Önce Kürt açılımı diye başlayan ama iktidarın endişe ederek adını “demokratik açılıma” çevirdiği plan ayaklara dolandığı gibi beraberinde büyük bir tehlikeyi de getirdi.
Artık konu kendisini Kürt hisseden vatandaşların haklarından çıktı önce Kürtçülüğe giderek de Kürt ırkçılığına dönüştü.
Tabii iş ırkçılık boyutuna taşınınca bunun reaksiyonunun da olması kaçınılmaz.
“Kürt halkının hakları” diye başlayıp sonra neredeyse “Siz Türkler de kim oluyorsunuz?” aşamasına getirilen bu açılımın giderek Kürt halkına zarar vermeye başladığını söylemek yanlış olmaz.
Önceleri Kürtlerin gerçekten ezildiklerine inanan, konuya daha hümanist açıdan bakmaya çalışanlar bile “Ama artık çok oluyorlar” demeye başladılar.
Kürt sorununu bir ırkçılık olarak sunmaya çalışırsanız önce karşı milliyetçilik olarak başlayan bir tepkiye, ardından bilimsel olarak “Kürtler kimdir?” sorusunun sorulmasına ve konunun bilimsel temelde çürütülmesine kadar gider.
Buna örnek vermeye çalışayım; Türkiye’de hemen hiç kimsenin Kürtlerle ilgili bir sorunu, düşmanlığı veya husumeti yoktu. Çünkü Türk halkı da kendi halinde yaşayan Kürt halkı da teröristle iki halkı ayırmayı beceriyordu bugünlere kadar.
Ancak şimdi halkın önemli bölümünün gözünde Kürt halkı ile PKK teröristlerinin aslında aynı oldukları duygusu hâkim olmaya başladı.
“Apo’nun serbest bırakılması için 3.5 milyon imza toplandı” diye bas bas bağırırsanız, Türk halkı da “Demek ki bu Kürtlerin hepsi PKK’lı” der.
Bunun ötesinde Kürt halkı ve Kürt kültürü de giderek sorgulanmaya başlandı. Bizlere ulaşan pek çok soru var. Örneğin “Kürtler kimdir, ne zamandan beri Anadolu’da yaşıyorlar, kökeni nedir?” sorusu çok soruluyor.
Sonra “Kürtler neden hiç devlet kurmamış?” sorusu da çok geliyor. Buna ek olarak “Kürtler tarihleri boyunca hep isyanlarla anılıyor. Osmanlı bile bezmiş de sonunda bunları zapturapt altına almak için hamidiye alayları kurmuş” diye mesajlar geliyor.
Çok merak edilen konulardan biri şöyle: “Kürtler ille de kültürlerini korumak istiyorlar. O halde bir şair, romancı, besteci, ressam ismi versinler. Ya da bir bilim adamı, düşünür, mühendis, tıp adamı var mı, söylesinler.”
Ama en çok söylenen konu ilginç. Diyorlar ki “Kardeşim Kürtler ezildiklerini söylüyorlar. Bu gerçek değil, Batı illerindeki bütün lokanta, bar, eğlence yerleri ya bunların ya da personel hep Kürt. Çok sayıda zenginleri olduğu gibi piyasa ekonomisi de Kürtlerin elinde. Ayrıca kültürse, yiyecek içeceğinden, konuşma biçimine kadar bir Kürt hâkimiyeti var.”
Bunların hepsine verilecek cevaplar vardır herhalde. Ama bir ülkede artık bu sorular soruluyorsa tartışma büyüyeceği gibi Kürtlerin de sıkıntılı anlar yaşayacağı kesindir.
Irkçılık yaparken bıçağın diğer tarafının sizi de yaralaması mukadderat olur.
Yorum
Gündem yine karma karışık haftalık günlük saatlik olarak değişiyor. Ülkemizde gündem yok Kürt açılımı yok, Ergenekon yok, katsayı yok, paşaların ifade vermeye gidecek olması falan derken bir hafta daha geride kaldı. Görüyoruz ki aslında hak ya da hukuk aramak değil doğudaki Kürt kardeşlerimizin kardeşlerimizin diyorum, çünkü seksenli yıllara kadar bu ülkede Kürt Türk ayırımı belirgin bir şekilde ortada görünmüyordu. Ya da biz görmüyorduk. Bizim kendi bölgemizde de Kürt kökenli köyler, Kürt kökenli okul arkadaşlarımız vardı. Ama hiç Kürt sözü çıkmazdı bile ağızlardan ne zamanki bu PKK denen illet ortaya çıktı Kürt sözü, Kürt hakları bilmem neler çıktı neler.
Yok, eziliyorlarmış, yok geri kalıyorlarmış, iç Anadolu da doğup büyümüş biri olarak öyle geri kalmış öyle ücra köylere rastladım ki Güney Doğuyu gezen bilen biri olarak kendi kendime hayretler içinde kalmıştım. Bizim burada ki köylerde ki halk oradaki köylerden daha geri kalmış daha da yoksul olduğu halde, biz eziliyoruz biz geri kaldık diye ne bir silaha sarılan, ne bir devletine asi olan insanlar var. Şimdi durup dururken AKP iktidarının değerli mensupları ve çok maharetli başbakanımız bir Kürt açılımı dedi sonra demokratik açılım sonra milli birlik projesi maşallah maharetli dedik ya her tarafa eviriyor kıvırıyor. Çeviriyor ama mızrak çuvala sığmıyor bir türlü. Onların öyle bir hakkı varsa Lazların, Çerkezlerin, alevi vatandaşların hadi etnik unsurları saydık Türklerin hakları ne olacak? Suçları devletine sadakatle bağlı olmaları mı? Yoksa biz inanan insanlar olarak biliyoruz ki ırkçılık diye bir şey yok hiç bir ırkın diğer bir ırka ne üstünlüğü ne fazlalığı vardır.
Peygamber efendimiz(s.a.v)üstünlük ancak takvada olur demiştir. Şu yaşananların temelinde kanımca İslam düzenini idrak edememiş olmamızın sıkıntıları yatıyor. Eğer ki İslam düzenini idrak etmiş olsak, hiç birimizin diğerinden üstün olmadığını bilsek, bir birimizin yaşam hakkına saygı duysak bu yaşanan problemlerimiz en asgari en azami seviyeye iner, huzur içinde oluruz. Bu huzur dolu yaşanabilir dünyanın oluşması içinde manevi değerleri sağlam bir toplum ADİL BİR DÜZEN, İNHAKİM OLMASI gerekir böyle bir düzün için çalışan değerli arkadaşlarımızın Allah yar ve yardımcısı olsun.