Herkese Selâmun Aleyküm.
Değerli ağabeyimiz Hüseyin Kayahan beyefendi şöyle bir meseleyi dile getirmişler:
Hazreti Peygamber (sav) döneminde çekilen sıkıntılar ve özellikle açlık herhalde malumunuzdur. Sahabelerin yiyecek bir şey bulamamaları üzerine karınlarına "TAŞ" bağladıkları bir olay anlatılır. Buna dayanamayan bir sahabe Peygambere gelerek durumunu arz ettiğinde, Peygamberin kendi karnına "2 TAŞ" bağladığını görünce, hiç bir şey demez ve geri döner, değil mi? Bu olay yaşanmamışsa alttaki sorumu yok farz ediniz ama böyle bir olay yaşanmışsa, size şunu soruyorum:
Açlığı bastıran bu taş nasıl bir taştır? Sadece Medine'de mi vardır? Nesli tükenmiş midir, yoksa hala taş ocaklarından çıkarmak mümkün müdür? Türünü öğrenmek mümkün müdür? Belki bizim buralarda da bulur, modern şekilde fabrikasyon üretimle şekillendirir ve tüm insanlığın yararına olacak şekilde piyasaya arz ederiz.
Hac ve umreden zemzem ve hurma getirmekten daha yararlı bir iş yapılmış olur. Yalnız ülkemiz değil, dünya "OBEZ" oldu gitti. Belki bir katkımız olur, ne dersiniz?
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Muteber hadis kaynaklarında defalarca geçen bu rivayetin kesinliği hakkında şahsen bir şüphe duymamaktayız. Bazı kimseler buradaki taş bağlamaktan maksadın mecazi bir ifade olduğunu savunmuşlar ve buna göre rivayeti manalandırmışlar. Bize göre ise; rivayette geçen ifadelerden anladığımız, gerçekten fiziki manada taş bağlandığıdır. Eğer böyle kabul edilecek olunursa, bazı sebepler doğrultusunda ve geçici olarak karna taş bağlamanın bir anlamda sünnetlerden bir sünnet olabildiğinin de savunulması mümkündür.
Eğer yukarıdaki sonuca varmış isek, bunun bize neler kazandıracağını, neler getireceğini veya neler götüreceğini tahlil etmemiz yerinde olacaktır. Zira, insan eşrefi mahlukattır. Allah insana en büyük nimet olan aklı vermiştir. Yapacağımız her işimizi Kur'ân'la terbiye edilmiş olan akılla muhakeme etmek ve her işin en doğrusunu yapmakla mükellefiz.
Eğer ki bir mü'min, sadece Peygamber (sav) karnına taş bağlamış diye karnına taş bağlasa bile sünnete ittiba etme sevabına nail olacaktır. Bu çeşit bir düşünce, en sathi, en yalın, en masum, en avâmî bir düşünce ve kabul tarzıdır. Salt Allah Resûlü madem ki böyle yapmış, o halde ben de yapayım demek bile insana manevi kazanımlar sağlayacaktır. Kur'ân'da "Sizin için Resûlullah'da güzel örnekler vardır" buyurulan ayetin delâleti, Allah Resûlünden sadır olan her türlü hareket tarzlarını kapsamaktadır. Zira Allah'ın Resûlü güzel olmayan herhangi bir işten beridir. O (sav) her ne yaptıysa güzeldir, güzel olandır. "En güzel olan ahlakı tamamlamak için gönderildim" diyen O'dur.
Allah'ın ezeli ve ebedi kelamı olan Kur'ân'ı bize bildiren de Resûlullah'ın kendisidir. Biz Kur'ân'ın Kur'ân olduğunu O'nun bildirmesi ile bilmekteyiz. O bize bildirmeseydi biz nereden bilecektik? O'nun bu Kur'ân'dandır, bu Allah'ın kelamındandır dediği şeyleri kabul etmiş, iman etmişizdir. Bizzat Allah'ın ifadesiyle "Eğer bize ait olmayan bazı şeyleri bize nispet etmiş olsaydı, O'nu kıskıvrak yakalar, şah damarını koparırdık" (Hakka 44-46) diye Kur'ân'da buyurulmaktadır. Ama bunun Allah'ın kelamından olduğunu da yine O'nun bildirmesi ile biliyoruz. Özetle, biz Allah'ı yine Allah'ın Resûlünden öğrenmişizdir. O'nun müstesna varlığının iyice anlaşılması gerekmektedir. "Muhammed (sav) bir beşerdir, fakat herhangi bir beşer gibi değildir. Belki taşlar arasındaki bir taş nev'i olan yakut gibidir" diyen şair ne kadar güzel ifade etmiştir.
Hal böyleyken, Peygamber (sav) karnına taş bağlamış diye karnına taş bağlamak da mutlaka yapılması gereken sünnetlerden değildir. Bunun sünnet olarak kabul edilip peygambere ittibaen yapılması mümkündür ve güzeldir. Ancak yine bunun sünnet olarak mutlaka kabul edilip peygambere ittibaen yapılmasının savunulması da isabetli değildir. Aradaki bu nükteyi, farkı anlamak gerektir.
Allah Resûlü (sav) hem insandır, hem de peygamberdir. İnsanların ve peygamberlerin en özelidir. O (sav) insanlıkta da çok özeldir, peygamberlikte de çok özeldir. Ekmeli mahlukattır, Hâtemü'l Enbiyâ'dır. Rabbimiz kulları için tamamlayacağı dinin tebliğinde kendisini seçmiştir. Kendisine itaat, Allah'a itaattir. Allah'a iman da kendisine itaati zorunlu kılmaktadır. Peygamber'in (sav) güzel, müstesna ve örnek hayatında yaptığı ve gerçekleştirdiği pek çok çeşitli işler, ameller bulunmaktadır. Bunlardan hangilerinin dinden, dinin uygulamalarından ve peygamberlikten olduğunun, hangilerinin peygamberin insani özelliklerine ait bulunduğunun ve hangilerinin de bizatihi kendisine münhasır olduğunun Allah'a münib bir mü'min kalp ve ferâsetli bir aklı selim ile kavranılması, anlaşılması gerekmektedir.
Buraya kadar yapılan izahlarımız bu hususlarda takınılması gereken genel tavırların nasıl olması gerektiğinin anlaşılmasına yöneliktir. Peygamberin (sav) örnek siretinin ve hayat boyu davranış biçimlerinin dikkatlice tahlil edilerek iyice anlaşılmasına ve bunlardan mü'minler için örnekler çıkarılmasına çalışılması gerekmektedir.
Peygamberin (sav) karnına bağladığı taşın, peygamberin karnına bağlanan taş olmaktan başka bir özelliği olduğunu düşünmüyoruz. Bir taş olarak, bu şeref ona yeter de artar bile. Mümkün olsa, bizatihi o taşı alıp karna bağlamak gerektir. Ama elbette bu mümkün değildir. Özetle, karna bağlanan taşın herhangi bir özelliğinin olduğu rivayetlerde zaten zikredilmediği gibi, bu taşın herhangi bir özelliği olduğunun kabulünün de mantıklı olmadığını düşünmekteyiz.
Bize göre, bu taş herhangi bir taş olabilir. İnsan karnına bağlanacağından dolayı elbette olumsuz özelliklere sahip olmaması gerekir. Yani, keskin kenarlı, çok pütürlü, radyasyonlu, sağlığa zararlı elementler içeren, insan cildine herhangi bir zarar verecek türde vs olmamak kaydıyla herhangi bir sıradan taş ile bu uygulama yapılabilecektir. Eğer bizzat insana, insan cildine faydalı olabilecek türden bir taş çeşidi varsa, onun kullanılması evleviyetle mümkündür.
Bazı izahatlere göre, bu uygulama mideye baskı hissi vereceğinden dolayı insanın açlığını daha az hissetmesine vesile olmaktadır. Bu ve buna benzer çeşitli yorumlarda bulunulması mümkündür. Daha isabetli olanı, bizzat bu uygulamayı belli bir müddet sünnete ittiba düşünce ve niyetiyle gerçekleştirerek hangi sonuçlara varıldığının tecrübe edilmesi olacaktır. Bunu gerçekleştirecek olan kardeşlerimizin sonuçlardan bizleri haberdar etmesini arzu ederiz.
Allah'a ve Resûlüne ittiba edenlere selâm olsun...
Bir not: Şahsımıza tevcih ettiği bu meseleden haberimiz biraz geç olduğundan, mütalaamız da biraz gecikmiştir.
Değerli ağabeyimiz Hüseyin Kayahan beyefendiden bu gecikme için kusurumuza bakmamasını istirham ediyoruz.