05.09.2009
Tabii merak ediyorsunuz haklı olarak, o olmuş bu olmuş filan da...
Niye yakalanamıyor?
*
“Hayatı en zor polis”tir, cinayet masası polisi... Ne gecesi vardır, ne gündüzü, insanlıktan çıkmış insanlarla, insanoğlunun en ağır suçuyla uğraşır... Siz sıcacık evinizde meyve yiyerek televizyon seyrederken, o, pıhtılaşmış kan gölü içindeki morarmış ceset başındadır.
*
Ama, aynı zamanda...
“İşi en kolay polis”tir.
*
Çünkü, illa ki “bağ” vardır.
Eşi, akrabası, komşusu, arkadaşı, ince ince tasarlamaz, dan diye vurur, cart diye doğrar, basarsın aile fertlerine, biri öter, şak diye yakalarsın. Zaten bu yüzden, “Katil kim acaba?” diye nefes nefese okuyacağın, sürükleyici cinayet romanı yoktur Türkiye'de... Filmi de.
*
Kaçtı mı?
Bekler bu sefer cinayet masası...
Hata yapmasını.
*
İlla ki yapar...
Cep telefonuyla konuşur.
Kredi kartını kullanır.
İnternetten mesaj atar.
Gidip, elinle koymuş gibi alırsın.
*
İyi de bu niye alınamıyor?
*
Uğur Dündar'ın taa en başında “Bırakın polis işini yapsın, bilgisi olan varsa polisi arasın, çekiniyorsa bizi arasın, biz polise aktaralım” çağrısı, bundandı.
*
Polise yardımcı olmak yerine, polisçilik oynamaya kalkışanlar yüzünden alınamıyor.
*
Her gün manşetlerde.
Her gün canlı yayında.
“Unutturulmadığı” için...
“Unutulmadığını” biliyor.
*
Emniyet'in internet sitesinde açık açık yazıldığı için yazıyorum; belli ki, “bu işleri bilen biri” tarafından sıkı sıkıya tembihlenmiş, telefonla konuşmuyor, kart kullanmıyor, bilgisayara dokunmuyor.
*
Teknolojik iz bırakmamaya...
Hata yapmamaya gayret ediyor.
*
Ve hâlâ...
Hayatında morga gitmemiş tipler, “olayı unutturmayan kahraman” olma sevdasıyla, Münevver'in üzerine kürekle toprak attığının farkında olmadan sormaya devam ediyor: “Niye yakalanmıyor?”
Yorum:
Eğer polis gerçekten işini yapabilseydi şu anda o çocuk yurt dışında olmazdı. Daha en başında Cem’in yakalanması gerekirken, çocuk yurtdışına çıktıktan sonra aramalar başlamış. Ben artık bu cinayetlere şaşırmıyorum. Eğer işlenen suçun caydırıcı cezası olsaydı suç bu kadar kolay işlenmez ve suç oranı bu kadar çok olmazdı. Allah insanların yaşamını düzene sokmak, refahı ve huzuru için, işlenen suçların cezasını Kuranda anlatmıştır. Ancak maalesef Kuran hükümlerini uygulamak güya insanlar haklarına aykırı görüldüğünden uygulanması söz konusu bile olmuyor. ( Bu tür cinayetlerin artması insan haklarını koruyor sanki) Öldürülen insanların hakları gözetilmiyor.
Kurana göre öldürülenler hakkında hüküm şöyledir.
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلَى الْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالْأُنْثَى بِالْأُنْثَى فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ أَخِيهِ شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاءٌ إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ ذَلِكَ تَخْفِيفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌ فَمَنِ اعْتَدَى بَعْدَ ذَلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Ey İnananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbiniz’den bir hafifletme ve rahmettir.(Bakara-178)
وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Ey akıl sahibleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Artık, Allah’a karşı gelmekten sakınırsınız.[Bakara-179]
وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْأَنْفَ بِالْأَنْفِ وَالْأُذُنَ بِالْأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ فَمَنْ تَصَدَّقَ بِهِ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَهُ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Orada onlara cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe dişle ve yaralara karşılıklı ödeşme yazdık. Kim hakkından vazgeçerse bu, onun günahlarına keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir.[Maide-45]
Bu ayetlerde de görüldüğü gibi öldüren kimse için kısas uygulanır. Eğer öldürülenin yakını affetmezse kısas uygulanır. Ve bunu devlet uygular. Yani affetme hakkı devlete değil zulme uğrayana aittir. Devlet ise uygulayıcıdır. (Günümüzde ise tam tersi suçluyu affedecekse devlet affediyor.) Hatta Maide süresindeki ayetin sonunda Allahın indirdiği ile hükmetmeyenlerin zalim oldukları söylenmektedir. Zulmü ortadan kaldırmak için Kuran hükümleri uygulanmalıdır.
Eğer şu anda idam cezası uygulanıyor olsaydı hem zulme uğrayan kimsenin hakkı korunmuş olur ve sürekli devam eden kan davalarının da sonu gelmiş olurdu, hem de bir insan sonunda öleceğini bilerek kolay kolay bir cana kıyamayacağından suç oranı büyük ölçüde düşerdi.
Yani sonuç olarak kimse Allah’tan daha merhametli değildir. İnsan hakları diyerek idamın kaldırılmasının ne kadar büyük bir yanılgı olduğunu günümüzde işlenen suçlardan anlayabiliriz.