Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-4
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim...
“Daha sonra sistemin bütününü de ihtiva eder şekilde “Faizsiz Yeni Bir Banka Modeli” adı altında bir dizi tebliğ hazırlandı. Bu tebliğler İstanbul’da İslami İlimler Araştırma Vakfı’nın organizatörlüğünde düzenlenen bir konferansta sunularak kamuoyunun haberdar olması sağlandı. Akevler Akdeniz Bilimsel Araştırma Merkezi (ABAM) üyelerinin bu tebliğleri “Faizsiz Yeni Bir Banka Modeli” adıyla kitap olarak da yayınlandı. İSAV Başkanı rahmetli Prof. Dr. Ali Özek’in önsözünü kaleme aldığı bu kitap da Akevler internet sitesinde (www.akevler.org) incelenmeyi bekliyor. Kitap Süleyman Karagülle’nin sunuş yazısından sonra şu başlıkların ele alındığı tebliğlerden oluşuyor:
- Faizsiz Banka ve İşlevleri
- Faiz ve Faizin Tarihi Gelişimi
- Faizsiz Kredileşme Sistemi, Genel Hizmetler
- Kredileşme ve Kredi
- Senet Çıkarılması ve Senet Çeşitleri
- Senetlerin Karşılıkları ve Teminatı
- Senet Tedavülü ve Fiyatlandırılması
- Faizsiz Banka Muhasebesi ve İşleyişi
- Bina ve Fabrika İnşasının Senetle Kredilendirilmesi
- Faizsiz Bankanın Kuruluşu, Teşkilatlanması ve Yönetim Şekli
Yeri gelmişken faize karşı olanların neler yaptığına da bakalım. Diyelim ki bunlar faiz nispetlerini düşürmek istiyorlar. Bu sadece faiz-enflasyon ilişkisini gündeme getirmekle olmuyor. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ fikrini savunanların faizi düşürmek için hiçbir şey yapmadıklarını görmek insanda umutsuzluk hasıl ediyor. Faize karşı olanlardan kimilerinin geldiği yer katılım bankacılığı oluyor. Oysa bunun faize çare olmadığı uygulamalarla ortada.
Faizsiz bir düzen için teorik çalışmalar yapanların hakkını görmezlik edemeyiz. Ancak bu çalışmaların uygulamaya yansıtılması gerekmez mi? Benim bildiğim böyle bir uygulama yok. Faize karşı olanların ve bunu her vesileyle vurgulayanların faizi ortadan kaldırmak için neler yapılması gerektiğine dair bir fikre sahip olmaması anlaşılır gibi değil. Hiç değilse bu konuyu araştırmak ve küçük ölçekli de olsa bazı uygulamalarla faizsiz bir sistemin örneklerini ortaya koymak yolunda çalışılması gerekmez mi? Ortada bu konulara eğilen ne bir merkez ne bir enstitü ne de üniversitelerde bir kuruluş var. Faizsiz bir sistem oluşturmak isteyenlerin sadece para üzerinde birtakım tasarruflarla bu sonucu elde edemeyeceğini de vurgulayalım.
Dayanışma ortaklıklarını kurmadan, hakemlik sistemini geliştirmeden, mal senetleri sistemini hayata geçirmeden, yönetim mekanizmasını yeniden organize etmeden, yerel yönetimlere özerklik sağlamadan, işi ehline verme anlayışına ermeden yani teminatlı ehliyet kavramının sırrına vakıf olmadan faizsiz bir sistem oluşturmak gerçekten hayalden öteye gitmiyor. Faize karşı olanların Akevler’deki çalışmaları görmezden gelmesi de anlaşılır gibi değil. Faizsiz sistem peşinde olanlar ‘Akevler’de bu konuda çalışanlar var, acaba onlar ne diyorlar’ diye bir merak içinde de değiller.
Öte yandan öyle anlaşılıyor ki faize karşı olanlar faiz oranları düşük olsa itirazlarını ortadan kaldıracaklar. Bu anlayıştakilerin kavraması gereken bazı hususlar var. Demokrasiyi bütün kural ve kurumlarıyla işletmeden, şeffaflığı öncelemeden, denge ve denetleme mekanizmalarını hayata geçirmeden, ekonomiye yön veren kurumların bağımsızlığını sağlamadan, hukuki güvenceyi teminat altına almadan, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını hayata geçirmeden, işi ehline verme anlayışına ermeden faizlerin düşmeyeceği açık değil mi? Ortada çıplak bir gerçek var. Faiz nispetleri şu anda en düşük ülkeler demokrasi göstergelerinde zirvede gezen ülkeler, faiz oranları en yüksek ülkeler de bu göstergelerde en dipte yer alan ülkeler. Türkiye de maalesef ikinci gruptakilerden biri. Şu tablo (ana yazıda bu tablo var) belki bazı noktaların anlaşılmasına yardımcı olur.” (Devamı var)