Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-40
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Size helal edilmiştir anlamı sadece günah ve sevap bakımından helal edilmiştir anlamı taşımaz, sizin onu midenizde eritebileceğiniz, sindirebileceğiniz manası da vardır.
Canlıların besinleri diğer canlılardır.
Şöyle ki, kâinat hidrojen atomunun birleşmesi sonucu atomlardan oluşur. Teorik olarak 118 atom çeşidinden oluşur. Bunlardan bazıları ancak suni olarak elde edilmiştir. Ömürleri çok kısadır. Saniyeden de küçüktür. Gönderdiği ışıkla varlığını bilebiliriz. Yüze yakın element vardır, basit cisim vardır.
Bu 100’e yakın elementler birleşerek cansız madde oluştururlar. Bunların birleşmesi yan yana gelmekle kendiliğinden olmaktadır. Bunlara “cansız cisimler” diyoruz. Bunun dışında sadece karbon yani kömür dört değerlidir ve dördü de eşit bağa sahiptir. Dolayısıyla birbirleriyle birleşip zincir oluştururlar. Bunlar özel şekilde dizilerek canlıların kullanacağı molekülleri oluştururlar. Bu yan yana gelerek kendiliğinden olmaz. Canlı bu maddeleri dizme gücüne sahiptir. Bitkiler güneşten aldıkları enerjiyi kullanırlar. Havadan yanmış kömür olan karbon dioksiti kullanırlar. Su ve diğer maddeleri de kullanarak çeşitli yapıları oluştururlar. Sonra bu yapı parçalanır ama moleküller yine kalmış oluyor. Yani canlı yaratılmadan canlılara ait moleküller yoktur. Canlı molekülleri olmadan da canlıyı oluşturmak mümkün değildir. Camdan bir fabrika düşünelim. Cam üretsin. Başka da cam olmasın. Şimdi fabrikamız olmadığı için camı üretemeyiz. Fabrikamız olmadan da camımız olmaz. Yumurta olmadan tavuk olmaz, tavuk olmadan yumurta olmaz. O halde birisi bize ya tavuk vermeli ya da yumurta. İşte canlılar şimdi kendi kendilerini oluşturuyorlar ama birisi baştan icat etmek zorundadır. İşte o icat edenlere “melek” adını veriyoruz.
Midemize aldığımız herhangi bir canlı parçası bir şeye yaramaz, onu parçalamalıyız, en uygun moleküllere indirmeliyiz. Sonra bedenimize yani kanımıza karıştırmalıyız. Bedenimiz bunu kullanarak canlı hücreleri oluştursun veya hücrelerin işine yarasın.
İşte, canlı parçasını parçalayıp bize yarayacak hâle getirmek ihlal demektir. Allah size helal etti derken sizin için mide ve bağırsaklara öyle mekanizmalar koydu ki onları çözerler ve size yarayışlı hâle getirirler. İhlal (uhille/helal; Maide 4) etmenin bir manası budur. Haram ise bu sefer onlara karşı da onları bağırsaklardan içeri sokmama mekanizmaları koydu.
“El-Tayyibat” (Maide 4). “Tabe” hoşa giden lezzetli anlamına gelir. “Lezzet” yalnız yiyecek anlamındadır. “Zevk” ise; diğer duyu organları da zevktir. Kaşındığınızda sadece kaşınan yeri kaşır ve zevk alırsınız. “Tayyib” ise tüm hayat için insanın hoşuna giden şeydir.
Canlıların uygun olmayan hallerinde onları rahatsız eden duygular verilmiştir. Zehirli bir gaz varsa kötü kokar, rahatsız oluruz. Bunlar bizim için habis olmuştur. Yani uygun olmayan her şey habistir. Bize zararlı olan, bize zarar veren habistir. Habisin zıttı tayyibdir. Zehirli olan şey habistir. Zehrin tesirini yok eden de tayyibdir. Açlığımızı giderme tayyibdir.
İnsan bedeni dört şeye muhtaç olur. İnsanların yiyeceklere, giyeceklere, barınacak yerlere ve yer değiştirmeye ihtiyaçları vardır. Bunları gerçekleştiren tayyibattır. Kur’an buradaki bu ayette tayyibatın helal edildiğini bildirmiştir.
“Tayyib” kelimesi dişi kurallı çoğul getirilmiştir. Birbirlerini bütünleme özelliği vardır. Mesela bir insan ben yalnız ekmekle yaşayacağım dese ve başka bir şey yemese yaşayamaz. İnsan birbirini tamamlayan besinler almak zorundadır.
“Tayyibat” kelimesi bunu ifade etmektedir. Yemek pişirdiğimizde içine değişik malzemeler koyarız. Böylece besinimizde bütünlük sağlarız. “Tayyibat”ın dişi kurallı çoğul gelmesi tüm hayatımızın bir bütünlük içinde olması gerektiğini ifade eder. Ceket, pantolon, ayakkabı, gömlek, çamaşır hepsi bir bütünlük içinde “tayyibat”tır.
Demek ki yararlı olanlar helal edilmiştir.
Ne var ki onların yararlı olup olmadığını nasıl bileceğiz?
(Devamı var)