Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-36
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Muhakkak ki Allah gafurdur, rahimdir.” (Maide 3)
Burada haberler nekre gelmiştir. O halde burada mağfiret eden devlettir, topluluktur. Hakimler bu durumlarda bu tür suçlara ceza vermeyeceklerdir. Yetmez. Bu durumdan dolayı insanlar zor durumdadırlar, açtırlar, işsizdirler. Çare bulacaklardır. Herkese iş verilecektir, herkese aş verilecektir. “Adil Düzen” bunlara bunu gösteriyor.
Hakemlik sistemini getiriniz. Taraflar birer hakem seçsin. Hakemler de baş hakemi seçsin. Taraflardan biri devlet olsun. Eğer hakemler mahmesa görürlerse, fail mütecanif değilse ceza vermesinler.
İşsiz olana ey iman edenler verilsin, sigortasız da olsa çalışabilsin. İşveren borçlu hâle gelsin. İşsiz insan kalmasın, bu kötü düzende de kalmasın. Sonra herkese ön ödemeli sipariş kredisi verilsin. Yiyeceklerini sipariş versinler. Krediler faizsiz ve icrasız olsun.
Bunları yapmak kadar kolay bir şey yoktur.
Ama kulakları tıkalı, gözleri perdeli olanları ne yapalım!
Artık bir an önce “Adil Düzen” ve “Adil Ekonomik Düzen” uygulansın.
***
“Yeseluneke / Senden sual ederler.” (Maide 4; dördüncü ayet ile devam ediyoruz.)
Senden soracaklar... Senden sorarlar... Araplar Türkçede olduğu gibi geniş zaman ve şimdiki zaman sıygalarını ayrı ayrı kullanmaz. Mazi yani geçmiş zaman ve muzari yani geniş zamanı kullanırlar. Geniş zamanda üçünü yani geniş, hâl ve geleceğini kastederler. Senden sordular demiyor; sorarlar veya soruyorlar ya da soracaklar diyor.
Buradaki “sen” kimdir, kime soruyorlar?
Elbette sadece Medine halkı değildir. Hazreti Muhammed’in hayatında ona sordukları gibi onun gönderdikleri dailere (davetçilere) de sormuşlardır. Kıyamete kadar da resulün veya nebinin halifelerine soracaklardır.
Demek ki burada sual edilen Kur’an ehlinin âlimidir yahut bucak başkanıdır.
Soranlar kimlerdir?
Dinî/ahlâkî dayanışma başkanlarıdır yahut bucak başkanlarıdır.
Emir ve nehiy bucak başkanını ilgilendiren husustur.
Helal veya haram ise müçtehitleri ilgilendirir.
Burada sorulan kimdir, müçtehit mi yoksa başkan mı?
Bu ayetler baştan “ey iman edenler” diye başlamış yani müminlere hitap edilmiştir.
Burada ise “sen” denmiştir. Müminleri temsil eden kimse olmalıdır. İşte bu kimse bucak başkanıdır. Demek ki hitap edilen kişi bucak başkanıdır. Bucak başkanı istişareden sonra bucakta yasaklar koyan demektir. Hazreti Muhammed aleyhisselamın “Mekke’yi İbrahim harem yaptı, Medine’yi de ben harem yapıyorum” ifadesi bunu gösterir. Başkanların kendi bucaklarında haramları vazetme yetkileri vardır demektir.
Sorulanı tespit ettikten sonra soranları da tespit etmeliyiz.
***
Kim soruyor?
Bunlar Cuma namazı kılan bucak cemaatidir. Onlar soruyor. Çoğul getirilmiş.
Çoğul nasıl soracaktır?
Bir topluluktan biri soruyor ve cevabını kendileri vermiyorsa hepsi sana sormuş olurlar. O halde burada sual eden bucak halkıdır. Fiil-i muzari ile getirilmiştir. Çünkü bir defa sorulup cevap verilecek bir şey değildir. Kıyamete kadar yeni bucaklar oluşacak, bucakların yeni sorunları olacak ve sorunların çözümü için istişareler yapılıp haramlar tespit edilecektir. Burada soranların manası sorunları olacaktır demektir. İlle ağızları ile sormaları gerekir. Sorun ortaya çıkar ve sorun için haramların gelmesi gerekir.
(Devamı var)