Bilanço ortada… Ergenekon kovuşturması ve soruşturmasında hakkında tutuklanma kararı alınan generaller var. Rektörler, başyazarlar, muvazzaf subaylar, onlarca emekli subay, ele geçen ordu kaynaklı askerî malzeme ve cephaneler var.
Yargıtay'ın Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi davalarını Ergenekon dosyasına bağlayan kararı var…
Darbe günlüklerinden ötürü dönemin komuta kademesi (Genelkurmay Başkanı dışında), yargı önünde, sivil yargı önünde ifade verecek… Halen görevde olan iki amiral, Koramiral Kadir Sağdıç ile Tuğamiral Mehmet Ilgar ile emekli koramiral Feyyaz Öğütçü bugün azınlıklara ve Koç müzesine bombalı saldırılar öngören Kafes Eylem Planı'yla ilgili olarak ifade verecek… Oramirallere suikast planladığı iddia edilen asker grubunda önceki gün, bir üsteğmenin tutuklanmasıyla, bu soruşturmadaki tutuklu subay sayısı 8'e ulaştı.
Gayrimeşru yapılar, şebekeler, örgütler…
Olup biteni tam ve doğru anlamak gerek…
Sadece bir suç takibi değildir söz konusu olan, bir devirden başka devre, bir siyasi meşruiyet alanından bir diğerine geçiştir.
Daha dün alkışlanan, tabii görülen bugün toplumun gözünde açık bir suç haline gelmiştir ve sistem bu çerçevede harekete geçerek kendisini yenilemek hamlesine girişmiştir.
Olanın özeti budur aslında…
Bu yolda inişler çıkışlar, iktidar mücadeleleri yaşanması son derece tabiidir…
Ancak karanlığın içini de görmek gerekir olanı tam kavramak için…
Mercek bu durumda o gayri meşru yapılara yönelmelidir…
Şu açık: Gayrimeşru yapılanmalardan kasıt, mevcut düzeni ve siyasi iktidarı türlü yollarla, mitingler, eylemler, kumpaslar, kurumsal baskılar yoluyla alaşağı etmeye yönelen bir gruplaşmadır.
Ancak bu gruplaşmanın üç ucu bulunmaktadır.
Birincisi, bu grubun güncel yapısıdır.
İkincisi, bu yapının kökleridir
Üçüncüsü, bu yapının üzerine oturduğu gelenektir.
Birincisinden başlayalım:
Güncel yapı, 2003 ve 2004 yıllarında kuvvet komutanları merkezli bir darbe girişimi ve yapılanmasının bugüne uzanan ayaklarından oluşmaktadır
Emekli Org. Özden Örnek'in günlükleri başta olmak üzere, çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin "siyasi olarak devşirildiği"ni, toplumu seferber etmek için eylem programlarıyla donatıldığını ortaya koyan andıçlar bugünde bir karşılık bulmuştur.
O dönemin "şebekesi" 2007 yılı itibariyle tekrar ortaya çıkmıştır.
Bir kolu emekli generallere, diğer kolu Susurluk eskisi yapılara ve darbe amaçlı kurulan derneklere, gazetelere, iş adamlarına uzanan, bir üçüncü kolu ordu içine sızan bu yapı, Ergenekon savcılarının açtıkları soruşturmanın tam anlamıyla konusunu oluşturmaktadır.
Şimdi ikinciye, bu "yapının kökleri"ne geçelim…
28 Şubat'tan Susurluk'a uzanan "istenmeyen toplumsal ve siyasi unsurları" gayri yasal yollar, cebri girişimler ve güç suiistimali yoluyla bertaraf eden bir kökten söz ediyoruz. Sadece son dalgada hedef alınan kişilere ve işlevlerine bakmak bu konuda insana bir fikir verebilir…
Gelenek ise açıktır:
Devlet ve siyaset olmak üzere iki ayrı alan oluşturan, devleti değişmez asayiş ve korku politikalarına teslim eden, özgürlükten korkan askeri vesayet düzeni…
YORUM:
Ergenekon operasyonu uzun zamandır gündemde ve hepimiz takip etmekteyiz. Bu soruşturmada birçok üst düzey kişi ve kişiler var. İnsanın elini vicdanına koyması gerekiyor. Bu kadar takip ve izlemlerden sonra ele geçirilen belgeler, bulunan cephanelikler bu soruşturmanın daha da genişletilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu yasa dışı yapılan Ergenekon olayının uluslararası bağlantıları vardır. Hem Türkiye’de hem de diğer birçok ülkede. Evet, bu bir karanlık. Bu karanlık aydınlığa çıkar umudunu taşıyoruz. Tabi biz bu umudu taşıyoruz taşımasına ama bu ahtapotu yaşatmak isteyen gizli güçlerde var.
Evet, grubun güncel yapısını anladık. Grubun kökleri de yıllar öncesine dayanıyor. Gelenek ise devlette siyaset. Böyle gelmiş böyle gidecek zihniyeti mi? Tutsaklık mı? Hayır. Bunlar aşılması mümkün olmayan bizi felakete götürecek olaylar değil.
Şu an önümüzde büyük bir maraton var. Barış ve huzur içinde Türkiye dileğiyle.