Dünya ne kadar hızla dönüyor, dönmeseydi ne olurdu?
Peki ya Güneş hareketsiz olsaydı… Dünyanın dönüş hızı bundan nasıl etkilenirdi?
Gölge neden uzayıp kısalır, Allah gölgeyi sabit kılmak istese ne yapardı?
Gece ve gündüzü aylarca uzatmak isteseydi Allah-u Teala bunu nasıl gerçekleştirirdi?
Kuran hepsine tek bir ayet ile cevap veriyor.
Kuran'ı Kerim'de indirildiği zamanın insanları için (hatta yüzlerce yıl sonrasında yaşayanların bile) çok garip karşılayacağı ifadelere sahip bir ayet var.
اَلَمْ تَرَ اِلٰى رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّۚ وَلَوْ شَٓاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِنًاۚ ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَل۪يلًاۙ
“Görmedin mi Rabbin, gölgeyi nasıl uzattı? Dileseydi onu sabit kılardı. Sonra biz Güneş’i ona (gölgeye) delil kıldık.” 25/45
Bilindiği gibi gölgenin uzayıp kısalması, tamamen Güneş'in gökyüzündeki konumuna bağlıdır ve bu konum da Dünya'nın dönüşü ve Güneş'e göre eğimi ile belirlenir. Gölgenin sürekli değişiyor olması, Dünya’nın dönmesinin bir kanıtıdır.
Şimdi akla şu gelebilir: Eskiden insanlar gölgenin güneşe göre uzayıp kısaldığını doğal olarak biliyorlardı. Neticede basit bir gözleme dayanıyordu bu. Kuran’da bu ayetin geçmesi şaşırtıcı ya da mucizevi değil. Neticede ayette “Dünya dönüyor” gibi açık bir ifade yok. O sadece gözle görünen bir fenomene atıf yapıyor.
Ancak birazdan ayette gölgenin hareketinin Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönüşüne ve Güneş’e göre eğimine bağlı olduğuna işaret edildiğini ve daha pek çok mucizeyi bir arada göreceğiz.
O halde mucizeye geçelim:
Bahse konu ayet, Kuran-ı Kerim'in baştan 2900. ayetidir. Kuran ise bilindiği gibi 6236 ayet.

2900/6236 = 0,465

0,465 konu hakkında biraz bilgi sahibi olanlar için tanıdık gelecektir. Zira Dünya'nın dönüş hızı 0,465 km/s’dir. Başka bir deyişle, dünya saniye başına 465 metre yol alır.
Sonucun 0,465'e denk gelmesi için bu ayetin 6236 ayet içinde yerleşebileceği sadece 6 konum bulunuyor: 2900, 2901, 2902, 2903, 2904, 2905. ayetler... Bunun altı ve üstü oranı bozuyor.
6236’da 6 = 0.000961 ihtimal anlamına gelir. Yani binde birden bile az bir oran...
O halde bu ayetin yerleştiği konuma tesadüf denilebilir mi?
Eğer hala ihtimal dâhilinde olduğunu düşünüyorsanız okumaya devam edin. Zira ayetin devamındaki işaretler bu ayetin Kuran’da yerleşebileceği tek noktanın neden burası olması gerektiğini gösterecek bizlere.
Yüce Allah gölge için "Dileseydik onu sabit kılardık" diyor. Kısacası ne uzun ne kısa. Yani objenin kendisi gibi.
Peki, bir nesnenin gölgesinin nesnenin kendi uzunluğuna eşit olması için güneş ışınlarının geliş açısı kaç olmalı?
Güneş ışınları Dünya’ya 60 derece açıyla vurursa, gölge, cismin boyunun yaklaşık %57.7'si uzunluğunda olur. (Yani cisme göre daha kısa kalır)
30 derece açıyla vurursa bu kez tam tersi olur… Gölge cismin boyunun yaklaşık 1.73 katı kadar uzar.
Peki gölgenin cisim boyuyla eşit olması için güneş ışınlarının yere yaptığı açı kaç olmalı: Tam olarak 45 derece.

Tıpkı ayetin numarası gibi: 29/45.
Görüldüğü gibi az önce 6236/6 olan seçenek şimdi sadece bire iniyor. Çünkü hem sonucun 0,465’e hem de güneş ışınlarının geliş açısına (45) uygun olacağı tek nokta, yani ayetin mucizevi olması için Kuran'da yerleştirilebileceği tek nokta bu!
Ben buradan şunu anlıyorum: Allah-u Teâla isteseydi bunu yapacağını söylemekle kalmıyor bunun nasıl yapılacağını da aktarıyor bizlere. Adeta şöyle diyor: “Dileseydim, Dünya’yı hep 45 derecelik güneş açısı ile aydınlatır, gölgeyi sabit kılardım.”
Not: Allah-u Teâla yarattığı evrenin işleyişi için her şeye bir ölçü koymuştur. Kast ettiğim, bu ölçüler içinde kalarak nasıl yapacağını bizlere göstermesi... Yoksa elbette Rahman, dilediğini dilediği gibi yapandır.
Tüm bu mucizeler sayesinde şunu da anlıyoruz: Kuran sadece lafız olarak değil sıralama bakımından da korunuyor. Kuran’ın bugün bize ulaşan hali bir mucize. Sure sıralaması, ayet sıralaması, hangi surenin kaç ayet içermesi gerektiği, ayetlerin kaç kelime ve kaç harf olacağı… Her şeyi bilen yüce yaratıcımız tarafından hepsi belirlenmiş durumda.
Ayette yer alan mucizelere devam edelim:
Ayette ne deniliyordu?
“Dileseydik gölgeyi sabit kılardık.”
Gölgenin sabit olması için 2 temel şartın sağlanması gerekir.
1- Dünya sabit olmalı
Dünya kendi ekseni etrafında dönmemeli ya da yılda bir kez dönmeli, böylece Güneş hep aynı yerde görünecektir. Allah-u Teala ayette, gölgenin hareket etmesi için gerekli olan şartlardan “Dünya’nın dönüş hızını” vererek bizlere ilk mucizesini göstermişti (0,465)
2- Güneş sabit olmalı
Güneş’in gökyüzünde sabit olması demek, Dünya’nın kendi ekseni etrafında günde 1 kez dönüşünü bırakıp yaklaşık 365 kat daha yavaş biçimde, yani saniyede 1.27 m/s hızda dönmesi anlamına gelirdi.

Ki bu da Dünya ile Güneş arasında Gelgit Kilitlenmesi* yaşanması anlamına gelirdi.

*Gelgit Kilitlenmesi (Tidal Locking): Bir gök cisminin (Örneğin Ay) bir diğerinin (Örneğin Dünya) çekim etkisiyle kilitlenip ona hep aynı yüzünü göstermesi. Ay zaten Dünya’ya gelgit kilitlenmesi yaşamış durumdadır. Bu yüzden Ay’ın kendi ekseni etrafında dönüşü, Dünya etrafındaki dönüşüyle eşittir: 27.3 gün
Rabbimiz gölgeyi sabit kılmaktan bahsettiğine ve bunun gerçekleşmesi için, gölgeyi oluşturan ışık kaynağının (Güneş) sabit kalması gerektiğine göre, bahse konu ayette yer alan Şems (Güneş) ve Sakin (Sabit) kelimelerine bakacağız.
Ayette Şems (Güneş) kelimesi 14.
Sakin (Sabit) kelimesi 11. sırada yer alıyor.

14/11 = 1,27
Muhteşem bir işaret, muhteşem bir mucize!
Allah-u Teala “İsteseydim Güneş’i sabit kılar, Dünya’yı 1,27 m/s hızla döndürür ve size gündüzü de geceyi de aylarca uzatarak yaşatırdım” diyor adeta.
Zira Dünya ile Güneş arasında Gelgit Kilitlenmesi yaşansaydı Dünya’nın bir yüzü sürekli Güneş’e bakacak ve bir tam dönüş, bir yörünge periyoduna (yaklaşık 1 yıl) eşit olacaktı. Bu durumda, gündüz ve geceler 6 ay sürecekti.
Tıpkı Kasas Suresi 71 ve 72. ayette Rabbimizin belirttiği gibi:
قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ جَعَلَ اللّٰهُ عَلَيْكُمُ الَّيْلَ سَرْمَدًا اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأْت۪يكُمْ بِضِيَٓاءٍۜ اَفَلَا تَسْمَعُونَ
قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ جَعَلَ اللّٰهُ عَلَيْكُمُ النَّهَارَ سَرْمَدًا اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأْت۪يكُمْ بِلَيْلٍ تَسْكُنُونَ ف۪يهِۜ اَفَلَا تُبْصِرُونَ
"De ki: Düşündünüz mü, Allah sonsuza dek geceyi uzatsaydı, Allah’ın dışında size aydınlık verecek ilah kimdir? Hala kulak vermeyecek misiniz? De ki: Allah, sonsuza dek gündüzü uzatsaydı, içinde huzura erip dinleneceğiniz geceyi Allah'tan başka hangi ilah getirebilirdi? Hala görmeyecek misiniz?" 28/71-72
Bütün bunlara rağmen mucizelerin yalnızca Allah-u Teâla’nın hidayete erdirmek istediği kulları üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Zira Rabbimiz şöyle buyuruyor:
وَاَقْسَمُوا بِاللّٰهِ جَهْدَ اَيْمَانِهِمْ لَئِنْ جَٓاءَتْهُمْ اٰيَةٌ لَيُؤْمِنُنَّ بِهَاۜ قُلْ اِنَّمَا الْاٰيَاتُ عِنْدَ اللّٰهِ وَمَا يُشْعِرُكُمْۙ اَنَّهَٓا اِذَا جَٓاءَتْ لَا يُؤْمِنُونَ
“Onlar, kendilerine bir mucize gelirse inanacaklarına dair çok sıkı yemin ettiler. De ki: Mucizeler Allah katındadır. Mucize gelse bile inanmayacaklarının farkında değil misiniz?” 6/109