Geometri
Hangi toplum modelleri daha az riskli ve güvenilir? Güçlü devletlerin toplumları mı; yoksa, devlet ittifaklarının toplumları mı? İki seçenek te toplumlarına güvenlik sağlayamıyor.

”Güçlü” bildiğimiz modern devletler için-için kaynıyor. Avrupa ülkeleri en yıkıcı savaşlara neden olmuş ırkçılık hayaletini bunalımdan çıkmak için yeniden çağırıyor. ABD de büyük şehirlerin sokakları Afrika ülkelerinden sonra dünyanın en büyük evsizler “ordusunu” oluşturdu. Gösterişli binaları koruyan bahçe duvarlarının arkası orta çağın insan manzarasını andırıyor.
İnsanlık çıkamadığı döngüde aynı bunalım açmazına dayandı. Buldukları çözüm ise aynı; modernitenin “safrasını ” yok etmek. Geçmiş savaşlarda can veren milyonların ardından dünyaya doğan dördüncü nesil, yeni yok edici savaşlarla yüz yüze. Zaten bölgesel dalaş ve dayatmalar hiç kesilmemişti. Bölgesel çatışmalar, katliamlar küresel hiyerarşinin “havasını” yeterince temizlemiyor!. Görülen o ki insanlığın nüfus artışı, yine kan ve yıkımla durdurulacak.
Güçlü devletlerin silah ticareti, mafyanın en kestirime kazancı olan uyuşturucu ile paralel ilerliyor. Tehdit ediyorlar, aldırmayan ülkelerde iç karışıklık çıkarıyor, ambargo uyguluyorlar; sonra o ülkeleri değersizleştirerek enflasyon batağına, yüksek faizli borç batağına devalüasyona zorluyorlar. Baskılara boyun eğen ülke yöneticilerinin hukuksuz uygulamalarına yol veriyorlar. Daha dün Nato ülkeleri güdümlü Rus işgali ile korkutuldu; silahlanmaya harcadıkları ulusal bütçelerini, yüzde üç artırarak % 5 çıkardılar. Bu haraç artırmaya teslimiyettir. Bu harcamalar Batı sosyal devlet politikalarının ortadan kaldırılması demektir. Yani sosyal yıkımlar kapıda; sonra hukuksuzluk, ardından “patlama- bastırma” sarmalı.
Başta ABD, İngiltere olmak üzere diğer kuyruk ülkeler, küresel silah lobisine piyasa açıyor. Yanı sıra küresel teknoloji devleri bu “işi”, kendi ürünleri için fırsat biliyor; Gazze’deki yıkıma ürün pazarlıyor. Emperyalistler hem tehdit, hem şantaj yaparak “savunma” pazarlıyor. Oysa silah ticaretine piyasa alanı açanlar insanlık suçu işliyor.
Bu işin sorumlusu ne medeniyet, ne teknoloji, ne de silah!. Bu işin sorumlusu, insanlığın vicdani barışçıl birliğine karşı olan bencil devlet organizasyonudur. Böyle karanlık organizasyonları ellerinde tutanlar güce tapan, hukuk tanımazlardır. Kısaca devlet ve toplumların “beka”ları, silah/kuvvet sarmalına mahkum edildi.
Bütün bu devlet ve toplum modellerinin üçgen hiyerarşik modelli olduğu gözden kaçırılmamalı. Bu modelin en üstünde gücü elinde tutan, onun bir altındaki azınlığın temsilci. Aşağıya doğru onu güden veya onunla iş birliği yapan meclisi. Sonrası malum; sisteme uygun, yan tutan paycılar. Onların arasına serpilmiş liyakati temsil edecek (!) bürokratlar. Çünkü toplum yönetiminde ‘iş görme’ mutlaka gereklidir. İş gören liyatlilerle, iş görmeyen kadrolar, atomun çekirdeğindeki Nötron (liyakat) , proton (kadro) birlikteliğini andırıyor. Gerekli ve “işlevsel”.. Üçgenin daha altında, çeşitli meslek erbabı ve aydınlar; öğrenciler, çiftçiler, teknisyenler, işçiler var. En altta ise toplumun en geniş çoğunluğu yardıma muhtaç kesim. Burası üçgenin tabanını oluşturuyor. Bu yönetim üçgeni, bütün dünyada en geçerli model olarak kabul ediliyor. Daha karmaşığı ise üçgenin üç boyutlusu olan pramit biçimidir. Bu model geçmiş çağların yönetim modelidir: taşıyıcılar ve taşınanlar.
İnsanlık için ikinci yönetim modeli; üçgenin(piramidin) bir üst aşaması karedir; onun da üç boyutlu gelişmişi küp biçimli toplumsal yapılanmadır. Bu model üçgenden daha gelişmiştir. Yönetim hiyerarşisi daha insanidir. Çünkü yönetime katılan nitelikli insan sayısı çoğalmış meclisler oluşmuştur. Sahici uygulamalarda toplumsal kararlar, karenin hacmini oluşturan insan sayısını temsil eden yatay ölçülerdeki temsilciler eliyle alınır. Yerinden yönetimli “iyicil” demokrasilere, bu model örneklik teşkil ediyor.
Toplumlar içindeki bireyler nitelikli eğitimden payını aldıkça yukarıdaki model daireyi doğru evrimleşir. Yani uzmanlığın özel durumu, genel duruma dönüşür. Gelecekte bu modeller, dünyanın siber sisteminin kuantum aşamasında yaygınlık kazanacaktır. Dairesel toplumsal modeller küreye; küre ise helezonik açılımla, çoğalmaya evirilmesi; üzüm bağındaki üzüm taneleri gibi insanlığın birbirine bağlı bağımsız küre yönetim modellerine erişeceğini öngörüyorum.
Bu öngörüler, güçlüler dünyasının büyük aldatmaca nesnesi olan, risk ve güvenlik tuzaklarına karşı; evrensel yasalara ve vicdani barışa en uygun model etaplarıdır. Adil Düzen Çalışmaları’nın mimarı rahmetli Süleyman Karargülle, esenlik hedefli toplum model arayışında, önerdiğimiz geometrik evrim etaplarını andıran değinisini paylaşmak istiyorum:
İnsanlık maddenin dört haline benzer evrim geçiriyor: Katı, sıvı, gaz ve plazma. İlkel toplumlar, yerelliğin tutsaklığına mahkumiyeti ifade eder. Orada güçlüler ve esaret kalıcıdır; yönetim, kültür yukarıdan aşağıyadır; çoğunlukla el değiştirmez. O toplumları maddenin katı haline benzetebiliriz.
Katı haldeki toplumlar, dogma ile maluldür; bu dogmalar dokunulmaz, sorgulanmazdır. Değişim talepleri , kararlılık putu ile men edilmiştir. Bilindiği üzere, maddenin katı hali, maddenin atomları arasındaki boşluğun en az olduğu haldir. “Katı”olarak adlandırılan bu haldeki maddelerin kütlesi , hacmi ve şekli belirlidir. Bir dış etkiye maruz kalmadıkça değişmez. Sıvıların aksine akışkan değildir. Görüleceği üzere bu haldeki toplumlar, ancak dışarıdan bir etki, yani istila, müdahale ile değişebilir. Bu açıklamayı, orta çağ tarihinin özeti sayabiliriz.
Maddenin bir üst modeli sıvı haldir. Sıvılar bulunduğu “kabın” şeklini alır. Fakat basınçtan bağımsız olarak neredeyse sabit bir hacimde kalır. Sıcaklığı ve basıncı sabit ise belli bir hacmi vardır. Bunu ilkel toplumları geliştiren, akışkan hale dönüştüren ticaret yollarının gelişmesi olarak tanımlayabiliriz. Ticaret geliştikçe toplumlar katı halden sıvı hale geçer. Üçüncü toplumsal aşama maddenin gaz haline benzeyecek. Nasıl gaz molekülleri arasındaki alan çok fazla; bağlar çok zayıf veya hiç olmadığında, gaz molekülleri hızlı ve serbest hareket ederse; toplumlar ve bireyler de böyle gaz işlerliği gösterir. Bu model, dijital devrimin üst aşaması Yapay Zeka Yönetişimi olacak. insana ait bütün değerlerin her an her yerde olacağı dönemler için bu modeli öngörüyoruz.
Son olarak maddenin plazma hali. Bir plazmada elektronlar çekirdekten “sökülerek”, bir elektron denizi oluşturur. Böylece elektriği iletme özelliği kazanır. Plazmaların gazlar gibi belirli hacmi yoktur. Gazların aksine plazmalar elektriği iletir. Ayrıca manyetik alan ve elektrik akımı üretirler. Daha önemlisi, elektro manyetik kuvvetlere karşılık verir. Atomun pozitif yüklü çekirdeği, serbestçe hareket eden “ayrılmış” elektronların denizinde yüzebilir. Zaten elektrik yapan bu plazmatik elektron denizidir. Böyle bir modele evirilmiş insanlık , organizasyonlardan, iş bölümünden, devletlerden mutlak olarak bağımsızlaşır. Bütün organizasyon devlet işlerliği tekil insan ve insanlığa geçer. Daha ötesi insanlık ile varlıklar arası sonsuz iletişim mümkün olur. Bütün insanlık birbiriyle, nesne ve doğayla hatta evrenle tam işlerlik bağı kurar.