Zorunlu umre arası
1456 Okunma, 0 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

31.08.2009

Hoş, “hicaz”a kervanla gidilen dönemler çoktan geride kaldı ama yine de adettendir, bir helallik isteyelim... (Son zamanlarda ne çok helallik ister oldum?)

Zemzem, hurma, tespih, takke, gümüş yüzük, kına, Arap kahvesi, Kâbe maketi... Allah izin verirse dönüşte bunlar olacak yanımda...

Bir de “el değmemiş izlenimler”.

Hepsini ama hepsini sizinle paylaşacağım, söz...

(Bu arada bir aksilik olmazsa twitter’daki 987 yoldaşıma anında izlenimler aktaracağım).

Tabii dua da edeceğim:

Kifayetsiz muhterisler için... Hasetten çatlayanlar için... 7 ölümcül günahın 7’sine sahip olup da mümin geçinenler için... Yoldan çıktıkları halde başkalarına yoldan çıktı demeye merak salmışlar için... İçten pazarlıklılar için... Önyargılılar için...

Bilmem siz de benim için dua eder misiniz?

En kısa zamanda görüşmek üzere... 

 

Yorum:

Tespih nedir? İslamiyet’te tespihin yeri nedir?

Burada benim dikkatimi çeken Ahmet Hakan’ın umreden dönerken getirecekleriydi. Bunun üzerine halkımız tarafından yaygın olarak kullanılan tespih hakkında bir yorum yazdım.

Tespih kelimesi Arapça SBH (سبح) kökünden gelmektedir. Tef’îl babı dediğimiz bâbdandır ve mastardır. Kök anlamına baktığınız zaman “yüzdürmek” anlamına geldiğini görürsünüz. Türkçede tespih dediğimiz boncuklardan oluşan alete ise Arapça misbâh (مِسْبَاح) denir. Alet ismi kalıbıdır ve aslında doğru kullanım bu da değildir. Çünkü sülasi ismin ismi aletidir. Tespih için kullanılacaksa müsebbeh (مُسَبَّح) denmeliydi (tef’îl babının ism-i mef’ûlü).

Peki, bu alet İslamiyet’e nasıl girmiştir? Müslümanlar arasında neden bu kadar yaygın kullanılmaktadır?

Hz. Muhammed’in sünnetini incelediğinizde hiçbir zaman bu şekilde bir tespih çekme olayını göremezsiniz. Yani sünnette böyle bir uygulama yoktur. Bununla beraber bazı sahabenin namazları saymak için çakıl taşlarını kullandığını Hz. Muhammed görmüştür. Ne onaylamış ne de onaylamamıştır. Ancak onlar da bugünkü anlamda tespih çekme değildirler.

Tespih çekmek Hz. Muhammed zamanında orada bilinmeyen, sonradan İslamiyet’e sokulan bir bid’attır.

Kuran’da tespih çekme var mıdır sorusunu sorarsanız göreceğiniz “tespih etmenin” olduğu, tespih çekmenin (boncuk saymanın) olmadığıdır.

Tespih etmek boncuk çekmek değildir.

Kuran bize göklerin ve yerin ve ikisi arasında olan şuurlu ve şuursuz her varlığın tespih ettiğini söylemektedir.

Zikir ile tespihin farklı olduğunu “zikret ve tespih et” şeklinde kullanarak göstermektedir.

Şuurlu ve şuursuz varlıkların tamamı aslında tespih ederken iki şekilde tespih ederler. Birincisinde kendileri bir dalga yayarlar ve bu dalgayı biz fark edemeyiz. Kuran bunu siz o tespihin şuurunda olmazsınız diyerek bildiriyor. İşte o tespihlerin farkında olan Allah’tır. Bu da Allah’ın Sübhan olmasındandır. Sübhan tenzih anlamında değildir, Sübhan tespihleri bilen anlamındadır. Allah Sübhan sıfatı ile her atomun, her molekülün, her varlığın tespihini bilir ve bütün kâinattan aynı anda haberdardır.

İkincisinde şuurlu varlıkların, müminlerin sözle yaptığı tespih vardır ki zikir ile karıştırılan budur. Tespih kelimesi SBH kökündeki yüzme fiilinin yüzdürmek anlamına dönüşmesidir ki, sadece suda yüzdürmek değildir. Arapçada suda yüzme anlamına gelen bir kök vardır: عوم. SBH ise suda yüzmeyi de kapsayan geniş anlamlı bir köktür. Su dâhil, hava dâhil, elektronik ortam dâhil, uzay boşluğu dâhil her ortamda bir tür sinyal göndermek tespihtir. Ses dalgalarını göndermek tespihtir. Televizyon dalgalarını göndermek tespihtir. İnternette yayın yapmak tespihtir. Allah’ı tespih etmek demek her tür ortamda Allah’ı anlatmak, Allah’ın büyüklüğünü (Azim rabbin tespihi), yüceliğini (Ala rabbin tespihi) yaymak demektir. Allah hakkında insanlara bilgi yaymak demektir.

Bunun dışında namaz için tespih kelimesi kullanılır. Kuran ayetlerinde namaz vakitlerinden bahsederken o vakitlerde tespih edilmesi gerektiği anlatılmaktadır.

Yani tespih etmek demek boncuk çekmek demek değildir.

Sünnette ve Kuran’da boncuk çekme olmadığına göre bu boncuk dizisi Müslümanlar arasına nasıl girdi ve nasıl bu kadar yaygınlaşıp bir ibadet aracı haline geldi, buna bakalım.

Tespihin tarihçesi

Tespihin tarihçesini incelediğinizde İslamiyet gelmeden önce ortaya çıktığını görürsünüz. Bugün tespih dört inanışta halk arasında yaygın olarak kullanılmaktadır. (Kaynak: Wikipedia)

1.Hinduizm: Tespihin ilk kullanıldığı inanıştır. Onlar tespih çekmeye “Japa Mala” demektedirler. Japa Tanrının adının tekrarlanması demektir. Mala ise Sanskritçe çelenk demektir. Yani kullanılan aracın adı maladır. Psikolojik rahatlama için yapmaktadırlar ve bunun için iki yöntem daha kullanırlar: Sadhana (ruhsal egzersiz) ve meditasyon (derin düşünme). En yaygın kullanılan mala 108 boncukludur.

 

Hindu tespihi: Japa Mala, tulasi ağacı adı verilen bir ağaçtan yapılmıştır.

2.Budizm: Onlarda tespihe mala demektedirler. 27, 108 ve 111 boncuklu formları vardır.

Japon Zen Budist tespihleri

3.Hıristiyanlık: Katolikler ve bazı Anglikanlar 54 + ilave 5 boncuktan oluşan Rosary tespihi denilen tespihleri kullanırlar. Ortadoğu Ortodoks Hıristiyanları ise 100 düğümden oluşan dua ipleride denilen Rosary tespihlerini kullanırlar. 50 ve 33 düğümlü olanları da vardır. Rus Ortodokslarının kullandığı dua iplerine ise “lestovka” denir. Protestanlar ise 33 boncuklu tespihleri kullanmıştır.

El yapımı Roman Katolik tespihi

100 düğümlü Yunan Ortodoks tespihi

4.İslamiyet: Yukarıdaki üç maddeyi okuyunca Kuran’da ve sünnette olmayan, tamamen bir bid’at olan tespihin İslamiyet’e nereden geldiği anlaşılmaktadır. İslamiyet’te olmayan din adamlığı müessesesini ithal edebilen zihniyetin, onun yanında çok daha hafif olan boncuk çekmek gibi bid’atları İslamiyet’e sokması hiç zor olmasa gerek.

Şüphesiz ki boncuk çekmek günah değildir. Ancak şu gerçeği unutmamak lazım:

Siz dininizdeki küçük, büyük bid’atları temizlemedikçe o bid’atlar sizin dininiz olacaktır.

Bunu zaten bugün çevrenize bakında çok net göreceksiniz.

 

Lütfi Hocaoğlu






Sayı: 13 | Tarih: 6.09.2009
Ahmet Hakan
Zorunlu umre arası
1456 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Toktamış Ateş
Toplum sözleşmesi
1446 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mümtazer Türköne
Güçlü ordu mu, güçlü Türkiye mi?
1421 Okunma
Arif Ersoy
Yılmaz Özdil
Cem Garipoğlu
1306 Okunma
Leyla Okta
Nazlı Ilıcak
Söz ola kese savaşı
1270 Okunma
Fatma Karuç
Ruşen Çakır
Kürtler ayrılmak istiyor mu?
1248 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Altan
Tuhaf Tuhaf Sorular
1247 Okunma
Özer Ataç
Can Ataklı
O ne Ramazan programları öyle?
1239 Okunma
2 Yorum
Mesut Karaaytu
Ahmet Taşgetiren
PKK'nın katlettiği Kürtler ne olacak?
1211 Okunma
Zübeyir Erol
Hayrettin Karaman
Bu ülke vatandaşlarının tamamı Türk mü?
1200 Okunma
Hilmi Altın
Mehmet Altan
Fasulyeden güvenlik...
1165 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Mehmet Şevket Eygi
Bu Yazıyı Fakirlerin Adına Yazdım
1160 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Açı­lım ve Açık­la­ma
1147 Okunma
Süleyman Karagülle
Reşat Nuri Erol
Enerji meselesi ve bor madeni 2
1147 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Zülfü Livaneli
Eşeği sırtına almak
1141 Okunma
Ali Bülent Dilek
Fikret Bila
İşin özüne girince
1136 Okunma
Harun Özdemir
Oktay Ekşi
Bile bile lades
1114 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Fehmi Koru
Piramitlerin gölgesinde...
1099 Okunma
Ahmet Kirtekin


© 2024 - Akevler