Borsa neden yükseliyor?
1378 Okunma, 2 Yorum
Mehmet Altan - Star
Mehmet Hikmetumut

ABD’nin Afganistan stratejisinden 12 milyon özürlü insanımızı topluma anımsatan “Özürlüler Günü”ne... Kürt Açılımı’nı tek gündem haline indirgeyen Öcalan’ın yaşam koşullarından...

... Deniz Kuvvetleri’nde komutanlarını vurmak istediği savıyla mahkemeye sevk edilen teğmenlere ve korkunç suratı iyice aydınlanmaya başlayan Kafes Operasyonu sorgusuna...

Eczacıların direnişinden dünyaya posta koyan İran’a... Başbakan’ın ABD gezisinden Askeri Şura’ya... İzledikçe bunaltacak ölçüde yoğunlaşan aşırı yüklü bir gündem...

***

Tüm bu hareketliliği izlerken borsanın dün de yükselmeye devam ettiğini gördüm.

“Gene” diyorum, çünkü Çarşamba günü borsa şaşırtıcı bir hamle yapıp bir günde yüzde 3,94 yükselerek, 1814 puan artışla 47 bin 329 noktasına erişmişti. Dün gözüm iliştiğinde ise hisse senetlerinin değeri ortalama yüzde 3,71 artmış, borsa günü 49 bin 677 puandan kapatmıştı.

***

Borsanın neden yükseldiğini sorgularken, zihnim bir yandan da Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2008 yılı yoksulluk verileriyle meşguldü.

Açıklamanın doğurduğu tartışmayı ve eleştirileri bir yana bırakarak, sadece bu açıklamaya rağbet ettiğimde, kişi başı günlük harcaması satın alma gücü paritesine göre 1 doların altında kalan fert bulunmadığına çok seviniyorduk.

Ne var ki 374 bin kişi sadece gıda harcamalarını içeren “açlık sınırının” altında yaşıyordu.

Açlık sınırının altında yaşayanların 252 bini kentte, 122 bini ise kırsal kesimde bulunmakta...

***

Satın alma gücü paritesine göre kişi başı günlük 2,15 dolar olarak tanımlanan ve gıda ve gıda dışı harcamaları içeren “yoksulluk sınırı”na gelince...

Türkiye’de, 11 milyon 933 bin kişi hayatını “yoksulluk sınırı”nın altında sürdürüyor...

Tabii, küresel kriz sebebiyle yoksul sayısının 2009 yılında tekrar yükselişe geçtiği tahmin ediliyor.

Tartışmasız bir şekilde “resmi rakamlar” kabullenildiğinde de, nispi azalmalara rağmen, azımsanmayacak bir yoksulluk tablosu söz konusu...

***

Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı 2008 yılı yoksulluk verileri ışığında yeniden borsadaki yükselişe geri dönünce, bu yükseliş sebebinin Ali Babacan’ın “IMF’yle haftada iki-üç kez konferans veya elektronik posta yoluyla temas sürüyor” demesiyle irtibatlandığı görülüyordu...

Ali Babacan’ın, IMF konusunda genel çerçevenin bittiğini, detaylara geçildiğini belirterek, “ancak bir detaydan bile sorun çıkabilir. Çalışıyoruz” demesi bile borsayı zıplatmaya yetmişti.

“Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın IMF ile anlaşma umudunu yeniden canlandırması Türk borsasını uçurdu” yorumları yapılıyordu...

***

IMF ile anlaşma meselesi “yılan hikâyesine” döndü... Siyasal iktidar kendi tabanının pek hoşlaşmadığı, muhalefetin de istismara dünden hazır olduğu bu konuyu erteleyip durdu ama gündemden de tamamen kaldırmadı.

Ülkenin ihtiyacı olan “dış kaynak” konusunda, Körfez’de uç veren kriz işaretleri, IMF alternatifini yeniden güncelleştiriverdi.

Düne nazaran buradaki önemli gelişme ise, “IMF ile anlaşma” ihtimalinin söz konusu edilmesinin bile borsayı şahlandırmaya yetmesi... Belki dün olmayacak bir gelişmenin bugün olması...

IMF yeniden umut ve güvence olarak algılanıyor... Ekonomi yetkililerinin çizdiği olumlu tabloya rağmen, çok dikkat edilmesi gereken nokta burası...

***

Zaten TÜİK’in 2008 yılı yoksulluk çalışması da burada devreye giriyor... Eğer bir ülkede azalan bir trende rağmen 12 milyonun günlük geliri 2,15 dolardan az ise duruma daha çok projektör yakmalı.

Üstelik tüm bu yoksulluk göstergelerinin 2009’da iyiye değil daha kötüye gitmesini de anımsamalı.

Yukarıda özetlediğim ağır gündeme rağmen, kitlelerin gününü “yoksulluk araştırmasındaki” durum şekillendiriyor. Gezip dolaştıkça genel seçimi de bu tablonun belirleyeceğini görüyorum.

***

Borsa neden yükseliyor? Çünkü borsadakiler, ekonomik ve sosyal tabloyu daha gerçekçi okuyarak bir dış güvence peşindeler. O güvencenin ve ihtiyaç duyulan taze paranın adresi olarak gördükleri IMF adı telaffuz edildiğinde moralleri yükseliyor. Şöyle de diyebiliriz, borsa yükseliyor çünkü azımsanmayacak kadar yoksulumuz

 

 

Mehmet Hikmetumut


YorumcuYorum
Süleyman Karagülle
10.12.2009
11:37

Muhterem Mehmet Hikmetumut’a

Yazıyı yorumsuz koymuşsunuz. Tasvip ettiğiniz anlaşılıyor. Yazıda büyük bir hata vardır. Borsa İMF ile anlaşma yapılacağından yükseliyormuş. Bu yanlıştır. Bize göre borsa İMF ile analaşma yapılmadığı için yükseliyor. İki iddianın ikisi de ispatsız karinesiz iddia. Milli görüşçüler İMF ye karşı idiniz. Şimdi AK Parti anlaşmıyor diye kötü olan iyi mi oldu.

Borsa artık İMF ye bağlı değildir. Borsa artık kendi başına değişiyor. Anlaşma olmazsa daha da yükselecektir. Borsanın Dolara göre yükselmesi Türk Piyasasına dışarıdaki yatırımcıların değer vermesi demektir. Türkiye’yi bitirme projesi tutmadı. Sermaye Türkiye’yi sermaye yoluyla işgal etmeyi deniyor. Türkiye zenginleşecek. Türkiye’nin güçlü ordusu da duruyor. Tekel sermaye istemese de Türkiye gelişiyor. İMF nin yalnız Türkiye’de değil dünyada etkisi azalmıştır.

Sonra borsanın yükselmesi demek yabancı sermayenin Türkiye’ye daha çok girmesi demektir. Bunun anlamı daha çok faiz ödememiz demektir. Yani daha fazla sömürüleceğiz demektir. Dolaysıyla İMF ile anlaşmayalım da yabancı sermaye çekilip gitsin Türkiyede faiz ile sömürülme sona ersin. TL dünya piyasalarına faizsiz girsin. Onlar da kazansın biz de.

Mehmet Hikmetumut
10.12.2009
12:13

Muhterem Süleyman Karagülle yorum yapmamıza bizi, bir nevi mecbur bıraktı.

Kendilerinin bu konulardaki yorum yapmaya ehliyeti müsellemdir.

Yazıda büyük hata olarak gördüğü İMF ile anlaşma yapılmadığı için borsa yükseliyor

İddiasını doğru bulmak bizce mümkün değildir. Zira borsa indeksini 40 binlerden 50 bin TL

Sınırlarına bir çok puan birden sıçratacak bir sebep olması gerekir. Bu sebep Sayın Babacan’ın uzun bir süreden sonra İMF ile görüşmelerin haftada birkaç sefer yapıldığı ve anlaşma ihtimalinin yüksek olduğunu yeniden dillendirmesinin doğurduğu spekülatif bir yükseliş meydana getirmiş olmasındandır. Bu kuru bir iddia değildir. Spekülatörlerin fırsat

çıkarmak için kullandığı, bizzat sözcüleri tarafından defaatle dile getirdikleri bir vakıadır.

Ayrıca borsada yükselişin Türkiye ekonomisinin iyiliğe yöneldiğinin göstergesi olduğunu kabul etmekte mümkün değildir. Zira borsa (büyük bir kabul ile) bir kumarhane gibi çalışmaktadır. Yükselmesi de düşmesi de Türk insanını fazla ilgilendirmiyor.

Hele Sayın Karagülle’nin “ Milli görüşçüler İMF ye karşı idiniz. Şimdi AK Parti anlaşmıyor diye kötü olan iyi mi oldu.” Sözünü anlamak mümkün değil. Keşke AKP yetkilileri meşhur deyim ile “İMF heyetine bir çay içirip” gönderseler. Biz asıl bu tavrı bekliyoruz, ama kimden? Milleti de İMF ile anlaşmayı bekleyen kesimleri de oyalayarak

Arada bir borsayı sıçratmak Türkiye’ye neler kaybettiriyor? Türkiye’nin borçlarını artık istatistik kurumları da doğru tespit edemiyor.

Yalnız Türkiye’nin, değil zenginleşmek gittikçe fakirleştiği su götürmez bir gerçek. 20 milyon insanı işsiz, ithalatı ihracatının bir buçuk misli, üretim nerdeyse durmuş, tarım ve hayvancılık bitme noktasına gelmiş, açlık sınırının altında yaşayan insan sayısı yedi yıl öncesinin iki misline çıkmış, gelir dağılımındaki felaketi iyileştirecek bir tedbir alınamamış bir Türkiye’de hangi zenginleşmeden bahis ediyorsunuz?

“Türkiye’yi bitirme projesi tutmadı. Sermaye Türkiye’yi sermaye yoluyla işgal etmeyi deniyor.” Sözü bizim de katıldığımız bir tespittir. Ancak sömürücü sermaye Türkiye’yi bitirme planından vaz da geçmedi, yeni metotlar deniyor. Bu arada AKP yi de kullanarak Türkiye’nin para edecek neyi varsa özelleştirme adı altında satın aldılar. Borsa spekülatörü Soros’un “Türkiye’nin para edecek yalnız ordusu var” sözünü unutmamak gerekir. Türk ordusunu satın alamayacağını O da biliyor, ama dikkate değer bir noktayı işaret ediyor.

Ergenekon olaylarının fitilini ateşlemekle Türk ordusunu bölerek parçalanmamızın hesaplarını yapıyorlar. “Türkiye’nin güçlü ordusu da duruyor” diyor Sayın Karagülle…İnşallah ebediyete kadar duracak ve Peygamber ocağı olduğunun farkına varacaktır. Ve ümidimiz odur ki Dünyada Adil Düzenin kurulmasında bu ordu kendine düşen rolü üslenecektir.





Sayı: 26 | Tarih: 6.12.2009
Toktamış Ateş
Hukukilik ve yasallık
7430 Okunma
Osman Eskicioğlu
Ahmet Hakan
Bu şiir İsviçre'ye gitsin
1590 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Can Ataklı
Irkçılık iki tarafı keskin bıçaktır
1499 Okunma
Mesut Karaaytu
Mehmet Şevket Eygi
Minare ve Ezan
1468 Okunma
Emine Hocaoğlu
Yılmaz Özdil
Bak sen şu İsviçreliye...
1459 Okunma
Leyla Okta
Mehmet Altan
Borsa neden yükseliyor?
1378 Okunma
2 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Reşat Nuri Erol
Değişen dünya düzeni ve Türkiye
1368 Okunma
Ilker Ardic
Ebubekir Sifil
Minare Krizi
1353 Okunma
Zafer Kafkas
Oktay Ekşi
Tarzan'ın işi zor
1297 Okunma
8 Yorum
Vahap Alma
Fikret Bila
Gül'den sanatçılara vefa
1296 Okunma
Harun Özdemir
Zülfü Livaneli
Aşk olmasa
1283 Okunma
2 Yorum
Ali Bülent Dilek
Ali Bayramoğlu
Paşalar ve Milat
1271 Okunma
Özgül Ertuğrul
Ruşen Çakır
Obama’nın Afganistan hayalleri ve biz
1268 Okunma
Tayibet Erzen
Nazlı Ilıcak
Muhalefetin şüpheciliği
1249 Okunma
Fatma Karuç
Mahir Kaynak
Tersi doğru
1247 Okunma
Süleyman Karagülle
Hayrettin Karaman
Minarenin Kılıfı
1225 Okunma
Hilmi Altın
Mehmet Niyazi
Hukuk devletinin düğümü
1188 Okunma
Abdurrahman Erol


© 2024 - Akevler