise yüzer civarında bucaklara ayrılacaktır. Bunlar da bağımsız olacaktır. Kendi yönetim kanunlarını, ceza kanunlarını kendileri yapacaklardır. Site devletleri statüsünde olacaklardır. Kendi, dilleri ile ilk öğrenimini yapabileceklerdir.
Bucaklar da yüze yakın ocaklara ayrılacaktır. Bunlar da kendi iç düzenini bağımsız olarak düzenleyeceklerdir. Böylece ulus devletler güçlenerek varlıklarını sürdüreceklerdir. Makro da birlik sağlanacak, mikroda bağımsızlık olacaktır.. Türkiye devletinin politikası buna göre ayarlanmalıdır.
a) Uluslar arası ilişkilerde birleşmiş Milletlerin üyesi olarak yükümlükleri yerine getirir. Ülkeler içi yönetim uluslar arası karar organlarının kararını tanımamalıdır.
b) Türkiye yüze yakın ile ayrılmalıdır. İller arası ilişkilerde devletin savunmasında güçlü ordulara sahip olacaklar. İç ve dışa karşı devleti koruyacak, ama illerin iç işlerine karışmayacaklardır.
c) Türkiye Birleşmiş Miletler dışında hiçbir bloka katılmayacak bloklaşmalara karşı olacaktır. Sadece komşularla iyi geçinecektir.
d) Türkiye batı ile doğu kültürlerini almış bir ülkedir. Üçüncü bin yıl uygarlığında öncü rol oynayacaktır. Bu rol silahla değil hizmet ederek yapılacaktır. Orduları sadece savunma orduları olacaktır.
Biz Tarihin gelişini Kur’an ın bildirdiklerine dayanarak değerlendiriyor insanlığın nereye gideceğini tahmin ediyoruz. Siyasetimizi ona göre düzenliyoruz. Kur’an ın bildirdiklerinden yararlanmayanlar önlerini göremezler.
· 06-02-2010 İç düşman:
· Muhakeme edilmeyen liderimiz yok gibi. Halk grupları da devamlı suçlanmış ve takip edilmiştir. Ülke halkı yabancılarla işbirliği yapamaz. Sızmalar olabilir. Ülkedeki haksızlıkları dış güçler kullanabilir. Türkiye tek model idealini zamanında iyi kullandı. Şimdi şartlar değişmiştir. Bölgede bize özgü bir ideoloji üretmeliyiz. Liberal görüşün peşine koşmak bizi başarıya götüremez.
·
· Yorun:
· Türkiye yalnız yeni devlet kurmadı. Yeni millet anlayışını da getirdi. Türkiye kendi topraklarının devleti olacak ve yeni ulus olacaktır. Türk ulusu olacaktır. Ülke dışındaki Türklerle bir bağı olmayacaktır. Türkiye Müslüman olacaktır. Ama ülke dışındaki Müslümanlarla bir bağı olmayacaktır.Türküm diyecekler ama bu ırkan Türk olmayı gerektirmez. Bu anlayış başlangıçta zorlanarak kabul ettirildi. Bu gün anlayışta değişmeler olmamalıdır.Yerinden yönetimlerle sorunları çözmeliyiz..
·
· • Dış etkenler 2 Şubat 2010 Salı:
·
· Ordu içinde korkunç darbeciler vardır. Ordudan yapılmış ihbarlarla ortaya çıktı. Geçmiş darbeler ülkenin tehlikede olduğu için mi yapıldı? Tüm hareketleri dışarıda ayarlamışlardı. Askerler takdir edilmelidir. 2003 te ordu iç ve dış destek bulamadı. 1996 de bulmuştu. Dışa bağlı olmak hatalı idi. 2003 şimdi birden ortaya çıktı. Ordunun yıpranması. Bugün bahçenizde yılanın başını ezen, yarın sizinkini ezer.
Öze
1960 dan beri bütün darbeler dışarıdan planlandı. Ordu her şeyi güzel takdir etti. Sivillere ve ülkenin yapısına güvenmediği için müdahaleler yaptı. Ordu da devletle gelişerek yaşadı. 2003 müdahalesi ordunun aldığı tedbirlerle başarılamadı. Bugün orduyu bölmek, AK Parti ile ordu arasını açmak için eski defterleri ortaya çıkardılar. Asker bunu da askeri usulle def edecektir. Ama devlet bu yolla uzun zaman yaşayamaz. Asker sivil el birliği yaparak darbelere gerek kalmayacak tedbirleri almalıdır.Bu da adil düzendir.