Merhaba hocam. Ben nişanlandım. Nişanlım ilgisiz geliyor, beni çok sevdiğini söylüyor. Kayınvalidem oğlunu çok kıskanıyor. Nişanlanmamız bile bizim çabamız ile oldu. Ağlıyorum her gün. Bu sorulardan, kararsızlıktan nişanlımın haberi yok. Konuşmama, derdimi anlatmama rağmen değişmedi, değişmiyor. Zaten annesinin bu huzursuz halini görünce bizi de huzursuz etmesinden dolayı ayrılmak istedim. Ayrılamıyorum, iradem yetmiyor, ama mantıklı gelmiyor, çok üzülüyorum. İstediğim gibi biri değil sanki ama çok seviyorum aynı zamanda, ilgisizliği beni yoruyor. Ayrılmak çok mantıklı ama yapamıyorum. Sonuçta bu irade bende değil mi, benim seçimim değil mi, bana bağlı değil mi? Kader mi devreye giriyor? Elim kolum neden bağlı? Çok da dua ediyorum hayırlısı olsun diye ama fiili dua etmek lazım. Ayrılmayı denedim, değişmiyor ve ben bu şekilde mutlu değilim. Evlenince aynı evde olmak değiştirir mi, bilmiyorum. Annesi bir yandan sürekli süreci uzatıyor. Hayır işi uzatmak ne kadar doğru? Annesi babası ön ayak olmuyor, desteklemiyor bizi. Sürekli tarihi ilerletmek istiyorlar. Biz de artık Allah’ın rızasına bu durumun uymadığını düşünerek erkene tarih alıp kavga dövüş evleneceğiz. Yani anlatmam biraz karışık. Kısacası, ne ileri gidebiliyorum, ne geri gelebiliyorum. Bunlar neden geliyor başıma, çözebilmiş değilim. Evlenirken güllük gülistanlık olsa, evlendikten sonra işler değişse, derim ki nasip hayırlısı, henüz evlenmemişken böyle kararsızken ne yapmalıyım? Sadece dua etmek yeterli mi? Her şeyi Allah’a bırakmak, hayırlı ise olsun, hayırlı değilse bir sebeple bitsin demek? Kendimiz devreye girmeli miyiz? Her gün bunları düşünmekten kafayı sıyırmak üzereyim. Hocam, bildiğiniz varsa benimle paylaşır mısınız? Allah şimdiden razı olsun. Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Allah şimdiden bin kere razı olsun. Bir de başımıza gelen musibetler işlediğimiz günahlardan dolayı olabilir mi, tövbe etsek de?
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Açıkçası, bunca meselede cevap yazdık, çözümler ürettik ama sizin bu meseleniz bize en zor gelenlerden birisi olmuştur. Zira, sizin bu meseleniz bizzat birbiriyle nişanlı bulunan iki kişi olan sizler dışındaki bizler gibi üçüncü kişiler için bizim karar verebileceğimiz bir mesele değildir. Bu mesele tamamen, yalnızca, salt ikinizin karar vererek sonucuna katlanacağınız bir meseledir. Öncelikle bunun iyi anlaşılması gerekir.
İkinizin de birbirinizi sevdiğinizi söylüyorsunuz. Bu en güzel bir haberdir. Bizi çok sevindirmiştir. Evliliklerde en mühim meselelerden birisidir. Bununla birlikte nişanlınızın çok ilgisiz kaldığından bahsediyorsunuz. Bunu tam olarak anlamak mümkün değildir. Mademki sizi çok seviyor, o halde niye böyle duvar gibi ilgisiz kalmaktadır, bu çok anlamsız duruyor. Buna dair bizim açıklayıcı teorimiz şöyledir:
Kayınvalideniz oğlunu çok kıskanıyor, çünkü oğlunu çok seviyor. İşte oğlu da annesini çok seviyor, annesinin zinhar üzülmesini istemiyor, bundan dolayı size karşı çok sevdiğini söylemesine rağmen tepkisiz davranıyor, çünkü sizden yana tavır alsa annesinin kırılacağını düşünüyor. İşte bazı erkekler böyledir. Bize göre mesele de bundan ibarettir. Eğer siz de bu yoruma katılacak olursanız, size şu çözümleri sunmak isteriz:
Hangi kimseyle evlenecek olsanız yine onun bir annesi ve bilumum ailesi olacak, yine onların içinde Sünnetullah gereği sorunlu kimselerden bulunacak, bunlardan yana değişik imtihanlarınız olacaktır. Bu böyledir. Kimilerinin annesi, babası; kimilerinin erkek kardeşi, ablası; kimilerinin amcası, halası; kimilerinin mandası, danası ile hemen herkes imtihan olunacaktır. Bunlar vesilesiyle evlilikte tarafların birbirine yakınlaşması, sevgisi, saygısı sağlanacak, pekiştirilecek, imtihanı birlikte kazanacaklardır. Yani kim ile yuva kursanız bunlar mutlaka başınıza gelecektir. Bundan kaçış ve kurtuluş hiç kimse için bulunmamaktadır. Bunun da iyice anlaşılması gerekmektedir.
O halde, mademki bu nişanlınızla birbirinizi çok sevmektesiniz, böyle bir daha yine birbirini çok seven insanlardan biri olabilme imkânını bulmak da çok zordur diyerek sabırlı, metanetli, dirayetli davranmalısınız. Eşiniz ile annesinin arasına zinhar girmeyiniz. Eşinizi ikinizden birisini tercih etmek zorunda bırakmayınız, aksi halde bu örnekte kaybeden siz olursunuz. Nasıl siz eşinizi çok seviyorsanız yine annesinin de onu çok sevmesi hakkı olduğunu bilip idrak ederek kabul ediniz, zira onu doğurmuş ve büyütmüştür. Eşinizin annesine çok hürmetini ve üzülmemesi için onu gözetmesini kafanıza takmayınız, bu da onun zaten bir nevi vazifesindendir. Eğer kayınvalidenizi kendi anneniz gibi sayacak olursanız ona karşı hürmette kusur etmezsiniz, böylece o sizi de kızı gibi sevecektir. Aklı selim ile hareket ediniz, dediklerimize kulak veriniz lütfen. Böyle yaparsanız güzel günler sizleri bekliyor olacak, inşallah! Dua ile...