Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-42
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Carihlerden talim ettikleriniz” (Maide 4)
“Carih” yaralayarak öldüren demek, canlıları boğazlayan demektir.
Etobur hayvanların çoğu memelileri veya kuşları yakalar, yaralayarak öldürür, bunlara “carih” veya “cariha” denir.
Demek ki yırtıcı hayvana av öğretilecek ve o hayvanı bizim için yakalayacaktır. “Carih” vasfını kullandığına göre hayvanı yakalar ve yaralarsa, yaralaması zibh şeklinde ise, bizim zibh yaptığımız kabul edilir. ‘Besmele’ ile salmak besmele ile zibh gibidir. Makinede hayvanı kesersek biz kesmiş oluruz, düğmeye bastığımızda besmele çekmemiz gerekir. Mermiyi attığımızda yaraladığımız hayvanın kanı akarsa o da zibh edilmiş olur. Ehli hayvanlarda zehirlenme yabanilerden daha fazladır. Çünkü onlar daha sert hareket etmekte, daha temiz havada yaşamaktadır. Dolayısıyla o hayvanların zibhe olan ihtiyaçları daha azdır.
Buradan şu soruya da cevap bulabiliriz: Evcil hayvanları, mesela firar eden danayı bir ayıya yakalatsak ve o da yaralasa caiz midir? Yahut kurşun sıktık ama ölmedi, sonra onu kestik. Yukarıda sayılan hayvanlara kıyas ederek bunların etlerinin yenmesi caiz olmayabilir.
***
“Mükellibiyne / Mükellibin olarak.” (Maide 4)
“KeLeBe” kelimesi fiil olarak getirilmiştir. “Teklib etmek” köpekleştirmek anlamındadır. Burada “teklib edenler” kurallı çoğul getirilmiştir. O halde av köpeklerini eğitmek topluluğun işidir. Özel eğitim yerleri tesis edilecek, onlar eğitilecek ve onlara diploma verilecektir. Bugün av köpekleri çok önemli hizmetlerde istihdam edilmektedir, polisiye ve deprem hizmetlerinde kullanılmaktadır. Kuvvetli koku alma hassaları nedeniyle esrar veya afyonu keşfetmektedirler. Demek ki ehliyetsiz eğiticilik yeterli değildir.
Genel eğitimin bir kuralını burada da buluyoruz. İnsanlar köpeklerini istedikleri gibi eğitebilirler. Ancak onun av köpeği olduğu ve ne gibi işler başardığı ile ilgili bir imtihan merkezi olacak. Orada imtihan edilecekler, ondan sonra onlara ehliyet veya diploma verilecektir. Bu yalnız köpekler için değil tüm eşya için de geçerlidir. İmtihan veya kontrol sayesinde topluluğun damgasını alacaklardır.
Şimdi bu imtihanlar nasıl olacak, kim yapacak sorusu ortaya çıkar. Soruları kim hazırlayacak? Genel olarak iki türlü imtihan sistemi vardır.
Birincisi, bir dayanışma ortaklığının ehliyet verdiği ve kefil olduğu biri tarafından imtihan edilir ve ehliyet verilir. Sonra eğer zarar verse, bu zarar ona ehliyet veren tarafından tazmin edilir. İmal edilmiş olan eşyalar da böyledir. Dayanışma ortaklığının kefil olduğu kimse kontrol eder, eğer bozuk çıkarsa o onun dayanışma ortaklığı tarafından tazmin edilir. Dayanışma ortaklığının oluşması için o toplulukta ona belli sayıda kimsenin, en az oradakilerin yirmide birinin ortak olması gerekir. Böylece o topluluğun bir parçasını teşkil ettiği için onun verdiği ehliyet hepsinin verdiği ehliyet kabul edilebilir. Bu zayıf bir kabuldür.
İkinci imtihan şeklinde ise jüri tarafından imtihan edilir. Dayanışma ortaklıkları birer üye gönderir. Beşten az olmamak, yirmiden de fazla olmamak üzere uzman gönderirler. Bunlar imtihan ederler. Geçer-geçmez oylarını kullanırlar. Geçer oyu kullananlar bir tarafı, geçmez diyenler bir tarafı tutarlar. Geçer diyenler bir hakemi sıralama usulü ile seçerler, geçmez diyenler de bir hakemi sıralama usulü ile seçerler. Hakemler baş hakemi seçer. Hakemler gerekli soruları tevcih eder. Sonunda baş hakem kararını verir.
Bununla beraber bu imtihan da yeterli olmaz, bir dayanışma ortaklığı yetkilisinin buna kefil olması ve garanti vermesi gerekir. Bir av köpeği için böyle bir topluluğu görevlendirenler, insanlar için de elbette bunu isteyeceklerdir.
Demek ki imtihanda bir genel imtihan vardır. Orada taraflar ortaya çıkar. Hakemlere gidilir. Son olarak diplomayı veren yine bir dayanışma ortaklığı olmalıdır.
(Devamı var)