“Şehru Ramazan ellezî ünzile fihi’l’Kur’an”-3
“RAMAZAN” ile ilgili ayette geçen kelimesinin etimolojik anlamı üzerinde durmaya devam ediyoruz; KUR’AN, HÜDÂ, FURKAN BEYYİNÂT…
Kur’an’ın özellİklerİ vardır
a) Kur’an nazil olan son ilahi kitaptır ve diğerlerinde olan bilgilerin tamamı vardır.
b) Kur’an mucize kitaptır ve ilahi kitap olduğu bugün ilmen kanıtlanmaktadır.
c) Kur’an değişmeden aslıyla bize kadar ulaşmış tek ilahi kitaptır.
d) Kur’an yorumlama ilmi getirmiş, fıkıh usulünü getirmiştir.
Kur’an böylece tüm insanlığa yol göstermekte, müminleri ise yola götürmektedir.
“Hüda’dan beyyinedir.” “HÜD” kelimesi bu ayette marife gelmiştir.
Kastedilen “HÜD” nedir?
Hazreti Âdem’den başlayıp kıyamete kadar sürüp gelen bir savaş vardır. Bu savaş iyilerle kötülerin savaşıdır. Kötülüğü yenmek için ortaya konan şeriat hüdadır.
“Hüdâ” kitaplarla ve ilimlerle sabit olan yoldur.
“Kur’an” da bunları açıklayan hem aklî hem naklî yolları öğreten bir kitaptır.
“BEYYİNÂT” nekre gelmiş, “HÜD” ise marife gelmiştir.
“BEYYİNÂT” nekredir, çünkü başka beyyineler de vardır. Eski kitaplar da beyyinedir. İlim de beyyinedir. Sünnet, icma ve kıyas da beyyinedir. “BEYYİNÂT” dişi kurallı çoğuldur. Kur’an sistem içinde beyan etmektedir. Dört muhkem vardır; muhkem, müfesser, nass ve zâhir. Bunlar beyyinattır. İbare, işaret, delâlet ve iktiza ile delâlet vardır. Bunlar da beyyinattır. Usûlü fıkhın konuları beyyinâttır. Sekiz yüzlüde bunlar gösterilmiştir. Ayrıca Mürselat Suresi’nde de izah edilmiştir. Burada cetvel olarak verebiliriz.
“Ve Furkan’dan beyyinedir.” Burada “Furkan” kelimesi “Hüda”ya atfedilmiştir. Kur’an Hüda’yı ve Furkan’ı açıklamaktadır. Hüda ile Furkan karşı karşıya getirilmiştir. “Hüda” nedir, “Furkan” nedir; düşünmemiz gerekir. “Hüda” gelecekte olacakları ve olması gerekenleri ele alır, insanın nereye gittiğini gösterir. “Furkan” ise geçmişte cereyan eden olaylarda birbirine geçen hakları tespit eder. “Hüda” yöneticilere yol gösterir. “Furkan” ise hakemlere nasıl karar vereceklerini öğretir. Yürütme ile yargı arasındaki farkı ortaya koymaktadır.
“FURKAN”da şu şartlar vardır: a) Olay geçmişle ilgili olmalıdır. Gelecekte olacaklar hakkında dava açılamaz. b) Hüküm sadece olaya hasr olmalıdır. Mahkeme kararları kural mahiyetinde değildir, yasa/kanun olamaz. c) Mahkeme ancak davacının bir davalıyı belirlemesi ve ondan net hakkını talep etmesi şeklinde olmalıdır. Davacısı olmayan biri muhakeme olamayacağı gibi davalısı belirtilmeyen ve talep edilen hak net olarak ifade edilmeyen dava olmaz. Tespit davaları sadece şahitlerin şehadetini tespit eder, hüküm vermez. d) Dördüncü önemli husus, mahkemede taraf olmayanlar hakkında karar alınamaz. Kim tarafsa o kişileri o işte ilzam eder. Olaylar benzer olsa da aynı hüküm icra edilmez.
“HÜDA” işte bu özelikleri ile “FURKAN”dan ayrılmaktadır.
“HÜDA”da da şu şartlar vardır: a) Gelecekte olması istenen hususlar hakkında beyanda bulunulur. b) Benzer olayları kapsar. Tek olayı hedeflemez. c) Hüda’da kişiler belirtilmez, bütün muhatapları içine alır. d) Hüda’da genellik esastır, aynı şartları taşıyan her insan mükellef olur. Teşmil esastır.
“Hüda” da “Furkan” da marife gelmiştir. O halde bunların tarif edilmesi gerekir. Bunu tarif edecek olan müçtehittir. Değişik tarifler değişik mezhepleri doğurur. İttifak varsa icma olur. İcmalar da icmalarla değişebilir ama çok zor değişir. İcma zor olur. Çünkü bunda sadece kavl. icma söz konusudur. Oysa ilk icmalar fiilî olabilir. Oluşması çok daha kolaydır.
Ramazan ayında neler yapıyoruz?
Dört şeyi yapmamız gerekiyorsa bunları şöyle belirleyebiliriz. a) Oruç tutuyoruz. b) Baştan sonuna kadar Kur’an’ı hatmediyoruz. c) Hüda olarak zekâtlarımızı veriyoruz. Bütçe oluşturuyoruz. Toplanan zekâtın yıl içinde nerelere harcanacağını belirtiyoruz. d) Furkan olarak da muhasebe defterlerini kapatıyoruz, herkesin borç ve alacağını belirliyoruz.